Bağırsak kanserinde erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artırıyor

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.04.2022 - 16:49, Güncelleme: 18.04.2022 - 11:40 5524+ kez okundu.
 

Bağırsak kanserinde erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artırıyor

Bağırsak kanserinde erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artırıyor
Doç. Dr. Murat Urkan, ülkemizde de en sık görülen ilk 5 kanser türü arasında yer alan kalın bağırsak (kolon) kanseriyle ilgili, “Erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artıyor. Bu nedenle özellikle 50 yaşından itibaren tarama amaçlı kolonoskopi yaptırılmalı” dedi.Acıbadem Bodrum Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Murat Urkan, kalın bağırsak kanserinin erken dönemde belirti vermeden “sinsice” ilerlediğini vurgulayarak Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre ülkemizde de en sık görülen ilk 3 kanser türü arasında kalın bağırsak (kolon) kanserinin yer aldığını belirtti. “İlerleyen safhalarda bulgu verdiği için hastalar gecikmiş olarak karşımıza geliyor. Oysa ki henüz polip halinde teşhis konulduğunda önlenebilen bir hastalık” diyen Doç. Dr. Urkan her yaşta risk olsa da hastalığın en sık görüldüğü 50 yaş üstündeki ve özellikle risk grubundaki hastalara tarama amaçlı kolonoskopi önerdi.“Farklı belirtileri var”Doç. Dr. Urkan, hastalığın başlıca belirtilerini “Dışkılama yapmalarına rağmen bağırsağını tam boşalmamış hissediyorlar. İshal ya da kabız oluşabiliyor. Bu hastalarda dışkıda kan, şeffaf bir salgı, aktif kanama görülebilir. Ayrıca dışkılama sırasında ağrı hissi de oluşuyor. Ayrıca karın ağrısı ve şişlik hissi de belirtiler arasında” dedi.“Erken evrede teşhis için mutlaka kolonoskopi yaptırın”Kolon kanserinin, tarama programları içerisinde bulunan kanser sınıfında olduğunun altını çizen Doç. Dr. Urkan erken tanı yolunda en etkili aracın düzenli olarak yaptırılan olduğunu ifade etti. Kolonoskopi işlemi hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Urkan, “Kesinlikle acılı veya zahmetli bir işlem değildir. Yeni kolonoskoplar son derece kolay uygulanıp hastaya rahatsızlık vermeden istenilen sonuçlar alınabilir. Ayrıca kolonoskopi işlemi anestezinin yardımı ile daha konforlu hale geldi. Kolonoskopi, hem mevcut bir tümörü erken evrede belirleme hem de kansere yol açabilecek polip ve benzeri sorunları daha kanserleşmeden tespit edip kişiyi kanser gelişiminden koruyabilecek bir işlemdir” dedi.Doç. Dr. Urkan 50 yaşın üzerindeki her bireyin risk durumlarına, aile hikayelerine, kişisel sağlık hikayelerine göre belirli aralıklarla (2-5 yıl) kolonoskopik inceleme önerdi ve erken evrede tanı konulup tedaviye alınmış olanlar arasında beş yıllık sağ kalım oranının “yüzde 90” olduğunu söyledi.“Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin”Hastalığın temelinde birçok faktör olduğu bilinse de hastanın müdahale edebileceği en önemli unsurun “beslenme alışkanlığı” olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Urkan, “Lif yönünden fakir beslenmenin bu hastalığa davet çıkardığı çok iyi biliniyor. Özellikle sebze ve meyvenin kısıtlı tüketimi sindirim sistemimizi olumsuz etkilediğinden her gün, düzenli olarak yeterli miktarda sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmemeliyiz. Bir diğer dikkat edilmesi gereken konu; aşırı yağlı yiyecekler, hayvansal yağ tüketimi ve kırmızı et ağırlıklı beslenmedir. Bu tarz beslenmenin ön planda tutulması kalın bağırsak kanserine davetiye çıkarmaktadır. Özellikle işlenmiş ve katkılı madde içeren salam-sucuk-sosis-pastırma gibi gıdaların aşırı tüketilmesi de hastalığa davet çıkarmaktadır” diye konuştu.Sigara ve alkolden mümkün olduğu kadar uzak durup, kiloya, kalsiyum ve D vitaminine dikkat etmek, düzenli spor yapmak gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Urkan bu diyet düzeniyle riskin sıfırlanmasa bile önemli ölçüde azaltılacağını söyledi.“Bağırsak kanserinin hemoroid ve kabızlıkla ilgisi var”Doç. Dr. Urkan, kabızlık veya hemoroid ile kolon kanseri arasındaki ilişkiyi şöyle açıkladı: “Kolon, dışkılama öncesi bir süre depo görevi yapar. Bu sürenin uzamasını ifade eden kabızlık durumunda kalın bağırsakta dışkı tutma süresi ve kalın bağırsak hacmi artar. Bu iki durumdan özellikle uzun süre hacim artışı aşınmalara ve yıpranmalara neden olur. Ayrıca uzun süre vücutta tutulan dışkının toksik özellikleri çürümeye ve fermantasyona yol açar. Bu da, kalın bağırsakta kanser oluşumuna çanak tutar.”Doç. Dr. Urkan, hemoroidin ise dışkılama sırasında acı ve kanama gibi şikayetlere yol açarken, hastalığı gizleyerek geç tanı konulmasına neden olabildiğini dile getirdi.“Bağırsak kanseri tedavisi farklı uzmanların birlikte karar vermesiyle gerçekleşiyor”Tedavinin ise ayrıntılı bir süreç olduğuna değinen Doç. Dr. Urkan, “Kalın bağırsak kanserlerinin yerleşim yeri, tanı anındaki evre, hastanın genel durumu ve benzeri bir sürü etken nedeni ile farklılık gösterir. Artık hiçbir kalın bağırsak kanserli hastanın tedavisi tek bir hekimin görüşü ile planlanmıyor. Yani, multidisipliner dediğimiz birden fazla branşın müdahil olduğu konseylerde konuşularak tedavi yöntemi ve sıralaması hakkında karar alınıyor. Bazı hastalar için öncelik cerrahi müdahale olabilecek iken bazı hastalarımızda kemoterapi ya da radyoterapi öne çıkıyor” diye konuştu.Doç. Dr. Urkan, kalıplaşmış bir tedavi protokolü olmadığını vurguladı ve “Hasta bazlı karar almanın en doğrusu olduğunu biliyoruz. Bu yüzden hastalarımıza multidisipliner yaklaşımla farklı uzmanlarla hastayı ve tedavi yöntemlerini konuşarak karar veriyor ve uyguluyoruz” dedi.
Bağırsak kanserinde erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artırıyor
Doç. Dr. Murat Urkan, ülkemizde de en sık görülen ilk 5 kanser türü arasında yer alan kalın bağırsak (kolon) kanseriyle ilgili, “Erken teşhis tedavi başarısını çok büyük oranda artıyor. Bu nedenle özellikle 50 yaşından itibaren tarama amaçlı kolonoskopi yaptırılmalı” dedi.
Acıbadem Bodrum Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Murat Urkan, kalın bağırsak kanserinin erken dönemde belirti vermeden “sinsice” ilerlediğini vurgulayarak Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre ülkemizde de en sık görülen ilk 3 kanser türü arasında kalın bağırsak (kolon) kanserinin yer aldığını belirtti. “İlerleyen safhalarda bulgu verdiği için hastalar gecikmiş olarak karşımıza geliyor. Oysa ki henüz polip halinde teşhis konulduğunda önlenebilen bir hastalık” diyen Doç. Dr. Urkan her yaşta risk olsa da hastalığın en sık görüldüğü 50 yaş üstündeki ve özellikle risk grubundaki hastalara tarama amaçlı kolonoskopi önerdi.

“Farklı belirtileri var”
Doç. Dr. Urkan, hastalığın başlıca belirtilerini “Dışkılama yapmalarına rağmen bağırsağını tam boşalmamış hissediyorlar. İshal ya da kabız oluşabiliyor. Bu hastalarda dışkıda kan, şeffaf bir salgı, aktif kanama görülebilir. Ayrıca dışkılama sırasında ağrı hissi de oluşuyor. Ayrıca karın ağrısı ve şişlik hissi de belirtiler arasında” dedi.

“Erken evrede teşhis için mutlaka kolonoskopi yaptırın”
Kolon kanserinin, tarama programları içerisinde bulunan kanser sınıfında olduğunun altını çizen Doç. Dr. Urkan erken tanı yolunda en etkili aracın düzenli olarak yaptırılan olduğunu ifade etti. Kolonoskopi işlemi hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Urkan, “Kesinlikle acılı veya zahmetli bir işlem değildir. Yeni kolonoskoplar son derece kolay uygulanıp hastaya rahatsızlık vermeden istenilen sonuçlar alınabilir. Ayrıca kolonoskopi işlemi anestezinin yardımı ile daha konforlu hale geldi. Kolonoskopi, hem mevcut bir tümörü erken evrede belirleme hem de kansere yol açabilecek polip ve benzeri sorunları daha kanserleşmeden tespit edip kişiyi kanser gelişiminden koruyabilecek bir işlemdir” dedi.
Doç. Dr. Urkan 50 yaşın üzerindeki her bireyin risk durumlarına, aile hikayelerine, kişisel sağlık hikayelerine göre belirli aralıklarla (2-5 yıl) kolonoskopik inceleme önerdi ve erken evrede tanı konulup tedaviye alınmış olanlar arasında beş yıllık sağ kalım oranının “yüzde 90” olduğunu söyledi.

“Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin”
Hastalığın temelinde birçok faktör olduğu bilinse de hastanın müdahale edebileceği en önemli unsurun “beslenme alışkanlığı” olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Urkan, “Lif yönünden fakir beslenmenin bu hastalığa davet çıkardığı çok iyi biliniyor. Özellikle sebze ve meyvenin kısıtlı tüketimi sindirim sistemimizi olumsuz etkilediğinden her gün, düzenli olarak yeterli miktarda sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmemeliyiz. Bir diğer dikkat edilmesi gereken konu; aşırı yağlı yiyecekler, hayvansal yağ tüketimi ve kırmızı et ağırlıklı beslenmedir. Bu tarz beslenmenin ön planda tutulması kalın bağırsak kanserine davetiye çıkarmaktadır. Özellikle işlenmiş ve katkılı madde içeren salam-sucuk-sosis-pastırma gibi gıdaların aşırı tüketilmesi de hastalığa davet çıkarmaktadır” diye konuştu.
Sigara ve alkolden mümkün olduğu kadar uzak durup, kiloya, kalsiyum ve D vitaminine dikkat etmek, düzenli spor yapmak gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Urkan bu diyet düzeniyle riskin sıfırlanmasa bile önemli ölçüde azaltılacağını söyledi.

“Bağırsak kanserinin hemoroid ve kabızlıkla ilgisi var”
Doç. Dr. Urkan, kabızlık veya hemoroid ile kolon kanseri arasındaki ilişkiyi şöyle açıkladı: “Kolon, dışkılama öncesi bir süre depo görevi yapar. Bu sürenin uzamasını ifade eden kabızlık durumunda kalın bağırsakta dışkı tutma süresi ve kalın bağırsak hacmi artar. Bu iki durumdan özellikle uzun süre hacim artışı aşınmalara ve yıpranmalara neden olur. Ayrıca uzun süre vücutta tutulan dışkının toksik özellikleri çürümeye ve fermantasyona yol açar. Bu da, kalın bağırsakta kanser oluşumuna çanak tutar.”
Doç. Dr. Urkan, hemoroidin ise dışkılama sırasında acı ve kanama gibi şikayetlere yol açarken, hastalığı gizleyerek geç tanı konulmasına neden olabildiğini dile getirdi.

“Bağırsak kanseri tedavisi farklı uzmanların birlikte karar vermesiyle gerçekleşiyor”
Tedavinin ise ayrıntılı bir süreç olduğuna değinen Doç. Dr. Urkan, “Kalın bağırsak kanserlerinin yerleşim yeri, tanı anındaki evre, hastanın genel durumu ve benzeri bir sürü etken nedeni ile farklılık gösterir. Artık hiçbir kalın bağırsak kanserli hastanın tedavisi tek bir hekimin görüşü ile planlanmıyor. Yani, multidisipliner dediğimiz birden fazla branşın müdahil olduğu konseylerde konuşularak tedavi yöntemi ve sıralaması hakkında karar alınıyor. Bazı hastalar için öncelik cerrahi müdahale olabilecek iken bazı hastalarımızda kemoterapi ya da radyoterapi öne çıkıyor” diye konuştu.
Doç. Dr. Urkan, kalıplaşmış bir tedavi protokolü olmadığını vurguladı ve “Hasta bazlı karar almanın en doğrusu olduğunu biliyoruz. Bu yüzden hastalarımıza multidisipliner yaklaşımla farklı uzmanlarla hastayı ve tedavi yöntemlerini konuşarak karar veriyor ve uyguluyoruz” dedi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.