Çelik'ten 'olağanüstü itiraz' açıklaması
Çelik'ten 'olağanüstü itiraz' açıklaması
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MKYK sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, olağanüstü itiraz ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Birleştirme tutanakları ortaya çıktıktan sonra, olağanüstü itiraz hakkımız var. O işlem gerçekleştikten sonra zannediyorum 7 gün itiraz hakkımız var, ivedilikle kullanılacaktır" ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "ABD'nin silah pazarındaki rekabetini, NATO müttefikliği meselesine taşımaması gerekir." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Seçimden sonraki ilk MKYK toplantısını gerçekleştirdiklerini belirten Çelik, partinin en üst yönetim organı olarak kapsamlı değerlendirme yapıldığını aktardı.
Çelik, toplantıda yerel yönetimler, seçim işleri başkanlıklarının sunumlar yaptığını, ayrıca Genel Başkanvekili tarafından kampanya süreci ve bunun değerlendirilmesiyle ilgili sunumlar gerçekleştirildiğini ifade ederek, "MKYK'daki arkadalarımızın katkısıyla yaklaşık olarak il il değerlendirme yapılabilecek bir çerçevede ilerlediğimizi söyleyebilirim." diye konuştu.
Hem bölgeler hem iller hem oy oranları üzerinde değerlendirme yapıldığını dile getiren Çelik, "Cumhur İttifakı olarak yüzde 52'lik bir rekora imza atmamız, aynı şekilde 15. kez yaklaşık yüzde 45'lik oranda bu seçimden de başarıyla çıkmış olmamız teşkilatlarımıza, bütün çalışma arkadaşlarımıza teşekkürümüzü tekrarlamamızı gerektiriyor." dedi.
Çelik, hangi partiye oy verirse versin büyük katılım oranını gerçekleştiren, demokrasiye sahip çıkan vatandaşlara da teşekkür etti.
Türkiye'nin geçmişten bugüne kadar bütün zorlukları demokrasi yoluyla aşmasını bildiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:
"Başka ülkelerin zorluklar karşısında savrulduğu durumların yakın coğrafyamızda örneklerini görüyoruz. Buna karşılık mesele ne kadar büyük olursa olsun içeride ya da dışarıda ne kadar sıkıntı yaşanırsa yaşansın vatandaşımız tek bir oy pusulasıyla memleketini her zaman düze çıkarmayı, demokrasiye sahip çıkarak göstermiştir. Şimdiye kadar da görülmüştür ki başka ülkelerin bedel ödeyerek ulaşamadığı yerlere demokrasimiz yoluyla ulaşıyoruz. Türkiye'nin birlik bütünlüğünün, bugünü yönetmesinin ve geleceğe damga vurmasının en büyük teminatı demokrasimizin gücünün ve kapasitesinin korunmasıdır."
Özel ve millilere tebrik
Geride kalan günlerde önemli, belki de tarihte ilk kez gerçekleşen olaylar yaşandığını belirten Çelik, bilim insanlarının ilk kez bir kara deliğin fotoğrafını çektiğini hatırlattı. Dünyadan 53 milyon ışık yılı uzaktaki Başak Takım Yıldızında bulunan kara deliği görüntüleyen ekipte bir Türk Astrofizik Profesörü Feryal Özel'in bulunduğunu aktaran Çelik, Arizona Üniversitesi'nde astronomi ve astrofizik profesörü Özel'i bu büyük başarıya katkı sağlayan ekibin içerisinde olmasından dolayı tebrik ettiklerini söyledi.
Çelik, uluslararası alanda başarılarıyla Türk halkını gururlandıran Taha Akgül, Evin Demirhan, Bediha Gün, Elif Jale Yeşilırmak, Yasemin Adar, Recep Topal, Fatih Erdin, Muhammet Nuri Kotanoğlu ve Cemil Erdoğdu'ya da AK Parti MKYK olarak tebriklerini sunduklarını ifade etti.
Türk sporu ve Fenerbahçe'nin değerli ismi Can Bartu'nun hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduklarını da belirten Çelik, Bartu'ya Allah'tan rahmet, Bartu ailesine, Fenerbahçe ve bütün spor camiasına başsağlığı diledi.
"Esas konuşulması gereken mesele bu değil"
ABD'den özellikle S400 odaklı açıklamaların sürdüğüne işaret eden Çelik, çoğu kez "adını vermek istemeyen yetkili" denilerek neredeyse her gün, bazen günaşırı bu açıklamaların geldiğini aktardı.
Ömer Çelik, "Bize göre esas konuşulması gereken mesele bu mesele değil. Türk-Amerikan ilişkilerinde esas mesele S400 meselesi değildir. S400 meselesi Türkiye gibi önemli bir NATO müttefikinin ulusal güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı bir tedbir alma meselesidir." dedi.
Türkiye'nin bu konuda önce müttefiklerinden yardım istediğini, bu gerçekleşmeyince egemen bir devlet olarak başının çaresine baktığını dile getiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esas olarak tartışılması gereken mesele müttefiklik ilişkisi bakımından tartışılması gereken mesele bir NATO müttefikinin ulusal güvenliğini, yani Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden terör örgütüne karşı bir başka NATO müttefikinin, ABD'nin tırlarla silah göndererek terör örgütlerine güvenliğimizi tehdit eden unsurları desteklemesidir. Esas konuşulması gereken mesele budur. Bununla ilgili konuşmadan kaçmak için başka konular gündeme getiriliyor sürekli olarak. Bir de tabii Rusya'nın Batı'daki imajı kullanılarak Türkiye'ye karşı bir propaganda maalesef bu şekilde yürütülüyor. PKK'lı teröristlerin eğitim aldığı Suriye'deki kamplarda ABD bayraklarının olduğunu görüyorsunuz. Bu teröristlerin başındaki kişilerin ABD askerleriyle ABD'li komutanlarla fotoğraf çektirdiğini görüyorsunuz. Halen 15 Temmuz'da Türkiye'yi işgal etmeye çalışan FETÖ'nün başındaki kişinin ABD'de bir karakola dahi çağrılmadığını görüyoruz. Dolayısıyla müttefiklik ilişkileri açısından konuşulması gereken bu meseleler dururken aslında Türkiye'nin egemen bir devlet olarak güvenliğine katkı sağlayacak, aynı zamanda NATO güvenliğine katkı sağlayacak S400 meselesinin konuşulmasını garipsediğimizi ifade etmek isterim."
PKK'nın terör örgütleri listesinde olmasına karşın uzantıları YPG/PYD'nin ABD tarafından desteklendiğini ifade eden Çelik, "Amerika'nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, önceki beyanlarıyla aslında bunun bir terör örgütü olduğunu söylemişti. Bu beyanlar hala ortadadır. ABD Başkanı ve yetkililer, bu PYD/YPG'ye verilen desteği onun DEAŞ ile mücadelesine dönük olarak verildiğini söylüyorlardı ama yine aynı yetkililer ve başkan, DEAŞ ile mücadelenin bittiğini ve kesin bir mağlubiyete uğratıldığını söylüyor. Buna rağmen bu destek verilmeye devam ediyor." diye konuştu.
"Müttefiklerimizi yanımızda görmek en doğal hakkımızdır"
Terörizme verilen bu desteğin esas konuşulması gereken konu olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:
"NATO müttefikliği içerisinde Türkiye'nin güvenlik kaygılarına yeterince önem verilmediği görülmüştür. Sınırımızın dibine DEAŞ yaklaşmışken, PKK orada bir terör devletçiği kurmaya çalışırken müttefiklerimiz nerededir. Bize gönderilen patriotların belli bir zaman kullandıktan sonra çekildiğini gördük. Halbuki çekildiği zamanlarda Türkiye'ye dönük terör tehdidi daha da yoğunlaşmıştı. Dolayısıyla bu zamanlarda müttefiklerimizi yanımızda görmek en doğal hakkımızdır."
Türkiye'nin öncelikli olarak müttefiklerinden bir savunma sistemi almak istediğini ancak bu konuda iş birliğine yanaşılmadığını dile getiren Çelik, "Rusya ile anlaşma yapılana kadar herhangi bir şekilde bu süreçte Türkiye'ye olumlu, makul bir teklif sunmayan ABD'nin biz S400 anlaşmasını yaptıktan sonra patriotları verme şeklinde bir girişimde bulunması, ondan sonra S400 sürecine itiraz etmeye başlaması, doğrusunu söylemek gerekirse makul değildir." değerlendirmesinde bulundu.
"Çeşitli devletlerin silah pazarlarında pay kapma yarışı vardır ama ABD'nin silah pazarındaki rekabetini NATO müttefikliği meselesine taşımaması gerekir." diyen Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu rekabet başka bir şeydir, NATO müttefikliği başka bir şeydir. NATO Genel Sekreteri, defalarca silah tedariklerini NATO içinde egemen devletlerin istedikleri ülkeden tedarik edebileceğini söyledi. O zaman soru şudur, sınırımızıda Suriye'den, Irak'tan, o bölgeden kaynaklanan bunca yoğun terör tehdidi varken ve Türkiye'nin hava savunma sistemi ihtiyacı doruk noktasındayken müttefiklerimiz Türkiye'yi sıradan bir silah tüketicisi olarak görmenin ötesinde makul teklif sunmuşlar mıdır? Patriotlar konusunda, krediler konusunda makul bir teklifle gelmişler midir? Teknoloji paylaşımı, teslimat süresi konusunda makul teklifle gelmişler midir? İlk önce onlara başvurulmuştur. Bu teklifler konusunda makul yaklaşımları olmayanların, biz S400 konusundaki anlaşmayı imzaladıktan sonra bu konuyu gündeme getirmeleri doğrusunu söylemek gerekirse müttefiklik ilişkisine sığmamaktadır."
ABD yönetiminin yakın zamana kadar NATO'yu sadece maddi külfet meselesi olarak gördüğünü, Avrupa ile aralarında bu konuda ciddi sıkıntılar bulunduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi:
"Hatta NATO'yu modası geçmiş bir organizasyon olarak tanımlayan bazı yetkililerin sözlerini de duymuştuk. Halbuki NATO Genel Sekreterinin Amerikan kongresinde NATO'nun 70. yıl dönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada belirttiği gibi, tehditler yoğunlaşıyor ve daha asimetrik hale geliyor. Önümüzdeki dönemde NATO gibi organizasyonlar daha da önemli hale gelecek. Türkiye bunun vazgeçilmez ortağı, kilit üyesidir. 70 yılın 67 yılında biz varız. Dolayısıyla Türkiye'nin müttefikliğini tartışmak aslında NATO'nun tamamını tartışmak anlamına geliyor. Maalesef ama bu yönde tartışma girişimlerinin olduğunu üzülerek görüyoruz. NATO'yu sadece maddi bir külfet gibi görenlerin Türkiye söz konusu olduğunda NATO'nun kıymetinden bahsetmeleri de son derece manidardır ve bu aşırı duyarlılık da net bir şekilde görülmektedir."
NATO müttefikliğini tanımlayan maddenin 5. madde olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:
"NATO'nun F35 diye bir maddesi yok. Fakat sanki 5. madde kalkmış yerine F35 diye bir madde gelmiş gibi açıklamalar yapılıyor. Bütün NATO güvenliğine katkı sağlayacak F35 projesi açısından Türkiye'nin sorgulanması demek NATO'nun bütün ortak projelerinin ve ortak güvenlik anlayışının sorgulanması demektir. 5. Madde çerçevesinde Türkiye'ye ortaklarımız, müttefiklerimiz Suriye kaynaklı tehdit karşısında yeterli yardımı göndermiş midir, yeterli desteği sunmuş mudur? Buna 'Evet' demek mümkün değildir. Bir de üstüne üstlük Türkiye hem kendisinin ihtiyacını karşılamak, egemen bir devlet olarak güvenliğini tesis etmek bakımından hem de NATO güvenliğine katkı sağlamak bakımından bu hava savunma sistemlerini alırken bunu birtakım S400'ler konusundaki eleştiriye F35'ler konusundaki bir sorgulamaya dönüştürmek, doğrusunu söylemek gerekirse NATO'nun 5. maddesi konusunda yeterli duyarlılık göstermemek anlamına gelmektedir ve bu doğru bir yaklaşım değildir."
SUDAN
Sudan'da önemli gelişmeler oluyor. Kuzey Afrika darbelerden çok çekti. Sudan kardeş bir ülkedir ve bu çerçevede beklentimiz halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir. Halkın demokratik taleplerinin kısıtlandığı birtakım yaklaşımlar görüyoruz.
LİBYA
Libya halkına daha çok acı çektirecek bir durum BM sekreteri Libya'dayken oldu. Libya halkının geleceği için çatışmaların durması elzemdir. Meşru hükümeti desteklemeye devam ediyoruz. Yapılacak ilk iş Libya halkının faydasına olacak iştir.
31 MART SEÇİMLERİ
Herhangi bir şekilde sürekli olarak YSK'ya baskı kurulduğunu ifade ediyor CHP İstanbul adayı ve sözcüleri. YSK bağlı olduğu kanunlar çerçevesinde kararları veriyor. Lehine olduğu gibi aleyhine olduğu kararları sayabilir. Yegane patronun YSK olması esastır. YSK millet adına karar veriyor.
CHP, YSK kendi lehlerinde karar verirse, YSK bağımsız karar veriyor diyorlar. Yok aksi olursa YSK baskı altında diyorlar. YSK hiçbir partinin tüzüğüne göre karar vermeyecektir.
Bırakın yüksek yargı işini yapsın. Sürece saygı duyalım ki sonuca da saygı duyalım. Niçin başvurmayalım? Seçim sonrası itiraz yolları, seçim sürecinin bir parçasıdır. Hukuk yoksa hiçbir meşru bir zeminde duramaz.
CHP, AK Parti içinde çatışma olduğundan bahsediyor. CHP Genel Başkanı'nın yapması gereken şeyleri, CHP adayının sahiplendiğini görüyoruz. AK Parti ile ilgili bu değerlendirmelerden uzak dursunlar.
Dillerinde maalesef son derece sakıncalı şeyler var. Tehdit dili kullanmak CHP'ye yakışmıyor. Bunu hemen rejim krizine çevirmeye çalışıyorlar, ekonomik krize selam çakıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse hiç yakışmıyor. YSK'ya çağrı yapıyorlar AK Parti'ye çağrı yapıyorlar.
CHP bir kez olsun özgün fikirlerini söylesin. Dışarıdaki herhangi bir odak tarafından söylenmiş bir şeyi değil, özgün bir açıklama yapsınlar.
BOLU BELEDİYE BAŞKANI
CHP genel başkanı ve sözcülerinden makul bir cevap gelmedi. Bolu'da Belediye Başkanı tarafından yapılan ırkçı yaklaşım hala değişmemiştir. Başka yerden yardım alanlara verilmeyecek gibi bir açıklama yapıldı. Bu topraklara yakışmayan bir harekettir. Yazılı emre dönüşmesi bu şekilde bir yaklaşımın ortaya konulması utanç verici bir yaklaşımdır.
OLAĞANÜSTÜ İTİRAZ
Birleştirme tutanakları ortaya çıktıktan sonra, olağanüstü itiraz hakkımız var. O işlem gerçekleştikten sonra zannediyorum 7 gün itiraz hakkımız var, ivedilikle kullanılacaktır.
Seçimin genelinin yüksek meşruiyetiyle ilgili bir tartışma söz konusu değildir. AK Parti'de de diğer partilerde de söz konusu değildir.
BÜYÜKÇEKMECE
Varsa ellerinde bilgi ve belge bunun yargıya intikal ettirilmesi lazım. Bunu bekliyoruz, ellerinde bu belge varsa hemen yargıya başvursunlar. Şimdiye kadar seçimleri defalarca yönetmiş, komuta etmiş bir kurumdan bahsediyoruz. Hukuki meşruiyet YSK tarafından ortaya konuluyor sayısal meşruiyet ise sonucu göreceğiz. Seçim sonrasında mümkün kılınmış bir itiraza başvuruyoruz. Yepyeni bir yol icat etmiyoruz.
AK Parti Genel Merkezi'nde bir yayın organımız var. Herhangi bir yayın organında çıkmış bir şey için bizi sorgulamak saçma. AK Parti'yi AK Parti'nin görüşleri bağlar. Tehdit etmeden eleştirebilirsiniz. Geçmişte yaşanmış acılara, danıştay cinayetine örnek vermek bir sorumsuzluktur.
YSK'NIN KHK KARARI
Tabii hukukçular çeşitli açılardan bunu değerlendiriyorlar. YSK kamu görevi kanadıyla ilgili olarak karar veriyor. Elindeki pozitif hukuka göre karar veriyor. Kazandığımız bir yer orada ikinci partiye gitti.
Seçimle uğraşanlar bilirler. Bir ilçede beldede, kimler bize oy veriyor, hangileri uzak, hangileri zaman zaman veriyor bölge bölge analizler yaparlar. Teşkilat çalışmasını buna göre yürütürler. Geneleksel olarak kim bize oy veriyor bilinir. AK Parti'ye oy veren ailelerin, isimlerinin bu listelerden düşüldüğüne dair tespitleri var. Bu ayakları havada olan bir yorum değil. Teşkilatta çalışanlar bu simülasyonu bilir. Çalışmalar da bunun üzerinde kurulur. Biraz yanlış anlaşılmış.
Bazı yerlerde seçimin yenilenmesine karar verdi YSK. Bu şekilde lokal olarak devam ediyor. Türkiye geneliyle ilgili yenilenme tartışması yok.
(Çamlıca Cami) Bırakın bu sözleri CHP söylesin, CHP'nin 6 okuna 7. ok olarak Saadet'i eklemeye gerek yok. Cami ile kavga etme geleneği CHP'den Saadet'e geçmiş gibi görünüyor.
Biz hukuka bakarız, hukuk ne diyor? Biz milletin iradesiyle nikahlıyız. Burada siyasetçinin nikah gibi bağlı olması gereken şey milletin iradesidir, demokrasimizin korunmasıdır.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.