Diri diri yakıp kafalarına çivi çaktılar
Diri diri yakıp kafalarına çivi çaktılar
ABD Temsilciler Meclisi hiçbir gerçekliği olmayan sözde Ermeni Soykırımı’nı kabul etti. Bunu yaparken de hiçbir tarihi kaynağa esas almadılar. Barış Pınarı Harekatı’nın başarıya ulaşmasına 100 yıl önce ortaya atılmış bir yalanla karşılık vermeye çalıştılar. Ancak ABD Ulusal Arşivlerinde yer alan Amerikalı Tümgeneral James G. Harbord’un o döneme ışık tutan raporu ABD'yi yalanladı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın konuyla ilgili “Harbord Askeri Heyeti Raporu” kitabı gerçekleri tüm detaylarıyla ve tarihi kaynakların ışığında su yüzüne çıkartıyor.
Kitap; ABD Kongresi’nin onayı ile ABD Başkanı Woodrow Wilson’un 1 Ağustos 1919 tarihinde Tümgeneral James G. Harbord Başkanlığındaki askeri bir heyeti Anadolu ve Kafkaslardaki durumu incelemek, gerçekleri araştırmak üzere İstanbul’a gönderdiğinden bahsedilerek başlıyor.
Kitapta öne çıkan detaylar şöyle:
Teknik hazırlıklar ve bir Amerikan kargo gemisi olan USS Martha Washington’un görevlendirilmesinin ardından ve birtakım zorluklar yaşandıktan sonra heyet Paris’ten 20 Ağustos 1919’da, gemi ise Brest Limanı’ndan 25 Ağustos günü ayrıldı.
Heyet üyeleri Çanakkale Boğazı’ndan geçerken Çanakkale Savaşı’nda yaşananları yad ederek gerçekleri propagandadan ayırmaya çalıştılar. Harbord o günlerdeki Ermeni meselesi konusundaki duygularını şöyle açıklıyordu.
Heyet planlanandan bir gün sonra 2 Eylül 1919’da İstanbul’a vardı. Amiral Bristol İstanbul’daki işine başlar başlamaz tüm taraflarla ön yargısız temasa geçti, araştırma gezileri yaptı ve Osmanlı Devleti topraklarında makul bir istihbarat ağı kurdu.
MÜSLÜMANLARI ÖLDÜRMEYE TEŞVİK EDEN AJANLAR!
Amiral Bristol’ün büyük değer verdiği ilk rapor, İstihbarat Deniz Subayı Teğmen Robert Steed Dunn tarafından yazılmıştı. Teğmen Dunn, raporunu Doğu Anadolu, Karadeniz kıyıları ve Kafkasya’ya yaptığı araştırma gezisinin ardından hazırladı. 24 Temmuz 1919 tarihli raporda şu husus dikkat çekmektedir: “Erzurum’da Rusya Ermenistan’ında geçici görevden dönen İngilizler, İngiltere ve Amerika’da ikamet eden Ermenilerin geçmişte Rusya Ermenilerine bomba sağlayarak Müslümanları öldürmeye teşvik ettiklerini ve böylece Müslümanlar misillemeye başladıklarında Ermenilere sempati kazandırmak isteyen ajan provokatörler olduklarını ifade ediyorlar.”
"TÜRK YETKİLİLER ERMENİLERE İYİ DAVRANIYORDU"
Harbord’un Adana’da geçirdiği ilk gün Anadolu’nun içine düştüğü kargaşa ortamına her yönüyle şahit oldu. Yerel Amerikan yardım heyetinin üyeleri ve Ermeni toplumu liderleri Adana’nın, Ermenistan’ın bir parçası olduğunu ispatlamak için büyük çaba gösterdi. Harbord’un yazdıklarından anlaşıldığına göre propagandadan ziyade gördüklerinden etkilenmişti: “Adana’da önemli sayıda Ermeni’nin geri döndüğünü ve binlerce Ermeni’nin de aslında başka yerlerde sevk ve iskan edilmiş olduğunu gördük. Bu Ermenilere Türk yetkililerce iyi davranılıyordu. Ve herhangi bir muhtemel bir rahatsızlık gösteren hiçbir şey yoktu.
"DİRİ DİRİ YAKIP KAFALARINA ÇİVİ ÇAKTILAR"
Harbord’un başında bulunduğu heyet Mardin’e giderken Cerablus’ta İngiliz Albay Wooley ile görüştü. İngiliz Albay Wooley’in tespitleri ise önemliydi. Wooley, Ermeni iddialarını haklı bulmuyordu. Ona göre Güney Anadolu’dan Sivas’a kadar tüm bölgede Kürtler çoğunluktaydı. Ermeniler nüfusun yalnızca yüzde 5’ini oluşturuyordu. Sözde soykırımla ilgili Ermeni iddiaları da tutarsızdı. Ayrıca istatistiklerin gösterdiği kadar Ermeni ölmüş olamazdı. Wooley o döneme ilişkin şu tespitlerde bulunuyor: “1916 yılında Ruslar, Ermenileri Kürt halkına davranışları konusunda özgür bıraktılar. Bu noktada Rus ordusundaki Ermeniler yaklaşık 20 bin kadardı. Bu özgürlüğün neticesi Ermeni askerlerce sınıf ya da şart gözetmeksizin yaşlı erkekler, kadınlar ve çocuklar dahil 3 ya da 400 bin Kürt vatandaşın katledilmesiydi. Bu katliamlara ilave olarak canlı canlı yakma, kafalarına çivi çakma ve derisini yüzme ve benzeri eylemlerle halka zulmettiler.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.