Diyabetik ayak yarasının sonuçları ağır olabilir
Diyabetik ayak yarasının sonuçları ağır olabilir
Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre global görülme sıklığı yüzde 9 olan diyabet, kontrol altında tutulmazsa erken yaşta ölüme yol açan, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu. Yapılan çalışmalarda 2040 yılında dünya çapında 642 milyon insanın diyabet hastası olacağı öngörülüyor. Diyabet hastalarında görülen, ayak yaraları hem hasta hem de sağlık bakım sistemi için ciddi sonuçlara sebep oluyor. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Şafak Özer Balın, diyabetik ayak yarası hakkında bilgiler paylaştı.
İnsülin eksikliği ya da insülin etkisindeki kusurlar nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren, hiperglisemi ile karakterize kronik metabolik bir hastalık olan diyabet, günümüz dünyasında en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Diyabetik ayak yaraları gerek hasta gerekse sağlık bakım sistemi için ciddi sonuçlara sebep olabiliyor.
Türkiye'de 7 milyon diyabet hastası var
Diyabetli hasta sayısının her geçen gün arttığını belirten Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Şafak Özer Balın, hastalık hakkında bilgiler paylaşarak dünyada ve ülkemizde görülme sıklığı hakkında yorum yaptı: “Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun güncel verilerine göre global diyabet görülme sıklığı yüzde 9'dur. Yapılan çalışmalarda 2040 yılında dünya çapında 642 milyon insanın diyabet hastası olacağı öngörülmektedir. Türkiye Diyabet Epidemiyolojisi (TURDEP-2)'ne göre 12 yılda ülkemizde diyabet görülme sıklığı yüzde 90 artarak yüzde 7,2' den yüzde 13,7' ye yükselmiştir. Ülkemizde yapılan görülme sıklığı çalışmasında diyabeti olan hasta sayısının ortalama 7 milyon olduğu belirlenmiştir. Bunun nedenleri arasında bedensel iş yükünün alınan kaloriye oranla daha az olması, hareketsiz yaşam tarzı, artmış yaşam süresi, özellikle kadınlarda giderek artan obezite sıklığı gibi durumlar bulunmaktadır.”
Ayaklarda bulunan küçük yaralar hızla büyüyebilir
Dr. Öğretim Üyesi Şafak Özer Balın, ayakta çıkan yaralar konusunda uyarılarda bulundu: “Diyabetik ayak yarası riski, gelişmiş ülkelerde diyabeti olan her altı hastadan birindeyken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran çok daha fazladır. Bu yaralar sinir uçları hasarı, felç, veya iskemik kökenli yani kan akışında bölgesel bir azalma veya kesilme yüzünden vücudun bir kısmının yeterince kan ve oksijen alamaması nedeniyle olabilir. Ayrıca hiperglisemi yani vücutta kan şekerinin yükselmesi, çeşitli yollarla enfeksiyona eğilimi artırmaktadır. İskemi, kontrolsüz hiperglisemi ve yineleyen travmalar sonucunda ortaya çıkan yüzeysel yaralar kısa zamanda derin yerleşimli apse ve kemik iltihabı dediğimiz osteomyeliteye kadar ilerler. Diyabetik hastalarda ayak ve bacak gibi bölgelerde ülser yatkınlığını artıran durumlar arasında bağışıklık sistemindeki bozukluklar, sinir uçlarında hasar, dolaşım yetmezliği (kan damarlarında), büyük ya da küçük travmaların varlığı, diyabetin süresi, glikoz kontrolünün bozuk olması, ayağa basıncın artması, Charcot eklemi deformitesinin gelişmesi, sigara kullanımı ya da hastanın aşırı kilolu olması gibi faktörler sayılabilir.”
Diyabet hastaları ayaklarındaki yaraları hissetmeyebilir
Diyabeti olan hastaların yüzde 60'ında ağrı ve sıcaklık algısının bozulmasına yol açan periferik nöropati olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Şafak Özer Balın, hastaların ayaklarındaki yaraları fark edemeyebileceğini belirtti: “Diyabeti hastalarında görülen periferik nöropati, sıklıkla sensorimotor nöropati şeklindedir. Simetrik, kronik ve merkezden uzak yerleşimli olup alt bacakta daha belirgindir; çorap şeklinde tutulum gösterir. Ayrıca yürüme biyomekaniğini değiştirdiğinden ayak tabanında görülen deri kalınlaşmasına sebep olur ve tüm ayak tabanı basıncı bir noktada yoğunlaşır. Bu hastalarda ağrı duyusunun olmaması doğal korunmayı, yani lezyon üstüne basmamayı engeller. Bu durum yara gelişmesine yol açabilir. Ayrıca bu hastalarda minör travma, örneğin ayakkabının uygun olmaması, yanıklar, kesiler, böcek sokması gibi nedenler kolayca kronik yara geliştirebilir. Ağrı duyusunun kaybı, hastanın hekime geç başvurmasına neden olarak tanıyı geciktirir.”
Diyabetik ayak yarası diyabetin kontrol altında tutulmasıyla önlenebiliyor
Diyabetik ayak yarası, hastanın ayak bakımının sağlanması ve diyabetinin kontrol altına alınmasıyla çoğu kez önlenebiliyor. Çoğu kez de oluşan bir yarayı erkenden saptayarak ve iyileştirerek ya da bir enfeksiyon varlığında erken ve uygun bir antibakteriyel tedavi yaklaşımında bulunarak, ciddi komplikasyonların ya da uzuv kayıpların önüne geçilebiliyor. Diyabetik ayak yarası ve enfeksiyonlarının uygun tanı, etkin tedavi ve izlemlerinin yapılabilmesi ve gereksiz ampütasyonların önüne geçilmesi için multidisipliner bir yaklaşım gerekiyor. Diyabetik ayak yarası olan hastalar öncelikli olarak bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve endokrinoloji uzmanına başvurmalı, ihtiyaç halinde diyabetik ayak cerrahisi ile ilgili bir cerrahi branş (plastik cerrahi, ortopedi), damar cerrahisi ve dermatoloji uzmanı görüşü alınarak değerlendirilmelidir.
Tanı konulduktan sonra tedaviye mümkün olduğunda çabuk başlanmalı
Diyabetik ayak enfeksiyonu tedavisinde yara iyileşmesini sağlayabilmek ve bacağı kurtarmak için genel tedavi yaklaşımı acil ve agresif debridmanla ölü ve infekte dokuların uzaklaştırılmasını, erkenden uygun antibiyotik tedavisinin başlanmasını ve metabolik kontrolün sağlanmasını içeriyor. Tedavinin amacının enfeksiyonu durdurarak ilerleyici doku hasarını önlemek olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Şafak Özer Balın, antibiyotik tedavisinin tüm infekte yaralarda gerekli olduğunu söyledi: “Antibiyotik tedavisi tüm infekte yaralarda gerekli olsa da uygun yara bakımı ile birlikte yapılmalıdır. Tedaviye klinik tanı konulduktan sonra mümkün olduğunca çabuk başlanmalı. Böylece enfeksiyonla ilişkili hastalık oranı, hastanede kalış süresi ve büyük ayak ampütasyonları azalır. Tedavi süresi, yara tümüyle iyileşene kadar değil, hafif enfeksiyonlarda 7-10 gün, orta derece olanlarda 2-3 hafta, şiddetli enfeksiyonlarda 2-4 hafta arasında değişir. Akut kemik iltihabında tedavi süresi, en az iki haftası damar yolundan olmak üzere 4-6 hafta, kronik kemik iltihabında ise infekte kemik dokusu uzaklaştırılamadığı takdirde en az üç aylık bir tedavi süresi düşünülmelidir.”
Ayak bakımı günlük olarak yapılmalı
Dünyada her 30 saniyede bir değişik seviyelerde ayak kaybına neden olan diyabetik ayak yaralarının, doğru ayak bakımının sağlanması ve diyabetinin kontrol altına alınmasıyla çoğu kez önlenebildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Şafak Özer Balın, diyabetten kaynaklanan ampütasyonu önlemek için yara geliştiğinde zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmak gerektiğini belirtti: “Erken yara bakımı ve gerekirse antibakteriyel tedavi ile yaranın ilerlemesinin ve dolayısıyla ayak kesilmesinin önüne geçilebilir. Diyabete bağlı ampütasyon yapılmış hastada ölüm riski yüksek olup, 5 yıllık ölüm oranı yüzde 70 olarak belirlenmiştir. Diyabetik ayak enfeksiyonundan korunmak içinse öncelikle iyi bir glisemik kontrol gereklidir. Yüksek riskli bireylerin ve ailelerin eğitimi, ayağın yükten ve baskıdan kurtarılması, ayağın damar yapısının değerlendirilmesi ve lokal yara iyileşmesi sağlanmalıdır. Bu hastaların ayak bakımı mutlaka günlük olarak ayakların yıkanıp parmak aralarının özellikle kurulanması ve nemlendirici krem sürülmesi şeklinde yapılmalı, çıplak ayakla yürünmemeli, uygun ayakkabı ve çorap kullanılmalı, tırnaklar düzgün kesilmeli ve sorunlu tırnaklar sürekli kontrol edilmelidir. Bunlara ek olarak nasır tedavisi dikkatle yapılmalı; ayakkabı içleri günlük incelenmeli, çoraplar günlük değişmeli ve ayak mantarı, kesi, sıyrık, yara gibi durumlarda sağlık kuruluşuna zaman kaybetmeden başvurulması gereklidir.”
Hasta ve yakınlarına tavsiyeler
Diyabet tanısının pek çok kişi için fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da zorlayıcı bir süreç olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Şafak Özer Balın, bu durumun hastaların ve ailelerin yaşamları üzerinde olumsuz bir etki oluşturduğunu belirtti: “Diyabet hastaları için sağlıklı yaşamanın dört altın kuralı vardır: Sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite, tıbbi bakım ve kişisel kontrol, düzenli sosyal yaşam. Bununla birlikte diyabette kişisel ayak bakım uygulamalarını öğrenmek, bu davranışları günlük yaşamla bütünleştirmek gerekmektedir. Ayrıca meydana gelen yaraların hafife alınmaması, morluk, kızarıklık, siyahlık, şişlik, kanama, akıntı, kabarcık, gibi olağan dışı bir durumla karşılaşıldığında derhal bir hekime başvurmalıdır.”
Diyabetik ayak konseyi Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, diyabetik ayak tedavisi için önemli kurumlardan biri ve hastaneye geniş bir bölgeden hasta kabulü mevcut. Bu hastalar ister ayaktan hasta olsun ister yatan hasta olsun, mutlaka hastanenin diyabetik ayak ekibi tarafından değerlendiriliyor. Diyabetik hasta asla tek bir branşın hastası olmuyor. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde de halihazırda enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji, endokrinoloji ve plastik cerrahi uzmanının olduğu ve gerekli olduğu takdirde kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi ve dermatoloji uzmanının dahil edildiği bir diyabetik ayak konsey ekibi bulunuyor. Bu ekip hastalar için en ideal çözümleri, en kısa sürede elde etmek üzere düzenli olarak bir araya geliyor. Böylece ilgili komplikasyonları azaltmak ve gereksiz ampütasyonları önlemek mümkün oluyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.