Dokuz Eylül Üniversitesi: Hayatın Her Alanında Kadın temalı panel gerçekleştirdi

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.03.2021 - 13:28, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:40 2739+ kez okundu.
 

Dokuz Eylül Üniversitesi: Hayatın Her Alanında Kadın temalı panel gerçekleştirdi

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde ‘Hayatın Her Alanında Bayan' temalı panel gerçekleşti. Panelde konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, Türkiye'nin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde bayanların payı büyük olduğunu söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü ‘Hayatın Her Alanında Bayan' temasıyla gerçekleştirdiği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Paneli, 15 Temmuz Şehitler Salonunda yapıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan etkinliğe; Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, dekanlar, müdürler, akademik ve idari personel katıldı. Kadın Hakları ve Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İkbal Sibel Safi'nin moderatörlüğünü üstlendiği panele Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, Zaid Othman ve annesi Sultana Hussein,Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Arzu Günaydın ve Milli Jimnastik Sporcusu Nazlı Savranbaşı konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, "Toplum hayatının ciddi bir dönüşümden geçtiği; bayanlara yönelik şiddetin, hak ihlallerin, ayrımcılığın ve zorbalığın yaşandığı günümüzde, medeniyetin ne olduğunu, sadece ekonomik kriterlere, kamu düzeninin işleyişine ya da istatistiklere bakarak anlamak mümkün değildir. Bu şekilde yapılacak her tanım, özü itibariyle eksik veya kendi içinde tutarsızdır. Bayanlar Gününü, sadece bir cinsiyetin yüceltildiği an olarak değil; toplum hayatının geldiği noktanın değerlendirildiği bir gün olarak değerlendirmek gerekir. Bizlerin sıklıkla söylediği esas mesele, toplumun bayanı nerede gördüğü değil; bayanın medeniyette kendini nerede gördüğüdür.” Birleşmiş Milletler'in verilerine göre; dünyada, bayanların yüzde 35'inin hayatların bir döneminde eşlerinin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kaldığına ve her gün 137 bayan, aile fertlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdiği, “Bu üzücü tabloda mevcut sorunların tespit edilmesi, değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulmasında bilinen yöntemlerin bir kenara bırakılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Sonuçta bayan ve erkek toplumun ortak geleceği için çalışmakta, üretmekte ve aileler kurarak yaşam mücadelesinde birlikte yer almaktadır. Bu noktada ise bayan ya da erkek, bir diğerinin önünde ya da arkasında değildir. Dolayısıyla burada asıl yüceltilmesi gereken husus bireyin kendisidir, çevresine ve topluma sağladığı katkıdır.” En yüksek oran akademide "Ülkemizin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma hedefini ortaya koymasında, bayanların rolü olduğunu biliyoruz" diyen Rektör Hotar, şöyle konuştu: "Bu noktada ülkemizde son 15 yılda, bayana yönelik şiddetin önlenmesi için ciddi tedbirler alınmış; hukuki düzenlemeleri hayata geçirmiş, bayanların daha çok söz sahibi olmasını sağlayacak adımlar atmıştır. 2002' yılında 4.4 olan milletvekili oranı Bakınız, 2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki toplam vekil sayısı yüzde 9,1'i bayanlarımızdan oluşurken, 2020 yılında yüzde 17,3'e yükselmiş; bayan büyükelçi sayımız ise 2.6 kat artmıştır. Yine 2008' yılında en az üniversite mezunu olan bayanların oranı yüzde 7,6 iken bu oran 2019' yılında yüzde 18,5'a kadar yükselmiştir. Bayanların oranı en yüksek olduğu alan yüzde 45 ile akademik dünyadır. Bilim adamı olarak, temel eğitim ile yükseköğretimin insan hayatına dair birçok olumsuzluğu giderecek davranışlar kazandıracağına inanıyorum. Burada sağlanan başarı bayanların toplum içindeki rolünü daha da artıracağını öngörüyorum." Dokuz Eylül Üniversitesinin kazanımlarında, bayan mensupların büyük pay sahibi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nükhet Hotar, "Bugün bizlerle olan ve kendi alanlarında son derece saygın işlere imza atan bayanlarımız, gelecekte de toplumumuza öncülük ederek ‘gelişim' noktasında ülkemize katkı sağlayacaklardır. Dünyanın dört bir yanında açlıkla pençeleşen çocuklarına bir lokma ekmek bulmak için çabalayan mülteci anneleri, şehit annelerini ve Diyarbakır annelerini de hatırlatmak istiyorum. Şiddetten, göçten, savaşlardan, yoksulluktan en çok etkilenen de kadın ve çocuklar oluyor maalesef.” En çok bir anne olarak zorlandım Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, yapmış olduğu sunumla Kovid-19 salgın sürecinde sağlık alanında çalışan bir bayan ve anne olmanın zorluğuna dikkat çekti. Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde pandemi sürecinde yapılan uygulamaları anlatan Sema Alp Çavuş, “En çok bir anne olarak zorlandım. Aslında eşim sağlık çalışanı olmadığı için şanslıydık, çocuğumuzun yanında olabildi. Her ikisi de sağlık çalışanı olan ebeveynler çok zor günler geçirdi. Şuan Türkiye olarak elde ettiğimiz başarıya erişmek adanmışlığın sonucudur. Bu başarılarda bize destek olan ailelerimizin de payı büyük. Sağlık çalışanlarının çocukları anne ve babalarını beklememeyi, onu paylaşmayı bilir. 13 yaşında olan evladım hayatının en önemli sınavlarından birine hazırlanırken, ‘anne ölmeyeceksin değil mi?' diye sordu. Bu en ağır anımızdı.” Annesinin hikayesini anlattı Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen "Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi" başlıklı uluslararası konferansın hikaye yarışması birincisi Zaid Othman da, panele annesi Sultana Hussein ile birlikte katıldı. Othman, annesinin hayatını konu ettiği hikayeyi gözyaşları içinde okudu. Çocuk yaşta evlendirilerek Lübnan'a yerleşen, burada iç savaş çıkmasıyla Suriye'ye zorunlu göç eden ve yine savaş sebebi ile doğduğu topraklara, Türkiye'ye gelen Hussein'in hayat hikayesi dinleyenleri derinden etkiledi. Kendisi okuma yazma bilmediği halde çocuklarını okutarak üniversite eğitimi aldıran Sultana Hussein'in oğlunun kulağına fısıldadığı, “Oğlum, hayatta tek umudum sen kaldın” cümlesi karşısında dinleyenler gözyaşlarını tutamadı. Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Arzu Günaydın da, 2013 yılında kurulan ve 50 ilde temsilciliği bulanan derneğin faaliyetlerini anlattı. Günaydın, bayanlara yönelik düzenledikleri, projeler, eğitimler ve kongreler ile yaptıkları yayınlar hakkında bilgi verdi. Bayan istihdamına, eğitimine, ekonomik ve sosyal hayatlarına dair sağladıkları katkıları, bu alanlarda gerçekleştirdikleri, ulusal ve uluslararası söyleşi, panel ve konferansları anlattı. Günaydın, “Varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet sloganımızla mağdur olan kadının yanında olmaya devam edeceğiz.” 136 gün sonra olimpyatlarda Olimpiyatlara kabul edilen Türkiye'nin en genç bayan sporcusu olan jimnastik sporcusu Nazlı Savranbaşı (17), çocukluktan-profesyonelliğe sporcu olma serüvenini anlattı. 4 yaşında bir oyun olarak jimnastiğe başladığını söyleyen Savranbaşı, 10 yaşından itibaren milli takım sporcusu olarak, uluslararası müsabakalarda ay yıldızlı mayoyu giyerek Türkiye'yi temsil etmenin İstiklal Marşı'nı dinletmenin gururunu yaşadığını anlattı. Nazlı Savranbaşı, “Katılmaya hak kazandığım 2020 olimpiyatları pandemi nedeniyle ertelendi. 136 gün sonra orada ülkemizi temsil edeceğim. Konuşmama Gazi Mustafa Kemal'in bir sözüyle son vermek istiyorum; 'Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Panelde, öncü bayanlar videosu ile Devlet Sanatçısı Suna Kan ve Tiyatro Oyuncusu Pelin Körmükçü'nün ilettiği videolu mesajlarda izletildi. Etkinliğin sonunda Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, katılımcılara çiçek takdim etti.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde ‘Hayatın Her Alanında Bayan' temalı panel gerçekleşti. Panelde konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, Türkiye'nin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde bayanların payı büyük olduğunu söyledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü ‘Hayatın Her Alanında Bayan' temasıyla gerçekleştirdiği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Paneli, 15 Temmuz Şehitler Salonunda yapıldı.

Dokuz Eylül Üniversitesi sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan etkinliğe; Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, dekanlar, müdürler, akademik ve idari personel katıldı.

Kadın Hakları ve Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İkbal Sibel Safi'nin moderatörlüğünü üstlendiği panele Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, Zaid Othman ve annesi Sultana Hussein,Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Arzu Günaydın ve Milli Jimnastik Sporcusu Nazlı Savranbaşı konuşmacı olarak katıldı.

Panelin açılışında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, "Toplum hayatının ciddi bir dönüşümden geçtiği; bayanlara yönelik şiddetin, hak ihlallerin, ayrımcılığın ve zorbalığın yaşandığı günümüzde, medeniyetin ne olduğunu, sadece ekonomik kriterlere, kamu düzeninin işleyişine ya da istatistiklere bakarak anlamak mümkün değildir.

Bu şekilde yapılacak her tanım, özü itibariyle eksik veya kendi içinde tutarsızdır. Bayanlar Gününü, sadece bir cinsiyetin yüceltildiği an olarak değil; toplum hayatının geldiği noktanın değerlendirildiği bir gün olarak değerlendirmek gerekir. Bizlerin sıklıkla söylediği esas mesele, toplumun bayanı nerede gördüğü değil; bayanın medeniyette kendini nerede gördüğüdür.”

Birleşmiş Milletler'in verilerine göre; dünyada, bayanların yüzde 35'inin hayatların bir döneminde eşlerinin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kaldığına ve her gün 137 bayan, aile fertlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdiği, “Bu üzücü tabloda mevcut sorunların tespit edilmesi, değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulmasında bilinen yöntemlerin bir kenara bırakılması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Sonuçta bayan ve erkek toplumun ortak geleceği için çalışmakta, üretmekte ve aileler kurarak yaşam mücadelesinde birlikte yer almaktadır. Bu noktada ise bayan ya da erkek, bir diğerinin önünde ya da arkasında değildir. Dolayısıyla burada asıl yüceltilmesi gereken husus bireyin kendisidir, çevresine ve topluma sağladığı katkıdır.”

En yüksek oran akademide

"Ülkemizin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma hedefini ortaya koymasında, bayanların rolü olduğunu biliyoruz" diyen Rektör Hotar, şöyle konuştu:

"Bu noktada ülkemizde son 15 yılda, bayana yönelik şiddetin önlenmesi için ciddi tedbirler alınmış; hukuki düzenlemeleri hayata geçirmiş, bayanların daha çok söz sahibi olmasını sağlayacak adımlar atmıştır.

2002' yılında 4.4 olan milletvekili oranı Bakınız, 2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki toplam vekil sayısı yüzde 9,1'i bayanlarımızdan oluşurken, 2020 yılında yüzde 17,3'e yükselmiş; bayan büyükelçi sayımız ise 2.6 kat artmıştır.

Yine 2008' yılında en az üniversite mezunu olan bayanların oranı yüzde 7,6 iken bu oran 2019' yılında yüzde 18,5'a kadar yükselmiştir.

Bayanların oranı en yüksek olduğu alan yüzde 45 ile akademik dünyadır. Bilim adamı olarak, temel eğitim ile yükseköğretimin insan hayatına dair birçok olumsuzluğu giderecek davranışlar kazandıracağına inanıyorum. Burada sağlanan başarı bayanların toplum içindeki rolünü daha da artıracağını öngörüyorum."

Dokuz Eylül Üniversitesinin kazanımlarında, bayan mensupların büyük pay sahibi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nükhet Hotar, "Bugün bizlerle olan ve kendi alanlarında son derece saygın işlere imza atan bayanlarımız, gelecekte de toplumumuza öncülük ederek ‘gelişim' noktasında ülkemize katkı sağlayacaklardır.
Dünyanın dört bir yanında açlıkla pençeleşen çocuklarına bir lokma ekmek bulmak için çabalayan mülteci anneleri, şehit annelerini ve Diyarbakır annelerini de hatırlatmak istiyorum. Şiddetten, göçten, savaşlardan, yoksulluktan en çok etkilenen de kadın ve çocuklar oluyor maalesef.”

En çok bir anne olarak zorlandım

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, yapmış olduğu sunumla Kovid-19 salgın sürecinde sağlık alanında çalışan bir bayan ve anne olmanın zorluğuna dikkat çekti.

Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde pandemi sürecinde yapılan uygulamaları anlatan Sema Alp Çavuş, “En çok bir anne olarak zorlandım. Aslında eşim sağlık çalışanı olmadığı için şanslıydık, çocuğumuzun yanında olabildi.

Her ikisi de sağlık çalışanı olan ebeveynler çok zor günler geçirdi. Şuan Türkiye olarak elde ettiğimiz başarıya erişmek adanmışlığın sonucudur. Bu başarılarda bize destek olan ailelerimizin de payı büyük.

Sağlık çalışanlarının çocukları anne ve babalarını beklememeyi, onu paylaşmayı bilir. 13 yaşında olan evladım hayatının en önemli sınavlarından birine hazırlanırken, ‘anne ölmeyeceksin değil mi?' diye sordu. Bu en ağır anımızdı.”

Annesinin hikayesini anlattı

Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen "Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi" başlıklı uluslararası konferansın hikaye yarışması birincisi Zaid Othman da, panele annesi Sultana Hussein ile birlikte katıldı.

Othman, annesinin hayatını konu ettiği hikayeyi gözyaşları içinde okudu. Çocuk yaşta evlendirilerek Lübnan'a yerleşen, burada iç savaş çıkmasıyla Suriye'ye zorunlu göç eden ve yine savaş sebebi ile doğduğu topraklara, Türkiye'ye gelen Hussein'in hayat hikayesi dinleyenleri derinden etkiledi.

Kendisi okuma yazma bilmediği halde çocuklarını okutarak üniversite eğitimi aldıran Sultana Hussein'in oğlunun kulağına fısıldadığı, “Oğlum, hayatta tek umudum sen kaldın” cümlesi karşısında dinleyenler gözyaşlarını tutamadı.

Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Arzu Günaydın da, 2013 yılında kurulan ve 50 ilde temsilciliği bulanan derneğin faaliyetlerini anlattı. Günaydın, bayanlara yönelik düzenledikleri, projeler, eğitimler ve kongreler ile yaptıkları yayınlar hakkında bilgi verdi.

Bayan istihdamına, eğitimine, ekonomik ve sosyal hayatlarına dair sağladıkları katkıları, bu alanlarda gerçekleştirdikleri, ulusal ve uluslararası söyleşi, panel ve konferansları anlattı. Günaydın, “Varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet sloganımızla mağdur olan kadının yanında olmaya devam edeceğiz.”

136 gün sonra olimpyatlarda

Olimpiyatlara kabul edilen Türkiye'nin en genç bayan sporcusu olan jimnastik sporcusu Nazlı Savranbaşı (17), çocukluktan-profesyonelliğe sporcu olma serüvenini anlattı.

4 yaşında bir oyun olarak jimnastiğe başladığını söyleyen Savranbaşı, 10 yaşından itibaren milli takım sporcusu olarak, uluslararası müsabakalarda ay yıldızlı mayoyu giyerek Türkiye'yi temsil etmenin İstiklal Marşı'nı dinletmenin gururunu yaşadığını anlattı.

Nazlı Savranbaşı, “Katılmaya hak kazandığım 2020 olimpiyatları pandemi nedeniyle ertelendi. 136 gün sonra orada ülkemizi temsil edeceğim. Konuşmama Gazi Mustafa Kemal'in bir sözüyle son vermek istiyorum; 'Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”

Panelde, öncü bayanlar videosu ile Devlet Sanatçısı Suna Kan ve Tiyatro Oyuncusu Pelin Körmükçü'nün ilettiği videolu mesajlarda izletildi.

Etkinliğin sonunda Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, katılımcılara çiçek takdim etti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.