"Yasalar; Fıtrata, hukuka, dine uygun olmalı"
"Yasalar; Fıtrata, hukuka, dine uygun olmalı"
Türkiye Aile Birliği'nden kamuoyunun dikkatine: "Yasalar; Fıtrata, hukuka, dine uygun olmalı"
Türkiye Aile Birliği: "Yasalar; Fıtrata, hukuka, dine uygun olmalı"
DÜZCE’DEN KAMUOYUNUN DİKKATİNE!
Türkiye Aile Birliği(TABİ) platformu olarak başlattığımız ve desteklediğimiz Ankara
yürüyüşünde Düzce ilimize gelmiş bulunuyoruz. Bugün sizlere adalete hizmet etmeyen
“Aile Mahkemeleri” ve cinsiyetçi kanunlarımızı duyurmak istiyoruz.
Aile Mahkemeleri 2003 yılında çıkarılan 4787 sayılı kanunla kuruldu. Aile gibi hassas
ve özel bir alanla ilgili olduğu için, kanunda Aile Hakimlerinin evli ve çocuklu kimselerden seçilme kuralı vardı.
Bu kural 2004 yılında başka bir kanunla kaldırıldı. Hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamış 30 yaşını yeni doldurmuş bekâr bay veya bayan hakimler Milletin esas çekirdeği olan Aile hakkında hayati kararlar verebiliyor artık!
Eskiden, bu kanun yok iken aile davaları deneyimli evli ve çocuklu mesleğin ve hayatın bilgesi hâkimlere verilirdi. Şimdi hayatında çocukla ilgilenmemiş, eşle nasıl idare edilir hiç yaşamamış kişiler aile sorunları hakkında özgürce hükümler veriyor. Sonrada millet neden adalet
sistemine güvenmiyor diye söyleniyoruz değilmi?
Aile, özel bir kurumdur! Ancak seçkin, deneyimli, aile sorunu olmayan hâkimlerin kararlar verebilmesini sonuna kadar hakeder!
Kanunlarımız cinsiyetçi, ikiyüzlülük mevzuatına dönmüştür. Hem kadın ve erkek eşittir denilmiş, hem de kadınlara her alanda pozitif ayrımcılık uygulanmıştır. Nimetlerde
sonuna kadar eşit ve üstün, zor ve tehlikeli, sorumluluk isteyen işlerde ise ayrıcalıklı ve korunan farklı bir cins olduğu hatırlanmıştır. Üstelik Milletin aklıyla alay edercesine 2010
yılında anayasamıza sokulan bir ibare ile bu cinsi kayırmacılığın bir ayrımcılık sayılamayacağı ibaresi eklenmiştir.
Bir ülkede anayasaya böyle bir cümle sokulabiliyorsa pekâlâ buz gibi ayrımcılık var demektir. Kadına pozitif ayrımcılık demek aynı zamanda erkeğe eksilen negatif ayrımcılık veya haksızlıktır.
Kadınlarımız, dinimiz ve kültürümüz içinde doğal bir ayrıcalık ve saygı çerçevesine oturmuştur.
Kültürümüzde olmayan hakların ve ayrıcalıkların dayatılması erkeklerin
biyolojik ve sosyal haklarının, üstlendikleri görev ve sorumluluklara karşın verilen Aile Reisliği gibi yetkilerinin iğdiş edilmesi anlamına gelmektedir.
Ailesi içinde en ufak bir
terbiye veya tahakküm hakkı bırakılmayan erkeklerin meşru evlilikler yapması adeta bir
enayilik ve her türlü sömürüye açık potansiyel bir tuzak haline gelmiştir.
Toplumda artan gayrımeşru birlikteliklerin, şiddet ve geçimsizliklerin en önemli nedenleri arasında aile içi görev ve sorumlulukların kanunlar eliyle kaos ortamına çevrilmesi ve hertürlü saldırıya karşı savunmasız bırakılması gelmektedir.
#ÖnceAİLEve#önceAdalet diyerek başlattığımız yolculuğa devam ederken, bu mütevazı emek ve çabalarımızın karşılığını kanunlarımızda iyileşme olarak görmeyi yüce Rabbimizden niyaz ederiz.
Ne mutlu Hakkın yanında olanlara,
Ne mutlu Hakkın tecellisine
çalışanlara,
Ne mutlu Hakkı işitince hatadan dönenlere,
Ne mutlu Halkına Hakkı ve Adaleti
getirenlere…
7Haziran2021/DüzceTürkiyeAileBirliği02124365966wa.me/905327036115
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.