Mustafa Sarıgül'den Hatay'da basın açıklaması

SİYASET/POLİTİKA (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 19.02.2022 - 15:30, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:40 1588+ kez okundu.
 

Mustafa Sarıgül'den Hatay'da basın açıklaması

Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül, 19 Şubat 2022 Cumartesi (Bugün) günü Hatay İl Binası açılış töreninde teşkilat ve vatandaşlarla bir araya geldi.
Hatay Türkiye'nin yıldız şehridir. Sanayide, turizmde, ticarette ve tarımda geniş imkanları var. Buna rağmen Hatay’da yoksulluk var, işsizlik var, esnaf siftah yapamaz hale gelmiş. Geçen yıl iki binden fazla esnaf kepenk kapatmış. Hataylı borç içinde yaşıyor. Takipteki kredi sayısı, icra dosyası hızla artmış. Tarlalar satılıyor. Tır filosu yüzde 40 azalmış. Hataylı çalışıyor, çabalıyor ama yetmiyor. Hatay’da yaklaşık 900 bin Suriyeli yaşıyor. Devleti yönetenler kapıyı açmış, gelin kardeşim, Hataylı size bakar demiş. Bakar bakmasına da bin kişi değil, beş bin kişi değil 900 bin kişiye nasıl baksın? 6 ay değil 1 yıl değil, 10 yıl nasıl baksın? Hataylı artık bunaldı. Devlet ne haliniz varsa görün diyemez. Devletin muhakkak Hatay’a el uzatması lazım, yardım etmesi lazım. İlk olarak, Yayladağı Sınır Kapısı'nın açılması lazım. Hataylı ticaret yapsın, çarşı pazar biraz canlansın. Hatay nüfusun,900 bin Suriyeli ilave olmuş. Ama devlet yatırımları buna göre artmamış. Okullar, öğretmenler, hastaneler yetmiyor. En çok vergi veren 7 ilimizden biri Hatay, en az yatırım alan ilimiz de Hatay. Hataylı bunu hak etmiyor. Ak Parti iktidarı Hatay’a üvey evlat muamelesi yapıyor. SURİYE KONUSUNDA GÜVENLİK VE ÇIKARLARIMIZI ABD VE RUSYA İNİSİYATİFİNE BIRAKAMAYIZ Buradan ülkeyi yönetenlere sesleniyorum; ABD ve Rusya, Suriye konusunda, bizim güvenliğimizi ve çıkarlarımızı savunmazlar. Biz bu konuları, onların inisiyatifine bırakamayız. Suriye yönetimiyle, arka kapıdan, aracılarla değil, doğrudan görüşmelere başlayın. Suriyelilerin geri dönmesi için Birleşmiş Milletler ve Avrupa ve Avrupa Birliği’ni harekete geçmeye zorlayın. Evlere, işyerlerine fatura ateşi düştü. Türkiye faturaları konuşuyor. Yaşamımızı sürdürmek için fatura ödemiyor, fatura ödemek için yaşıyoruz. BİZ, KÖTÜ YÖNETİMİN FATURASINI ÖDÜYORUZ Biz, bunu hak etmiyoruz. Türkiye kendine yeter. Türkiye zengin bir ülke. Yapmamız gereken, üretmek, üretmek, üretmektir. Yapmamız gereken, Türkiye’yi kendine yeter hale getirmektir. Biz, yapmamız gerekenlerin adını “ekonomik milliyetçilik” koyduk. Ekonomik Milliyetçilik, yokluktan, yoksulluktan, kuyruktan kurtulmak demektir. Ekonomik milliyetçilik, sofralarımıza berekettir. Ekonomik milliyetçilik, büyük ve güçlü Türkiye demektir. Ekonomik milliyetçilik, devlet-özel ayrımı yapmadan, malımıza, mülkümüze, tarım ürünlerimize sahip çıkmak, bunların değerlerini bilmek ve korumaktır. Paramız pul, varlıklarımız kelepir mal oldu. Yetişen alıyor. İki gün önce, bir İspanyol şirket 140 milyon euro verdi, 20 yıllığına Dalaman Havalimanı’na ortak oldu. Yıllık 7 milyon euro. Milli servet bu beyler, yazıktır günahtır. İşte biz bu nedenle ekonomik milliyetçilik yapıyoruz. Ülkeyi yönetenler, 20 yılda 120 milyar dolarlık tarım ithalatı yaptılar. Yabancı çiftçiyi zengin ettiler. Türk çiftçisini para kazanamaz hale getirdiler. EKONOMİK MİLLİYETÇİLİK, TARIMDA İTHALATI KISMAKTIR Rusya’dan buğday, Kanada’dan mercimek almamaktır. ABD, Rusya, Kanada çiftçisini değil; Türk çiftçisini ihya etmektir. Kendi çiftçimize alım garantisi vermek, ekilmedik bir karış yer bırakmamaktır. Biz Türkiye’nin kurtuluşunu ekonomik milliyetçilik yapmakta görüyoruz. Ekonomik milliyetçilik yaparsak, aç-açık, işsiz-güçsüz, evsiz-barksız kimse kalmaz, kimse soğukta üşümez. Ekmek, sıvı yağ kuyrukları sona erer. Pahalılık biter, mutfaklara huzur gelir. El yakan faturalardan kurtuluruz. Çocuklarımız iyi eğitim alır, gençlerimiz iş bulur. Memurlar, işçiler, emekliler iyi bir maaş alır. Çiftçinin, esnafın yüzü güler. Zengin topraklar üzerinde yaşıyoruz ama varlık içinde, yokluk çekiyoruz. 84 milyon insan cefa çekiyor. 84 kişi sefa sürüyor. Bu devran böyle süremez. Böyle gelmiş ama böyle gidemez. Türkiye Değişim Partisi bu nedenle kurulmuş bir partidir. Buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; Bu iktidarın devam etmesi, yoksulluğun, pahalılığın sefaletin devam etmesi demektir. Türkiye, bu iktidardan kurtulmalıdır. Geçmişte hangi partiye, oy vermiş olursanız olun, desteğinizi istiyoruz. Bize destek verirseniz; Türkiye’yi varlığa, berekete, adalete ve huzura kavuştururuz. Ülkemizi içeride huzurlu, dışarıda onurlu bir ülke yaparız.  
Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül, 19 Şubat 2022 Cumartesi (Bugün) günü Hatay İl Binası açılış töreninde teşkilat ve vatandaşlarla bir araya geldi.




Hatay Türkiye'nin yıldız şehridir. Sanayide, turizmde, ticarette ve tarımda geniş imkanları var. Buna rağmen Hatay’da yoksulluk var, işsizlik var, esnaf siftah yapamaz hale gelmiş.
Geçen yıl iki binden fazla esnaf kepenk kapatmış.
Hataylı borç içinde yaşıyor. Takipteki kredi sayısı, icra dosyası hızla artmış.
Tarlalar satılıyor. Tır filosu yüzde 40 azalmış. Hataylı çalışıyor, çabalıyor ama yetmiyor.
Hatay’da yaklaşık 900 bin Suriyeli yaşıyor. Devleti yönetenler kapıyı açmış,
gelin kardeşim, Hataylı size bakar demiş. Bakar bakmasına da bin kişi değil,
beş bin kişi değil 900 bin kişiye nasıl baksın? 6 ay değil 1 yıl değil, 10 yıl nasıl baksın?
Hataylı artık bunaldı. Devlet ne haliniz varsa görün diyemez. Devletin muhakkak Hatay’a el uzatması lazım, yardım etmesi lazım.
İlk olarak, Yayladağı Sınır Kapısı'nın açılması lazım. Hataylı ticaret yapsın,
çarşı pazar biraz canlansın.
Hatay nüfusun,900 bin Suriyeli ilave olmuş. Ama devlet yatırımları buna göre artmamış. Okullar, öğretmenler, hastaneler yetmiyor.
En çok vergi veren 7 ilimizden biri Hatay, en az yatırım alan ilimiz de Hatay.
Hataylı bunu hak etmiyor. Ak Parti iktidarı Hatay’a üvey evlat muamelesi yapıyor.

SURİYE KONUSUNDA GÜVENLİK VE ÇIKARLARIMIZI ABD VE RUSYA İNİSİYATİFİNE BIRAKAMAYIZ

Buradan ülkeyi yönetenlere sesleniyorum; ABD ve Rusya, Suriye konusunda,
bizim güvenliğimizi ve çıkarlarımızı savunmazlar. Biz bu konuları, onların inisiyatifine bırakamayız.
Suriye yönetimiyle, arka kapıdan, aracılarla değil, doğrudan görüşmelere başlayın.
Suriyelilerin geri dönmesi için Birleşmiş Milletler ve Avrupa ve Avrupa Birliği’ni harekete geçmeye zorlayın.
Evlere, işyerlerine fatura ateşi düştü. Türkiye faturaları konuşuyor.
Yaşamımızı sürdürmek için fatura ödemiyor, fatura ödemek için yaşıyoruz.

BİZ, KÖTÜ YÖNETİMİN FATURASINI ÖDÜYORUZ

Biz, bunu hak etmiyoruz.
Türkiye kendine yeter. Türkiye zengin bir ülke. Yapmamız gereken, üretmek, üretmek, üretmektir. Yapmamız gereken, Türkiye’yi kendine yeter hale getirmektir.
Biz, yapmamız gerekenlerin adını “ekonomik milliyetçilik” koyduk. Ekonomik Milliyetçilik, yokluktan, yoksulluktan, kuyruktan kurtulmak demektir.
Ekonomik milliyetçilik, sofralarımıza berekettir.
Ekonomik milliyetçilik, büyük ve güçlü Türkiye demektir.
Ekonomik milliyetçilik, devlet-özel ayrımı yapmadan, malımıza, mülkümüze,
tarım ürünlerimize sahip çıkmak, bunların değerlerini bilmek ve korumaktır.
Paramız pul, varlıklarımız kelepir mal oldu. Yetişen alıyor.
İki gün önce, bir İspanyol şirket 140 milyon euro verdi, 20 yıllığına Dalaman Havalimanı’na ortak oldu. Yıllık 7 milyon euro. Milli servet bu beyler, yazıktır günahtır. İşte biz bu nedenle ekonomik milliyetçilik yapıyoruz.
Ülkeyi yönetenler, 20 yılda 120 milyar dolarlık tarım ithalatı yaptılar. Yabancı çiftçiyi zengin ettiler. Türk çiftçisini para kazanamaz hale getirdiler.

EKONOMİK MİLLİYETÇİLİK, TARIMDA İTHALATI KISMAKTIR

Rusya’dan buğday, Kanada’dan mercimek almamaktır.
ABD, Rusya, Kanada çiftçisini değil; Türk çiftçisini ihya etmektir.
Kendi çiftçimize alım garantisi vermek, ekilmedik bir karış yer bırakmamaktır.
Biz Türkiye’nin kurtuluşunu ekonomik milliyetçilik yapmakta görüyoruz.
Ekonomik milliyetçilik yaparsak, aç-açık, işsiz-güçsüz, evsiz-barksız kimse kalmaz, kimse soğukta üşümez.
Ekmek, sıvı yağ kuyrukları sona erer. Pahalılık biter, mutfaklara huzur gelir. El yakan faturalardan kurtuluruz.
Çocuklarımız iyi eğitim alır, gençlerimiz iş bulur.
Memurlar, işçiler, emekliler iyi bir maaş alır.
Çiftçinin, esnafın yüzü güler.
Zengin topraklar üzerinde yaşıyoruz ama varlık içinde, yokluk çekiyoruz.
84 milyon insan cefa çekiyor. 84 kişi sefa sürüyor.
Bu devran böyle süremez. Böyle gelmiş ama böyle gidemez.
Türkiye Değişim Partisi bu nedenle kurulmuş bir partidir.
Buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; Bu iktidarın devam etmesi, yoksulluğun, pahalılığın sefaletin devam etmesi demektir.
Türkiye, bu iktidardan kurtulmalıdır.
Geçmişte hangi partiye, oy vermiş olursanız olun, desteğinizi istiyoruz.
Bize destek verirseniz; Türkiye’yi varlığa, berekete, adalete ve huzura kavuştururuz.
Ülkemizi içeride huzurlu, dışarıda onurlu bir ülke yaparız.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.