CHP'li Purçu'dan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Açıklaması!

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.03.2022 - 12:12, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:40 3337+ kez okundu.
 

CHP'li Purçu'dan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Açıklaması!

CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla insan hakları temelli bir mesaj paylaştı:
KADINA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMMCILIK VE ŞİDDET, DOĞRU POLİTİKALARLA ÖNLENEBİLECEKKEN, AKP İKTİDARINDA ARTTI! “8 Mart, 1857 yılından beri tüm dünyada kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin dile getirildiği; emeklerine, bedenlerine, kimliklerine sahip çıkarak insan haklarına dair sorunlarının bir kez daha duyurulduğu bir gündür. Ülkemizde 8 Mart’la ilgili ilk toplantı, 1921 yılında Ankara’da yapılmıştır. Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen ilk on yılda kadınlar, Atatürk devrimleriyle eğitim, istihdam, aile ve siyasette eşit haklara sahip olmuştur. Günümüzde kadınlara karşı aile içinde, eğitimde, istihdamda, siyasette ayrımcılık devam etmekte; kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk gelinler sorunlarına çözüm getirmek için özellikle son on yıldır kararlı bir devlet politikası uygulanmamaktadır. Kadına karşı her türlü ayrımcılık ve şiddet, devletin bütüncül politikalar üretmesi, geliştirmesi ve uygulaması ile ortadan kaldırılabilecektir. Kadınlara karşı eril şiddetin önlenmesi, kadınların karar mekanizmalarında, üretim alanlarında yer alması, siyasette eşit temsil, bu politikaların başında yer almalıdır. Birçok örnek, yönetenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada bütüncül politikalar üretmekten çok uzakta olduğunu göstermektedir. Erkek egemen ideolojinin ürünü olan, kadını ötekileştiren, değersizleştiren uygulamalar, devletin her kademesinde varlığını yoğun bir şekilde hissettirmektedir. İktidar, sadece kadına yönelik şiddeti önlemekle değil, aynı zamanda şiddet eylemlerinin etkin soruşturulması ve kovuşturulması ile de yükümlüdür. 2015-2016 yılları içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı hükümler hakkında ‘geleneksellik’ gerekçesiyle verdiği iptal kararları, ne yazık ki çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırma sonucunu doğurmaktadır.” açıklaması ile sözlerine başladı. KADINLARIN KORUMA TALEBİ YÜZDE 114 ARTTI Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldiğini söyleyen Purçu, “2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Kadınların yaşadığı şiddet sadece erkek şiddeti değildir. Kadınlar, devletin uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanan ekonomik şiddete de maruz kalmaktadır. Gelir adaletsizliği, yoksulluk ya da işsizlik bu ekonomik şiddetin göstergelerinden bazılarıdır. Yine insanın barınma, beslenme gibi en temel ihtiyaçlarını karşılama gücüne sahip olamaması ekonomik şiddet yaşadığının bir belirtisi olarak değerlendirilmektedir. 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin uyguladığı ekonomik şiddete direnen kadınlar aynı zamanda karar mekanizmalarında yer almaya, siyasal haklarını korumaya ve cinsiyetçi politikalara karşı mücadele etmeye de devam etmektedir” dedi. KADINLARI ŞİDDETTEN KORUYAN YASALAR UYGULANMIYOR “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir adım bile ileri gidilemediğinin önemli bir göstergesi olan bu veriler ortaya koymaktadır ki; iktidarın sessizliği, failleri “aklama” çabası, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik geçen yıl yürütülen karalama kampanyaları ve bir anda kadına karşı her türlü şiddetten kadınları koruyan bu sözleşmeden çıkılması, evlerde, sokaklarda, işyerlerinde kadına yönelik şiddet uygulayan canileri daha da yüreklendirmiştir. Şiddet önlenmesi gereken bir insanlık hakkı ihlali iken, AKP iktidarının şiddeti yüreklendirmesi, özendirmesi çok büyük bir çelişkidir. Aynı zamanda kadınların güçlendirilmesi yönünde somut ve kararlı bir iradenin olmadığının da önemli bir göstergesidir.   Kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için hazırlanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmıştır. Bununla birlikte İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıma olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanmasında yaşanan sorunlar ve tartışmalar hala devam etmektedir. Kadınlar kanun kapsamında alınan koruma kararlarına, tedbirlere rağmen şiddete uğramaya, öldürülmeye devam etmektedir. 6284 sayılı kanun, uygulayıcılarının pasifliği ve özensizliği ile işlevsiz bir kanun haline getirilmek istenmektedir. Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından birçok kadın öldürüldü ve şüpheli kadın ölümleri artış gösterdi. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların gerçekten kaza sonucu mu öldükleri, kadın cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri veya bir şekilde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. Hiçbir kadın ölümünün şüpheli kalmamalıdır” dedi. Tüm kadınların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve kadınların görünür olması için mücadele eden kadınların her zaman yanında olduğumuzu bilmelerini isterim. Bunun için öncelikle içeriği ve kapsayıcılığı ile güçlendirici bir yerde duran ve kadınlar için İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması ve 6284 sayılı yasanın uygulanması ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin onaylanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınların yaşam hakkı başta olmak üzere birçok hakkının korunması için en önemli araçlardan birisi olan İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz. CHP iktidarında, ilk olarak yapılacak olan icraatlerden biri İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden onaylamak olacaktır!” dedi.   “GÜVENCESİZ İŞLERDE ÇALIŞAN ROMAN KADINLAR EKONOMİK ŞİDDETİN EN KÖTÜ BİÇİMLERİNE MARUZ BIRAKILIYOR!” OECD ülkeleri ortalamasında kadın işsiz oranı yüzde 6,1; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 7,2 iken Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 13,7 olduğunu söyleyen Purçu, “Kadınların çalışma hayatına katılımı önündeki engellerin yanı sıra çalışma koşulları da oldukça kötüdür. Türkiye’de her 10 kadından 3’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2021 yılı dördüncü dönem verilerine göre; istihdam edilebilen kadınların sadece yüzde 64,4’ü kayıtlı, yani sosyal güvence kapsamındayken, yüzde 35,6’sı kayıt dışı işlerde hiçbir güvencesi olmadan çalıştırılmaktadır” dedi. Kadınları ekonomik şiddete karşı da koruyan İstanbul Sözleşmesi ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin, kadın yoksulluğunu önleme potansiyeline dikkat çekerek, CHP’nin Roman Milletvekili olarak ayrıca belirtmek isterim ki; gündelik işlerde çalışarak geçimini sağlayan ve hiçbir ekonomik güvencesi olmadan yıllarda çalışma hayatında var olmaya çalışan Roman kadınlar, ekonomik şiddeti en çok yaşayan kesimdir.” dedi. KADINLAR DAHA DÜŞÜK ÜCRETLERLE ÇALIŞTIRILIYOR “Erkeklerin kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğine dikkat çeken Purçu şöyle konuştu: “Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyümektedir. 2006 yılında ücretlerde yüzde 12 olan fark yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 77,3 fazladır. Kadınların ücret ve gelir düzeyinin de en az erkekler düzeyinde olması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.   EŞİT VE ÖZGÜR BİR DÜNYA MÜMKÜN Ataerkil ve toplumun yarısını oluşturan kadınları ikinci plana atan politikalara karşı, kadın erkek eşitliği fikrinin öncelikli olarak toplumun her hücresine yerleştirilmesi gerekmektedir. Tüm kadınların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve kadınların görünür olması için mücadeleye destek olmaya devam edeceğiz.  Kadın cinayetlerinin son bulduğu, şiddet, taciz, tecavüz utançlarının yaşanmadığı bir dünyada, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi ümidiyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla insan hakları temelli bir mesaj paylaştı:

KADINA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMMCILIK VE ŞİDDET, DOĞRU POLİTİKALARLA ÖNLENEBİLECEKKEN, AKP İKTİDARINDA ARTTI!

“8 Mart, 1857 yılından beri tüm dünyada kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin dile getirildiği; emeklerine, bedenlerine, kimliklerine sahip çıkarak insan haklarına dair sorunlarının bir kez daha duyurulduğu bir gündür.

Ülkemizde 8 Mart’la ilgili ilk toplantı, 1921 yılında Ankara’da yapılmıştır. Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen ilk on yılda kadınlar, Atatürk devrimleriyle eğitim, istihdam, aile ve siyasette eşit haklara sahip olmuştur.

Günümüzde kadınlara karşı aile içinde, eğitimde, istihdamda, siyasette ayrımcılık devam etmekte; kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk gelinler sorunlarına çözüm getirmek için özellikle son on yıldır kararlı bir devlet politikası uygulanmamaktadır.

Kadına karşı her türlü ayrımcılık ve şiddet, devletin bütüncül politikalar üretmesi, geliştirmesi ve uygulaması ile ortadan kaldırılabilecektir. Kadınlara karşı eril şiddetin önlenmesi, kadınların karar mekanizmalarında, üretim alanlarında yer alması, siyasette eşit temsil, bu politikaların başında yer almalıdır.

Birçok örnek, yönetenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada bütüncül politikalar üretmekten çok uzakta olduğunu göstermektedir. Erkek egemen ideolojinin ürünü olan, kadını ötekileştiren, değersizleştiren uygulamalar, devletin her kademesinde varlığını yoğun bir şekilde hissettirmektedir.

İktidar, sadece kadına yönelik şiddeti önlemekle değil, aynı zamanda şiddet eylemlerinin etkin soruşturulması ve kovuşturulması ile de yükümlüdür. 2015-2016 yılları içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı hükümler hakkında ‘geleneksellik’ gerekçesiyle verdiği iptal kararları, ne yazık ki çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırma sonucunu doğurmaktadır.” açıklaması ile sözlerine başladı.

KADINLARIN KORUMA TALEBİ YÜZDE 114 ARTTI

Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldiğini söyleyen Purçu, “2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Kadınların yaşadığı şiddet sadece erkek şiddeti değildir. Kadınlar, devletin uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanan ekonomik şiddete de maruz kalmaktadır. Gelir adaletsizliği, yoksulluk ya da işsizlik bu ekonomik şiddetin göstergelerinden bazılarıdır. Yine insanın barınma, beslenme gibi en temel ihtiyaçlarını karşılama gücüne sahip olamaması ekonomik şiddet yaşadığının bir belirtisi olarak değerlendirilmektedir. 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin uyguladığı ekonomik şiddete direnen kadınlar aynı zamanda karar mekanizmalarında yer almaya, siyasal haklarını korumaya ve cinsiyetçi politikalara karşı mücadele etmeye de devam etmektedir” dedi.

KADINLARI ŞİDDETTEN KORUYAN YASALAR UYGULANMIYOR

“Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir adım bile ileri gidilemediğinin önemli bir göstergesi olan bu veriler ortaya koymaktadır ki; iktidarın sessizliği, failleri “aklama” çabası, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik geçen yıl yürütülen karalama kampanyaları ve bir anda kadına karşı her türlü şiddetten kadınları koruyan bu sözleşmeden çıkılması, evlerde, sokaklarda, işyerlerinde kadına yönelik şiddet uygulayan canileri daha da yüreklendirmiştir. Şiddet önlenmesi gereken bir insanlık hakkı ihlali iken, AKP iktidarının şiddeti yüreklendirmesi, özendirmesi çok büyük bir çelişkidir. Aynı zamanda kadınların güçlendirilmesi yönünde somut ve kararlı bir iradenin olmadığının da önemli bir göstergesidir.
 

Kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için hazırlanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmıştır. Bununla birlikte İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıma olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanmasında yaşanan sorunlar ve tartışmalar hala devam etmektedir. Kadınlar kanun kapsamında alınan koruma kararlarına, tedbirlere rağmen şiddete uğramaya, öldürülmeye devam etmektedir. 6284 sayılı kanun, uygulayıcılarının pasifliği ve özensizliği ile işlevsiz bir kanun haline getirilmek istenmektedir.


Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından birçok kadın öldürüldü ve şüpheli kadın ölümleri artış gösterdi. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların gerçekten kaza sonucu mu öldükleri, kadın cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri veya bir şekilde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. Hiçbir kadın ölümünün şüpheli kalmamalıdır” dedi.

Tüm kadınların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve kadınların görünür olması için mücadele eden kadınların her zaman yanında olduğumuzu bilmelerini isterim. Bunun için öncelikle içeriği ve kapsayıcılığı ile güçlendirici bir yerde duran ve kadınlar için İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması ve 6284 sayılı yasanın uygulanması ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin onaylanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınların yaşam hakkı başta olmak üzere birçok hakkının korunması için en önemli araçlardan birisi olan İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz. CHP iktidarında, ilk olarak yapılacak olan icraatlerden biri İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden onaylamak olacaktır!” dedi.

 

“GÜVENCESİZ İŞLERDE ÇALIŞAN ROMAN KADINLAR EKONOMİK ŞİDDETİN EN KÖTÜ BİÇİMLERİNE MARUZ BIRAKILIYOR!”

OECD ülkeleri ortalamasında kadın işsiz oranı yüzde 6,1; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 7,2 iken Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 13,7 olduğunu söyleyen Purçu, “Kadınların çalışma hayatına katılımı önündeki engellerin yanı sıra çalışma koşulları da oldukça kötüdür. Türkiye’de her 10 kadından 3’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2021 yılı dördüncü dönem verilerine göre; istihdam edilebilen kadınların sadece yüzde 64,4’ü kayıtlı, yani sosyal güvence kapsamındayken, yüzde 35,6’sı kayıt dışı işlerde hiçbir güvencesi olmadan çalıştırılmaktadır” dedi. Kadınları ekonomik şiddete karşı da koruyan İstanbul Sözleşmesi ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin, kadın yoksulluğunu önleme potansiyeline dikkat çekerek, CHP’nin Roman Milletvekili olarak ayrıca belirtmek isterim ki; gündelik işlerde çalışarak geçimini sağlayan ve hiçbir ekonomik güvencesi olmadan yıllarda çalışma hayatında var olmaya çalışan Roman kadınlar, ekonomik şiddeti en çok yaşayan kesimdir.” dedi.

KADINLAR DAHA DÜŞÜK ÜCRETLERLE ÇALIŞTIRILIYOR

“Erkeklerin kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğine dikkat çeken Purçu şöyle konuştu: “Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyümektedir. 2006 yılında ücretlerde yüzde 12 olan fark yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 77,3 fazladır. Kadınların ücret ve gelir düzeyinin de en az erkekler düzeyinde olması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.

 

EŞİT VE ÖZGÜR BİR DÜNYA MÜMKÜN

Ataerkil ve toplumun yarısını oluşturan kadınları ikinci plana atan politikalara karşı, kadın erkek eşitliği fikrinin öncelikli olarak toplumun her hücresine yerleştirilmesi gerekmektedir. Tüm kadınların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve kadınların görünür olması için mücadeleye destek olmaya devam edeceğiz. 

Kadın cinayetlerinin son bulduğu, şiddet, taciz, tecavüz utançlarının yaşanmadığı bir dünyada, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi ümidiyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.