Suriye'de siyasi çözüm için gelinebilecek en iyi noktadayız

YURT HABERLERİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 20.12.2018 - 09:22, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:38 1494+ kez okundu.
 

Suriye'de siyasi çözüm için gelinebilecek en iyi noktadayız

Astana sürecinin garantör ülkeleri Rusya, Türkiye ve İran'ın dışişleri bakanları, Suriye'deki durumu değerlendirmek üzere İsviçre'nin Cenevre şehrinde bir araya geldi. Türkiye'ye dönüş yolunda gazetecilere açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de siyasi çözüm için gelinebilecek en ileri noktada olduklarının altını çizdi. Açıklamalarında Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Bakan Çavuşoğlu, vize serbestisiyle ilgili olarak 2109'da tablonun netleşeceğini söyledi. ABD'nin PKK/YPG'nin koruyuculuğuna soyunmaması gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Umarım ABD bir terör örgütü tarafından rehin alınmaz" diye konuştu. Çavuşoğlu ayrıca Cemal Kaşıkçı cinayetinin örtbas edilemeyeceğini belirtti. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Bakan Çavuşoğlu'nun yaptığı açıklamalardan öne çıkan satır başlıklarını aktardı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Astana sürecinin garantör ülkeleri olan Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının BM Özel Temsilcisi Staffan de Mistura gözetimindeki Cenevre toplantısını izledik. Bu toplantıda, Suriye'nin geleceğini inşa etmek üzere Anayasa'yı hazırlayacak 150 kişilik teknik komitenin kimlerde oluşacağı görüşüldü. Toplantıdan uzlaşı çıkarken, Astana-Soçi sürecinin devam etmesi ve üç ülke liderlerinin Soçi'de bir araya gelmesi kararlılığı çıktı. Muhalifler ve rejim listesinin dışında sivil toplumdan oluşacak 3'üncü 50 kişilik listedeki isimlerin üzerinden bir kez daha geçilmesi konusunda karar alınırken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dönüş yolunda sorularımıza önemli yanıtlar verdi.  Bakan Çavuşoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle: "CENEVRE TOPLANTISINDA ÖNEMLİ NOKTAYA GELDİK" Toplantının amacı Anayasa komisyonunun bir an önce kurulmasıydı ve bugün gerek kendi aramızda üç garantör ülke olarak yaptığımız görüşmelerde ve gerekse de BM Özel Temsilcisi Mistura'nın da katıldığı 4'lü toplantılarda anayasa komisyonu kurulması sürecinde önemli noktaya geldiğimizi teyit ettik. "ÖNÜMÜZDEKİ İLK ZİRVEYE RUSYA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK" 50'şer kişilik 3 liste var. Rejimin, muhalefetin ve sivil toplumun listesi. Rejimin listesi epey gecikmeden sonra iki ay önce verildi. Soçi toplantısından kısa bir süre sonra muhalefetin listesi verilmişti. Sivil toplum listesinin dengeli olmasını istiyoruz. İsimler konusunda çalışmalar devam ediyor. Kritik noktaya gelmiş olduk. Kısa süre içinde Anayasa komisyonunun kurulacağını umut ediyoruz. BM de çalışmalarını yoğunlaştıracak; biz de garantör ülke olarak çabalarımızı artıracağız. Üç dışişleri bakanı olarak bir an önce Soçi formatındaki 3'lü liderler zirvesinin de yapılması gerektiğini düşündük. Rusya ev sahipliği yapacak önümüzdeki ilk zirveye.  "LİSTEDEKİLERİN KİM OLDUĞUNU DEĞERLENDİRECEĞİZ" Üçüncü listede isimler, adaylar var. Bazı taraflara göre yeni isimler. Bunların kim olduğu, ne olduğunun BM ve bizler tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. BM'nin bize olan desteği ve bu süreçte koordinasyonu sağlaması kredibilitesi geleceği bakımından önemli. Herkes ister ki yılbaşından önce komisyon kurulsun ve toplantılar başlasın. Yeni isimler ortada olduğu için hemen karar vermek gerçekçi olmaz. Muhalefet-iktidar bunları kimlerin getirdiği önemli değil. "BU LİSTELER KAPSAYICI VE DENGELEYİCİ OLACAK" Süreç başladığı günden bu yana, hatta Cenevre başladığı günden bu yana buralara rejim ya da muhalefet tarafından isimler ortaya atılmıştır, dahil edilmeye çalışılmıştır. Geçmişte PYD'nin bile muhalefetin içinde yer alması gerektiği hususunda fikirler yer almıştır. Biz buna şiddetle karşı çıkmıştık. Muhalefet de "terör örgütünü içimize almak istemeyiz" demişti. Buralara, özellikle sivil toplum listesine isimler önerilir ancak muhalefet rejimin listesine kimse isim teklif edemez. Sivil topluma olmuş olabilir. Ne diyoruz hep listeler kapsayıcı olacak, dengeleyici olacak. Rejimle muhalefet arasında dengeler gözetilecek. "TRUMP İLİŞKİLERİMİZİN SOĞUK OLDUĞU DÖNEMDE BİLE BİZE ÖVGÜLER DİZDİ" ABD küçük grup formatında yürütmek istiyor. Astana-Soçi sürecinden pek hoşnut değiller. İran'dan pek hoşnut değiller. Kat ettiğimiz mesafeden duydukları memnuniyeti de söylüyorlar. İlişkilerimizin soğuk dönemde dahi Trump bu sürece övgüler dizmiştir, teşekkür etmiştir. Yine Buenos Aires'te de öyle. Amacı Astana'ya alternatif oluşturmak. Küçük grupla Astana'nın bir farkı var. Cenevre, Suriye'de rejim ya da muhalefeti dahil eden bir süreç değil. Dışarıdan fikirler ortaya koymak. Astana, Soçi ve Anayasa komisyonu sürecinde bir tarafta rejim; bir tarafta muhalefet. Cenevre'de yapılamayanı biz Astana-Soçi sürecinde başlattık. Cenevre'de rejimle muhalefet arasında bir müzakere hiçbir zaman başlamadı. Suriye ile ilgili bir anayasa dayatması, taslak hazırlaması gerçekçi değil. Biz ne diyoruz Suriyeliler tarafından yürütülen ve Suriyeliler tarafından sahiplenilen bir süreç olsun. Suriyelilerin yürüttüğü bir sürece biz destek veriyoruz. Garantör ülkeler olarak iki tarafın çabalarına destek oluyoruz, yönlendiriyoruz, yardım ediyoruz. "SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM İÇİN EN İLERİ NOKTADAYIZ" 7 yıldan bu yana süreci değerlendirdiğimiz zaman öyledir. Şu anda bence Anayasa Komisyonu'nun kurulması için önemli, kritik noktaya geldiğimiz dönemde siyasi çözüm için geçmişle kıyasladığımız zaman en ileri noktadayız. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.  DIŞİŞLERİ DÜZEYİNDE ESAD'LA İLİŞKİ KURMADIK, KURMAYIZ DA Biz Dışişleri düzeyinde böyle bir şey yapmadık, yapmıyoruz da. Genelde mesajlar İran ya da Rusya üzerinden gidiyor geliyor bir şey olduğu zaman. "ASTANA SÜRECİ CENEVRE'DE DEVAM EDECEK" Bu toplantılar Cenevre'de devam edecek. Astana ve Soçi süreçleri, Anayasa Komisyonu'nun kurulması ve rejimle muhalefeti bir araya getirmesi bakımından önemli rol üstlenecek. Astana garantörlerinin rolü burada da devam edecek. Toplantının nerede olduğu önemli değil. Önemli olan sürecin işlemesi. Anayasa toplantıları da yine bu anlayışla devam edecek. Rejimin ve muhaliflerin garantörleri var burada. Astana ve Soçi toplantılarından sonra Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi biz Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'nin alternatifi olarak görmedik. Yarın BM Güvenlik Konseyi'nde kararlar alınması bakımından önemlidir; tamamlayıcıdır ve bu tamamlayıcı rolü devam edecek Astana'nın. De Mistura'nın açıklamasında da bunu gördük. "ÜÇ GARANTÖR ÜLKENİN LİDERLERİ BİRARAYA GELECEK" Kritik bir noktaya geldik. Böyle bir süreçte liderler süreci düzenleyecek. Üç garantör ülkenin liderlerinin güçlü destek vermesi, sürecin geleceği bakımından önemlidir. Nasıl ki 4'lü zirve bu Anayasa komisyonu kurulması çalışmaları başladıktan sonra önemli ve kritik bir zirve olduysa, yıl sonu itibariyle ilk toplantısını yapmalıdır vurgusu var. 3'lü zirvesinin de katkısı olacaktır. Bu üçlü zirvenin zaten devam edeceğini daha önce açıklamıştık. Soçi'den sonra Ankara'da, sonra Tahran'da şimdi tekrar Rusya olacak. Dönüşümlü bir şekilde bu toplantılara ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz. Kalıcı bir çözüm oluncaya kadar liderler toplantısının olması önemli. " YPG'NİN SURİYE'Yİ KONTROL ETMESİNE KARŞIYIZ" Cenevre'de herkes sürecin içinde değil. Astana'da öyle. ABD gözlemci olarak sürekli katıldı. Soçi'de en son katılmadı. Tüm ortak deklarasyonlara baktığınız zaman vurgu Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Bölünmeye karşı olduğumuzu vurguluyoruz. Burada de facto durum var ayrı bir şey. YPG'nin kontrol ettiği bölge var. Bizim müzakere heyetlerimizde Suriye'nin her yerinden katılımcılar var. Bir tek PKK/YPG yok. Kürtler, Türkmenler var. Sadece Suriye'nin belli bölgesini kapsamıyor. Her yerini kapsıyor. Sahada de facto durumlar var mı? Var. Süreç ilerledikçe Suriye'nin bütünlüğüne ne kadar bağlı olup olmadıklarını görmüş olacağız. YPG'nin Suriye topraklarını bu şekilde kontrol etmesine karşıyız. Bunu da Suriye'nin geleceği açısından riskli görüyoruz. "ABD'YLE İLİŞKİLERİMİZ İKİ AY ÖNCESİNE GÖRE ÇOK DAHA İYİ"  Brunson'un serbest bırakılmasından bu yana farklı görüşlerimiz belli konularda devam ediyor ama belli konularda mesafe kat etmeye başladık. Münbiç yol haritası hızlanmaya başladı. Hakan Atilla ile ilgili başsavcılık temyizi geri çekti. Bu çok önemlidir. Diğer süreçler de olumlu bir şekilde seyrediyor. YPG konusunda farklı düşünebiliyoruz. FETÖ konusunda henüz istediğimiz noktada değiliz ama 2 ay öncesine göre ilişkilerdeki atmosfer daha iyi mi derseniz, çok daha iyi diyebilirim. Bunu telefon görüşmelerinde de görüyoruz. Şu an geldiğimiz nokta her iki taraf açısından tatmin edici mi? Hayır değil. O yüzden önümüzdeki 100 günde kat edeceğimiz mesafe var. İlerleyebileceğimiz bir yol var. "TRUMP TÜRKİYE'Yİ ZİYARET ETMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLEDİ" Ziyaret gündeme geldi. Cumhurbaşkanımızla son telefon görüşmesinde gündeme geldi. Kendisi de Türkiye'ye ziyaret yapmak istediğini söyledi. Pompeo da Türkiye'ye resmi bir ziyaret yapmak istediğini söyledi. Kendisini ben de davet ettim. O da gelmek istediğini, geleceğini söyledi. Trump da Türkiye'yi ziyaret etmek istediğini söyledi. Bunların zamanını belirlememiz, planlamamız lazım. 2019'da karşılıklı ziyaretler sadece ABD ile değil bir çok ülke ile planlanıyor. Tarihlerini belirlemeye çalışıyoruz. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Fransa Devlet Başkanı Macron'un ziyaretleri söz konusu. Cumhurbaşkanımız ziyaret davetini yineledi, sözü olduğunu hatırlattı Macron'a. Şi Cinping G20'de gelmek istediğini söyledi. Bunların hepsi planlama, ortak tarih koyacağız. Olmaması için hiç bir sebep yok. "VİZE SERBESTİSİYLE İLGİLİ TABLO 2019'DA NETLEŞECEK" Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile ilgili toplantılar yapılmıştı. Şimdi tekrar başlaması için görüşmeler devam ediyor. Almanya'nın bir itirazı yok. Birçok ülke bizden daha fazla istiyor. Amacımız önümüzdeki yılın ilk aylarında tekrar Gümrük Birliği müzakerelerinin başlamasıdır. Orta Avrupa, Doğu Avrupa ülkeleri olsun, AB üyesi ülkelerin yarıdan fazlası en az Türkiye kadar bu güncellemeden faydalanacak. Engel siyasi engeldi. Vize serbestisi ile ilgili 7 kriter 6'ya düştü. Her bir kriterle ilgili bizim ortak çalışma grubumuz var. Çalışma grubumuz 2'şer defa toplandı. Reform Eylem Grubu'nda da bir taraftan hukuk reformu stratejisi belirlenmesi çalışmaları devam ederken, 6 kriterler ilgili ne tür adımlar atacağız buna bakıyoruz. İnterpolle ilgili GKRY'yi muhatap almadan, terörle mücadele dahil çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Timmermans ve Avromopulos gibi komiserlerle bir araya geleceğiz. NATO Dışişleri bakanları toplantısında Timmermans'la mutabakat sağlamıştık. 2019'da tam anlamıyla vize serbestisi olur dersek halkımızı da aldatmış olabiliriz. Gürcistan, tüm kriterleri gerçekleştirdikten bir yıldan fazla bir süreden sonra vize serbestisini alabildi. İlla 2019'da dersek vatandaşı da şartlandırmış oluruz. 2019'da tablo daha da netleşecek. "FIRAT'IN DOĞUSUNDA DEDİĞİMİZİ YAPARIZ" Türkiye Fırat Kalkanı operasyonu ile DEAŞ'ı yok etmek için gireceğim dedi girdi. Afrin'e gireceğim dedi girdi. Türkiye buraya da gireceğim diyor, girer. Yankı bu. Zamanlaması teknik bir konudur. Askerimiz, istihbaratımız sahadaki durumu yürütürken, biz de diplomasi kısmını yürütüyoruz. Biz buralarda ABD ile karşı karşıya gelmek istemediğimizi söyledik. ABD'nin oradaki mevcudiyeti bizim hedefimiz değildir. Hedefimiz ABD değil YPG ve PKK'dır. Ama ABD de YPG ve PKK'nın koruyuculuğuna soyunmasın. Yani onların avukatlığını yapmasın. Onları koruyan bir ülke, müttefikleri durumuna düşmesin. Bu mesajlarımızı da net bir şekilde en son Pompeo ile yaptığımız görüşmede söyledik. Herhangi bir dost ateşi olmasın, bir kaza olmasın diye savunma bakanlarımız ve genelkurmay başkanlarımız temasa geçsin dedim. Mattis ile Savunma Bakanımız Hulusi Paşa'yı aradılar. Askeri teknik görüşmeler devam etsin dedik. "ABD UMARIM SURİYE POLİTİKASINDA REHİN ALINMAZ"  Son derece sade, net. YPG'nin bu bölgeden çıkarılması gerekiyor. Münbiç yol haritası da bunu söylüyor. Bunu dışişleri bakanlarımız olarak birlikte onayladık. Şu ana kadar zaten Münbiç bitip de buralara başlasaydık böyle bir gerginliğe de gerek yoktu. YPG/PKK provokasyona, ABD nezdinde ajitasyona da devam edecektir. Biz DEAŞ'a karşı savaşmayız, şudur budur. ABD de umarım böyle bir terör örgütü tarafından Suriye politikalarında diğer politikalarda rehin alınmaz, ona da müsaade etmez. ABD, Kandil'den gelenlerle buradakiler farklı diyor. Biz de diyoruz ki Kandil'le buradaki YPG/ PKK'lılar arasında bir fark yok. Onlar da bölücü başının posterlerini sembollerini, PKK'nın sembollerini taşıyorlar. Afrin'de, her yerde gördük. Biz bunların arasında bir fark göremiyoruz. YPG/PKK'nın buralardan temizlenmesi lazım. Diğer teröre bulaşmamış terörist olmamış Kürtlerle çalışılsın. "KAŞIKÇI CİNAYETİ ÇOK ZOR KAPANIR"   Bu soruşturmalar devam ederken, Suudi Arabistan işbirliği, ortak çalışma teklifinde bulundu. Sorular sorulunca, 'Şu aşamada uluslararası soruşturmaya gerek yok, Biz bunu yürütüyoruz'  dediler. O sorulara cevap bulunamamıştı. Bu süreçte biz Suudi Arabistan'dan bir işbirliği görmedik. Bizim başsavcımız bilgileri, delilleri verdi ama karşı taraftan bir bilgi gelmedi bize. Uluslar arası camianın sabırsızlıkları artıyor, hayal kırıklıkları ortada. Herkes uluslararası soruşturma yapılması gerektiğini söylüyor. Biz de ne yapılabilir araştırdık. BM çatısı altında olması gerektiği konusunda herkes hemfikir. İki alternatif var; bir BM soruşturması. Bunun için Güvenlik Konseyi'nden geçmesi gerekiyor. Orada da genel sekreter diğer konuştuğumuz kişiler çok iyimser değil. Sadece ABD bakımından değil. İkinci bir alternatif ise Hakikati Araştırma Komisyonu. Bunun için BM Güvenlik Konseyi onayına ihtiyaç yok. Genel sekreter ya da insan hakları komiseri bunu yapabilir. Bazı ülkeler beraber başvuru yapalım diye diğer ülkelerle görüşüyorlar. Şu anda bir tıkanma var. Çünkü Suudi Arabistan tarafı daha cesedin nerede olduğunu söylemiyor. Yerel işbirlikçiyi söyledi, kimliğini söylemedi. Robot resim göstereceğim diyor.  Bu konu kapatılır mı? Bence zor kapanır. Bu işi takip eden çok sayıda ülke, uluslararası örgüt, insan hakları kuruluşu aynı şekilde medya var.
Astana sürecinin garantör ülkeleri Rusya, Türkiye ve İran'ın dışişleri bakanları, Suriye'deki durumu değerlendirmek üzere İsviçre'nin Cenevre şehrinde bir araya geldi. Türkiye'ye dönüş yolunda gazetecilere açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de siyasi çözüm için gelinebilecek en ileri noktada olduklarının altını çizdi. Açıklamalarında Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Bakan Çavuşoğlu, vize serbestisiyle ilgili olarak 2109'da tablonun netleşeceğini söyledi. ABD'nin PKK/YPG'nin koruyuculuğuna soyunmaması gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Umarım ABD bir terör örgütü tarafından rehin alınmaz" diye konuştu. Çavuşoğlu ayrıca Cemal Kaşıkçı cinayetinin örtbas edilemeyeceğini belirtti. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Bakan Çavuşoğlu'nun yaptığı açıklamalardan öne çıkan satır başlıklarını aktardı.


Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Astana sürecinin garantör ülkeleri olan Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının BM Özel Temsilcisi Staffan de Mistura gözetimindeki Cenevre toplantısını izledik. Bu toplantıda, Suriye'nin geleceğini inşa etmek üzere Anayasa'yı hazırlayacak 150 kişilik teknik komitenin kimlerde oluşacağı görüşüldü. Toplantıdan uzlaşı çıkarken, Astana-Soçi sürecinin devam etmesi ve üç ülke liderlerinin Soçi'de bir araya gelmesi kararlılığı çıktı. Muhalifler ve rejim listesinin dışında sivil toplumdan oluşacak 3'üncü 50 kişilik listedeki isimlerin üzerinden bir kez daha geçilmesi konusunda karar alınırken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dönüş yolunda sorularımıza önemli yanıtlar verdi. 

Bakan Çavuşoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:


"CENEVRE TOPLANTISINDA ÖNEMLİ NOKTAYA GELDİK"

Toplantının amacı Anayasa komisyonunun bir an önce kurulmasıydı ve bugün gerek kendi aramızda üç garantör ülke olarak yaptığımız görüşmelerde ve gerekse de BM Özel Temsilcisi Mistura'nın da katıldığı 4'lü toplantılarda anayasa komisyonu kurulması sürecinde önemli noktaya geldiğimizi teyit ettik.

"ÖNÜMÜZDEKİ İLK ZİRVEYE RUSYA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK"

50'şer kişilik 3 liste var. Rejimin, muhalefetin ve sivil toplumun listesi. Rejimin listesi epey gecikmeden sonra iki ay önce verildi. Soçi toplantısından kısa bir süre sonra muhalefetin listesi verilmişti. Sivil toplum listesinin dengeli olmasını istiyoruz. İsimler konusunda çalışmalar devam ediyor. Kritik noktaya gelmiş olduk. Kısa süre içinde Anayasa komisyonunun kurulacağını umut ediyoruz. BM de çalışmalarını yoğunlaştıracak; biz de garantör ülke olarak çabalarımızı artıracağız. Üç dışişleri bakanı olarak bir an önce Soçi formatındaki 3'lü liderler zirvesinin de yapılması gerektiğini düşündük. Rusya ev sahipliği yapacak önümüzdeki ilk zirveye. 

"LİSTEDEKİLERİN KİM OLDUĞUNU DEĞERLENDİRECEĞİZ"

Üçüncü listede isimler, adaylar var. Bazı taraflara göre yeni isimler. Bunların kim olduğu, ne olduğunun BM ve bizler tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. BM'nin bize olan desteği ve bu süreçte koordinasyonu sağlaması kredibilitesi geleceği bakımından önemli. Herkes ister ki yılbaşından önce komisyon kurulsun ve toplantılar başlasın. Yeni isimler ortada olduğu için hemen karar vermek gerçekçi olmaz. Muhalefet-iktidar bunları kimlerin getirdiği önemli değil.


"BU LİSTELER KAPSAYICI VE DENGELEYİCİ OLACAK"

Süreç başladığı günden bu yana, hatta Cenevre başladığı günden bu yana buralara rejim ya da muhalefet tarafından isimler ortaya atılmıştır, dahil edilmeye çalışılmıştır. Geçmişte PYD'nin bile muhalefetin içinde yer alması gerektiği hususunda fikirler yer almıştır. Biz buna şiddetle karşı çıkmıştık. Muhalefet de "terör örgütünü içimize almak istemeyiz" demişti. Buralara, özellikle sivil toplum listesine isimler önerilir ancak muhalefet rejimin listesine kimse isim teklif edemez. Sivil topluma olmuş olabilir. Ne diyoruz hep listeler kapsayıcı olacak, dengeleyici olacak. Rejimle muhalefet arasında dengeler gözetilecek.

"TRUMP İLİŞKİLERİMİZİN SOĞUK OLDUĞU DÖNEMDE BİLE BİZE ÖVGÜLER DİZDİ"

ABD küçük grup formatında yürütmek istiyor. Astana-Soçi sürecinden pek hoşnut değiller. İran'dan pek hoşnut değiller. Kat ettiğimiz mesafeden duydukları memnuniyeti de söylüyorlar. İlişkilerimizin soğuk dönemde dahi Trump bu sürece övgüler dizmiştir, teşekkür etmiştir. Yine Buenos Aires'te de öyle. Amacı Astana'ya alternatif oluşturmak. Küçük grupla Astana'nın bir farkı var. Cenevre, Suriye'de rejim ya da muhalefeti dahil eden bir süreç değil. Dışarıdan fikirler ortaya koymak. Astana, Soçi ve Anayasa komisyonu sürecinde bir tarafta rejim; bir tarafta muhalefet. Cenevre'de yapılamayanı biz Astana-Soçi sürecinde başlattık. Cenevre'de rejimle muhalefet arasında bir müzakere hiçbir zaman başlamadı. Suriye ile ilgili bir anayasa dayatması, taslak hazırlaması gerçekçi değil. Biz ne diyoruz Suriyeliler tarafından yürütülen ve Suriyeliler tarafından sahiplenilen bir süreç olsun. Suriyelilerin yürüttüğü bir sürece biz destek veriyoruz. Garantör ülkeler olarak iki tarafın çabalarına destek oluyoruz, yönlendiriyoruz, yardım ediyoruz.


"SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM İÇİN EN İLERİ NOKTADAYIZ"

7 yıldan bu yana süreci değerlendirdiğimiz zaman öyledir. Şu anda bence Anayasa Komisyonu'nun kurulması için önemli, kritik noktaya geldiğimiz dönemde siyasi çözüm için geçmişle kıyasladığımız zaman en ileri noktadayız. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 

DIŞİŞLERİ DÜZEYİNDE ESAD'LA İLİŞKİ KURMADIK, KURMAYIZ DA

Biz Dışişleri düzeyinde böyle bir şey yapmadık, yapmıyoruz da. Genelde mesajlar İran ya da Rusya üzerinden gidiyor geliyor bir şey olduğu zaman.

"ASTANA SÜRECİ CENEVRE'DE DEVAM EDECEK"

Bu toplantılar Cenevre'de devam edecek. Astana ve Soçi süreçleri, Anayasa Komisyonu'nun kurulması ve rejimle muhalefeti bir araya getirmesi bakımından önemli rol üstlenecek. Astana garantörlerinin rolü burada da devam edecek. Toplantının nerede olduğu önemli değil. Önemli olan sürecin işlemesi. Anayasa toplantıları da yine bu anlayışla devam edecek. Rejimin ve muhaliflerin garantörleri var burada.

Astana ve Soçi toplantılarından sonra Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi biz Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'nin alternatifi olarak görmedik. Yarın BM Güvenlik Konseyi'nde kararlar alınması bakımından önemlidir; tamamlayıcıdır ve bu tamamlayıcı rolü devam edecek Astana'nın. De Mistura'nın açıklamasında da bunu gördük.

"ÜÇ GARANTÖR ÜLKENİN LİDERLERİ BİRARAYA GELECEK"

Kritik bir noktaya geldik. Böyle bir süreçte liderler süreci düzenleyecek. Üç garantör ülkenin liderlerinin güçlü destek vermesi, sürecin geleceği bakımından önemlidir. Nasıl ki 4'lü zirve bu Anayasa komisyonu kurulması çalışmaları başladıktan sonra önemli ve kritik bir zirve olduysa, yıl sonu itibariyle ilk toplantısını yapmalıdır vurgusu var. 3'lü zirvesinin de katkısı olacaktır. Bu üçlü zirvenin zaten devam edeceğini daha önce açıklamıştık. Soçi'den sonra Ankara'da, sonra Tahran'da şimdi tekrar Rusya olacak. Dönüşümlü bir şekilde bu toplantılara ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz. Kalıcı bir çözüm oluncaya kadar liderler toplantısının olması önemli.

" YPG'NİN SURİYE'Yİ KONTROL ETMESİNE KARŞIYIZ"

Cenevre'de herkes sürecin içinde değil. Astana'da öyle. ABD gözlemci olarak sürekli katıldı. Soçi'de en son katılmadı. Tüm ortak deklarasyonlara baktığınız zaman vurgu Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Bölünmeye karşı olduğumuzu vurguluyoruz. Burada de facto durum var ayrı bir şey. YPG'nin kontrol ettiği bölge var. Bizim müzakere heyetlerimizde Suriye'nin her yerinden katılımcılar var. Bir tek PKK/YPG yok. Kürtler, Türkmenler var. Sadece Suriye'nin belli bölgesini kapsamıyor. Her yerini kapsıyor. Sahada de facto durumlar var mı? Var. Süreç ilerledikçe Suriye'nin bütünlüğüne ne kadar bağlı olup olmadıklarını görmüş olacağız. YPG'nin Suriye topraklarını bu şekilde kontrol etmesine karşıyız. Bunu da Suriye'nin geleceği açısından riskli görüyoruz.

"ABD'YLE İLİŞKİLERİMİZ İKİ AY ÖNCESİNE GÖRE ÇOK DAHA İYİ"

 Brunson'un serbest bırakılmasından bu yana farklı görüşlerimiz belli konularda devam ediyor ama belli konularda mesafe kat etmeye başladık. Münbiç yol haritası hızlanmaya başladı. Hakan Atilla ile ilgili başsavcılık temyizi geri çekti. Bu çok önemlidir. Diğer süreçler de olumlu bir şekilde seyrediyor. YPG konusunda farklı düşünebiliyoruz. FETÖ konusunda henüz istediğimiz noktada değiliz ama 2 ay öncesine göre ilişkilerdeki atmosfer daha iyi mi derseniz, çok daha iyi diyebilirim. Bunu telefon görüşmelerinde de görüyoruz. Şu an geldiğimiz nokta her iki taraf açısından tatmin edici mi? Hayır değil. O yüzden önümüzdeki 100 günde kat edeceğimiz mesafe var. İlerleyebileceğimiz bir yol var.

"TRUMP TÜRKİYE'Yİ ZİYARET ETMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLEDİ"

Ziyaret gündeme geldi. Cumhurbaşkanımızla son telefon görüşmesinde gündeme geldi. Kendisi de Türkiye'ye ziyaret yapmak istediğini söyledi. Pompeo da Türkiye'ye resmi bir ziyaret yapmak istediğini söyledi. Kendisini ben de davet ettim. O da gelmek istediğini, geleceğini söyledi. Trump da Türkiye'yi ziyaret etmek istediğini söyledi. Bunların zamanını belirlememiz, planlamamız lazım. 2019'da karşılıklı ziyaretler sadece ABD ile değil bir çok ülke ile planlanıyor. Tarihlerini belirlemeye çalışıyoruz. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Fransa Devlet Başkanı Macron'un ziyaretleri söz konusu. Cumhurbaşkanımız ziyaret davetini yineledi, sözü olduğunu hatırlattı Macron'a. Şi Cinping G20'de gelmek istediğini söyledi. Bunların hepsi planlama, ortak tarih koyacağız. Olmaması için hiç bir sebep yok.


"VİZE SERBESTİSİYLE İLGİLİ TABLO 2019'DA NETLEŞECEK"

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile ilgili toplantılar yapılmıştı. Şimdi tekrar başlaması için görüşmeler devam ediyor. Almanya'nın bir itirazı yok. Birçok ülke bizden daha fazla istiyor. Amacımız önümüzdeki yılın ilk aylarında tekrar Gümrük Birliği müzakerelerinin başlamasıdır. Orta Avrupa, Doğu Avrupa ülkeleri olsun, AB üyesi ülkelerin yarıdan fazlası en az Türkiye kadar bu güncellemeden faydalanacak. Engel siyasi engeldi. Vize serbestisi ile ilgili 7 kriter 6'ya düştü. Her bir kriterle ilgili bizim ortak çalışma grubumuz var. Çalışma grubumuz 2'şer defa toplandı. Reform Eylem Grubu'nda da bir taraftan hukuk reformu stratejisi belirlenmesi çalışmaları devam ederken, 6 kriterler ilgili ne tür adımlar atacağız buna bakıyoruz. İnterpolle ilgili GKRY'yi muhatap almadan, terörle mücadele dahil çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Timmermans ve Avromopulos gibi komiserlerle bir araya geleceğiz. NATO Dışişleri bakanları toplantısında Timmermans'la mutabakat sağlamıştık. 2019'da tam anlamıyla vize serbestisi olur dersek halkımızı da aldatmış olabiliriz. Gürcistan, tüm kriterleri gerçekleştirdikten bir yıldan fazla bir süreden sonra vize serbestisini alabildi. İlla 2019'da dersek vatandaşı da şartlandırmış oluruz. 2019'da tablo daha da netleşecek.

"FIRAT'IN DOĞUSUNDA DEDİĞİMİZİ YAPARIZ"

Türkiye Fırat Kalkanı operasyonu ile DEAŞ'ı yok etmek için gireceğim dedi girdi. Afrin'e gireceğim dedi girdi. Türkiye buraya da gireceğim diyor, girer. Yankı bu. Zamanlaması teknik bir konudur. Askerimiz, istihbaratımız sahadaki durumu yürütürken, biz de diplomasi kısmını yürütüyoruz. Biz buralarda ABD ile karşı karşıya gelmek istemediğimizi söyledik. ABD'nin oradaki mevcudiyeti bizim hedefimiz değildir. Hedefimiz ABD değil YPG ve PKK'dır. Ama ABD de YPG ve PKK'nın koruyuculuğuna soyunmasın. Yani onların avukatlığını yapmasın. Onları koruyan bir ülke, müttefikleri durumuna düşmesin. Bu mesajlarımızı da net bir şekilde en son Pompeo ile yaptığımız görüşmede söyledik. Herhangi bir dost ateşi olmasın, bir kaza olmasın diye savunma bakanlarımız ve genelkurmay başkanlarımız temasa geçsin dedim. Mattis ile Savunma Bakanımız Hulusi Paşa'yı aradılar. Askeri teknik görüşmeler devam etsin dedik.

"ABD UMARIM SURİYE POLİTİKASINDA REHİN ALINMAZ"

 Son derece sade, net. YPG'nin bu bölgeden çıkarılması gerekiyor. Münbiç yol haritası da bunu söylüyor. Bunu dışişleri bakanlarımız olarak birlikte onayladık. Şu ana kadar zaten Münbiç bitip de buralara başlasaydık böyle bir gerginliğe de gerek yoktu. YPG/PKK provokasyona, ABD nezdinde ajitasyona da devam edecektir. Biz DEAŞ'a karşı savaşmayız, şudur budur. ABD de umarım böyle bir terör örgütü tarafından Suriye politikalarında diğer politikalarda rehin alınmaz, ona da müsaade etmez. ABD, Kandil'den gelenlerle buradakiler farklı diyor. Biz de diyoruz ki Kandil'le buradaki YPG/ PKK'lılar arasında bir fark yok. Onlar da bölücü başının posterlerini sembollerini, PKK'nın sembollerini taşıyorlar. Afrin'de, her yerde gördük. Biz bunların arasında bir fark göremiyoruz. YPG/PKK'nın buralardan temizlenmesi lazım. Diğer teröre bulaşmamış terörist olmamış Kürtlerle çalışılsın.

"KAŞIKÇI CİNAYETİ ÇOK ZOR KAPANIR"  

Bu soruşturmalar devam ederken, Suudi Arabistan işbirliği, ortak çalışma teklifinde bulundu. Sorular sorulunca, 'Şu aşamada uluslararası soruşturmaya gerek yok, Biz bunu yürütüyoruz'  dediler. O sorulara cevap bulunamamıştı. Bu süreçte biz Suudi Arabistan'dan bir işbirliği görmedik. Bizim başsavcımız bilgileri, delilleri verdi ama karşı taraftan bir bilgi gelmedi bize. Uluslar arası camianın sabırsızlıkları artıyor, hayal kırıklıkları ortada. Herkes uluslararası soruşturma yapılması gerektiğini söylüyor. Biz de ne yapılabilir araştırdık. BM çatısı altında olması gerektiği konusunda herkes hemfikir. İki alternatif var; bir BM soruşturması. Bunun için Güvenlik Konseyi'nden geçmesi gerekiyor. Orada da genel sekreter diğer konuştuğumuz kişiler çok iyimser değil. Sadece ABD bakımından değil. İkinci bir alternatif ise Hakikati Araştırma Komisyonu. Bunun için BM Güvenlik Konseyi onayına ihtiyaç yok. Genel sekreter ya da insan hakları komiseri bunu yapabilir. Bazı ülkeler beraber başvuru yapalım diye diğer ülkelerle görüşüyorlar. Şu anda bir tıkanma var. Çünkü Suudi Arabistan tarafı daha cesedin nerede olduğunu söylemiyor. Yerel işbirlikçiyi söyledi, kimliğini söylemedi. Robot resim göstereceğim diyor.  Bu konu kapatılır mı? Bence zor kapanır. Bu işi takip eden çok sayıda ülke, uluslararası örgüt, insan hakları kuruluşu aynı şekilde medya var.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.