İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.03.2019 - 09:15, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:39 2701+ kez okundu.
 

İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil

İzmir Medya Platformu Üyesi Gazeteci ve Yazarlar ile buluşan Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer:”İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil, insanın küçüklüğü büyüklüğüdür" dedi. Soyer, Seçildiği takdirde Ankara ile olan ilişkilerinden, İzmir projelerine kadar çeşitli konulara ilişkin görüşlerini paylaştı, soruları cevapladı.
İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil, insanın küçüklüğü büyüklüğüdür Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer: ”Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür. Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim.”  İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, belediye başkanı olduğunda herkese kapısının açık olacağına işaret ederek, “10 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür. Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim” dedi.  Millet İttifakı’nın CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, İzmir Medya Paltformu’nun konuğu oldu. Mövenpick Otel’de platform üyeleriyle buluşan Soyer, gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, önemli mesajlar verdi.   17 başlıkta açıkladığımız 165 proje Nihat Zeybekci’nin Tunç Soyer’in projesi olmadığı yönündeki eleştirilerine ilişkin soruya Soyer, “Ben adaylığım açıklandığı ilk gün söyledim; ‘Bizim proje açıklama gibi niyetimiz yok biz projeleri birlikte yazacağız’ dedim. Bunlar aslında sadece bir perspektifi, yönetim anlayışını ortaya koymak için açıkladığımız şeyler. Özetle; 15 yıllık Büyükşehir Belediyesinin hafızasının kullanarak yaptıklarımız var. Tarımsal kalkınma ilgili yapacaklarımızı çok önemsedik. Bir de yeni vizyonumuz ortaya koyacak birtakım ipuçlarını ortaya koymak istedik. Bunun dışından 30 ilçenin her birinin onlarca, yüzlerce projesi var. Meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının projeleri var. Biz bütün bunları hep birlikte masaya yatırıp bunlar üzerinden yol alacağız. Bugüne kadar 17 başlıkta açıkladığımız 165 proje sadece bizim perspektifimizi, İzmir’e nasıl yaklaştığımızı, İzmir’i nasıl değerlendirmediğimiz göstermek için yaptığımız bir şeydir. Yoksa bildikleri anlamda açıklanan projeler sadece işin çok küçük parçası onu söylemeye çalışıyorum” diye konuştu.   “Özelleştirme lafı doğru anlaşılmadı” İzmir Fuarı’nın özelleştirileceğini yönündeki soruya Tunç Soyer, “Özelleştirme lafı doğru anlaşılmadı. Cümlenin sonu ve önü birlikte dinlense kastettiğim şudur; sadece mermer ve gelinlik gibi uluslararası fuar ile ve birkaç fuar dışında İzmir’de 64 sektörün hiçbiri ile ilgili uluslararası fuar yok. Otomobille ilgili, ayakkabı ile ilgili uluslararası fuar yapılabilir. O kadar çok var ki uluslararası fuar düzenlenebilecek sektör, bunu yetersiz görüyoruz. Sadece mermer ve gelinlik ile sınırlı olması, İzmir fuarının yeteri kadar iyi kullanılmadığını gösteriyor. Oranın her gün cıvıl cıvıl, hareketli ve bir gün boş kalmayacak şekilde çalıştırması gerekiyor. Bunun için gerekirse özelleştirme; profesyonel hizmet ile desteklemek gerektiğini düşündüm. Burada sadece büyükşehir belediyesinin organizasyonu değil İZFAŞ, İTO var, EBSO da var işin içinde. Herkesin silkinip burayı daha verimli nasıl kullanırız konusunda kafa yorması lazım. Kastettiğim gerekirse profesyonel hizmet almaktır. Özelleştirmek klişe anlamıyla satıp para kazanmak gibi bir durum değil” dedi. İzmir’in arka mahalleleri ile ilgili yapacaklarının sorulması üzerine Soyer, kentsel dönüşüm, kadınların istihdamı, gençlerin spor, sanat gibi aktivitelerle buluşturulmasının yanı sıra birçok projeyi hayata geçireceklerini söyledi.    “İzmir trafiğinde önemli ölçüde rahatlama olacak”  İzmir’de trafik sorunu olduğuna ve bu yönde yapacaklarına ilişkin Tunç Soyer, şunları söyledi: “Hızla alınabilecek tedbirler var. İzmirli’nin en büyük sorununun trafik olduğu belli, anketler de bunu söylüyor. Yaklaşık toparlarsak yüzde 40’a yakın İzmirli’nin şehir içi sıkışıklığından, trafikten şikayet ettiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle en çok buna kafa yorduk ve şunu gördük. Çok kısa süre içinde İzmirli’ye nefes aldıracak projeler üretmek ve hızla hayata geçirmek mümkün.   Körfezi yüzde 3 oranında kullanıyoruz, Şu anda körfezi yüzde 3 oranında kullanıyoruz, bu düşük bir oran. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Mesela; vatandaş mesela Çeşme’den geliyor, Üçkuyular’dan Bostanlı’ya yaklaşıyor, saatine bakıyor. Daha 20 dakika var diyor neden bekleyeyim diyor, gidiyor. Fakat bu yukarıda şöyle okunuyor; talep yok. Dolayısıyla da sen çok koysan da gelmez çünkü talep yok diye bakılıyor. Oysa o vatandaş geldiği anda  feribotun hemen  3-5 dakika içerisinde kalkacağını bilse, başarılı olunur. Bu nedenle biz hemen bu seferleri hızlandırmayı, feribot sayısını artırarak hemen bunu uygulamaya sokacağız. Mayıs itibariyle buna başlayacağımızı düşünüyorum ve böylece en az 4,5 kat artırabileceğimizi yani kent içindeki kullanımı yüzde 16’ya çıkartacağımızı düşünüyorum. Ayrıca yeraltına alacağımız noktalar var, bu anlamda 3’ünü hemen hayata geçireceğiz. İki yeni metro hattı var. Buca metrosu ve Halkapınar Otogar metrosu ve Çiğli tramvayı var. Onların da bütçesi ve projeler hazır sadece Ankara’dan imza bekleniyor. Bir hazine garantisi imzası değil bu mevzuat gereği atılması gereken bir imza. 11 noktada akıllı trafik uygulaması yapacağız. Bunları yaptığımızda İzmir trafiğinde önemli ölçüde rahatlama olacak.”    “İzmir kent vizyonu hazırlayarak Ankara’ya götüreceğiz”  Görevi süresince Ankara ile uyum içinde çalışmayı düşündüklerini dile getiren Tunç Soyer, “Ankara’nın İzmir’i yeteri kadar iyi anlamadığı için iyi bakmadığını düşünüyorum. Yeteri kadar anlasa ve biz üzerimize düşeni yapsak, iyi anlatabilsek kimsenin kasten vatan hainliği yapabileceğini, kimsenin kasten İzmir’e zarar vermek istemeyeceğini düşünüyorum. O nedenle uyumlu, kendimizi iyi anlatmaya gayret edeceğiz. Köşeli olmayan dil kullanacağız. İyi anlatabilirsek ve bunu bir siyasi atraksiyon değil de gerçekten İzmir’in projesi olursa, kimsenin sırtını döneceğini düşünmüyorum. Ankara’yı siyasi kavga arenası olarak değil, iş birliği yapacağımız paydaşlarımız olarak görüyorum.O nedenle  İzmir kent vizyonu hazırlayacağız,  Ankara’ya götüreceğiz ve İzmir’i nasıl görmek istediğimizi onlarla paylaşarak bir kere fikri bir ortaklık kurmayı düşünüyoruz. Bizi birbirimizden ayıran şeylerden çok daha fazla bağlayan şeyler olduğunu düşündüğüm için ve buna vurgu yaparak sürdüreceğimiz için Ankara’ya da bunu anlatabileceğimize inanıyorum. O nedenle mevzuat sınırlamalarını, yasal düzenlemeleri, sınırların esnetilebileceğini düşünüyorum. Bunu bir hukukçu olarak da söylüyorum” ifadelerini kullandı.   Demokrasi 4.0 vurgusu Demokrasinin insanların huzur bulduğu en mutlu yaşam biçimi olduğunu ve bu anlamda demokrasi 4.0’ın gerekliliğine işaret eden Soyer,  “Çağın hızı nedeniyle demokrasinin erdemleri insanların hayatını iyileştirmede yetersiz kalmaya başladı. Burada yeni yöntemler bulmak zorundayız. Kamusal alan bir zamanlar bir kentin meydanıymış ama artık benim telefonumda. Daha belediye kapısına girmeden ödeme yapabiliyorum, şikayette bulunabiliyorum. Bir yıl içinde belediye cebinde uygulamasını cebinize sokacağız ve vatandaş belediyenin bütçesini, o ayki gelirlerini cep telefonunda izleyecek” diye konuştu.     “Bir ulusal medya kanalı İzmir’den doğabilir” Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda basın sektörünün de gerilemiş vaziyette olduğunu ileri süren Soyer, “İnsanların en doğal hakkı haber alma hürriyetine çok büyük ihtiyaç var ve burada zafiyetler var. İzmir’in yetişkin bir kadrosu olduğunu düşünüyorum. İzmir’den yepyeni bir oluşum ortaya koyabileceğimiz düşünüyorum. Bu oluşum bir ulusal medya kanalının İzmir’den doğması biçiminden tecelli edebilir. Yerel basının desteklenmesi gerektiğine net inanıyorum” dedi.   “İnsanları bozan şey koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değildir” Büyükşehir belediye başkanı olduğunda herkese kapısının açık olacağına işaret eden Soyer, “10 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür.Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim” dedi. İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan ise, bugüne kadar Platform olarak her düşünceden ve toplumun her kesiminde 70’in üzerinde konuk ağırladıklarını belirterek, “Gücümüzü sayısal çoğunluğumuzdan değil içimizdeki arkadaşlarımızın fikir çeşitliliğinden, fikir zenginliğinden alıyoruz. Her düşünden fikir ve insanlara açık olduğumuzu ve İzmir’in bütün renklerini içinde barındıran bir Medya Sivil İnsiyatifi olduklarını kaydetti  
İzmir Medya Platformu Üyesi Gazeteci ve Yazarlar ile buluşan Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer:”İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil, insanın küçüklüğü büyüklüğüdür" dedi. Soyer, Seçildiği takdirde Ankara ile olan ilişkilerinden, İzmir projelerine kadar çeşitli konulara ilişkin görüşlerini paylaştı, soruları cevapladı.

İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü,

küçüklüğü değil, insanın küçüklüğü büyüklüğüdür

Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer: ”Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür. Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim.” 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, belediye başkanı olduğunda herkese kapısının açık olacağına işaret ederek, “10 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür. Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim” dedi. 

Millet İttifakı’nın CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, İzmir Medya Paltformu’nun konuğu oldu. Mövenpick Otel’de platform üyeleriyle buluşan Soyer, gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, önemli mesajlar verdi.

 

17 başlıkta açıkladığımız 165 proje

Nihat Zeybekci’nin Tunç Soyer’in projesi olmadığı yönündeki eleştirilerine ilişkin soruya Soyer, “Ben adaylığım açıklandığı ilk gün söyledim; ‘Bizim proje açıklama gibi niyetimiz yok biz projeleri birlikte yazacağız’ dedim. Bunlar aslında sadece bir perspektifi, yönetim anlayışını ortaya koymak için açıkladığımız şeyler. Özetle; 15 yıllık Büyükşehir Belediyesinin hafızasının kullanarak yaptıklarımız var. Tarımsal kalkınma ilgili yapacaklarımızı çok önemsedik. Bir de yeni vizyonumuz ortaya koyacak birtakım ipuçlarını ortaya koymak istedik. Bunun dışından 30 ilçenin her birinin onlarca, yüzlerce projesi var. Meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının projeleri var. Biz bütün bunları hep birlikte masaya yatırıp bunlar üzerinden yol alacağız. Bugüne kadar 17 başlıkta açıkladığımız 165 proje sadece bizim perspektifimizi, İzmir’e nasıl yaklaştığımızı, İzmir’i nasıl değerlendirmediğimiz göstermek için yaptığımız bir şeydir. Yoksa bildikleri anlamda açıklanan projeler sadece işin çok küçük parçası onu söylemeye çalışıyorum” diye konuştu.

 

“Özelleştirme lafı doğru anlaşılmadı”

İzmir Fuarı’nın özelleştirileceğini yönündeki soruya Tunç Soyer, “Özelleştirme lafı doğru anlaşılmadı. Cümlenin sonu ve önü birlikte dinlense kastettiğim şudur; sadece mermer ve gelinlik gibi uluslararası fuar ile ve birkaç fuar dışında İzmir’de 64 sektörün hiçbiri ile ilgili uluslararası fuar yok. Otomobille ilgili, ayakkabı ile ilgili uluslararası fuar yapılabilir. O kadar çok var ki uluslararası fuar düzenlenebilecek sektör, bunu yetersiz görüyoruz. Sadece mermer ve gelinlik ile sınırlı olması, İzmir fuarının yeteri kadar iyi kullanılmadığını gösteriyor. Oranın her gün cıvıl cıvıl, hareketli ve bir gün boş kalmayacak şekilde çalıştırması gerekiyor. Bunun için gerekirse özelleştirme; profesyonel hizmet ile desteklemek gerektiğini düşündüm. Burada sadece büyükşehir belediyesinin organizasyonu değil İZFAŞ, İTO var, EBSO da var işin içinde. Herkesin silkinip burayı daha verimli nasıl kullanırız konusunda kafa yorması lazım. Kastettiğim gerekirse profesyonel hizmet almaktır. Özelleştirmek klişe anlamıyla satıp para kazanmak gibi bir durum değil” dedi.

İzmir’in arka mahalleleri ile ilgili yapacaklarının sorulması üzerine Soyer, kentsel dönüşüm, kadınların istihdamı, gençlerin spor, sanat gibi aktivitelerle buluşturulmasının yanı sıra birçok projeyi hayata geçireceklerini söyledi.

 

 “İzmir trafiğinde önemli ölçüde rahatlama olacak”

 İzmir’de trafik sorunu olduğuna ve bu yönde yapacaklarına ilişkin Tunç Soyer, şunları söyledi:

“Hızla alınabilecek tedbirler var. İzmirli’nin en büyük sorununun trafik olduğu belli, anketler de bunu söylüyor. Yaklaşık toparlarsak yüzde 40’a yakın İzmirli’nin şehir içi sıkışıklığından, trafikten şikayet ettiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle en çok buna kafa yorduk ve şunu gördük. Çok kısa süre içinde İzmirli’ye nefes aldıracak projeler üretmek ve hızla hayata geçirmek mümkün.

 

Körfezi yüzde 3 oranında kullanıyoruz,

Şu anda körfezi yüzde 3 oranında kullanıyoruz, bu düşük bir oran. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Mesela; vatandaş mesela Çeşme’den geliyor, Üçkuyular’dan Bostanlı’ya yaklaşıyor, saatine bakıyor. Daha 20 dakika var diyor neden bekleyeyim diyor, gidiyor. Fakat bu yukarıda şöyle okunuyor; talep yok. Dolayısıyla da sen çok koysan da gelmez çünkü talep yok diye bakılıyor. Oysa o vatandaş geldiği anda  feribotun hemen  3-5 dakika içerisinde kalkacağını bilse, başarılı olunur. Bu nedenle biz hemen bu seferleri hızlandırmayı, feribot sayısını artırarak hemen bunu uygulamaya sokacağız. Mayıs itibariyle buna başlayacağımızı düşünüyorum ve böylece en az 4,5 kat artırabileceğimizi yani kent içindeki kullanımı yüzde 16’ya çıkartacağımızı düşünüyorum. Ayrıca yeraltına alacağımız noktalar var, bu anlamda 3’ünü hemen hayata geçireceğiz. İki yeni metro hattı var. Buca metrosu ve Halkapınar Otogar metrosu ve Çiğli tramvayı var. Onların da bütçesi ve projeler hazır sadece Ankara’dan imza bekleniyor. Bir hazine garantisi imzası değil bu mevzuat gereği atılması gereken bir imza. 11 noktada akıllı trafik uygulaması yapacağız. Bunları yaptığımızda İzmir trafiğinde önemli ölçüde rahatlama olacak.”

 

 “İzmir kent vizyonu hazırlayarak Ankara’ya götüreceğiz”

 Görevi süresince Ankara ile uyum içinde çalışmayı düşündüklerini dile getiren Tunç Soyer, “Ankara’nın İzmir’i yeteri kadar iyi anlamadığı için iyi bakmadığını düşünüyorum. Yeteri kadar anlasa ve biz üzerimize düşeni yapsak, iyi anlatabilsek kimsenin kasten vatan hainliği yapabileceğini, kimsenin kasten İzmir’e zarar vermek istemeyeceğini düşünüyorum. O nedenle uyumlu, kendimizi iyi anlatmaya gayret edeceğiz. Köşeli olmayan dil kullanacağız. İyi anlatabilirsek ve bunu bir siyasi atraksiyon değil de gerçekten İzmir’in projesi olursa, kimsenin sırtını döneceğini düşünmüyorum. Ankara’yı siyasi kavga arenası olarak değil, iş birliği yapacağımız paydaşlarımız olarak görüyorum.O nedenle  İzmir kent vizyonu hazırlayacağız,  Ankara’ya götüreceğiz ve İzmir’i nasıl görmek istediğimizi onlarla paylaşarak bir kere fikri bir ortaklık kurmayı düşünüyoruz. Bizi birbirimizden ayıran şeylerden çok daha fazla bağlayan şeyler olduğunu düşündüğüm için ve buna vurgu yaparak sürdüreceğimiz için Ankara’ya da bunu anlatabileceğimize inanıyorum. O nedenle mevzuat sınırlamalarını, yasal düzenlemeleri, sınırların esnetilebileceğini düşünüyorum. Bunu bir hukukçu olarak da söylüyorum” ifadelerini kullandı.

 

Demokrasi 4.0 vurgusu

Demokrasinin insanların huzur bulduğu en mutlu yaşam biçimi olduğunu ve bu anlamda demokrasi 4.0’ın gerekliliğine işaret eden Soyer,  “Çağın hızı nedeniyle demokrasinin erdemleri insanların hayatını iyileştirmede yetersiz kalmaya başladı. Burada yeni yöntemler bulmak zorundayız. Kamusal alan bir zamanlar bir kentin meydanıymış ama artık benim telefonumda. Daha belediye kapısına girmeden ödeme yapabiliyorum, şikayette bulunabiliyorum. Bir yıl içinde belediye cebinde uygulamasını cebinize sokacağız ve vatandaş belediyenin bütçesini, o ayki gelirlerini cep telefonunda izleyecek” diye konuştu.

 

  “Bir ulusal medya kanalı İzmir’den doğabilir”

Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda basın sektörünün de gerilemiş vaziyette olduğunu ileri süren Soyer, “İnsanların en doğal hakkı haber alma hürriyetine çok büyük ihtiyaç var ve burada zafiyetler var. İzmir’in yetişkin bir kadrosu olduğunu düşünüyorum. İzmir’den yepyeni bir oluşum ortaya koyabileceğimiz düşünüyorum. Bu oluşum bir ulusal medya kanalının İzmir’den doğması biçiminden tecelli edebilir. Yerel basının desteklenmesi gerektiğine net inanıyorum” dedi.

 

“İnsanları bozan şey koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değildir”

Büyükşehir belediye başkanı olduğunda herkese kapısının açık olacağına işaret eden Soyer, “10 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Ben bozulsaydım bozulurdum. İnsanları bozan şey; koltuğun büyüklüğü, küçüklüğü değil insanın küçüklüğü büyüklüğüdür.Büyükşehirde farklı bir şey olmayacak ben, ben olmaya devam edeceğim” dedi.

İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan ise, bugüne kadar Platform olarak her düşünceden ve toplumun her kesiminde 70’in üzerinde konuk ağırladıklarını belirterek, “Gücümüzü sayısal çoğunluğumuzdan değil içimizdeki arkadaşlarımızın fikir çeşitliliğinden, fikir zenginliğinden alıyoruz. Her düşünden fikir ve insanlara açık olduğumuzu ve İzmir’in bütün renklerini içinde barındıran bir Medya Sivil İnsiyatifi olduklarını kaydetti

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.