İşte 7 Şubat MİT kumpasının perde arkası
İşte 7 Şubat MİT kumpasının perde arkası
FETÖ'nün "7 Şubat MİT kumpası" soruşturmasında hazırlanan sevk yazısında tutuklanan şüphelilerle ilgili bilgiler ve terör örgütünün kumpas adımları tek tek anlatıldı.
FETÖ'nün "7 Şubat MİT kumpası" soruşturmasında tutuklanan şüphelilerle ilgili sevk yazısında, terör örgütünün Türkiye'ye karşı ilk operasyonu olarak nitelenen kumpas için çarpıcı detaylara yer verildi.
FETÖ'nün, 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı ve bazı MİT görevlilerini ifadeye çağırmasıyla kurduğu kumpas üzerine soruşturma başlatılmıştı.
MİT'e karalama
Soruşturmada hem şüphelilerle ilgili suçlamalar hem de FETÖ'nün 7 Şubat kumpasıyla ilgili detaylı bilgiler ortaya çıktı.
Çözüm sürecinde MİT, terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi gösterilmeye, MİT görevlilerinin ifadeye çağrılmasıyla evlerinde arama ve haklarında yakalama kararı çıkarılmaya çalışıldı.
FETÖ'nün ilk hainliği
Üstelik bu işlemler o tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne ayarlandı.
İşte bu açıdan bakıldığında 7 Şubat MİT kumpası FETÖ/PDY'ninTürkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyon.
Ses kayıtlarıyla oynadı
Örgüt öncelik olarak Milli İstihbarat Teşkilatı'yla ilgili MİT faaliyeti çerçevesinde icra edilen bir kısım işlemlerin ses kayıtlarını yurtdışı kaynaklarından elde etti.
FETÖ, Belçika'nın PKK operasyonunda ele geçirdiği ses kayıtlarını uhdesine alarak tahrip etti, sonrasında MİT müsteşarının yabancı devletlerle ilişkili göstermeye çalıştı.
Algı operasyonu
Hatta PKK terör örgütünü MİT'in yönlendirdiği yönünde haberlerle toplumsal algı oluşturuldu, gizli tanık, ihbarcı, tanık beyanları gibi yönlendirme ifadelerle PKK terör örgütü ile MİT'in yürütülen eş soruşturmalarla ilişkilendirilmeye çalışıldı.
Sevk yazısında FETÖ'nün, somut deliller bulunmamasına rağmen MİT personeli hakkında teknik takip ve inceleme kararları aldırdığı anlatıldı.
"Ses kayıtlarını bir kısım siyasi kimliği de mevcut kişiler hakkında yapılan KCK soruşturmaları kapsamında tesadüf eseri ele geçirdiği izlenimi vererek bu ses kayıtlarının kumpas adli soruşturma evraklarına yansıttıkları, sonrasında bu doğrultuda o dönem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık gerekçeleri ile tedavi altında olacağı bir tarihe denk getirerek MİT müsteşarını ifadeye çağırdıkları, sonrasında MİT personeli hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkartıldığı, bu suretle de toplum nezdinde oluşturdukları algı doğrultusunda MİT üzerinden devleti ve dolasıyla da siyasi iktidarı PKK silahlı terör örgütü ile irtibatlı göstermek suretiyle sonraki tarihlerde tekrar girişimde bulunduğu 17/25 Aralık süreci ve 15 temmuz 2016'da gerçekleştirmeye çalıştığı darbe teşebbüslerinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği izahtan varestedir''
PKK sempatizanları ele geçirdi
Ses kaydının haber yapılmasından önce terör örgütü PKK’ya yakın DİHA ses kaydını ve dökümünü haberleştirip abonelerine geçti, kısa süre sonra da PKK’ya yakın Fırat Haber Ajansı’nda haber oldu.
Sızdırılan görüşmede sesi duyulan kişi Brüksel’deki Kongre-Gel ve bağlantılı KNK (Kürdistan Halk Meclisi) yöneticisi Adem Uzun'du.
4 Mart 2010'da Belçika polisi Brüksel'deki Kongra-Gel binası ve Roj Tv’yi bastı, Kongre-Gel Başkanı Zübeyr Aydar ve Adem Uzun'un da aralarında olduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.
Oslo görüşmelerini Belçika verdi
Oslo görüşmesini kaydeden Adem Uzun, bunu PKK’dan habersiz yaptı, polis Uzun'u gözaltına alırken bu ses kaydına da el koydu. Daha sonra Belçika polisi bu ses kaydını Türk polisine ulaştırdı.
''MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın konuşmalarının ağırlıklı olduğu 47.05 dakikalık ses kaydının ilginç bir tarafının video kaydının arasına yerleştirilmiş yönlendirici başlıklar olduğu, ses kaydında Habur olayı(Ekim 2009), Reşadiye baskınından (Aralık 2009) geçmiş zaman kipiyle bahsedildiği, 'Newroz'a giden süreçte bir girişiminin gelecek kipiyle anlatıldığı, Hakan Fidan’ın 16 Nisan 2010 da MİT’e müsteşar yardımcısı olarak atanma haberleri olduğu ve ses kaydının resmi bir kayıt değil, birinin üzerindeki gizli bir kayıt cihazıyla kaydedildiği düşünülmektedir."
O kayıtlar BDP Diyabakır il başkanlığındaydı
Ses kaydını internete sızdıranların FETÖ'cü polis oldukları ortaya çıktı ve internete düşen ses kaydına bir yıl sonra başka bir adreste daha rastlandı.
13 Ocak 2012 günü 17 ilde 123 adrese birden yapılan KCK operasyonunda aranan BDP Diyarbakır il başkanlığında bulundu.
Erdoğan'ın ameliyatını fırsat bildiler
2011 yılı sonbaharında o tarihte Başbakan olan Erdoğan bir dizi konsültasyon yaptırdı, ameliyat için gün alındı.
Bu durumu fırsat bilen FETÖ, ilk etapta stratejik hedef olarak görülen MİT Müsteşarı Hakan Fidan için hazırlanan planı yürürlüğe koydu.
Başbakanın sağlık durumu üzerinden spekülasyon yaratan çevreler dikkatleri bir başka noktaya çekerken, MİT’ten bir ekip de Ankara'daki iki kritik noktada ofis araması yaptı.
Dinleme cihazları yerleştirmişler
Erdoğan'ın Subayevleri'ndeki ikametgahında 28-30 Aralık 2011'de, resmi konutta MİT görevlileri arama yaptı, prizlere yerleştirilmiş "böcek" diye tabir edilen ve en az 100 metre yakınlardaki bir noktaya sinyal gönderen iki ayrı dinlenme cihazı bulundu.
MİT görevlisi üzerinden kumpas
Örgütün 7 Şubat 2012 öncesinde MİT müsteşarının ifadeye çağrılma kumpasıyla ilgili en önemli hamlesi şöyle anlatıldı:
''Aynı dönemde polisin 20 Aralık 2011 sabahı KCK basın komitesine yönelik operasyon kapsamında bir ajans bürosuna baskın düzenlediği, basılacak yerler listesinde olmayan mekanda gözaltına alınanlardan birinin de MİT’in irtibat elemanı olduğu, baskını öğrenen MİT görevlilerinin, 7 Şubat soruşturması olarak bilenen soruşturmada görevli özel yetkili savcı Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya (meslek ihraç edildi) ile görüştüğü, MİT’in özel çalışmasının anlatıldığı, konunun deşifre olması halinde pek çok MİT elemanın hayatının tehlike gireceğinin ifade edildiği, o dönem görevli olan savcıların ise 'canınız bize emanet' dediği belirtilmiştir. MİT görevlileri gittikten sonraki gün MİT personeli hakkında teknik takip kararı aldırılmıştır."
Çay döküldü diye ifadeleri imha ettiler
Şüpheli polisler MİT’in, PKK/KCK yapılanması çalışması hakkında detay almaya çalıştı.
"Müşteki M.Ö'nün Milli İstihbarat Teşkilatı bilgisi dahilinde ifadesinin alındığına ikna edilmeye çalışıldığı, bu ikna sırasında şüpheli polislerin ayarladıkları iki avukatın, M.Ö'ye MİT'ten geldiklerini beyan ederek, her şeyi anlattırdıkları, bu şekilde M.Ö'den 2 yıl büyük bir emek harcanan KCK yapılanmasına yönelik çalışmayı öğrendikleri, istihbarat elamanı M.Ö.'nün aynı tarihli 46 sayfalık iki ifadesinin olduğu, alınan ilk ifadesinin çay dökülmesi gerekçesiyle imha edildiği, yeniden eklemelerle ifadesinin oldubittiye getirilerek taraflara imzalattırıldığı, M.Ö.'nün savcılıktan serbest bırakılırken onun çizdiği şema 'paralel' örgütün eline geçmiştir.''
Erdoğan ameliyattayken Fidan'ı gözaltına alacaklardı
Görevli savcı, 7 Şubat 2012 saat 17.00'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ve 4 MİT görevlisini telefonla arayarak "ifade vermek üzere makamıma bekliyorum" dedi
Bu durum tam Başbakanın ameliyat saatine denk getirildi, narkozun etkisindeyken Fidan'ın gözaltına alınması planlanıyordu.
Kumpas çöktü
Ancak başbakanın ameliyata geç girmesiyle bütün kumpas bozuldu, böylece FETÖ'nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmada ilk girişimi olduğu anlaşıldı.
Soruşturmada tutuklanan ve 7 Şubat MİT kumpasında görevli eski emniyet müdürleri dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy, eski komiser yardımcısı Nuh Mehmet Damgacı, eski polis memuru Veli Tuluy, eski Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde büro amiri Oğuzhan Ceylan ve eski Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde büro amir yardımcısı Erkan Ünal'ın hakkındaki suçlamalara da tek tek yer verildi.
7 Şubat 2012'ye giden kronoloji
Sevk yazısında, 7 Şubat MİT kumpası kronolojik olarak şöyle özetlendi:
''29 Ocak 2009, o tarihte başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos'ta 'one minute' çıkışını yaptığı, Ocak-Şubat 2010'da Hakan Fidan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak ilk kez Oslo görüşmelerine katıldığı, 4 Mart 2010 Brüksel'de Adem Uzun'un ses kayıtlarıyla birlikte gözaltına alındığı, 10 Nisan 2010 Hakan Fidan'ın ABD'deki İran nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Şerpa’sı olarak katıldığı, 16 Nisan 2010 Hakan Fidan'in MİT müsteşar yardımcılığına getirildiği, 24 Mayıs 2010 İsrail'in Mavi Marmara gemisine saldırdığı, Haziran 2010 Haaretz’de Mossad’ın Hakan Fidan'dan rahatsızlığı ile ilgili haberler çıktığı, 1 Ağustos 2010 İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın, Hakan Fidan’ın İran'a bilgi sızdırma ihtimalinden bahsettiği, 14 Temmuz 2011 PKK'nın, Silvan saldırısı yaptığı, 13 Eylül 2011 Oslo görüşmelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının internette yer almaya başladığı, 22 Kasım 2011 Öcalan’ın avukatlarına KCK operasyonu düzenlendiği, polisin bütün mail trafiğini ele geçirdiği, 26 Kasım 2011 o tarihte başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyat olduğu, 25-26 Kasım 2011, başbakanın ofislerine dinleme cihazlarının yerleştirildiği, 28-29 Aralık 2011 MİT'in ofislerindeki dinleme cihazlarını bulduğu, 28 Aralık 2011 gecesi Uludere olayının yaşandığı, hemen ardından FETÖ'ye mensup çevrelerin olayın mesuliyetini MİT’e yükleyen haberler yaptığı, 13 Ocak 2012 KCK operasyonunda Diyarbakır BDP binasında Oslo ses kayıtları ve protokolleri olduğu iddia edilen materyaller bulunduğu, 7 Şubat 2012, Hakan Fidan'ın KCK'dan şüpheli olarak ifadeye çağrıldığı şeklinde süreç işletilmiştir.''
Kaynak: AA
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.