İYİ PARTİ KARŞIYAKA İLÇE TEŞKİLATI KADINA ŞİDDETE DUR DEDİ.
İYİ PARTİ KARŞIYAKA İLÇE TEŞKİLATI KADINA ŞİDDETE DUR DEDİ.
İyi parti Karşıyaka ilçe Başkanlığı bugun19.00 da iskele önünde kadına şiddete hayır dedi. basın açıklaması yapan ilçe başkanı Seçkin boyunağa Teşkilat başkanı Volkan Berber ve ilçe yönetimi il yöneticileri Sivil toplum kuruluşları siyasi partiler katılım sağladı. Basın açıklaması yapan ilçe başkanı BOYUNAĞA sözlerine şöyle başladı.
Basın açıklaması yapan ilçe başkanı BOYUNAĞA sözlerine şöyle başladı.
Son yıllarda ülkemizde uygulanan neo-liberal talan ekonomisinin bir eseri olarak ortaya çıkan, toplumsal yapımızı bozan emperyalist oyunların sonucunda bugün aile içi faciaları konuşur duruma geldik.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kadına verilen önem günden güne yerini şiddete ve sömürüye bırakmıştır. İlk Kadın Savaş Pilotu Sabiha Gökçen'i, Tarihçi Afet İnan’ı, İlk Kadın Belediye Başkanı Sadiye Hanımı, İlk Kadın Bakan Türkan Akyol’u, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Işılay Saygın’ı ve ismini sayamadığımız nice kadını Cumhuriyetimiz onlara verdiği değerle toplumun her kademesinde temsil edilmesine olanak sağlamıştır.
Günümüzde ise bilinçli olarak terk edilen çağdaş Cumhuriyet politikaları yerini her geçen gün artan küresel neo-liberal gerici politikalara bırakmış bunun sonucunda da parçalanan, oradan oraya savrulan aileler, cinnet geçirenler, ölümler, katliamlar ve yürek yakıcı olaylar baş göstermistir. Aslında hepsinin temelinde aynı sorun vardır oda kültürel yozlaşmadır. Bu büyük ve onarılması çok zor bir sorundur.
Bu yüzden bugün burada toplananlar ve yüreği bizimle olup üzerinde sorumluluk hissedenler töre cinayetlerin de katledilen, babadan böyle gördük bizde yaparız diye fiziksel şiddete maruz kalan, iş yerinde amirleri tarafından mobbinge uğrayan, bedeni istismar edilen her türlü taciz ve tecavüze uğrayan, hakları gapsedilen “bizim kadınlarımız” ın hesabını soruyoruz. Ve soracağız. İYİ Parti Karşıyaka İlçe Başkanlığı ve İzmir'de faaliyet gösteren ve bugün bu eyleme destek veren tüm siyasi ve sivil toplum kuruluşları olarak biz, Dünya da ve Ülkemizin herhangi bir yerinde evlenmek istemedi, saçları gözüktü, yemeği yaktı ya da maaşını onlara vermedi diye; babası, komşusu, patronu, sevgilisi, kocası ve onları koruyan, kollayan, destekleyen ve cezalandırmayan sistem tarafından; kurşunla, taşla, bıçakla, testereyle ya da tecavüz ve hakaretle; aşağılanan, eziyet edilen, yaşam hakkı gasp edilen, adları sayılamayacak kadar çok kadının hakkını savunup, hesabını soran kadın ve sivil toplum kuruluşlarının yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz.
Dünya ve Türkiye`de kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde kadınlar, işyerinde, evinde, cezaevlerinde, hastanede, okulda kısacası yaşamın her alanında şiddete maruz kalmaktadır. Adalet Bakanlığı verilerine göre kadın cinayeti, 2007 yılında 1077’ye, 2009 yılının ilk 7 ayında 953'e ulaşmış durumdadır. Adalet Bakanlığı verileri de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sayısının arttığını doğrulamaktadır. Resmi olmayan rakamlara göre 2009 yılında 1126 kadın öldürülmüştür. Aradan 10 yıl geçmiş Yıl 2019 olmuş hala da artan bir ivmeyle öldürülmeye devam ediyor.
Geldiğimiz nokta da barbarca yapılan bu davranışlar herkes tarafından kınanmalıdır. Bilindiği üzere son bir hafta içinde birçok cinayet daha oldu. Bunlardan biri yüreklerimizi yakan çocuğunun gözü önünde katledilen Emine Bulut’tur. Bu tür olaylar neredeyse her gün devam etmektedir. Yasalarda özelikle bu tür olaylarda bu tür eylemlerin karşılığı kesinlikle ağır ceza müeyyide olmalıdır. Böyle barbarlık toplumsal kültürümüze aykırı bir davranıştır.
Mevcut siyasi iktidar bugüne dek kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin birçok uluslararası sözleşmeye imza koymuş olmasına rağmen bu sözleşmelerin gereğini yapmamakta, zaman içinde çıkarılan bazı yasaların, genelgelerin yaşama geçirilmesine katkıda bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kadın hakları konusunda yasal düzeyde önemli adımlar atılmış olmakla birlikte “kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete ilişkin” veriler kadın cinayetlerinin arttığını göstermektedir.
Kısacası, şiddetin yaygınlaşması eğitimin, yargının, kolluk kuvvetlerinin, medyanın tüm toplumun yapılanmasında etkisi olan ‘ataerkil’ sistemin, meşruiyet kazandırdığı ‘erkek üstünlüğü inanışına dayanan cinsiyetler arası eşitsizlik’ anlayışından kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak; kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, öncelikle devletin ve siyasal iktidarın ilgili tüm kurumlarıyla sorumluluk üstlenmesi, ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşlarla işbirliği yaparak, yaşamsal öneme sahip bu sorunun ortadan kaldırılması için gerekli sosyal, siyasal ve ekonomik politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olacaktır. Bizler belki burada bir farkındalık ortaya koyduk ama asıl mesele toplum olarak bilinçlenme düzeyimizi nasıl yukarılara taşıyacağımızdır.
Son olarak Kadın alınan, satılan, itilip, kakılan bir mal değil her şeyden önce insan ve annedir.
Kadına Şiddet insanlık suçudur.
Basına ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.