Meme kanserinde genetik taşıyıcılara her yıl ultrason şart

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.10.2022 - 11:35, Güncelleme: 15.10.2022 - 09:55 1682+ kez okundu.
 

Meme kanserinde genetik taşıyıcılara her yıl ultrason şart

Meme kanserinde genetik taşıyıcılara her yıl ultrason şart
Meme kanserinde önemli olanın erken dönemde tanı koymak ve tedavi etmek olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, o nedenle 40 yaşından sonra meme kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyerek, genetik risk grubunda olan kadınların mutlaka her yıl ultrason çektirmesi gerektiğini belirtti.Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında geliyor. Amerika’da yapılan çalışmalarda ortalama 7 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Hastalığın ileriki evrelerinde belirtilerinin fark edilebildiğini ancak beraberinde tedavisinin de zorlaştığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, erken tanı için özellikle 40 yaşından sonra her yıl düzenli olarak kontrollerin yapılması gerektiğini belirtti. Eğer kişi genetik risk grubundaysa erken yaşlarda da kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Her yıl ultrason çekilmeli. İki yılda bir ultrasonun yanına mamografi eklenmeli. Bu şeklide düzenli olarak kontrollerin yapılması gerekiyor” dedi.Her ay düzenli olarak meme kontrolü yapılmasının önemli olduğunu ifade eden BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Kadınlar bir boy aynasının karşısına geçip, kolunu yukarı kaldırarak, yukardan aşağı başlayacak şekilde ilk önce sağ memesini sonra da sol memesini kontrol edebilir. Eğer bir değişiklik fark ederlerse bir an önce doktora başvurmaları gerekiyor” diye konuştu.Zeytinyağı kanser oranını düşürüyorEn önemli etkeni genetik faktörler olan meme kanserinin bir diğer önemli faktörün ise beslenme olduğunu söyleyen Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Yapılan çalışmalarda zeytinyağı tüketiminin meme kanseri oranını düşürdüğüne dair bazı bulgular mevcut. Bunun yanında meme kanseri gelişiminde çevresel faktörden de etkili. Bir yerden başka bir yere göç edildiğinde, göç edilen bölgede meme kanseri oranının arttığı gözlemlenmiştir” şeklinde konuştu.Coğrafi değişiklikler meme kanseri riskini arttırıyorMeme kanserinin risk faktörlerine değinen Doç. Dr. Çolak, “Coğrafi değişikliklerin meme kanseri açısından bir risk faktörü olduğu ifade ediliyor. Bunun yanında da ailede özellikle anne tarafında meme kanseri görülmesi meme kanseri açısından kişilerde risk faktörü oluşturuyor. Bu nedenle de çeşitli tetkikler yapabiliyoruz. Günümüzde kullandığımız genetik tetkiklerle kişinin meme kanserinde ne kadar risk grubu oluşturduğunu ortaya koyabiliyoruz. Böylece hastanın meme kanseri tedavisi planını da yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.“Genç yaşlarda görülmeye başlandı”Genelde 40 yaşından sonra görülme riski artsa da genetik faktörlerle meme kanseri görülme sıklığının genç yaşlarda arttığını kaydeden Çolak, “O nedenle özellikle ailesinde meme kanseri hikayesi olan kişilerde erken yaşta meme kontrollerini öneriyoruz. Normal koşullarda meme kontrolleri 40 yaşından sonra öneriyorsak da bir risk faktörü olduğunda bunu daha erken yaşa çekebiliyor” dedi."Kanserin kesin tanısı biyopsidir"Meme kanseri teşhisinin nasıl konulduğuyla ilgili de bilgi paylaşan Çolak, yapılan tetkiklerde eğer bir kitle ile karşılaşıldığında kitleye bazı tetkikler yaptıklarını belirten Çolak, “İlk olarak ultrason ve mamografi uyguluyoruz. Eğer şüpheli bir durum görürsek, hastanın yaşına göre gerekli durumlarda meme MR’ı isteyebiliyoruz. Meme MR’ı kanser şüphesi uyandırdığında o hastaya meme biyopsisi yapıyoruz. Çünkü kanser görüntüleme ile tanısı konulan bir hastalık değildir. Görüntüleme yalnızca kanser şüphesi uyandırır. Kanserin kesin tanısı biyopsidir. Meme biyopsisinde kanser tanısı konulduktan sonra hastaya bir tedavi planlaması yapıyoruz. Elde ettiğimiz görüntüde memedeki kitlenin boyutuna, koltuk altına ya da kemiğe yayılıp yanılmadığına baktıktan sonra uygun tedaviyi yapıyoruz” diye konuştu.Tedavi kişiye özel uygulanıyorEğer erken evre meme kanseri ise cerrah ile kanseri temizlediklerini ifade eden Çolak, “İleri evre bir meme kanseri ise ilk önce kemoterapi ya da radyoterapi ardından da cerrahi tedavi uyguluyoruz. Tedavi tamamen kanseri yakaladığımız evre ile ilgili bir durum. Evrelere göre tedaviyi kişiye özel uyguluyoruz” şeklinde konuştu.Akıllı ilaç kullanımı etkili bir tedaviMeme kanserinde akıllı ilaç kullanımını da anlatan Çolak, “Meme kanseri tanısı konulduktan ve hastanın ameliyatı gerçekleştikten sonra çıkarılan parçalar patolojik incelemeye götürülür. Patolojik incelme yapıldıktan sonra hormon reseptörlerinin varlığı ve yokluğuna göre bir ilaç tedavisi yapılabilir. Akıllı ilaç tedavisi çok etkili ve kanserin nüksetmesi konusunda çok faydalı bir yöntemdir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Meme kanserinde genetik taşıyıcılara her yıl ultrason şart
Meme kanserinde önemli olanın erken dönemde tanı koymak ve tedavi etmek olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, o nedenle 40 yaşından sonra meme kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyerek, genetik risk grubunda olan kadınların mutlaka her yıl ultrason çektirmesi gerektiğini belirtti.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında geliyor. Amerika’da yapılan çalışmalarda ortalama 7 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Hastalığın ileriki evrelerinde belirtilerinin fark edilebildiğini ancak beraberinde tedavisinin de zorlaştığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, erken tanı için özellikle 40 yaşından sonra her yıl düzenli olarak kontrollerin yapılması gerektiğini belirtti. Eğer kişi genetik risk grubundaysa erken yaşlarda da kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Her yıl ultrason çekilmeli. İki yılda bir ultrasonun yanına mamografi eklenmeli. Bu şeklide düzenli olarak kontrollerin yapılması gerekiyor” dedi.
Her ay düzenli olarak meme kontrolü yapılmasının önemli olduğunu ifade eden BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Kadınlar bir boy aynasının karşısına geçip, kolunu yukarı kaldırarak, yukardan aşağı başlayacak şekilde ilk önce sağ memesini sonra da sol memesini kontrol edebilir. Eğer bir değişiklik fark ederlerse bir an önce doktora başvurmaları gerekiyor” diye konuştu.

Zeytinyağı kanser oranını düşürüyor
En önemli etkeni genetik faktörler olan meme kanserinin bir diğer önemli faktörün ise beslenme olduğunu söyleyen Doç. Dr. Şükrü Çolak, “Yapılan çalışmalarda zeytinyağı tüketiminin meme kanseri oranını düşürdüğüne dair bazı bulgular mevcut. Bunun yanında meme kanseri gelişiminde çevresel faktörden de etkili. Bir yerden başka bir yere göç edildiğinde, göç edilen bölgede meme kanseri oranının arttığı gözlemlenmiştir” şeklinde konuştu.

Coğrafi değişiklikler meme kanseri riskini arttırıyor
Meme kanserinin risk faktörlerine değinen Doç. Dr. Çolak, “Coğrafi değişikliklerin meme kanseri açısından bir risk faktörü olduğu ifade ediliyor. Bunun yanında da ailede özellikle anne tarafında meme kanseri görülmesi meme kanseri açısından kişilerde risk faktörü oluşturuyor. Bu nedenle de çeşitli tetkikler yapabiliyoruz. Günümüzde kullandığımız genetik tetkiklerle kişinin meme kanserinde ne kadar risk grubu oluşturduğunu ortaya koyabiliyoruz. Böylece hastanın meme kanseri tedavisi planını da yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Genç yaşlarda görülmeye başlandı”
Genelde 40 yaşından sonra görülme riski artsa da genetik faktörlerle meme kanseri görülme sıklığının genç yaşlarda arttığını kaydeden Çolak, “O nedenle özellikle ailesinde meme kanseri hikayesi olan kişilerde erken yaşta meme kontrollerini öneriyoruz. Normal koşullarda meme kontrolleri 40 yaşından sonra öneriyorsak da bir risk faktörü olduğunda bunu daha erken yaşa çekebiliyor” dedi.

"Kanserin kesin tanısı biyopsidir"
Meme kanseri teşhisinin nasıl konulduğuyla ilgili de bilgi paylaşan Çolak, yapılan tetkiklerde eğer bir kitle ile karşılaşıldığında kitleye bazı tetkikler yaptıklarını belirten Çolak, “İlk olarak ultrason ve mamografi uyguluyoruz. Eğer şüpheli bir durum görürsek, hastanın yaşına göre gerekli durumlarda meme MR’ı isteyebiliyoruz. Meme MR’ı kanser şüphesi uyandırdığında o hastaya meme biyopsisi yapıyoruz. Çünkü kanser görüntüleme ile tanısı konulan bir hastalık değildir. Görüntüleme yalnızca kanser şüphesi uyandırır. Kanserin kesin tanısı biyopsidir. Meme biyopsisinde kanser tanısı konulduktan sonra hastaya bir tedavi planlaması yapıyoruz. Elde ettiğimiz görüntüde memedeki kitlenin boyutuna, koltuk altına ya da kemiğe yayılıp yanılmadığına baktıktan sonra uygun tedaviyi yapıyoruz” diye konuştu.

Tedavi kişiye özel uygulanıyor
Eğer erken evre meme kanseri ise cerrah ile kanseri temizlediklerini ifade eden Çolak, “İleri evre bir meme kanseri ise ilk önce kemoterapi ya da radyoterapi ardından da cerrahi tedavi uyguluyoruz. Tedavi tamamen kanseri yakaladığımız evre ile ilgili bir durum. Evrelere göre tedaviyi kişiye özel uyguluyoruz” şeklinde konuştu.

Akıllı ilaç kullanımı etkili bir tedavi
Meme kanserinde akıllı ilaç kullanımını da anlatan Çolak, “Meme kanseri tanısı konulduktan ve hastanın ameliyatı gerçekleştikten sonra çıkarılan parçalar patolojik incelemeye götürülür. Patolojik incelme yapıldıktan sonra hormon reseptörlerinin varlığı ve yokluğuna göre bir ilaç tedavisi yapılabilir. Akıllı ilaç tedavisi çok etkili ve kanserin nüksetmesi konusunda çok faydalı bir yöntemdir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.