MHP’li Bülbül: “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmalar belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdı”

SİYASET/POLİTİKA (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.11.2022 - 20:22, Güncelleme: 04.11.2022 - 18:36 1150+ kez okundu.
 

MHP’li Bülbül: “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmalar belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdı”

MHP’li Bülbül: “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmalar belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdı”
MHP Milletvekili Muhammet Levent Bülbül, Karadağ’ın Budva kentindeki Avrasya Hukuk Kurultayı’nde yaptığı açıklamada, "Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmaların Akdeniz havzasında belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz. Ama o ülkelerin uluslararası hukuk, deniz hukuku, deniz yetki alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde asıl onların tamamen yayılmacı veya haksız maksimalist politikalarla hareket ettiğini görüyoruz” dedi.Avrasya Hukuk Kurultayı’nın üçüncüsü “Deniz Hukukundaki Güncel Gelişmeler” ana konusuyla Karadağ’ın Budva kentinde gerçekleştirildi. Kurultay, Türkiye Hukuk Platformu ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) tarafından Adalet Bakanlığı, İbn Haldun Üniversitesi, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) ve Anayasa Hukukçuları Derneği iş birliğiyle düzenlendi.Adalet Bakan Yardımcısı Yakup Moğul, MHP Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy ve MHP Milletvekili Av. Muhammet Levent Bülbül’ün yanı sıra farklı bakanlıklardan, yüksek yargıdan, yurtdışında faaliyet gösteren Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlardan temsilciler ile akademisyenlerin yer aldığı kurultaya yurt içinden 200, 42 farklı ülkeden ise 100 katılımcı katıldı.Adalet Bakan Yardımcısı Yakup Moğul, kurultayın ardından yaptığı açıklamada, tarih boyunca denizler ve okyanusların tüm devletlerin önem verdiği hususlardan birisi olduğunu ifade ederek, “Ancak hem ekonomik hem siyasi hem de askeri öneminin yanında artık hukuken de bu okyanusların uluslararası statüsünün korunması konusunda ve denize kıyısı olmayan ülkelerin haklarının korunması konusunda da bütün ülkeler artık çeşitli anlaşmalar ve hukuksal birliktelikler kurmakta. Bildiğiniz üzere deniz hukukunun yıllara sari temelini örf, adet kuralları oluşturmaktayken artık ekonomik ve teknolojik gelişmelerle birlikte ve çeşitli deniz kaynaklarının keşfedilmesi ile birlikte bunların yazılı hukuk alanında ulusal ve uluslararası mevzuata dayandırılması bir ihtiyaç halini almıştır” ifadelerini kullandı.“Ülkemize düşenleri yerine getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz”Budva’da düzenlenen kurultayı bakanlık olarak önemsediklerini dile getiren Moğul, İstanbul’da varılan tahıl koridoru anlaşmasına değinerek, “Ayrıca hepimizin bildiği üzere Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tahıl koridoru savaşa giren ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri ile beraber bir sekteye uğramışken yine bakanlığımızın desteği ile Cumhurbaşkanımızın önderliğinde tahıl koridoru birkaç gün önce tekrar bu devletlerin deklarasyonu ile birlikte açıldı. Biz de uluslararası deniz hukuku anlamında üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz. Ayrıca denize komşu olmayan bütün ülkelerin bu gıda enflasyonuna tabi olmaması için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” açıklamasını yaptı.“Libya ile son anlaşmaların Akdeniz’de ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz”MHP Milletvekili Bülbül, kurultayın hem dünya hem Türkiye hem de bölge açısından son derece önemli bir toplantı olduğunu dile getirerek, “Şu anda geldiğimiz noktada özellikle bölgemizde, Akdeniz’de yaşanan deniz yetki alanları, münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığı gibi meselelerin hukuki açıdan değerlendirilmesi, farklı görüşleri ve aynı zamanda uluslararası birçok konuda bilim adamının değerlendirmelerin alındığı bir toplantı olarak bizim açısından son derece önemli ve değerli. Türkiye’nin tezleri açısından da bölgede, özellikle Akdeniz’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak yapmış olduğu anlaşmalar Türkiye’nin uluslararası hukuk nezdindeki haklılığı açısından da destekleyici bir toplantı olduğu kanaatindeyim. Toplantının objektif olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Bu, Türkiye’nin tezlerini kuvvetlendirirsin diye değil Türkiye’nin tezlerinin haklılığını ortaya koymak açısından önemli bir toplantı oldu” ifadelerini kullandı.Libya ile yapılan anlaşmalara değinen Bülbül, “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmaların Akdeniz havzasında belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz. Ama o ülkelerin uluslararası hukuk, deniz hukuku, deniz yetki alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde asıl onların tamamen yayılmacı veya haksız maksimalist politikalarla hareket ettiğini görüyoruz. Türkiye burada tamamen uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde hak ve hukukunu, alaka ve menfaatini takip ediyor. Bu tür toplantılar olayın hukuki boyutu ile alakalı sadece devlet nezdinde kamu hizmeti değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları, bir takım enstitüler, araştırma kurumları nezdinde de meselenin ne kadar ciddiye alındığını olduğunu ortaya koymak açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.Kırktan fazla ülkeden katılımla gerçekleştirilen kurultay çalışmalarının artarak devam etmesi önemini vurgulayan Bülbül, “Türkiye de bu alanda çalışma gösteren DEHUKAM’ın toplantıda öncülük etmesi yine Türkiye Hukuk Platformu ve diğer paydaşlarla birlikte bu toplantılar bu şekilde devam eder. Biz de bu noktada istifa ederiz diye düşünüyorum” dedi.“Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor”MHP Genel Başkan Başdanışmanı Ersoy ise, her ülkenin kendine göre haklarını, hukukunu aramasının doğal bir süreç olduğunu belirterek, “Bugünkü toplantının güzelliği uluslararası sularda, denizlerde, okyanusta temel problemlerin insanlığın ortak geleceği ile alakalı çalışmalarını ya da geleceğini nasıl etkileyeceğine dair tartışmalar yer altındaki denizin görünür zeminin altındaki dip madenlerinden tutunuz yer üstündeki yenilenebilir enerji ile ilgili düzenlenen tribünlerin hukukuna kadar konular tartışılıyor. Bu konuda her milletin kendine ait haklarını, hukukunu insanlığını ortak malı gibi denizlerde, okyanuslarda nasıl kullanacağı sorusuna cevaplar aranıyor” dedi.Güçlü ülkelerin, egemen ülkelerin oralarda haklarını ararken bundan haberi olmayan ülkelerin hak ve hukuklarını korumak için Türkiye’nin inisiyatif aldığını ifade eden Ersoy “Türkiye sadece kendi tezlerini değil insanlığın geleceğini tartışıyor. Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor. Türkiye’nin son zamanlardaki gözdesi olan DEHUKAM (Deniz Hukuku Araştırmaları Merkezi) gerçekten göz dolduran işler yapıyor. Hukuk platformunun da çalışmalarını yabana atmamak lazım” açıklamasını yaptı.Dünyanın farklı noktalarından kurultaya katılan isimlerin, panelde ele alan tartışmaları kendi ülkelerinde gündeme aldıklarını kaydeden Ersoy, Türkiye’nin Karadağ’da ev sahipliği yaptığı bir organizasyonda bunun ele alınmasının önemine işaret etti. Ersoy, “Türkiye bunu nerede yapıyor, Balkanlar’da. Türkiye bu bunu nerede yapıyor? Karadağ’da yapıyor. Karadağ neresi, Fatih Sultan Mehmet Han’ın Payitahta bağladığı, 1870’lerden sonra elimizden çıkan yerlerde yapıyor. Yani bir noktada gönül coğrafyasında yapıyor. Adriyatik’in kıyısından Çin seddine selam söylüyor” dedi.Münhasır Ekonomik İşbirliği ile beraber Mavi Vatan kavramının literatüre kazandırıldığını aktaran Ersoy, “Özellikle Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge İşbirliği Anlaşması, KKTC’nin varlığı ve haklarımızla beraber denizlerdeki egemenlik alanlarımıza uluslararası hukukta haklarımızın arandığı her türlü çalışmalar yapılıyor. Burada da bu kapsamda uluslararası hukuk açısından bu konular tartışılıyor” açıklamasını yaptı.“Türkiye kendine geldikçe Ankara merkezli bir siyaset, Türkistan merkezi bir medeniyetle, milletin iradesinin devletin idaresine dönmesi ile beraber denizlerdeki egemenlik gerçeklerimiz ortaya çıktı” diyen Ersoy şunları kaydetti:“Haritalara yeniden yeni gözlerle bakılmaya başlandı. Milli gözlerle bakıldığında bu Münhasır Ekonomik İşbirliği ile Mavi Vatan hukukumuzun ulusal anlamda da sadece siyasi söylemlerle değil gerekçeleri ile hukuki referanslarıyla ve buraların hakkını hukukunu sadece Türkiye’nin menfaatine değil bölgedeki tüm ülkelerin menfaatine da nasıl olabileceğini bu platformlarda anlatmaya çalışıyor arkadaşlarımız. Biz de bu kapsamda konunun uzmanları ile özel anlarda görüş alışverişlerinde bulunarak hem tezlerimizi anlatıyoruz hem de bu konudaki yeni fikirler hususunda kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.”
MHP’li Bülbül: “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmalar belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdı”
MHP Milletvekili Muhammet Levent Bülbül, Karadağ’ın Budva kentindeki Avrasya Hukuk Kurultayı’nde yaptığı açıklamada, "Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmaların Akdeniz havzasında belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz. Ama o ülkelerin uluslararası hukuk, deniz hukuku, deniz yetki alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde asıl onların tamamen yayılmacı veya haksız maksimalist politikalarla hareket ettiğini görüyoruz” dedi.
Avrasya Hukuk Kurultayı’nın üçüncüsü “Deniz Hukukundaki Güncel Gelişmeler” ana konusuyla Karadağ’ın Budva kentinde gerçekleştirildi. Kurultay, Türkiye Hukuk Platformu ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) tarafından Adalet Bakanlığı, İbn Haldun Üniversitesi, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) ve Anayasa Hukukçuları Derneği iş birliğiyle düzenlendi.
Adalet Bakan Yardımcısı Yakup Moğul, MHP Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy ve MHP Milletvekili Av. Muhammet Levent Bülbül’ün yanı sıra farklı bakanlıklardan, yüksek yargıdan, yurtdışında faaliyet gösteren Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlardan temsilciler ile akademisyenlerin yer aldığı kurultaya yurt içinden 200, 42 farklı ülkeden ise 100 katılımcı katıldı.
Adalet Bakan Yardımcısı Yakup Moğul, kurultayın ardından yaptığı açıklamada, tarih boyunca denizler ve okyanusların tüm devletlerin önem verdiği hususlardan birisi olduğunu ifade ederek, “Ancak hem ekonomik hem siyasi hem de askeri öneminin yanında artık hukuken de bu okyanusların uluslararası statüsünün korunması konusunda ve denize kıyısı olmayan ülkelerin haklarının korunması konusunda da bütün ülkeler artık çeşitli anlaşmalar ve hukuksal birliktelikler kurmakta. Bildiğiniz üzere deniz hukukunun yıllara sari temelini örf, adet kuralları oluşturmaktayken artık ekonomik ve teknolojik gelişmelerle birlikte ve çeşitli deniz kaynaklarının keşfedilmesi ile birlikte bunların yazılı hukuk alanında ulusal ve uluslararası mevzuata dayandırılması bir ihtiyaç halini almıştır” ifadelerini kullandı.

“Ülkemize düşenleri yerine getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz”
Budva’da düzenlenen kurultayı bakanlık olarak önemsediklerini dile getiren Moğul, İstanbul’da varılan tahıl koridoru anlaşmasına değinerek, “Ayrıca hepimizin bildiği üzere Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tahıl koridoru savaşa giren ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri ile beraber bir sekteye uğramışken yine bakanlığımızın desteği ile Cumhurbaşkanımızın önderliğinde tahıl koridoru birkaç gün önce tekrar bu devletlerin deklarasyonu ile birlikte açıldı. Biz de uluslararası deniz hukuku anlamında üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz. Ayrıca denize komşu olmayan bütün ülkelerin bu gıda enflasyonuna tabi olmaması için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” açıklamasını yaptı.

“Libya ile son anlaşmaların Akdeniz’de ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz”
MHP Milletvekili Bülbül, kurultayın hem dünya hem Türkiye hem de bölge açısından son derece önemli bir toplantı olduğunu dile getirerek, “Şu anda geldiğimiz noktada özellikle bölgemizde, Akdeniz’de yaşanan deniz yetki alanları, münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığı gibi meselelerin hukuki açıdan değerlendirilmesi, farklı görüşleri ve aynı zamanda uluslararası birçok konuda bilim adamının değerlendirmelerin alındığı bir toplantı olarak bizim açısından son derece önemli ve değerli. Türkiye’nin tezleri açısından da bölgede, özellikle Akdeniz’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak yapmış olduğu anlaşmalar Türkiye’nin uluslararası hukuk nezdindeki haklılığı açısından da destekleyici bir toplantı olduğu kanaatindeyim. Toplantının objektif olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Bu, Türkiye’nin tezlerini kuvvetlendirirsin diye değil Türkiye’nin tezlerinin haklılığını ortaya koymak açısından önemli bir toplantı oldu” ifadelerini kullandı.
Libya ile yapılan anlaşmalara değinen Bülbül, “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmaların Akdeniz havzasında belli ülkeler tarafından ciddi bir rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz. Ama o ülkelerin uluslararası hukuk, deniz hukuku, deniz yetki alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde asıl onların tamamen yayılmacı veya haksız maksimalist politikalarla hareket ettiğini görüyoruz. Türkiye burada tamamen uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde hak ve hukukunu, alaka ve menfaatini takip ediyor. Bu tür toplantılar olayın hukuki boyutu ile alakalı sadece devlet nezdinde kamu hizmeti değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları, bir takım enstitüler, araştırma kurumları nezdinde de meselenin ne kadar ciddiye alındığını olduğunu ortaya koymak açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.
Kırktan fazla ülkeden katılımla gerçekleştirilen kurultay çalışmalarının artarak devam etmesi önemini vurgulayan Bülbül, “Türkiye de bu alanda çalışma gösteren DEHUKAM’ın toplantıda öncülük etmesi yine Türkiye Hukuk Platformu ve diğer paydaşlarla birlikte bu toplantılar bu şekilde devam eder. Biz de bu noktada istifa ederiz diye düşünüyorum” dedi.

“Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor”
MHP Genel Başkan Başdanışmanı Ersoy ise, her ülkenin kendine göre haklarını, hukukunu aramasının doğal bir süreç olduğunu belirterek, “Bugünkü toplantının güzelliği uluslararası sularda, denizlerde, okyanusta temel problemlerin insanlığın ortak geleceği ile alakalı çalışmalarını ya da geleceğini nasıl etkileyeceğine dair tartışmalar yer altındaki denizin görünür zeminin altındaki dip madenlerinden tutunuz yer üstündeki yenilenebilir enerji ile ilgili düzenlenen tribünlerin hukukuna kadar konular tartışılıyor. Bu konuda her milletin kendine ait haklarını, hukukunu insanlığını ortak malı gibi denizlerde, okyanuslarda nasıl kullanacağı sorusuna cevaplar aranıyor” dedi.
Güçlü ülkelerin, egemen ülkelerin oralarda haklarını ararken bundan haberi olmayan ülkelerin hak ve hukuklarını korumak için Türkiye’nin inisiyatif aldığını ifade eden Ersoy “Türkiye sadece kendi tezlerini değil insanlığın geleceğini tartışıyor. Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor. Türkiye’nin son zamanlardaki gözdesi olan DEHUKAM (Deniz Hukuku Araştırmaları Merkezi) gerçekten göz dolduran işler yapıyor. Hukuk platformunun da çalışmalarını yabana atmamak lazım” açıklamasını yaptı.

Dünyanın farklı noktalarından kurultaya katılan isimlerin, panelde ele alan tartışmaları kendi ülkelerinde gündeme aldıklarını kaydeden Ersoy, Türkiye’nin Karadağ’da ev sahipliği yaptığı bir organizasyonda bunun ele alınmasının önemine işaret etti. Ersoy, “Türkiye bunu nerede yapıyor, Balkanlar’da. Türkiye bu bunu nerede yapıyor? Karadağ’da yapıyor. Karadağ neresi, Fatih Sultan Mehmet Han’ın Payitahta bağladığı, 1870’lerden sonra elimizden çıkan yerlerde yapıyor. Yani bir noktada gönül coğrafyasında yapıyor. Adriyatik’in kıyısından Çin seddine selam söylüyor” dedi.
Münhasır Ekonomik İşbirliği ile beraber Mavi Vatan kavramının literatüre kazandırıldığını aktaran Ersoy, “Özellikle Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge İşbirliği Anlaşması, KKTC’nin varlığı ve haklarımızla beraber denizlerdeki egemenlik alanlarımıza uluslararası hukukta haklarımızın arandığı her türlü çalışmalar yapılıyor. Burada da bu kapsamda uluslararası hukuk açısından bu konular tartışılıyor” açıklamasını yaptı.
“Türkiye kendine geldikçe Ankara merkezli bir siyaset, Türkistan merkezi bir medeniyetle, milletin iradesinin devletin idaresine dönmesi ile beraber denizlerdeki egemenlik gerçeklerimiz ortaya çıktı” diyen Ersoy şunları kaydetti:
“Haritalara yeniden yeni gözlerle bakılmaya başlandı. Milli gözlerle bakıldığında bu Münhasır Ekonomik İşbirliği ile Mavi Vatan hukukumuzun ulusal anlamda da sadece siyasi söylemlerle değil gerekçeleri ile hukuki referanslarıyla ve buraların hakkını hukukunu sadece Türkiye’nin menfaatine değil bölgedeki tüm ülkelerin menfaatine da nasıl olabileceğini bu platformlarda anlatmaya çalışıyor arkadaşlarımız. Biz de bu kapsamda konunun uzmanları ile özel anlarda görüş alışverişlerinde bulunarak hem tezlerimizi anlatıyoruz hem de bu konudaki yeni fikirler hususunda kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.”
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.