Prof. Dr. Uzun: “Samsun kıyılarında yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu”
YURT HABERLERİ
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
19.02.2023 - 10:47, Güncelleme:
19.02.2023 - 10:10 1588+ kez okundu.
Prof. Dr. Uzun: “Samsun kıyılarında yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu”
Prof. Dr. Uzun: “Samsun kıyılarında yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu”
Kıyılara dolgu yapılmasının çok tavsiye ettikleri bir durum olmadığını söyleyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, “Samsun kıyılarında yakın geçmişte yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu" dedi.Havza, Ladik ve Vezirköprü ilçeleri Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan, şehir merkezi ise 2. derece riskli bölgede yer alan Samsun’da 70 yıl içinde yapılmış toplam 478 hektar dolgu alanı bulunuyor. Samsun kıyılarındaki dolgu alanlarında geçmişte mevzuata aykırı binaların yapıldığını ve bu binaların muhtemel bir deprem sırasında tehlike oluşturabileceğini açıklayan OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, muhtemel bir deprem durumunda dolgu alanlarında bulunan binalarda zemin sıvılaşması nedeniyle göçmeler meydana gelebileceğine dikkat çekti. Geçmişte dolgu alanları yapılırken dökülen toprağın denizin tabanına yayıldığını belirten Prof. Ali Uzun, “Kıyılarda dolgu yapılması çok tavsiye ettiğimiz bir durum değildir. Kıyıların doğal halinin korunması çok önemlidir. Dolgu yaparken de kurallara uygun yapılmasını arzu ediyoruz. Geçmişte kamyonlarla getirilen toprağı denize döktüler. Bu toprak dalgalarla denizin tabanına yayıldı. O zamanlar bunun böyle olmaması gerektiğini söylemiştik. Dolgu mutlaka şartsa, açık denizde zeminden itibaren bir bariyer yapılmalı. Sonra onun kara tarafının doldurulması gerekiyordu. Dolgu yapılırken önde toprağı kamyonlarla döktüler ve su üzerine çıkana kadar bu devam etti. Sonra kenarına bir bariyer yapıldı. Bir depremin titreştirmesi sonucuyla veya başka bir titreşim hareketiyle bu kıyılarda göçmeler meydana gelebilir. Durum binalar yapılırsa, o binalar da zarar görecektir” diye konuştu."Dalga erozyonu ağaçları tahrip etti"Samsun Atakum kıyılarında dalga erozyonuyla kıyıdaki ormanlık alanların tahrip olmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Ali Uzun, "Ağaçlar burada devrilmiş durumdadır. Yani kıyılarda bir gerileme söz konusudur. Daha önce ağaçlar burada büyüyene kadar erozyon söz konusu değildi, yoksa büyüyemezlerdi. Günümüzde şartlarda bir olumsuz gidişat söz konusudur ki, burada dalga erozyonu bu ağaçları tahrip etmiştir. Benzer geri çekilme Yeşilırmak kıyılarında da söz konusudur. Orada da daha önce yaptığımız bir çalışmada bunları tespit ettik. Bilimsel yayın olarak yayınladık. Biz tek karış toprağı denize kaptırmak istemiyoruz. Düşmana kaptırdığınız toprağı geri kazanma ihtimaliniz vardır ama denize kaptırırsanız daha geri alma ihtimali kalmayacaktır. Türkiye’de kıyılarımızın korunması gerekiyor. Kıyılarda erozyon söz konusudur. Bütün akarsular üzerinde barajlar söz konusudur. Bu barajlar deltaların alanlarını, deltalardaki birikmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple deltaların kıyılarında geri çekilmeler söz konusudur. Deniz yükseldiğinde iklim değişmesine bağlı olarak da kıyı gerilemesi yaşanabilir. Bunların hepsinin akademik, bilimsel bir karşılığı vardır. Kayalıklarda kıyı doldurmak acil çözümlerden bir tanesidir. Akarsularda ve kıyılarda yapılacak işlerin çok yönlü dikkate alınması gerekiyor" şeklinde konuştu.“Kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina var”Herkesin mevzuat konusunda konuşup tartıştığını ifade eden Prof. Ali Uzun, “Aslında bizim mevzuatlarımız yeterlidir. Hem depremle ilgili mevzuatlarımız hem de kıyı yönetimi hakkında mevzuatlarımız yeterlidir. Önemli olan bunlara uymaktır. Hem yöneticilerimiz hem de bunlardan yararlananların bu mevzuatlara uyması gerekmektedir. Samsun’da kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelikler çok açık bir şekilde kıyı kenar çizgisinin nereden geçeceğini, bunun nasıl tespit edileceğini, tespit edildikten sonar nasıl kullanılacağını açık bir şekilde ifade etmektedir. Samsun kıyılarında Kıyı Kanunu ve kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina vardır. Bu binalar halen kullanılmaktadır. Çok fazla üzerine konuşulacak bir durum da değillerdir. İmar affından sonra da bu binalar biraz daha güvence altına alınmıştır. Kıyıda yapılan mevzuata aykırı yapıları sadece vatandaşa yüklemek doğru değildir. Kıyıda devlet kurumlarının da bu yönetmeliklere aykırı binaları vardır” ifadelerini kullandı.“Geçmişte deprem oldu, gelecekte de olması muhtemeldir”Samsun genelinde binaların mühendislik kurallarına uygun yapıldığı takdirde çökme meydana gelmeyeceğini belirten Prof. Ali Uzun, “Samsun ili toprakları içerisinden Kuzey Anadolu Fay Hattı geçmektedir. Bu bir aktif faydır ve Havza, Ladik, Vezirköprü hattından geçmektedir. Geçmişte deprem üretti ve gelecekte de üretmesi muhtemeldir. Türkiye genelinde ise ülkemizin tamamı bir deprem ülkesidir. Burada, şu alanda deprem olmaz demek çok iyimserlik olur. Ama depreme dayanıklı binalar yaparsak, depremden korkmamıza hiç gerek yoktur. Binalar inşaat tekniğine uygun yapıldıysa bir problem olmayacaktır. Ama mutlaka yönetmeliklere ve yasal mevzuatlara uygun binalar yapmak gerekiyor” açıklamasında bulundu."Binalar güçlü değilse yıkıp yenisi yapılmalıdır"Zemin sıvılaşmasının sahil kesimlerde, alüvyon zeminlerde bekledikleri bir süreç olduğunu ifade eden Ali Uzun şunları söyledi:"İnşaat teknikleri de oldukça ileri durumdadır. Her zemine uygun yapı yapılabilmektedir. Heyelanlı alanlardan kaçınmak önemlidir. Stabil, sağlam zeminlerde bina yapmayı tavsiye ediyoruz. Samsun’da da mevzuata uygun yerlerde bina yapılırsa mutlu oluruz. Son yıllarda yapılan binaların oldukça güvenilir olduğunu düşünüyorum. Bina stoklarımızın yeniden gözden geçirilmesi ve güvenli olmayan binalarımızın tespit edilmesi gerekmektedir. Bu binaların güçlendirilmesi mümkünse güçlendirilmesini, eğer mümkün değilse, bu binaları yıkıp yeniden yapmak en doğrusudur. Çünkü canın parayla fiyatı olmaz. Bir canımızın kaybolmasına artık tahammülümüz yoktur."478 hektar dolguSamsun’da 70 yılda 478 hektar büyüklüğünde deniz doldurularak karaya dönüştürüldü. Samsun şehir merkezinde dolgu çalışması 1953 yılında liman inşaatı ile başladı. İlk dolgu çalışmasında liman için 49,6 hektar alan dolduruldu. Limanın çevresindeki 102 hektar alan dolduruldu. Doğu Park için 34,6 hektar, Batı Park için 84 hektar, Mert Plajı, Sevgi Gölü ve Sahil Yolu için 24,4 hektar, Bandırma Plajı için 5,5 hektar ve Canik’te sosyal tesisler için 12,9 hektar deniz dolgusu yapıldı. Doldurularak oluşturulan golf sahası ise 65 hektar büyüklüğe sahip. Tekkeköy petrol dolum sahasının arkasında 100 hektarlık dolgu işlemi yapıldı. Daha sonra bu alanlara ilave olarak yaşam boyu spor alanları için tenis, voleybol, basketbol, bovling salonları dolgu yöntemi ile şehre kazandırıldı. Samsun’da toplam 478 hektar (4 bin 780 dönüm) deniz doldurularak kara parçası haline getirildi. Dolgu alanları üzerinde birçok kamu kurumu ve tesis bulunuyor.
Prof. Dr. Uzun: “Samsun kıyılarında yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu”
Kıyılara dolgu yapılmasının çok tavsiye ettikleri bir durum olmadığını söyleyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, “Samsun kıyılarında yakın geçmişte yapılan bazı dolgular teknik açıdan sorunlu" dedi.
Havza, Ladik ve Vezirköprü ilçeleri Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan, şehir merkezi ise 2. derece riskli bölgede yer alan Samsun’da 70 yıl içinde yapılmış toplam 478 hektar dolgu alanı bulunuyor. Samsun kıyılarındaki dolgu alanlarında geçmişte mevzuata aykırı binaların yapıldığını ve bu binaların muhtemel bir deprem sırasında tehlike oluşturabileceğini açıklayan OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, muhtemel bir deprem durumunda dolgu alanlarında bulunan binalarda zemin sıvılaşması nedeniyle göçmeler meydana gelebileceğine dikkat çekti. Geçmişte dolgu alanları yapılırken dökülen toprağın denizin tabanına yayıldığını belirten Prof. Ali Uzun, “Kıyılarda dolgu yapılması çok tavsiye ettiğimiz bir durum değildir. Kıyıların doğal halinin korunması çok önemlidir. Dolgu yaparken de kurallara uygun yapılmasını arzu ediyoruz. Geçmişte kamyonlarla getirilen toprağı denize döktüler. Bu toprak dalgalarla denizin tabanına yayıldı. O zamanlar bunun böyle olmaması gerektiğini söylemiştik. Dolgu mutlaka şartsa, açık denizde zeminden itibaren bir bariyer yapılmalı. Sonra onun kara tarafının doldurulması gerekiyordu. Dolgu yapılırken önde toprağı kamyonlarla döktüler ve su üzerine çıkana kadar bu devam etti. Sonra kenarına bir bariyer yapıldı. Bir depremin titreştirmesi sonucuyla veya başka bir titreşim hareketiyle bu kıyılarda göçmeler meydana gelebilir. Durum binalar yapılırsa, o binalar da zarar görecektir” diye konuştu.
"Dalga erozyonu ağaçları tahrip etti"
Samsun Atakum kıyılarında dalga erozyonuyla kıyıdaki ormanlık alanların tahrip olmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Ali Uzun, "Ağaçlar burada devrilmiş durumdadır. Yani kıyılarda bir gerileme söz konusudur. Daha önce ağaçlar burada büyüyene kadar erozyon söz konusu değildi, yoksa büyüyemezlerdi. Günümüzde şartlarda bir olumsuz gidişat söz konusudur ki, burada dalga erozyonu bu ağaçları tahrip etmiştir. Benzer geri çekilme Yeşilırmak kıyılarında da söz konusudur. Orada da daha önce yaptığımız bir çalışmada bunları tespit ettik. Bilimsel yayın olarak yayınladık. Biz tek karış toprağı denize kaptırmak istemiyoruz. Düşmana kaptırdığınız toprağı geri kazanma ihtimaliniz vardır ama denize kaptırırsanız daha geri alma ihtimali kalmayacaktır. Türkiye’de kıyılarımızın korunması gerekiyor. Kıyılarda erozyon söz konusudur. Bütün akarsular üzerinde barajlar söz konusudur. Bu barajlar deltaların alanlarını, deltalardaki birikmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple deltaların kıyılarında geri çekilmeler söz konusudur. Deniz yükseldiğinde iklim değişmesine bağlı olarak da kıyı gerilemesi yaşanabilir. Bunların hepsinin akademik, bilimsel bir karşılığı vardır. Kayalıklarda kıyı doldurmak acil çözümlerden bir tanesidir. Akarsularda ve kıyılarda yapılacak işlerin çok yönlü dikkate alınması gerekiyor" şeklinde konuştu.
“Kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina var”
Herkesin mevzuat konusunda konuşup tartıştığını ifade eden Prof. Ali Uzun, “Aslında bizim mevzuatlarımız yeterlidir. Hem depremle ilgili mevzuatlarımız hem de kıyı yönetimi hakkında mevzuatlarımız yeterlidir. Önemli olan bunlara uymaktır. Hem yöneticilerimiz hem de bunlardan yararlananların bu mevzuatlara uyması gerekmektedir. Samsun’da kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelikler çok açık bir şekilde kıyı kenar çizgisinin nereden geçeceğini, bunun nasıl tespit edileceğini, tespit edildikten sonar nasıl kullanılacağını açık bir şekilde ifade etmektedir. Samsun kıyılarında Kıyı Kanunu ve kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina vardır. Bu binalar halen kullanılmaktadır. Çok fazla üzerine konuşulacak bir durum da değillerdir. İmar affından sonra da bu binalar biraz daha güvence altına alınmıştır. Kıyıda yapılan mevzuata aykırı yapıları sadece vatandaşa yüklemek doğru değildir. Kıyıda devlet kurumlarının da bu yönetmeliklere aykırı binaları vardır” ifadelerini kullandı.
“Geçmişte deprem oldu, gelecekte de olması muhtemeldir”
Samsun genelinde binaların mühendislik kurallarına uygun yapıldığı takdirde çökme meydana gelmeyeceğini belirten Prof. Ali Uzun, “Samsun ili toprakları içerisinden Kuzey Anadolu Fay Hattı geçmektedir. Bu bir aktif faydır ve Havza, Ladik, Vezirköprü hattından geçmektedir. Geçmişte deprem üretti ve gelecekte de üretmesi muhtemeldir. Türkiye genelinde ise ülkemizin tamamı bir deprem ülkesidir. Burada, şu alanda deprem olmaz demek çok iyimserlik olur. Ama depreme dayanıklı binalar yaparsak, depremden korkmamıza hiç gerek yoktur. Binalar inşaat tekniğine uygun yapıldıysa bir problem olmayacaktır. Ama mutlaka yönetmeliklere ve yasal mevzuatlara uygun binalar yapmak gerekiyor” açıklamasında bulundu.
"Binalar güçlü değilse yıkıp yenisi yapılmalıdır"
Zemin sıvılaşmasının sahil kesimlerde, alüvyon zeminlerde bekledikleri bir süreç olduğunu ifade eden Ali Uzun şunları söyledi:
"İnşaat teknikleri de oldukça ileri durumdadır. Her zemine uygun yapı yapılabilmektedir. Heyelanlı alanlardan kaçınmak önemlidir. Stabil, sağlam zeminlerde bina yapmayı tavsiye ediyoruz. Samsun’da da mevzuata uygun yerlerde bina yapılırsa mutlu oluruz. Son yıllarda yapılan binaların oldukça güvenilir olduğunu düşünüyorum. Bina stoklarımızın yeniden gözden geçirilmesi ve güvenli olmayan binalarımızın tespit edilmesi gerekmektedir. Bu binaların güçlendirilmesi mümkünse güçlendirilmesini, eğer mümkün değilse, bu binaları yıkıp yeniden yapmak en doğrusudur. Çünkü canın parayla fiyatı olmaz. Bir canımızın kaybolmasına artık tahammülümüz yoktur."
478 hektar dolgu
Samsun’da 70 yılda 478 hektar büyüklüğünde deniz doldurularak karaya dönüştürüldü. Samsun şehir merkezinde dolgu çalışması 1953 yılında liman inşaatı ile başladı. İlk dolgu çalışmasında liman için 49,6 hektar alan dolduruldu. Limanın çevresindeki 102 hektar alan dolduruldu. Doğu Park için 34,6 hektar, Batı Park için 84 hektar, Mert Plajı, Sevgi Gölü ve Sahil Yolu için 24,4 hektar, Bandırma Plajı için 5,5 hektar ve Canik’te sosyal tesisler için 12,9 hektar deniz dolgusu yapıldı. Doldurularak oluşturulan golf sahası ise 65 hektar büyüklüğe sahip. Tekkeköy petrol dolum sahasının arkasında 100 hektarlık dolgu işlemi yapıldı. Daha sonra bu alanlara ilave olarak yaşam boyu spor alanları için tenis, voleybol, basketbol, bovling salonları dolgu yöntemi ile şehre kazandırıldı. Samsun’da toplam 478 hektar (4 bin 780 dönüm) deniz doldurularak kara parçası haline getirildi. Dolgu alanları üzerinde birçok kamu kurumu ve tesis bulunuyor.
Havza, Ladik ve Vezirköprü ilçeleri Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan, şehir merkezi ise 2. derece riskli bölgede yer alan Samsun’da 70 yıl içinde yapılmış toplam 478 hektar dolgu alanı bulunuyor. Samsun kıyılarındaki dolgu alanlarında geçmişte mevzuata aykırı binaların yapıldığını ve bu binaların muhtemel bir deprem sırasında tehlike oluşturabileceğini açıklayan OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, muhtemel bir deprem durumunda dolgu alanlarında bulunan binalarda zemin sıvılaşması nedeniyle göçmeler meydana gelebileceğine dikkat çekti. Geçmişte dolgu alanları yapılırken dökülen toprağın denizin tabanına yayıldığını belirten Prof. Ali Uzun, “Kıyılarda dolgu yapılması çok tavsiye ettiğimiz bir durum değildir. Kıyıların doğal halinin korunması çok önemlidir. Dolgu yaparken de kurallara uygun yapılmasını arzu ediyoruz. Geçmişte kamyonlarla getirilen toprağı denize döktüler. Bu toprak dalgalarla denizin tabanına yayıldı. O zamanlar bunun böyle olmaması gerektiğini söylemiştik. Dolgu mutlaka şartsa, açık denizde zeminden itibaren bir bariyer yapılmalı. Sonra onun kara tarafının doldurulması gerekiyordu. Dolgu yapılırken önde toprağı kamyonlarla döktüler ve su üzerine çıkana kadar bu devam etti. Sonra kenarına bir bariyer yapıldı. Bir depremin titreştirmesi sonucuyla veya başka bir titreşim hareketiyle bu kıyılarda göçmeler meydana gelebilir. Durum binalar yapılırsa, o binalar da zarar görecektir” diye konuştu.
"Dalga erozyonu ağaçları tahrip etti"
Samsun Atakum kıyılarında dalga erozyonuyla kıyıdaki ormanlık alanların tahrip olmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Ali Uzun, "Ağaçlar burada devrilmiş durumdadır. Yani kıyılarda bir gerileme söz konusudur. Daha önce ağaçlar burada büyüyene kadar erozyon söz konusu değildi, yoksa büyüyemezlerdi. Günümüzde şartlarda bir olumsuz gidişat söz konusudur ki, burada dalga erozyonu bu ağaçları tahrip etmiştir. Benzer geri çekilme Yeşilırmak kıyılarında da söz konusudur. Orada da daha önce yaptığımız bir çalışmada bunları tespit ettik. Bilimsel yayın olarak yayınladık. Biz tek karış toprağı denize kaptırmak istemiyoruz. Düşmana kaptırdığınız toprağı geri kazanma ihtimaliniz vardır ama denize kaptırırsanız daha geri alma ihtimali kalmayacaktır. Türkiye’de kıyılarımızın korunması gerekiyor. Kıyılarda erozyon söz konusudur. Bütün akarsular üzerinde barajlar söz konusudur. Bu barajlar deltaların alanlarını, deltalardaki birikmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple deltaların kıyılarında geri çekilmeler söz konusudur. Deniz yükseldiğinde iklim değişmesine bağlı olarak da kıyı gerilemesi yaşanabilir. Bunların hepsinin akademik, bilimsel bir karşılığı vardır. Kayalıklarda kıyı doldurmak acil çözümlerden bir tanesidir. Akarsularda ve kıyılarda yapılacak işlerin çok yönlü dikkate alınması gerekiyor" şeklinde konuştu.
“Kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina var”
Herkesin mevzuat konusunda konuşup tartıştığını ifade eden Prof. Ali Uzun, “Aslında bizim mevzuatlarımız yeterlidir. Hem depremle ilgili mevzuatlarımız hem de kıyı yönetimi hakkında mevzuatlarımız yeterlidir. Önemli olan bunlara uymaktır. Hem yöneticilerimiz hem de bunlardan yararlananların bu mevzuatlara uyması gerekmektedir. Samsun’da kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelikler çok açık bir şekilde kıyı kenar çizgisinin nereden geçeceğini, bunun nasıl tespit edileceğini, tespit edildikten sonar nasıl kullanılacağını açık bir şekilde ifade etmektedir. Samsun kıyılarında Kıyı Kanunu ve kıyı kenar çizgisini ihlal eden epeyce bina vardır. Bu binalar halen kullanılmaktadır. Çok fazla üzerine konuşulacak bir durum da değillerdir. İmar affından sonra da bu binalar biraz daha güvence altına alınmıştır. Kıyıda yapılan mevzuata aykırı yapıları sadece vatandaşa yüklemek doğru değildir. Kıyıda devlet kurumlarının da bu yönetmeliklere aykırı binaları vardır” ifadelerini kullandı.
“Geçmişte deprem oldu, gelecekte de olması muhtemeldir”
Samsun genelinde binaların mühendislik kurallarına uygun yapıldığı takdirde çökme meydana gelmeyeceğini belirten Prof. Ali Uzun, “Samsun ili toprakları içerisinden Kuzey Anadolu Fay Hattı geçmektedir. Bu bir aktif faydır ve Havza, Ladik, Vezirköprü hattından geçmektedir. Geçmişte deprem üretti ve gelecekte de üretmesi muhtemeldir. Türkiye genelinde ise ülkemizin tamamı bir deprem ülkesidir. Burada, şu alanda deprem olmaz demek çok iyimserlik olur. Ama depreme dayanıklı binalar yaparsak, depremden korkmamıza hiç gerek yoktur. Binalar inşaat tekniğine uygun yapıldıysa bir problem olmayacaktır. Ama mutlaka yönetmeliklere ve yasal mevzuatlara uygun binalar yapmak gerekiyor” açıklamasında bulundu.
"Binalar güçlü değilse yıkıp yenisi yapılmalıdır"
Zemin sıvılaşmasının sahil kesimlerde, alüvyon zeminlerde bekledikleri bir süreç olduğunu ifade eden Ali Uzun şunları söyledi:
"İnşaat teknikleri de oldukça ileri durumdadır. Her zemine uygun yapı yapılabilmektedir. Heyelanlı alanlardan kaçınmak önemlidir. Stabil, sağlam zeminlerde bina yapmayı tavsiye ediyoruz. Samsun’da da mevzuata uygun yerlerde bina yapılırsa mutlu oluruz. Son yıllarda yapılan binaların oldukça güvenilir olduğunu düşünüyorum. Bina stoklarımızın yeniden gözden geçirilmesi ve güvenli olmayan binalarımızın tespit edilmesi gerekmektedir. Bu binaların güçlendirilmesi mümkünse güçlendirilmesini, eğer mümkün değilse, bu binaları yıkıp yeniden yapmak en doğrusudur. Çünkü canın parayla fiyatı olmaz. Bir canımızın kaybolmasına artık tahammülümüz yoktur."
478 hektar dolgu
Samsun’da 70 yılda 478 hektar büyüklüğünde deniz doldurularak karaya dönüştürüldü. Samsun şehir merkezinde dolgu çalışması 1953 yılında liman inşaatı ile başladı. İlk dolgu çalışmasında liman için 49,6 hektar alan dolduruldu. Limanın çevresindeki 102 hektar alan dolduruldu. Doğu Park için 34,6 hektar, Batı Park için 84 hektar, Mert Plajı, Sevgi Gölü ve Sahil Yolu için 24,4 hektar, Bandırma Plajı için 5,5 hektar ve Canik’te sosyal tesisler için 12,9 hektar deniz dolgusu yapıldı. Doldurularak oluşturulan golf sahası ise 65 hektar büyüklüğe sahip. Tekkeköy petrol dolum sahasının arkasında 100 hektarlık dolgu işlemi yapıldı. Daha sonra bu alanlara ilave olarak yaşam boyu spor alanları için tenis, voleybol, basketbol, bovling salonları dolgu yöntemi ile şehre kazandırıldı. Samsun’da toplam 478 hektar (4 bin 780 dönüm) deniz doldurularak kara parçası haline getirildi. Dolgu alanları üzerinde birçok kamu kurumu ve tesis bulunuyor.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.