Tasavvuf Yaz Okulu’nu tamamlayan 102 katılımcıya sertifika
Tasavvuf Yaz Okulu’nu tamamlayan 102 katılımcıya sertifika
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından Kerim Vakfı’nın destekleriyle gerçekleştirilen Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulu Programı, halka açık seminerle tamamlandı. Tasavvuf araştırmalarının önde gelen isimlerinin ders verdiği yaz okulunu tamamlayan on bir farklı ülkeden 102 katılımcıya sertifikaları takdim edildi.
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Kerim Vakfının destekleriyle düzenlenen Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulu, halka açık seminerle kapandı. Akademik düzeyde tasavvuf araştırmalarını konu alan uluslararası yaz okuluna yurt içi ve yurt dışından yoğun ilgi gösterildi.
102 öğrenci sertifika aldı
16 – 29 Temmuz 2018 tarihlerinde gerçekleşen Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulu, yurt dışından Carl W. Ernst, Sachiko Murata, William C. Chittick, James Morris ve Mohammed Rustom, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nden, Emine Yeniterzi, Cangüzel Güner Zülfikar, Mahmud Erol Kılıç ve Muhammed Bedirhan’ın da yer aldığı geniş bir akademik kadroyla gerçekleştirildi.
Toplam 100 saatlik program kapsamında tasavvuf araştırmalarında metot ve İslam araştırmaları literatürünü konu alan, tasavvuf metinlerinin incelendiği bir lisansüstü ders verildi. Ayrıca, seminerler, Osmanlı Türkçesi ve Arapça tasavvuf metinleri yakın okuma dersleri yapıldı ve halka açık üç panel düzenlendi. Ders içerikleri doğrultusunda, Süleymaniye Kütüphanesi ve Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde incelemelerde bulunuldu. Türkiye dışında, Almanya, ABD, Çin, Hindistan, İngiltere, İran, Japonya, Kanada, Pakistan ve Umman’dan toplam 102 öğrenci programa katılarak sertifika aldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İlmin artması yetmiyor. İlmin amele dönüşmesi, ilmiyle amil olmak önemli”
Seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tasavvuf Yaz Okulu’na katılanlar bir aile olmuş. Aileyi bir arada tutan en önemli bağ sevgidir, muhabbettir, dostluktur, kardeşliktir, uhuvvettir” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bağın devam etmesi çok önemli. İnsanın yaşamı boyunca Allah’ı unutmamayı ve yaratılış gayesine uygun yaşamayı başarması çok önemli. Geçenlerde okuduğum bir Hadis-i Şerifte ‘Ümmetim için en çok korktuğum şey ilmi arttığı halde hidayeti artmayan alimlerdir. İlmi artıp da hidayeti artmayan kişiler Allah’tan uzaklaşırlar’ diyordu. Yani ilmin artması yetmiyor. İlmin amele dönüşmesi, ilmiyle amil olmak önemli.”
“Kişinin iç kalibrasyonunu sağlamak için kendi zihinsel jürisi olmalı”
Tasavvuftaki birinci şartın farkındalığı artırmak olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizim kalite yönetiminde üzerinde durduğumuz bir şey vardır, eleştiriyi armağan olarak kabul ediyoruz. Bunun için, bir insan ne kadar iyi niyetli de olsa, ne kadar faziletli de olsa ne kadar vatansever, iyiliksever de olsa o insanın içerisinde onun iyi niyetli olması, fazilet sahibi güzel konulara vurgu yapması onun hata yapmayacağı anlamına gelmez. İnsanı hata yapmaktan koruyan şey hesap verme duygusudur. Allah’a, vicdanımıza, topluma, yasalara karşı hesap verme duygusu. İçimizde bu duyguyu kaybetmezsek ancak ilmimizle amel edebiliriz. Eleştirisel düşünceyi önce kendi nefsimize yapmamız lazım ve ilk zaferi nefsimize karşı kazanmamız lazım. Vicdan için iç ölçü, iç bekçi zihinsel jüri gereklidir. Kendi iç kalibrasyonumuzu bu şekilde sağlamış oluruz. Ve bu hayat boyu devam eder” dedi.
“Tövbe ve istiğfar kendi nefsimize karşı verdiğimiz savaşın en önemli göstergesi”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuşmasını şöyle tamamladı: “Tıpta mikroplara karşı korunma mekanizmasına karşı temizlik hassasiyetiniz varsa, mikrop gelse bile farkında olmadan temizliyorsunuz. İslamiyet manevi hijyen olarak ne koymuş diye düşünüyorum; tövbe ve istiğfarı koymuş. Tövbe ve istiğfar aslında kendi nefsimize karşı verdiğimiz savaşın, mücadelenin en önemli göstergesidir. İslamiyet, insanın nefsiyle yaptığı cihadı büyük cihat olarak görüyor. Tasavvuf Yaz Okulunda bunların taktiklerini, stratejilerini, yöntemlerini öğrendiniz. Bunları devam ettirebilmek önemli.”
Cemalnur Sargut: “65 yıllık hayalim bu yıl gerçekleşti”
Seminerin moderatörlüğünü yürüten Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut, “Öğrendiğimiz her şeyi yaşar hale getirebilmek için gayret etmeliyiz. Hepimizin çok şükür ki çok hatası var. Hakikaten insanı Allah’a yaklaştırıyor. Hz. Mevlana ‘İnsanı Allah’tan uzak tutan iki şey vardır. Biri sıhhati, diğeri parası’ diyor. Onun için bütün kaybettiğimiz şeyler bizi Allah’a yaklaştırır. Hiçbir şeye üzülmeden bir kapı kapandıktan sonra yeni kapının açılacağını mutlaka çok iyi bilmek lazım” diye konuştu.
Tasavvuf global bir lisan
Tasavvuf’un global bir lisan olduğunu vurgulayan Cemalnur Sargut konuşmasına şöyle devam etti: “65 yıllık hayalim bu yıl gerçekleşti. Çocukların mutluluğunu görmek, ders aldıkları hocalardan nasıl etkilendiklerini dinlemek, yurt dışından gelen arkadaşlarımızın samimi, sevgi dolu ailemize katılmaları beni çok mutlu etti. Türkiye’den ibaret olmayan dünyaya açılan bir perde aralanmış oluyor. Bütün bunlar, 1920’li yıllarda Hocam Kenan Rifai hazretlerinin, ‘Bir gün mutlaka, tasavvuf akademilerde okutulacaktır. Ben de o devirde yaşasaydım, profesör olurdum’ demeleriyle alakalı. Yani devirler değişir, tasavvufun özü değişmez. Öğretim yerleri değişir, tekkeler kapanır, açılır. Fakat hakiki tekke olan gönlü tertemiz yapalım ki her halimiz hocamızın öğretilerini etrafa gösterir şekilde olsun. Bir de Rektör hocamızın buyurdukları gibi, yaptığımız güzel işi kendimizden zannedersek, işte asıl o zaman felakete uğrarız. Bir dileğim var, sık sık bir araya gelip bu birlik ve beraberliği dünyaya göstermek. Birlik içinde Allah’a yaklaşma yolunu bulmak zorundayız. Bu yüzden de Hz. Ali’nin buyurmuş olduğu gibi, ‘Ben önce kusur görücü gözlerimi kör ettim, artık kusur görmüyorum’ diyor. Bunu yapabilirsek, biz birlik ve beraberliğimizle önce memleketimize sonra bütün dünyaya örnek olacağız ben inanıyorum.”
William Chittick: “Kuran-ı Kerim’i ezbere bilen ama manasından bihaber birçok insan var”
Tasavvuf Yaz Okulunda ders veren eğitimcilerden Prof. Dr. William Chittick yaptığı konuşmada “Ben İslamiyet’e giriş dersi veriyorum. Dersime katılan Müslüman öğrencilerin de maalesef yeterli bilgileri yok. Müslüman ülkelerden gelenler ailelerinden, mollalardan duydukları bilgilere hakimler. Gayrimüslimlere ders vermek bazen daha kolay çünkü İslamiyet’le ilgili önyargıları yok. Kuran-ı Kerim’i ezbere bilen birçok insan var ama maalesef manasından bihaber ve cahiller. Bizim akademik olarak İslamiyet’i öğretme tarzımız genel bir resim. İslamiyet’le ilgili bütün gelenekleri de içeren genel bir resmi öğretmeye çalışıyoruz. Tasavvuf çok zengin kaynaklara sahip, bu nedenle de çok önemli” dedi.
Sachiko Murata: “Tasavvuf, İslam’ın ruhudur”
Tasavvufun İslam’ın ruhu olduğunu belirten Sachiko Murata ise “Tasavvuf, ihsanı ifade eder. Eğer Tasavvuf olmasaydı İslam Çin’e gidemezdi, başka doğu ülkelerine de gidemezdi. İyi ameller işlemek İslam’ı öğretmekteki en önemli unsurdur. Genç insanlar maneviyat arayışındalar. Bu nedenle batıda Tasavvuf anlatmak çok önemli” dedi.
Mohammed Rustom: “Bu araştırmalar alternatif bir dünya görüşü sunuyor”
Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulunun kapanış panelinde konuşmacı olarak yer alan Mohammed Rustom, düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Tasavvuf araştırmalarının batıdaki önemi hakkında birkaç şey söylemek isterim. Ben felsefe ve din okudum. Ama 3. yılımda Tasavvufu duydum. Müslüman bir ailede yaşadım ama William Chittick gibi isimleri sonradan duydum. Benim derslerime Müslümanlar genelde gelmiyordu, haram olduğunu düşünüyorlardı, daha çok gayrimüslimler geliyordu. Tasavvufa uzak olan Müslümanlar, derslere girenler kendi eğitimlerinde ne kadar çok eksikler olduğunu görüyorlar. Modern akademilerde tasavvufu öğretirken teorik yazıların ötesine geçerek akli kanıtlarla da temellendirerek, hocaların, mutasavvıfların yazdıklarını, biyografileri okuyarak aktarmak gerekir. Bu araştırmalar öğretiler alternatif bir dünya görüşü sunuyor, modern seküler hayat içerisinde cevap bulamadıkları şeylere alternatif bakış açısı veriyor.”
James Morris: “Tasavvufu yaşayın ve paylaşın”
“Saflaşma noktasına dikkat çekmek istiyorum. Bu saflaşmadan sonra, tasfiyeden sonra şöyle bir noktaya gelmek lazım, muhsinun ve muslihun arasında olmak. O zaman hayat güzelleşiyor” diyen James Morris, ”Almak, paylaşmak hayata barış ve güzellik getirmek. Tasavvufu tüketmek çok kolay ama bu yolda olanlara şunu söylüyorum; bunu tüketmekle kalmayın, yaşayın ve paylaşın. İlişkiler, psikoloji, insanın gelişimi gibi alanlarda Tasavvuf çok faydalı olabilir. Birçok farklı disiplindeki alanlarda Tasavvufun yararı olabilir. Bu nedenle paylaşmamız ve göstermemiz lazım. Sadece Tasavvuf içinde değil hayat içinde birçok yere yansıtmak lazım” tavsiyesinde bulundu. Üsküdar Üniversitesi Televizyonu’ndan canlı yayınlanan program katılımcılara sertifikalarının verilmesinin ardından gerçekleştirilen panel ile tamamlandı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.