Türkiye masaya yumruğunu vurdu: Zerre kadar umurumuzda değil

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.07.2019 - 12:22, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:39 2150+ kez okundu.
 

Türkiye masaya yumruğunu vurdu: Zerre kadar umurumuzda değil

Haber7 yazarı Taha Dağlı, AB'nin aldığı yaptırım kararıyla alakalı "AB'nin yaptırımı neden kıytırık çıktı?" adlı bir köşe yazısı kaleme aldı. Uygulanan yaptırım maddelerini tek tek inceleyen ve bunların Türkiye'yi etkileyecek yaptırımlar olmadığını aktaran Dağlı, "AB'nin o tehdidi Türkiye'nin zerre kadar umurunda olmadı. Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye'yi de ağır bir cezaya çarptırılamazlar" dedi.
İşte Taha Dağlı'nın o yazısı; AB, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yasal faaliyetlerine karşı 4 maddelik bir yaptırım listesi hazırladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu o karar için “kıytırık” dedi, “yaptırım bile denemez” dedi, “Türkiye’yi etkileyecek bir şey değil” diye de ekledi. Şimdi AB’nin yaptırım listesine bir bakalım. Türkiye AB ile müzakere sürecinde olduğu için 2020 yılından itibaren mali yardım planı vardı, AB’nin yaptırım listesindeki ilk madde o planla ilgili ve söz konusu mali yardımda kesinti öngörüyor. Bu kesinti 2020’dan sonrası için üstelik AB zaten 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye’ye bu fondan kesinti uyguluyordu. Yani bu yeni bir durum değil. AB zaten o fonu kesmişti, şu an için AB kestiği yardımda kesinti ilan etmiş oldu. Yaptırım listesinin ikinci maddesi havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması. İzah edildiği gibi ortada bir anlaşma zaten yok. Sadece müzakere var, askıya almakla tehdit ettikleri de o müzakereler. Kaldı ki havacılık anlaşması süreci başından bu yana “ölü doğmuş bir anlaşma” olarak tanımlanmıştı. Üçüncü madde, ticari ilişkilerde üst düzey diyaloğun sonlandırılması. AB, son 4-5 yıldır Türkiye’yle bir çok konuda krizler yaşadığından bu diyalog da o süreçte defalarca sonlandırılmıştı. AB, bu yaptırım maddesiyle olmayan bir diyaloğun sonlandırılmasından bahsetmiş oluyor. Dördüncü madde Avrupa Yatırım Bankasının destek kredilerini gözden geçirme tavsiyesi. Maddede açıklandığı gibi ortada bir müeyyide kararı bulunmamakta. AB’nin yaptırım listesi bundan ibaret. Bağlayıcılığı olmayan, tavsiye niteliğinde, içi boş, Türkiye’ye yönelik hiçbir somut adımın atılamayacağı bir liste. Adı yaptırım ama ortada yaptırım falan yok. Olamaz da zaten.Çünkü AB’nin Türkiye’ye yönelik öyle ağır bir yaptırım uygulama gücü de yok cesareti de. Neden mi? Bir kere şu var. Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’yi ağır bir cezaya çarptırılamazlar. Eğer böyle bir adım atmaya kalkarlarsa, Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgazın Avrupa’ya transferinde sorun yaşayabilirler.AB üyesi ülkelerin bir kısmı doğalgazın Türkiye üzerinden kendilerine ulaşacağını biliyor. Bu durumu Türkiye’yi kızdırarak ya da karşılarına alarak riske sokmak istemiyorlar. AB’nin Türkiye’ye zorunlu ihtiyaç duyduğu bir diğer başlık, göçmen anlaşması. 2015 yaz aylarında Suriyeliler Avrupa sınırlarına dayandığında AB ülkeleri ne yapacağını şaşırmıştı, sınırlarını kapatanlar, tel örgülerle saranlar olmuştu. Suriyeli mülteciler meselesi AB için bir kabustu ve onları bu kabustan kurtaran Türkiye’ydi. AB ile Türkiye arasında mülteci anlaşması var. Üstelik Türkiye geri kabul dahil anlaşmanın tüm maddelerini 2015’ten bu yana harfiyen yerine getiriyor. AB ise yükümlülüklerinin tamamında sınıfta kaldı. Suriyeliler toplamda 6 milyar Euro yardım yapacaklardı, yapmadılar. Türkiye’yle müzakerelerde yeni fasıllar açacaklardı, açmadılar. 2013’ten bu yana geçerli olmasına rağmen Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını kaldıracaklardı, kaldırmadılar. Türkiye’nin AB için ekonomik değerini ve AB’nin şu an içerisinde bulunduğu hem ekonomik, hem siyasi hem de sosyolojik sıkıntıları ve krizleri de hesaba katacak olursak, AB’nin Türkiye’ye yaptırım uygulama cesaretinin olmadığını çok net görebiliriz. Bunun örneğini daha önce de gördük. Mesela Türkiye, FETÖ ve PKK terör örgütleriyle mücadele ederken AB, “terörle mücadelede reform yapın aksi takdirde müzakereleri sonlandırırız” tehdidi savurmuştu. Terörle mücadelede reformdan kast ettikleri “teröristlerin yakasını rahat bırakın” demekti. AB’nin o tehdidi Türkiye’nin zerre kadar umurunda olmadı. Sonrasında Avrupa Parlamentosunda “müzakereleri askıya alma” tavsiyesi kararı kabul edildi. Ancak Avusturya hariç hiçbir AB üyesi ülke bu tavsiye kararına uymadı, uyamadı. Hepsi bir kenara, AB’nin Türkiye’ye karşı içi boş da olsa “yaptırım” gibi tehditler savurması bile kabullenemez. Zira o kıytırık yaptırımın sebebi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gasp edilmeye çalışılan doğalgazı için verdiği mücadele. Türkiye yasa dışı bir şey yapmıyor, Akdeniz’e kıyısı bile olmayan ülkeler Rumlar üzerinden doğalgaz rezervlerini parsellerken Türkiye uluslararası hukuktan doğan kendi yasal haklarını korumaya çalışıyor.
Haber7 yazarı Taha Dağlı, AB'nin aldığı yaptırım kararıyla alakalı "AB'nin yaptırımı neden kıytırık çıktı?" adlı bir köşe yazısı kaleme aldı. Uygulanan yaptırım maddelerini tek tek inceleyen ve bunların Türkiye'yi etkileyecek yaptırımlar olmadığını aktaran Dağlı, "AB'nin o tehdidi Türkiye'nin zerre kadar umurunda olmadı. Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye'yi de ağır bir cezaya çarptırılamazlar" dedi.

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı;

AB, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yasal faaliyetlerine karşı 4 maddelik bir yaptırım listesi hazırladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu o karar için “kıytırık” dedi, “yaptırım bile denemez” dedi, “Türkiye’yi etkileyecek bir şey değil” diye de ekledi.

Şimdi AB’nin yaptırım listesine bir bakalım.

Türkiye AB ile müzakere sürecinde olduğu için 2020 yılından itibaren mali yardım planı vardı, AB’nin yaptırım listesindeki ilk madde o planla ilgili ve söz konusu mali yardımda kesinti öngörüyor.

Bu kesinti 2020’dan sonrası için üstelik AB zaten 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye’ye bu fondan kesinti uyguluyordu. Yani bu yeni bir durum değil. AB zaten o fonu kesmişti, şu an için AB kestiği yardımda kesinti ilan etmiş oldu.

Yaptırım listesinin ikinci maddesi havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması.

İzah edildiği gibi ortada bir anlaşma zaten yok.

Sadece müzakere var, askıya almakla tehdit ettikleri de o müzakereler.

Kaldı ki havacılık anlaşması süreci başından bu yana “ölü doğmuş bir anlaşma” olarak tanımlanmıştı.

Üçüncü madde, ticari ilişkilerde üst düzey diyaloğun sonlandırılması.

AB, son 4-5 yıldır Türkiye’yle bir çok konuda krizler yaşadığından bu diyalog da o süreçte defalarca sonlandırılmıştı. AB, bu yaptırım maddesiyle olmayan bir diyaloğun sonlandırılmasından bahsetmiş oluyor.

Dördüncü madde Avrupa Yatırım Bankasının destek kredilerini gözden geçirme tavsiyesi.

Maddede açıklandığı gibi ortada bir müeyyide kararı bulunmamakta.

AB’nin yaptırım listesi bundan ibaret. Bağlayıcılığı olmayan, tavsiye niteliğinde, içi boş, Türkiye’ye yönelik hiçbir somut adımın atılamayacağı bir liste.

Adı yaptırım ama ortada yaptırım falan yok.

Olamaz da zaten.Çünkü AB’nin Türkiye’ye yönelik öyle ağır bir yaptırım uygulama gücü de yok cesareti de.

Neden mi?

Bir kere şu var.

Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’yi ağır bir cezaya çarptırılamazlar.

Eğer böyle bir adım atmaya kalkarlarsa, Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgazın Avrupa’ya transferinde sorun yaşayabilirler.AB üyesi ülkelerin bir kısmı doğalgazın Türkiye üzerinden kendilerine ulaşacağını biliyor.

Bu durumu Türkiye’yi kızdırarak ya da karşılarına alarak riske sokmak istemiyorlar.

AB’nin Türkiye’ye zorunlu ihtiyaç duyduğu bir diğer başlık, göçmen anlaşması.

2015 yaz aylarında Suriyeliler Avrupa sınırlarına dayandığında AB ülkeleri ne yapacağını şaşırmıştı, sınırlarını kapatanlar, tel örgülerle saranlar olmuştu.

Suriyeli mülteciler meselesi AB için bir kabustu ve onları bu kabustan kurtaran Türkiye’ydi.

AB ile Türkiye arasında mülteci anlaşması var.

Üstelik Türkiye geri kabul dahil anlaşmanın tüm maddelerini 2015’ten bu yana harfiyen yerine getiriyor.

AB ise yükümlülüklerinin tamamında sınıfta kaldı.

Suriyeliler toplamda 6 milyar Euro yardım yapacaklardı, yapmadılar.

Türkiye’yle müzakerelerde yeni fasıllar açacaklardı, açmadılar.

2013’ten bu yana geçerli olmasına rağmen Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını kaldıracaklardı, kaldırmadılar.

Türkiye’nin AB için ekonomik değerini ve AB’nin şu an içerisinde bulunduğu hem ekonomik, hem siyasi hem de sosyolojik sıkıntıları ve krizleri de hesaba katacak olursak, AB’nin Türkiye’ye yaptırım uygulama cesaretinin olmadığını çok net görebiliriz.

Bunun örneğini daha önce de gördük.

Mesela Türkiye, FETÖ ve PKK terör örgütleriyle mücadele ederken AB, “terörle mücadelede reform yapın aksi takdirde müzakereleri sonlandırırız” tehdidi savurmuştu.

Terörle mücadelede reformdan kast ettikleri “teröristlerin yakasını rahat bırakın” demekti.

AB’nin o tehdidi Türkiye’nin zerre kadar umurunda olmadı.

Sonrasında Avrupa Parlamentosunda “müzakereleri askıya alma” tavsiyesi kararı kabul edildi.

Ancak Avusturya hariç hiçbir AB üyesi ülke bu tavsiye kararına uymadı, uyamadı.

Hepsi bir kenara, AB’nin Türkiye’ye karşı içi boş da olsa “yaptırım” gibi tehditler savurması bile kabullenemez.

Zira o kıytırık yaptırımın sebebi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gasp edilmeye çalışılan doğalgazı için verdiği mücadele.

Türkiye yasa dışı bir şey yapmıyor, Akdeniz’e kıyısı bile olmayan ülkeler Rumlar üzerinden doğalgaz rezervlerini parsellerken Türkiye uluslararası hukuktan doğan kendi yasal haklarını korumaya çalışıyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.