Üzerinden tam 22 yıl geçti!

YURT HABERLERİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.02.2019 - 10:58, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:38 2769+ kez okundu.
 

Üzerinden tam 22 yıl geçti!

Bugün, 28 Şubat Post-Modern darbesinin 22. yılı. Türkiye'de sivil siyasete; asker tarafından bir kez daha, o gün müdahale edildi. Ancak Ordu yönetime bizzat el koymadığı için tarihe adı 'post-modern darbe' diye geçti. “28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek" açıklaması hafızalardan silinmedi. 21 yıl sonra mahkeme süreci “darbe” olarak niteledi ve dönemin aktörü 21 isim müebbet hapse çarptırıldı. 28 Şubat'a giden sürecin öncesi ve sonrasında neler yaşanmıştı... Fevzi Çakır ve Mehmet Akif Ersoy, HABERTÜRK okurları için kaleme aldı
28 Şubat süreci, 1995 genel seçimleriyle başladı. Merhum Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi, oyların yüzde 21.37'sini alarak sandıktan birinci parti çıktı. Milli Görüş Hareketi, Türk siyasi tarihinde ilk kez hükümeti kurma hakkı elde etti. Ancak teamüllerin aksine, hükümeti kurma görevi birinci olan Refah Partisi’ne verilmedi. ÇİLLER VE YILMAZ HÜKÜMET KURAMADI İlk olarak DYP Lideri Tansu Çiller, Çiller hükümeti kuramayınca da ANAP Lideri Mesut Yılmaz hükümet kurmaya çalıştı ama o da başaramadı. Ordu, Refah Partisi’nin iktidar ortağı olmasını istemiyordu. Diğer partilere de, "Erbakan ile hükümet kurmayın" baskısı yapıldığı dilden dile dolanıyordu. REFAH-YOL HÜKÜMETİ KURULDU Seçimlerden 6 ay sonra, Temmuz 1996'da, uzun pazarlıklar sonucu Necmettin Erbakan başbakanlığında DYP ile RP, REFAH-YOL olarak adlandırılan hükümeti kurdu. Askeri çevrelerin bu hükümetten rahatsızlığı daha ilk günden konuşulmaya başladı. ERBAKAN’IN GİRİŞİMLERİ Başbakan Erbakan ilk resmi ziyaretini İran'a yaptı. Ardından da Libya'ya gitti. Bu ziyaretler siyasette tansiyonu yükseltti. Erbakan, "çadır görüşmesinde", Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin Türkiye aleyhine söylediği sözlere gerekli yanıtı vermemekle suçlandı. Erbakan, o dönem İslam Dünyası ile işbirliğinin artırılmasını istiyordu. İslam ortak pazarı için G7'ye karşı D8'i gündeme getirdi. İslam Dinarı, İslam NATO gücü gibi önerilerde bulundu. SUSURLUK KAZASI 28 Şubat sürecinde Türkiye'yi derinden etkileyen bir skandal da ortaya çıktı. 3 Kasım 1996’da, Türkiye'nin derin devlet yapılanmasını ortaya çıkaran Susurluk'taki trafik kazası meydana geldi. Mafya, siyaset, polis üçgeni açığa çıktı. Susurluk skandalı, koalisyon ortağı DYP’ye kadar uzandı. Kamuoyundaki tepki büyüyordu; "sürekli aydınlık için, bir dakika karanlık" eylemleri başladı. CEMAAT LİDERLERİNE İFTAR Takvimler 11 Ocak 1997'yi gösterdiğinde Başbakanlık Konutu’nda bir iftar verildi. Ev sahibi Necmettin Erbakan'ın iftarına tarikat ve cemaat liderleri de davetliydi. Bu iftar, askerle hükümet arasındaki ilişkileri iyice gerdi. PSİKOLOJİK SAVAŞ Ve asker, Refah Partisi iktidarına karşı bir psikolojik savaş başlattı. Batı Çalışma Grubu (BÇG) isimli bir oluşumla, Refah Partisi'nin tüm faaliyetleri izlemeye alındı. Artık müdahalenin ayak sesleri duyuluyordu. 26 Ocak 1997'de, Gölcük'teki Donanma Komutanlığı’nda; üç gün süren olağanüstü şura düzenlendi. Konu; irtica, hedef ise iktidardı. SİNCAN’DA TANKLAR YÜRÜDÜ 31 Ocak 1997'de Refah Partili Ankara Sincan Belediyesi Kudüs Gecesi düzenledi. Askerin bu etkinliğe tepkisi Sincan'da tankları yürütmek oldu. Bu hamle ile asker siyasete net şekilde müdahale ediyordu. “İRTİCA” GÜNDEMLİ KRİTİK MGK Tarihler 28 Şubat 1997'yi gösterdi... Milli Güvenlik Kurulu (MGK) "irtica" gündemiyle toplandı. Tam 9 saat sürdü MGK. 18 maddelik bir bildiri yayımlandı. Laiklik vurgusu yapıldı, tarikatların yasaklanması; temel eğitimin 8 yıla çıkarılması istendi. İrticai faaliyetlere karıştıkları iddiasıyla TSK'daki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmesinin önüne geçilmesi talep edildi. MGK Genel Sekreterliği, "kararlar uygulanmazsa yaptırımlar gelir" dedi. ERBAKAN İSTİFA ETTİ MGK sonrası Erbakan hükümeti üzerindeki baskılar her geçen gün artırıldı. İrtica brifingleri sürekli gündemdeydi. 28 Şubat MGK kararlarından 4 ay sonra; 18 Haziran 1997'de Erbakan istifa etmek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in hükümet kurma görevini verdiği Mesut Yılmaz, ANASOL-D Hükümeti’ni kurdu. Bir yıl sonra da Refah Partisi kapatıldı, Erbakan dahil birçok parti yöneticisine siyaset yasağı getirildi. FETÖ ELEBAŞI GÜLEN ÖN SAFLARDAYDI FETÖ Elebaşı Fetullah Gülen, o günlerde de ön saflardaydı. REFAH-YOL hükümetini eleştirdi. Askerin, 28 Şubat girişimini destekledi. "Beceremedin çekil" manşeti de bizzat onun ağzından atıldı. 21 İSME MÜEBBET HAPİS CEZASI Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 13 Nisan 2018’de kararını açıkladı. Mahkeme, 28 Şubat sürecini, “hükümeti devirmeye yönelik girişim” yani “darbe” olarak değerlendirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir, Harekât Başkanı Orgeneral Çetin Doğan ve eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Davanın temyiz süreci devam ediyor. SİVİL AYAK SORUŞTURMASI Dönemin askeri aktörleri yargılandı. Ancak bu yargılama sürecin mağdur ettiği isimleri tatmin etmedi. Mağdurlar; sürecin “üniversiteler, işadamları, medya, sivil toplum kuruluşları ve yargı” gibi sivil aktörlerinin de yargı önünde hesap vermesini istiyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu konuda bir soruşturması var. Ancak soruşturma kapsamında bugüne kadar somut bir adım atılmadı.
Bugün, 28 Şubat Post-Modern darbesinin 22. yılı. Türkiye'de sivil siyasete; asker tarafından bir kez daha, o gün müdahale edildi. Ancak Ordu yönetime bizzat el koymadığı için tarihe adı 'post-modern darbe' diye geçti. “28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek" açıklaması hafızalardan silinmedi. 21 yıl sonra mahkeme süreci “darbe” olarak niteledi ve dönemin aktörü 21 isim müebbet hapse çarptırıldı. 28 Şubat'a giden sürecin öncesi ve sonrasında neler yaşanmıştı... Fevzi Çakır ve Mehmet Akif Ersoy, HABERTÜRK okurları için kaleme aldı


28 Şubat süreci, 1995 genel seçimleriyle başladı. Merhum Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi, oyların yüzde 21.37'sini alarak sandıktan birinci parti çıktı. Milli Görüş Hareketi, Türk siyasi tarihinde ilk kez hükümeti kurma hakkı elde etti. Ancak teamüllerin aksine, hükümeti kurma görevi birinci olan Refah Partisi’ne verilmedi.

ÇİLLER VE YILMAZ HÜKÜMET KURAMADI

İlk olarak DYP Lideri Tansu Çiller, Çiller hükümeti kuramayınca da ANAP Lideri Mesut Yılmaz hükümet kurmaya çalıştı ama o da başaramadı. Ordu, Refah Partisi’nin iktidar ortağı olmasını istemiyordu. Diğer partilere de, "Erbakan ile hükümet kurmayın" baskısı yapıldığı dilden dile dolanıyordu.


REFAH-YOL HÜKÜMETİ KURULDU

Seçimlerden 6 ay sonra, Temmuz 1996'da, uzun pazarlıklar sonucu Necmettin Erbakan başbakanlığında DYP ile RP, REFAH-YOL olarak adlandırılan hükümeti kurdu. Askeri çevrelerin bu hükümetten rahatsızlığı daha ilk günden konuşulmaya başladı.

ERBAKAN’IN GİRİŞİMLERİ

Başbakan Erbakan ilk resmi ziyaretini İran'a yaptı. Ardından da Libya'ya gitti. Bu ziyaretler siyasette tansiyonu yükseltti. Erbakan, "çadır görüşmesinde", Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin Türkiye aleyhine söylediği sözlere gerekli yanıtı vermemekle suçlandı. Erbakan, o dönem İslam Dünyası ile işbirliğinin artırılmasını istiyordu. İslam ortak pazarı için G7'ye karşı D8'i gündeme getirdi. İslam Dinarı, İslam NATO gücü gibi önerilerde bulundu.

SUSURLUK KAZASI

28 Şubat sürecinde Türkiye'yi derinden etkileyen bir skandal da ortaya çıktı. 3 Kasım 1996’da, Türkiye'nin derin devlet yapılanmasını ortaya çıkaran Susurluk'taki trafik kazası meydana geldi. Mafya, siyaset, polis üçgeni açığa çıktı. Susurluk skandalı, koalisyon ortağı DYP’ye kadar uzandı. Kamuoyundaki tepki büyüyordu; "sürekli aydınlık için, bir dakika karanlık" eylemleri başladı.

CEMAAT LİDERLERİNE İFTAR

Takvimler 11 Ocak 1997'yi gösterdiğinde Başbakanlık Konutu’nda bir iftar verildi. Ev sahibi Necmettin Erbakan'ın iftarına tarikat ve cemaat liderleri de davetliydi. Bu iftar, askerle hükümet arasındaki ilişkileri iyice gerdi.

PSİKOLOJİK SAVAŞ

Ve asker, Refah Partisi iktidarına karşı bir psikolojik savaş başlattı. Batı Çalışma Grubu (BÇG) isimli bir oluşumla, Refah Partisi'nin tüm faaliyetleri izlemeye alındı. Artık müdahalenin ayak sesleri duyuluyordu. 26 Ocak 1997'de, Gölcük'teki Donanma Komutanlığı’nda; üç gün süren olağanüstü şura düzenlendi. Konu; irtica, hedef ise iktidardı.


SİNCAN’DA TANKLAR YÜRÜDÜ

31 Ocak 1997'de Refah Partili Ankara Sincan Belediyesi Kudüs Gecesi düzenledi. Askerin bu etkinliğe tepkisi Sincan'da tankları yürütmek oldu. Bu hamle ile asker siyasete net şekilde müdahale ediyordu.

“İRTİCA” GÜNDEMLİ KRİTİK MGK

Tarihler 28 Şubat 1997'yi gösterdi... Milli Güvenlik Kurulu (MGK) "irtica" gündemiyle toplandı. Tam 9 saat sürdü MGK. 18 maddelik bir bildiri yayımlandı. Laiklik vurgusu yapıldı, tarikatların yasaklanması; temel eğitimin 8 yıla çıkarılması istendi. İrticai faaliyetlere karıştıkları iddiasıyla TSK'daki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmesinin önüne geçilmesi talep edildi. MGK Genel Sekreterliği, "kararlar uygulanmazsa yaptırımlar gelir" dedi.


ERBAKAN İSTİFA ETTİ

MGK sonrası Erbakan hükümeti üzerindeki baskılar her geçen gün artırıldı. İrtica brifingleri sürekli gündemdeydi. 28 Şubat MGK kararlarından 4 ay sonra; 18 Haziran 1997'de Erbakan istifa etmek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in hükümet kurma görevini verdiği Mesut Yılmaz, ANASOL-D Hükümeti’ni kurdu. Bir yıl sonra da Refah Partisi kapatıldı, Erbakan dahil birçok parti yöneticisine siyaset yasağı getirildi.

FETÖ ELEBAŞI GÜLEN ÖN SAFLARDAYDI

FETÖ Elebaşı Fetullah Gülen, o günlerde de ön saflardaydı. REFAH-YOL hükümetini eleştirdi. Askerin, 28 Şubat girişimini destekledi. "Beceremedin çekil" manşeti de bizzat onun ağzından atıldı.

21 İSME MÜEBBET HAPİS CEZASI

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 13 Nisan 2018’de kararını açıkladı. Mahkeme, 28 Şubat sürecini, “hükümeti devirmeye yönelik girişim” yani “darbe” olarak değerlendirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir, Harekât Başkanı Orgeneral Çetin Doğan ve eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Davanın temyiz süreci devam ediyor.

SİVİL AYAK SORUŞTURMASI

Dönemin askeri aktörleri yargılandı. Ancak bu yargılama sürecin mağdur ettiği isimleri tatmin etmedi. Mağdurlar; sürecin “üniversiteler, işadamları, medya, sivil toplum kuruluşları ve yargı” gibi sivil aktörlerinin de yargı önünde hesap vermesini istiyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu konuda bir soruşturması var. Ancak soruşturma kapsamında bugüne kadar somut bir adım atılmadı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.