Nihat Güç
Köşe Yazarı
Nihat Güç
 

Günaha düşmek Mi? Günahta Yüzmek mi? -2-

Şeytan ve avanelerinin özgürlük şarkılarını her an kulağımıza fısıldadığı bu dünya serüveninde bir Müslümanın günah işleme özgürlüğü olamaz. Yusuf (a.s.)’ın kardeşlerinin dediği gibi “hele şu günahı da işleyeyim” deme lüksüne de sahip değildir. Çünkü ömür kısa, sermaye az, yol uzun, yük ağır, düşman amansızdır. Yaptıklarımızın, beklentimizi karşılayacağından tam manasıyla da emin değiliz. Bir insan için iman ettiğini söylemek büyük bir olaydır. Birçok şeyin başlangıcı olduğu gibi sonucu da olabilir. İman etmek; günahlara set çekmek, sevaplara kucak açmaktır. İman etmek; Allah’ın yasakladıklarının cismine ve ismine bakmaksızın önüne, arkasına, sağına ve soluna set ve bent çektiğini ilan etmektir cümle aleme, hem de Allah’ı şahit kılarak. İman etmek; günah işlememeye söz vermektir Yüce Rabbine. Dile getireceğimiz şu hadis bu konudaki önemli delillerimizden biridir: “Zina eden kişi zina ettiği sıra, mümin olduğu halde zina etmez. Hırsızlık yapan kişi hırsızlık ettiği sıra, mümin olduğu halde hırsızlık etmez, içki içen kişi içki içtiği sıra, mümin olduğu halde içki içmez.” (Buhari, Esribe, 1) Asıl soru şu? “Bizim doğrularımız ile bu hadislerin dile getirdiği doğrular uyuşuyor mu?” Şahsen iman ettiğini dile getiren bir Müslümanın “günaha düşmek” konusunu yağan karın ardından buz tutmuş bir zemin üzerinde yürümesine benzetirim. Donmuş bir zeminde yürürken her insan gayr-i ihtiyari olarak yere düşebilir, kafasını zemine çarpabilir, kolunu kanadını kırabilir de. Bu normal bir durumdur ve buz tutmuş bir zeminde yürüyen her insanın başına gelebilecek işlerdendir. Ancak hiçbir insan düşmek istemez böylesi mekanlarda ve zamanlarda. Buz pistine dönmüş mekanlarda siz istediğiniz kadar önlem alın, yine de ayağınız kayabilir ve yere kapanabilirsiniz. Bu istenmeyen, arzu edilmeyen, gayr-i ihtiyari gerçekleşen bir durumdur. Çünkü her Müslüman; günaha düşmemek üzere tüm hazırlıklarını her platforma göre düzenler. Alınan tüm önlemlere rağmen yere düşerse, işte tam da orada ve o sırada tövbe denilen bir çıkış kapısının olması gerekir. Bu durum, insan ve noksan olmamızın bir gereğidir, bir sonucudur. İnsanoğlu isterse tövbe kapısına yönelerek, üstünü başını silkeler hiçbir şey olmamış gibi yol alabilir cennete doğru. İsterse de nasıl olsa bir kere kapaklandım yere, kolumu kırdım, bacağımı yaraladım, bundan böyle nerede buzlu bir zemin görürsem hemen balıklama atlayacağım yere diyerek hayatının sonuna kadar yüzüstü sürünebilir cehenneme doğru. Kaygan bir zeminde istemsizce gerçekleşen düşüş; bir tercih meselesi, bir özgürlük konusu değildir. Hiç kimse böyle bir günahı daha evvel planlamış, tasarlamış ve içine balıklama atlamış da değildir. Düşmek, istemsizce gerçekleşen, insanın elinde olmayan bir vakıadır. İşlenen günahlar da böyle olmalıdır. İstemeden, tasarlamadan, plan ve projenin içine dahil olmadan kapıyı çalmalıdır. Yukarıda dile getirdiğimiz hadisi şerifte vurgulanan “günah işleyen insanlar getirirdik” konusu, gayr-i ihtiyari bir düşüşün sonucunda gerçekleşen günahlardan başka bir şeyi ifade etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak “günahla yaşamak, günahın içinde yüzmek, günahı tercih etmek, bir yaşam felsefesine, bir özgürlük meselesine, bir hayat standardına dönüştürmek” Müslümanlara ait bir durum olamaz. Çünkü buz tutmuş bir zeminde, sonucu kestirilemeyen bir düşüşü hiç kimse arzulamaz. Hiçbir insan; kolun, bacağın, kafanın veya herhangi bir kemiğin kırılacağı ihtimali olan bir atlayışa tevessül etmez. Bilinmelidir ki akıllı hiçbir varlık böyle bir davranışa girişmez. Eğer akıllı olduğunu söyleyen bir insan böylesi bir düşmeyi arzuluyor, düşmek için planlar yapıyor, para ve zaman harcıyor, hatta can atıyorsa orada bir inancın zayıflığına veya yokluğuna hükmedilebilir. Belki de: “Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya/10) ayetinin ifade ettiği aklını kullanmaktan yoksundur.
Ekleme Tarihi: 05 Mayıs 2022 - Perşembe

Günaha düşmek Mi? Günahta Yüzmek mi? -2-

Şeytan ve avanelerinin özgürlük şarkılarını her an kulağımıza fısıldadığı bu dünya serüveninde bir Müslümanın günah işleme özgürlüğü olamaz. Yusuf (a.s.)’ın kardeşlerinin dediği gibi “hele şu günahı da işleyeyim” deme lüksüne de sahip değildir. Çünkü ömür kısa, sermaye az, yol uzun, yük ağır, düşman amansızdır. Yaptıklarımızın, beklentimizi karşılayacağından tam manasıyla da emin değiliz. Bir insan için iman ettiğini söylemek büyük bir olaydır. Birçok şeyin başlangıcı olduğu gibi sonucu da olabilir. İman etmek; günahlara set çekmek, sevaplara kucak açmaktır. İman etmek; Allah’ın yasakladıklarının cismine ve ismine bakmaksızın önüne, arkasına, sağına ve soluna set ve bent çektiğini ilan etmektir cümle aleme, hem de Allah’ı şahit kılarak. İman etmek; günah işlememeye söz vermektir Yüce Rabbine. Dile getireceğimiz şu hadis bu konudaki önemli delillerimizden biridir: “Zina eden kişi zina ettiği sıra, mümin olduğu halde zina etmez. Hırsızlık yapan kişi hırsızlık ettiği sıra, mümin olduğu halde hırsızlık etmez, içki içen kişi içki içtiği sıra, mümin olduğu halde içki içmez.” (Buhari, Esribe, 1) Asıl soru şu? “Bizim doğrularımız ile bu hadislerin dile getirdiği doğrular uyuşuyor mu?” Şahsen iman ettiğini dile getiren bir Müslümanın “günaha düşmek” konusunu yağan karın ardından buz tutmuş bir zemin üzerinde yürümesine benzetirim. Donmuş bir zeminde yürürken her insan gayr-i ihtiyari olarak yere düşebilir, kafasını zemine çarpabilir, kolunu kanadını kırabilir de. Bu normal bir durumdur ve buz tutmuş bir zeminde yürüyen her insanın başına gelebilecek işlerdendir. Ancak hiçbir insan düşmek istemez böylesi mekanlarda ve zamanlarda. Buz pistine dönmüş mekanlarda siz istediğiniz kadar önlem alın, yine de ayağınız kayabilir ve yere kapanabilirsiniz. Bu istenmeyen, arzu edilmeyen, gayr-i ihtiyari gerçekleşen bir durumdur. Çünkü her Müslüman; günaha düşmemek üzere tüm hazırlıklarını her platforma göre düzenler. Alınan tüm önlemlere rağmen yere düşerse, işte tam da orada ve o sırada tövbe denilen bir çıkış kapısının olması gerekir. Bu durum, insan ve noksan olmamızın bir gereğidir, bir sonucudur. İnsanoğlu isterse tövbe kapısına yönelerek, üstünü başını silkeler hiçbir şey olmamış gibi yol alabilir cennete doğru. İsterse de nasıl olsa bir kere kapaklandım yere, kolumu kırdım, bacağımı yaraladım, bundan böyle nerede buzlu bir zemin görürsem hemen balıklama atlayacağım yere diyerek hayatının sonuna kadar yüzüstü sürünebilir cehenneme doğru. Kaygan bir zeminde istemsizce gerçekleşen düşüş; bir tercih meselesi, bir özgürlük konusu değildir. Hiç kimse böyle bir günahı daha evvel planlamış, tasarlamış ve içine balıklama atlamış da değildir. Düşmek, istemsizce gerçekleşen, insanın elinde olmayan bir vakıadır. İşlenen günahlar da böyle olmalıdır. İstemeden, tasarlamadan, plan ve projenin içine dahil olmadan kapıyı çalmalıdır. Yukarıda dile getirdiğimiz hadisi şerifte vurgulanan “günah işleyen insanlar getirirdik” konusu, gayr-i ihtiyari bir düşüşün sonucunda gerçekleşen günahlardan başka bir şeyi ifade etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak “günahla yaşamak, günahın içinde yüzmek, günahı tercih etmek, bir yaşam felsefesine, bir özgürlük meselesine, bir hayat standardına dönüştürmek” Müslümanlara ait bir durum olamaz. Çünkü buz tutmuş bir zeminde, sonucu kestirilemeyen bir düşüşü hiç kimse arzulamaz. Hiçbir insan; kolun, bacağın, kafanın veya herhangi bir kemiğin kırılacağı ihtimali olan bir atlayışa tevessül etmez. Bilinmelidir ki akıllı hiçbir varlık böyle bir davranışa girişmez. Eğer akıllı olduğunu söyleyen bir insan böylesi bir düşmeyi arzuluyor, düşmek için planlar yapıyor, para ve zaman harcıyor, hatta can atıyorsa orada bir inancın zayıflığına veya yokluğuna hükmedilebilir. Belki de: “Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya/10) ayetinin ifade ettiği aklını kullanmaktan yoksundur.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.