ORUÇ BİR AY SORUMLU OLDUKLARIMIZ ON İKİ AY
Oruç kelimesi sözlükte “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelip, Arapça savm’ın (siyam), Farsça rûze kelimesinin Türkçeye karşılık gelen ismidir.
Fiiliyatta; en klasik tanımıyla ve bir beden ibadeti olarak oruç; güneşin doğuşundan batışına kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkide (bu zaman zarfı içerisinde) bulunmamaktır.
“Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı.
Ramazan ayı ki onda Kur’an, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi. İçinizden kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun”. Bakara/2:183-185.
Ramazan ayı, oruç ibadetini bu ay içerisinde olması hasebiyle faziletli ve imtiyazlıdır. Nitekim Allah bu 28/30 günlük oruç ibadetinin bu ayda gerçekleşmesini emretmiştir. İnananlar; (mazereti olamayanlar) istisnasız bu ibadet emrini bu ayda gerçekleştirmek zorundadır.
“İçinizden kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun”. Bakara/2:185.
Bugün biyolojik manada orucun insanın vücuduna nasıl bir fayda sağladığını; modern tıp çalışmalarıyla göstermiştir. Açlık sayesinde, beynin büyüme hormonu olan, BDNF artıyor. Bu da hem yeni beyin hücrelerinin oluşmasını hem de sinir sistemi hücrelerinin işlevlerinin artmasına katkı sağlıyor. Mitokondrilerin sayısının artmasına yardımcı oluyor. Antioksidan etkiyi hızlandırıyor. İnflamasyonun azalmasına yardımcı olurken beyin ve vücut için çok iyi bir yakıt olan beta, HBA üretimi artıyor. Ve kan insülin seviyesi düştüğü için yağ yakımı artıyor ve kilo kaybı meydana geliyor.
Batıda bazı hastaların reçetelerine, “Müslümanların tuttuğu oruçtan” notunu ekleyip tedaviye eklediklerini de biliyoruz.
Psikolojik manada; bilinç ve sorumlulukla topluma yönelen bir tarafının olduğunu da biliyoruz.
Yüce rabbin emri gereği, kural ve kaideleri belli olan ve bedenle yapılan bu ibadetin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faydaları idrak edebilenler için tartışmasız…
Buradan çıkıp; bu ayı kendi de dahil, on iki aya kıymet ve önemini veren adeta bu ilahi örüntüyü yıla yayan, Allah kelamından, Kur’an’dan bahsedeceğim…
“Ramazan ayı insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayıran belgeler olarak Kur’an-ın indirildiği aydır. Bakara/2:185
Ayı faziletli ve önemli kılan da budur. Emir ve yasakların bildirildiği, hakkı batıldan ayırt etme gücünün kazandırıldığı, doğru yönün tayin edildiğinin hatırlatmasıdır.
Kur’an’da özne insandır, birey olarak inşa eder topluma salar onu. Ahlakı, kişiliği, insanlığı, beşeriyetini kelamla şekillendiren insanı, yalnızca Rabbine kul, hemcinsine yar ve yaren eder. Özgür kılar onu güvenli mercilerde. Çünkü siz, doğru/yanlışı ayırt edebilme kabiliyetini Furkan’dan alıyorsunuz. Bu size ayıklık, farkındalık ve bu anlamda ayrıcalık katıyor.
Dünya ve ahiret hayatını sürur edecek kodlar sunuyor hayatınıza. Ramazan’a işte kadri kıymet biçen bu yaklaşımdır. Ömre yayılan kelamın, yıllara/ömürlere hükmetmesi, sorumlu kılması ve aydınlatmasıdır yaşamları.
Çünkü vahiy ile hükmedilmeyen vaktin bir hükmü de yoktur. Vakitleri; söz konusu ömürleri kuşatan argüman ne ise, hükmedeni de o dur.
Ve hiç şüphesiz Kur’an insanın yaşamına hükmetmeyi, onu kuşatmayı ve bu anlamda yaşam modelleri oluşturmayı hedefler. Yaşam modelleri; içindeki unsurlarıyla bireyi ve bağlı bulunduğu topluma verimlilik sağlar. Verimlilik ve fayda hiç şüphesiz devamı olanda, sürekli olanda saklıdır. Ve Kur’an bu sürekliliği ister.
Yaşamı vahiyle şekillenen bireyin ahlakı ve sorumluluğuyla güncellenir, canlı tutulur. İstenen de budur.
Kur’an’ın yaşam kodları yaşam ve mekana hapsedilemez. Bu faydasız, cılız ve kısır bir döngü olur. O her türlü zaman ve mekanı kuşatır. Yaşamı günceller, aydınlık, huzur, güven ve lütuf olur.
“Ey iman edenler, Allah’tan korkup sakınırsanız sizi doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (Furkan) verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. Enfal Suresi/29
Vahyi ömre yayanlara selam olsun.”