Tarihler 15 Temmuz 2016 yı gösterdiğinde FETÖ aracılığıyla hain bir plan devreye sokulmuş ve milletin hür iradesine kelepçe vurulmaya çalışılmış, silahsız halka kurşun ve bomba yağdırılmış, milletin egemenliğinin sembolü TBMM bombalanmış ancak Aziz Milletimiz o gece tam bir “Çanakkale Ruhu” ile karşı koymuş ve tarihe altın harflerle yazılan bir direniş hikayesi ortaya koymuştur. Yani hesap edilemeyen bir güç olan MİLLET bu hain darbeye karşı koymuştur.
248 kişinin şehit ve 2196 vatandaşımızın silah, tank, top, helikopter ve uçak mermileriyle yaralandığı bu korkunç olay için tiyatro vs gibi algı yaparak toplumun aklıyla alay etmek de olur şey değil.. Büyük emeklerle general olacaksın, saygın bir işin olacak, eşin çocukların olacak. Sonra bir tiyatronun parçası olarak ömrün hapislerde çürüyecek, eşinin, çocuklarının, akrabalarının yüzüne bakamaz hale geleceksin tiyatronun gereği olarak.. Buna kim inanır..
Dedem derdi ki; "Evladım,bilgi- malumat için ikrardan-sözden çok inkâra bakacaksın," derdi. Yani bir suçu itiraf edenlerden de olayın gidişatıyla ilgili bilgi edinebilirsin ama asıl bilgi, inkar etmeye çalışanların anlattıklarından gelir. İfadelerindeki tutarsızlıklar, açıklayamadıkları noktalar... Her şey bir yana, 16 Temmuz sabahı Akıncılar üssü çevresinde yakalanan siviller var. Bir tanesi, Adil Öksüz. Akıl almaz şekilde serbest kalıp kaçmayı başaran Adil Öksüz... Bir de kaçamayanlar var. Kemal Batmaz, Harun Biniş, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek... Biri, aynı Adil Öksüz gibi, Akıncılar çevresine 16 Temmuz sabahı arsa bakmaya gitmiş. Biri, bir yıl önce terfi eden arkadaşını tebrik etmek için üsse gitmiş, diğerinin öğrencisinin babası Akıncılar'da subaymış ve, "Akşam sosyal etkinlik var," diye davet etmiş. Bir diğeri, Akıncılar'a yakın bir köyde hayvancılık belgeseli Yapacakmış da taksi şoförü yanlış yerde indirdiği için üssün yakınlarında yakalanmış... Hepsi de inkâr etmelerine rağmen, çok net bağlantısı bulunan adamlar. Böyle onlarca tuhaf ifade var..
“Yaşamayı bu kadar çok severken, uğruna bir saniye bile düşünmeden canımı verebileceğim bir vatanım olduğu için Allah a Şükrediyorum!” diyen.. Tankın altına hiç düşünmeden kendisini atan ve tankın altına yatan Metin DOĞAN..
Ankara da yaşayan ve 15 Temmuz gecesi direniş için sokaklarda olan. Akıncı Üssün de karşılaştığı askere “Ben deden yaşındayım. Benim torunum yeni Şırnak tan geldi.” İkna etmek için nafile cümleler kuran. Ama acımasızca 3 kurşunla yere yığılıp. 16 ameliyat geçiren Murat ZOROVA...
"Külliyenin duvarında saf tutarak namaza Fetih suresiyle başladık ama bu hainlerin namaza da saygısı yoktu. Namaz esnasında üzerimizden sürekli alçak uçuş yapıyorlardı. Secdeye kapandığımız sırada çok şiddetli bir patlama sesi geldi. Sesin şiddetiyle secdede şahadet getirdim. Ama korkmadık, şahadet aşkıyla şahadete yürüdük. Bazılarımız şehit, bazılarımız gazi oldu" diyen Enes ALACAKAYA..
Yüzbinlerin hikayesinden birkaç tanesiydi..
Burada olayı sezinleyip veya bilgi sahibi olup ATM kuyruğunda bekleyenlere değinmek bile istemiyorum.
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” adıyla tarihe geçen bu büyük zaferin yıldönümü vesilesiyle bir kez daha aziz ve mübarek kanlarıyla bu toprakları bize vatan kılan tüm şehitlerimizi, rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz..