“AK Parti, biz HDP ile değil, yeni kurulan Yeşil Sol Parti ile ittifak yapıyoruz”
der ise kim itiraz edebilir?
Bana öyle geliyor ki, AK Parti ile HDP ittifakı gerçekleşebilir.
Gelişen olaylar, böyle bir ittifakın her iki parti için gerekli olduğunu göstermektedir.
Kendi kendinize soru sorma alışkanlığınız varsa, bu sonucu siz de bulabilirsiniz.
Kültürümüzde efsanevi havuz problemimiz vardır. Havuzu dolduran ve boşaltan çeşmeler ile durdurulamayan zaman… Değişkenlerin verimli kullanılması…
*
AK Parti havuzunu boşaltan çeşmeler, dolduran çeşmelerden daha hızlı akmaya başladı. Bu havuzun kısa zamanda dolabilmesi için acilen ya deliklerin tıkanması veya havuzu dolduracak çeşme sayısının arttırılması lazım.
Anlayacağınız, AK Parti havuzunu dolduracak yeni çeşmeler lazım. Eğer bu çeşmelere ihtiyaç duymasaydı, HÜDAPAR ile götürüsü getirisinden fazla olan bir çeşmenin suyuna muhtaç olmazdı. Hele hele DSP çeşmesine selam bile vermezdi. Yeni refah’ı saymıyorum bile.
Bu çeşmelerin suyunu havuza akıtınca, delik büyüdü. Çünkü bu çeşmeler, getirdiği sulardan daha fazlasının boşa akmasına neden olacaklar gibi görülüyor.
Bu durum fark edildiğinde durdurulamayan zaman işliyordu.
Havuzdan suyu boşaltan delikler kapanmıyor, çünkü havuzu dolduran erdemlerin çoğu yara almıştı… (Adalet gibi, faiz gibi, emlak ticareti, yabancılara satışlar, eğitim vs. gibi)
Havuzun dolması yeni ve güçlü çeşmelerin bulunmasına bağlıydı.
*
Çeşmeler rakip tarafından tutulmuştu. İmzalar atılmış ittifaklar yapılmıştı. Sadece bir tanesi tutulmuş gibiydi. Su deposu dolu… HDP vanayı açmaya hazır, ama hangi havuza? İşte buna bence henüz karar vermiş gibi değil. AK Parti’den işmar bekliyor olabilir.
Bir anımı paylaşayım: Yıllar önce, sektöründe lider sayılacak bir firmanın genel müdürlüğünü yapıyordum. Firma sahibi, rakip firmaya düşmandı. Böylesine sakin bir insanın sadece rakip diye bu denli düşmanlığına bir anlam veremiyordum. Sonradan öğrendim, daha önce ortaklarmış. Firmayı beraber kurmuşlar. Düşmanlık öyle bir boyutta ki, en alt kademede çalışan bir işçi bile rakip firmanın alanına girse, işten atılma nedeniydi. Hiç kimse rakip firma sahibinin adını bile anamazdı.
Yine böyle öfkeli bir anında, - deyim yerindeyse gözlerinden ateş çıkıyordu – firma sahibini kenara çekip, gözlerinin içine bakarak:
“Beyefendi siz o firmayla yeniden ortak olmak iste misiniz?” diye sordum. Sorum karşısında şok oldu ve:
“Siz bunu başarabilir misiniz?” diye sordu. Yirmi gün geçmeden iki firmanın birleşmesini gerçekleştirdim. Başarımın nedeni şuydu; iki firmanın birbirine muhtaç olduğunu görmüştüm. Esasında onlar da görmüştü ama birilerinin “Kral Çıplak” demesi lazımdı.
Onların düşmanlığının nedeni, birbirlerine ihtiyaç duymuş olmalarından kaynaklanıyordu.
AK Parti HDP düşmanlığının nedeni bu olabilir miydi? Zaman gösterecek.
*
Sadede gelelim... Bu iki partinin son anda bir araya gelmeleri, - ülke açısından değil – çıkarları açısından zorunludur.
İdeoloji partileri halka önderlik eder, sistem partileri ise kitlelerin sesine kulak verir. Bu iki parti de kitle partisidir. Kitleler iktidar olmak ister. AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan, (Başbakan iken) devletin Anonim şirket gibi yönetilmesi gerektiğini söylemişti. Nitekim sözünde de duruyor.
Şimdi şirketin menfaati, HDP ile birleşmek olursa onun elini kim tutabilir?
Şirket menfaatleri uygun olduğunda HDP ile birleşmişti, sonradan çıkarlar çatışınca ortaklık bitti.
Liberal anlayışlarda sistem partileri, “vatanın bekası ve milletin huzuru için” birleşir veya aynı gerekçeyle ayrılır. Yine vatan ve milletin bekası gerekçesiyle partiler kurulur ve aynı gerekçeyle de kapatılır.
Şimdi bu gerekçelerle AP parti, HDP ile birleşebilir; Partisinden itiraz gelir mi? Gelmez.
Peki, HDP kabul eder mi? HDP gerçekten PKK’nın TBMM’sindeki sözcüsü ise (ki ben de öyle olduğunu düşünüyorum) kabul eder. Öyle ya, terörün temsilcisi olan bir parti, kendi amaçlarını gerçekleştirmek için her yolu mubah görür. Görmek zorundadır. Neden itiraz etsin? Kitlesine iktidarın gücü gerek. Uygulanan sistemde pazarlık yolu açılmış.
Hatta bence, HDP’nin gerekçesi de şu olabilir: “Millet ittifakına destek olduk, adımızı bile anamıyor. Biz bu ittifakı gururla söyleyecek partilerle birleşiriz…” diyerek, iktidar partisinin ortağı olmayı başarı olarak da değerlendirebilir.
AK Parti’de, “dün terörün nedeni olanlar bu gün, vatanımızın kalkınması ve milli beraberlik için yanımızdalar. Bu başarı milletindir. Hep birlikte başardık” der ise;
Hatta farklı açıdan “Biz HDP’ile değil, Yeşil Sol Parti ile ‘Yeşil İttifak’ yapıyoruz”
Ne dersiniz, erdemli bir birleşme gerekçesi olabilir mi?
Daha da ötesi; kim itiraz edebilir? Neden etsin, AK Parti kitlesine de kazanılmış iktidarın korunması gerek.
Sayın Erdoğan’ın hem içeride hem de dışarıda hiç umulmadık zamanlarda şapkasından tavşan çıkarma yeteneğine tanık olmuşuzdur.
Yine bir tavşan görürsek… Neden olmasın?
Yasa? Hiç önemli değil, Reis söylediyse o yasadır zaten.
Ben az söyleyeyim, siz çok anlayın…