ANADOLUNUN KARTALI OLACAK ŞEYH ŞAMİL'LERE İHTİYACI YOK MU?
Şeyh Şamil imam seçildikten sonra eldeki bütün imkânları kullanarak Ruslara saldırır. Bu tarihin çok az gördüğü mücadelelerden biridir. Yıllarca sürer. Bu çarpışmaların çoğunda galip gelen Şeyh Şamil ve şanlı savaşçılarıdır. Bu savaşlar uzun yıllar sürmüştür, Kafkas halklarında yorgunluk izleri görülmeye başlamıştır. "Ruslardan da barış sinyalleri alınıyor, o hâlde bunu değerlendirip, uzun yıllardır süren savaşla yorulan mücahitleri dinlendirelim." diye düşünürler. Naiplerin önemli bir kısmı bu düşüncededir. Ancak bunu Şeyh Şamil'e kim söyleyecektir? Hiçbirinin yüreği buna yetmez. İmam Şamil'e bu söz nasıl söylenir? Naiplerin birinden bir öneri gelir: "Biz bunu İmam Şamil'in anasına söyleyelim, anası ona söylesin." Bu fikir, kabul görür ve İmam Şamil'in annesine bunu söylerler, ana ikna edilir ve oğlu İmam Şamil'e gönderilir.
İmam Şamil annesi ile hasretle kucaklaşır, uzun zamandır görmediği anası ile hasret giderir. Annesi, naiplerin ve halkın talebini oğluna aktarır. Şamil perişandır, böyle bir teklif kendisine nasıl yapılabilir? Annesi ile yaptığı görüşme bitince, halkın huzuruna çıkar ve Kafkas halklarına şu hitapta bulunur:
–Ruslarla barış yapalım teklifi gelmiştir. Bu teklife şu an için verebilecek bir kararım yoktur. Şimdi ben şu mescide gireceğim, Rabbimin bana müsaade ettiği sürece burada kalacağım. Vaktimi oruç ve ibadetle geçireceğim. Rabbim kalbime neyi ilham ederse, onu yapacağım. Ardından mescitte inzivaya çekilir. Gelen haberlere göre, üç gün üç gece mescitte kalır. Üçüncü günün bitiminde mescidin kapısı açılır. İmam Şamil'in ağlamaktan gözlerinin şiştiği görülür. Aynı zamanda da çok bitkindir. Anasının getirilmesini, naiplerin ve halkın da toplanmasını ister. Herkes toplandıktan sonra annesinin karşısına geçer ve ellerini semaya kaldırır:
"Ey Yüceler yücesi Rabbim! Benim varlığım senin emir ve yasakların üzerinedir. Peygamberin Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize cihadı sünnet olarak bıraktı. Senin emrin ve Peygamberinin sünneti bizim için kutsaldır. Bizi bu kutsallıktan uzaklaştıracak her hareketi reddederiz. Senin emirlerin harfiyen uygulanacaktır, bütün insanlığa örnek olacak şekilde.
Ben bu işe başlarken sizden söz almıştım, şehit olmak var, geri dönmek yok. Siz sözünüzden döndünüz, beni de döndürmek ve Efendimizin kutsal sünnetinden uzaklaştırmak için bu teklifi getirdiniz. Üç gün inzivada kaldım, üç günün sonunda geldiğim nokta şudur: Bu teklifi bana getirenin cezası yüz kırbaçtır. Bu insan da anamdır.
Her taraf buz kesmiştir. Gerekli talimatlar verilir, hazırlıklar yapılır. Anaya yüz adet kırbaç vurulacaktır.
Mübarek anaya bir kırbaç iner, iki, üç dört ve beşinci kırbaca yaşlı ana dayanamaz ve bayılır. Manzara dehşetlidir, İmam Şamil'in gözleri yaşlıdır, naipler pişmandır. Halkta muazzam bir hüzün ve gözyaşı vardır. Dağlar, taşlar bile bu manzara karşı duyarsız değildir.
Herkes donmuştur, bir tek hareket eden Şeyh Şamil'dir. Şamil, elinde kırbaç olan görevlilerin yanına doğru hareket ederken, bir yandan da üzerindeki giysileri çıkarıyordu. Belden yukarısı çıplak kalınca, yine ellerini kaldırarak duasını yaptı ve kırbaç vuran görevlilere döndü.
–Eğer şeriatın emrini yerine getirmede tereddüt ederseniz, ikinizin cezası da ölümdür. Anamdan geri kalan doksan beş kırbacı benim sırtıma vuracaksınız.
İmam Şamil'in sırtına doksan beş kırbaç vurulur. İmam Şamil ayağa kalkar, yorgun, bitkindir, ayakta durmakta zorlanır. Kalabalığa döner ve şöyle der:
–Bu işe sebep olan insanlar nerede? Anama bu eziyete sebep olanlar ve bu hâdiseye şahit olanlar? Dağılın ve her yere bu gördüklerinizi anlatın, bir daha Allah ve Resulünün emirlerinden uzaklaşmayı kimse aklından dahi geçirmesin.
Bizimde Allah ve Resulünün emirlerinden uzaklaşmayı aklından dahi geçirmeyen, vatanın içini ve dahi dışını saran hainler ve bütün emelleri BAĞIMLI BİR TÜRKİYE YAPMAK için uğraşanlara karşı
ANADOLUNUN KARTALI OLACAK ŞEYH ŞAMİL'LERE İHTİYACI YOK MU?
Selâm ve dua ile
Bülent ERTEKİN