Aşağılık kompleksi psikolojik bir travma olup tedavi edilmediğinde yaşam kalitemizi olumsuz etkileyen bir durumdur. İnsanın bedensel ve ruhsal olarak kendisini yetersiz ve değersiz bulma durumudur.
Bu durumda olan insanlar; eleştiriye açık değildirler, çekingen, hata yapmaktan korkan, ezik, güven eksikliği ile rahatsız oldukları halde kabuğuna çekilmişlerdir. Özelikle çocuklarda bu durum mevcut ise ailelerin bunu önemseyerek tedbir almaları gerekmektedir. Aksi takdirde hayatta başarılı olmaları ve bir yerlere gelmeleri söz konusu değildir.
Toplum olarak da bu gibi hastalıklara duçar olduğumuz durumlar mevcuttur. Mesela bizde batı hayranlığı had safhadadır. Her fırsatta; “bizden adam olmaz!”, “adamlar yapmış abi!” ifadeler bunun yansımalarıdır.
Oysaki hayran olduğumuz batı medeniyeti 17.yüzyıla kadar Türk-İslam medeniyetinin çok gerisinde idi. Onlar bizden aldıkları bu değerlerle kendi medeniyetlerini oluşturdular ve başarılı oldular. Bunu yaparken de bizlere “din gelişmeye engel, onu terk edin ”mesajını bilinçaltımıza yerleştirdiler. Bizde onların istediği gibi yaparak onların gerisinde kaldık. Üstelik gelişemediğimiz gibi hem de dinden olduk. Önceleri hayret ettik, daha sonra hayranlıkla izledik en sonunda da kayıtsız ve şartsız teslim olduk. Onların istediği de aslında oydu ve bunu başardılar.
Aileler genellikle çocukları için; ”başımıza icat çıkarma! Veya “bırak sen yapamaz sın!” gibi uyarılarla onları köreltmektedirler. Oysaki onları motive edecek ifadelerle kendilerine güven aşılamaları çok önemlidir.
Birçok yetişkin çocukluğunda, ailesi, çevresi veya öğretmenleri tarafından onura edilmedikleri için başarısız olduklarını ifade etmişlerdir. Eğer geleceğimiz olan bu çocuklara, “sen yaparsın, başarırsın, mutlaka denemelisin” gibi onları motive edici sözler sarf edersek bunun semeresini göreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Aksi takdirde kayıp nesil olarak hayallerimizi ertelemiş oluruz. Bu kadar lüksümüzün olmadığı da herkesin malumudur.
Sonuç olarak; aşağılık kompleksini alaşağı etmek kendi elimizdedir. Bunu toplum olarak başarmak zorundayız. Aksi takdirde gelişmiş toplumlara pazar olmanın ötesine geçemeyiz. Özümüze dönüp, kendi değerlerimiz ile evrensel değerleri harmanlayarak bu kısır döngüden çıkmamız lazım.
Saygılarımla,
Erol Aydın