Toplum, Atatürk konusunda ikiye bölünmüş durumdadır. Bir kesim onun da insan olduğunu unutarak adeta kutsallık atfederek putlaştırıyor. Diğer bir kesim de bu yaklaşıma tepki olarak yerden yere vuruyor. İki kesimde uç noktalarda dolaştığı için objektiflikten uzak duygusal tepki vermektedirler.
Atatürk’ün, yaşadığı dönem ve zaman dilimi içerisinde değerlendirilmediğinde bir sonuca varmanız mümkün değildir. Bugünden bakıp dönemin şartlarını göz ardı ettiğinizde adil bir senteze ulaşmanız zordur.
1920’lerin Türkiye’sine baktığımızda manzarayı umumiye çok iç açıcı değildir. Üç kıtaya hâkim bir imparatorluktan topraklarının % 90’nı kaybetmiş ve Anadolu’ya sıkışmış bir görüntü hâkimdir. Bunun yanında Anadolu düşmanlar tarafından işgal edilmiştir. Balkan ve 1.Dünya savaşından yenik ve yorgun düşmüş ordu tüm motivasyonunu kaybetmiştir. Ayrıca savaşlarda en değerli insanları yok olmuş, okuma yazma oranı sadece % 5’e düşmüş, 13 milyonluk bir milletten bahsediyoruz. Bütün bunlara ek olarak üretim yok, gelir yok insanlar kuru ekmeğe muhtaçtır.
Tüm bu olumsuz şartlara rağmen umudunu kaybetmemiş bir asker ve lider olarak Atatürk ortaya çıkarak bu ulusun kaderini değiştirmiştir. 1920 yılında meclisin açılışı dua ve tekbirlerle yapılmıştır. Bölgelerden seçilen vekillerin içerisinde birçok din adamı ve âlim de mevcuttur. Ayrıca milli mücadele sırasında bizzat Balıkesir’de hutbe okuyarak milli birliği sağlayan da yine Atatürk’tür. Bugün aynı şeyi yapsanız kıyamet kopar.
Cumhuriyeti kurduktan sonra saltanat ve hilafeti kaldıranda yine Atatürk’tür. Meseleleri bugünün şartları ile değerlendirdiğimizde birçok konuyu eleştirebilirsiniz fakat o günün konjonktüründe bunlar normaldi. Küllerinden doğan yeni bir devlet kurulmuş ve yapılan birçok devrimle bu devlet tahkim edilmiştir. Bunlar yapılırken bazı hatalarda yapılmıştır. Mesele çok partili sisteme geçilmemiş olması bugün için yanlış gibi görülse de demokrasinin yerleşmesi ve cumhuriyetin kök salması açısından doğru kabul edilmiştir.
Atatürk kısa zamanda çok ve büyük işler başarmış olmakla birlikte zaman içerisinde çevresinde oluşan klikler hata yapmasına sebep olmuşlardır. Bizde kraldan daha kralcı olan bazı tipler her yerde olduğu gibi Atatürk’ün çevresinde de peydahla onu hataya sürüklemişlerdir.
İnançların yaşanması konusunda, ezanın Türkçe okunması, Kuran okumanın yasaklanması gibi hususlar Atatürk’e rağmen gerçekleşmiş uygulamalardır ve yanlıştır.
Atatürk sonuçta insan olduğu için bazı zaaflarının olması da kaçınılmazdı. Düzenli bir aile hayatının olmaması, her akşam Çankaya köşkünde içki meclislerinin oluşturulması halk tarafından doğru kabul edilmemiştir.
Sonuç olarak; Atatürk, iyi bir lider, iyi bir asker ve iyi bir idareci olmuştur. Bunun yanında insan olarak hatalarda yapmıştır. Bu yüzden onu istismar etmek yanlış, her türlü kötülüğün kaynağı olarak görmekte yanlıştır. Sevabıyla, günahıyla olduğu gibi kabul edip, ortak değerimiz olarak saygı duymak gerekir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın