Hakan Kanber / KöşeliYorum
Köşe Yazarı
Hakan Kanber / KöşeliYorum
 

Bari siz yapmayın çok sayın siyasetçiler!

O malum numaralardan, en olur olmaz yerde telefonunuza ya çağrı gelir veya mesaj! Silmekle, engellemekle bitiremezsiniz! Bitmezler bir türlü! 7/24 bu taciz sürer! Kadın, erkek, telefon kullanan her yaştan herkes onların hedefindedir! Gece, gündüz, çalışırken, dinlenirken, uyurken, evde, ofiste, araç kullanırken, yürürken, toplu taşıma araçlarında, gecenin bir yarısı yatakta… Hatta tuvalette bile…   ***   İnternet aboneliği satanı, kumar- bahis-casino sitelerine davet edeni, su arıtma cihazı satışı için randevu talep edeni, para piyasalarına yatırımcı daveti yapanı, cinsel ilaç ve aparatlar satanı… Ve daha birçok bilmem ne ‘Allah’ın belası’ şucu, bucu… Evinizin, iş yerinizin kapısına bizzat dayanan; siz “hayır, istemiyorum” dedikçe malını anlatmak-satmak için direten, hatta içeri girmek için hamle yapan ‘manyak’ları saymıyorum bile. Süslü-püslü, oldukça abartılı makyaj ve mini minilerle, dekolte kıyafetlerle kapınızı çalan genç kadınlar… Saçları, boyacı kartelâsı gibi… Mor, kırmızı, sarı, bembeyaz, apak… Ya da tipinden ‘uyuz’ olduğunuz ne idüğü belirsiz saçlı, sakallı veya dapdazlak kafalı, kulağı küpeli, dövmeli genç erkekler… Hepsi özel seçilmiş sanki… Hepsi, marjinalden daha marjinal… Alayının ‘güven fukarası’ olduğundan ne kendilerinin ne de patronlarının haberi yok, sanırım…   ***   Tamam, ekmek kazanma mücadelelerine sonsuz saygı duyuyorum. Ben de bir emekçiyim sonuçta. Ama kardeşim böyle de olmaz ki, bu yöntemlerle; neredeyse ‘metazori’ yapılmaz ki bu işler. Alacağım varsa da almam! Üstelik insanlar af buyurun; ‘geri zekâlı’ değil yani! Çağımızda kim, neyi, nerede arayacağını ve nereden alacağını biliyor. Kimsenin tüketiciyi taciz etmesinin bir mantığı yok! Bu satıcıların kendisi için başarısız olan girişimleri, tüketiciye sadece ‘gıcık’ veriyor, başka bir şey değil. Üstelik yapılanlar bir kere ‘yasal’ değil! Hükümet, yıllar önce bu işleri engellemek için ‘yasa’ çıkarıp ‘yasak’lamıştı! “Yasaklar çiğnenmek içindir” terminolojisini sürekli diri tutarak çiğneyen halkımızın ve o halkımızın girişimcisinin tüm bu yasakları ayaklarının altına aldığını görüyoruz. Ama yasa çıkaran hükümet, bari ve bir zahmet siz de bir denetleyin yahu… 7 gün 24 saat taciz ediliyoruz resmen!   ***   Şimdi dikkat çekmek (!) için mesaj metinlerinde güya taktik değiştirmişler. Nasıl mı? Onu da anlatayım… Telefonum gece 02.00 sıralarında birkaç kez arka arkaya mesaj bildirim sesi verdi. Kan uykumuzdan uyandık… Bizim hanım, çok doğal olarak ‘şarladı’ hemen: “Kimmiş gecenin bu saatinde sana mesaj yollayan?” Bende ‘tıs’ yok! Hem gözlük de yok! Yakını göremiyorum ki, nereden bileyim? Bir de uykulu gözlerle… Bölünen uykumuzla zar zor yeniden uyuduk… Sabah oldu. Yine ‘doğal olarak’ gecenin muhabbetini devam ettiriyor hanım.  “Gel beraber bakalım telefona, birlikte öğrenelim kim olduğunu” dedim. Kabul etti. İlkin gözlerime inanamadım, bir daha okudum. Bir kadından geldiği çok belli olan arka arkaya iki mesaj! “Uyudun mu?”, “Sensiz olmuyor” Hoppalaaaa… Ulan bu ne? Kim bu kadın? Gecenin ikisinde niye bana uyuyup uyamadığımı soruyor? Daha önce ‘benli’ miydi de şimdi ‘bensiz’ olmuyormuş? Kafamda deli sorular… Üstelik mesaj gönderen numaralar öyle 800’lü pazarlamacı hattı falan da değil, bildiğiniz; senin, benim kullandığım normal telefon hattı! Hanımla işler iyice sarpa sarmadan, gazeteci refleksiyle hemen cevabı yapıştırıverdim: “Yanlış gönderilmiş mesajdır onlar…” Nasıl olsa bu meselelerde ‘sicilim’ tertemiz… Rahatım yani… Ama yok, bizim hanım ikna olmadı! Arkasını arıyor… Hem de ne arama? Sicil micil iş görmüyor! E yanlış da olsa ben de merak etmiyor değilim. Uzatmayayım; mesajın arkasından ne çıktı biliyor musunuz? Bir bahis-kumar-casino sitesi… Onu da cep telefonumun dolmak üzere olan binlerce ‘engellenmiş’ numaradan oluşan çöplüğüne yolladım hemen. Ama o gece ‘ilk’ olan bu tür mesajlar, ne yazık ki ‘son’ olmadı! Uyuyup, uyumadığımı soran, bensiz olmayacağını yazan mesajlara; “Neredesin?”, “Arasana…” gibi tek ya da iki kelimeden oluşan ‘manidar’ mesajlar eklendi. Ha bu arada bizim hanımın cep telefonu da artık mesaj bombardımanı altında…   ***   Çok uzattım, biliyorum. Buraya kadar; yazımın başlığıyla yazdıklarım arasında belki bir bağ kuramadınız. Hemen o bağı kurayım ben: Kişiye özel olması gereken bilgilerimiz satılıyor kardeşim! Tedavülde yani… Borsa gibi yani… Kapanın elinde kalıyor yani… Piyasada yani… Sadece telefon numaralarımız değil, doğrulatamadığım ama adım gibi emin olduğum ve burada yazmaktan imtina ettiğim daha birçok bilgilerimiz sa-tı-lı-yor! Hem bilgimiz hem onayımız hem hür irademiz dışında…   ***   Şimdilerde bu pazarlamacı, casinocu ve bilmem necilere bizim ‘siyasetçiler’ de katıldı? Nasıl mı? Asıl konumuz o… Anlatayım: Bana yerel yönetici adaylarından mesajlar geliyor. Hiçbirisiyle kişisel temasım yok. Birebir tanışıklığım yok. Milli ve dini günlerde gelen siyasetçi mesajlarını pas geçiyorum, yazmıyorum bile… Yerel seçim öncesindeki şu günlerde, benim yaşadıklarımı eminim sizler de yaşıyorsunuzdur. Telefonda yine mesaj bildirim sesi! Bir bakıyorum; falanca partinin büyükşehir belediye başkan adayı bilmem kim… Bir bakıyorum; ikametgâhımın bağlı olduğu ilçenin falanca partisinin filanca adayı… Adayı olan bütün siyasi partilerin adayları, mesaj yoluyla cep telefonumda arz-ı endam ediyorlar. Arz-ı endam etmekle kalmıyor, resmen ‘taciz’ ediyorlar! Ben de ayırt etmeksizin, hepsini cep telefonumun engelli numaralar çöplüğüne gönderiyorum. Yeter be kardeşim! Bari sizler yapmayın… Tamam; kişisel bilgilerimiz ‘orta malı’ olmuş! Birey olarak çözüm bulamıyoruz, çaresiz durumdayız! Bari siz yapmayın çok sayın siyasetçiler! Olmuyor…  
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2024 - Pazartesi

Bari siz yapmayın çok sayın siyasetçiler!

O malum numaralardan, en olur olmaz yerde telefonunuza ya çağrı gelir veya mesaj!

Silmekle, engellemekle bitiremezsiniz!

Bitmezler bir türlü! 7/24 bu taciz sürer!

Kadın, erkek, telefon kullanan her yaştan herkes onların hedefindedir!

Gece, gündüz, çalışırken, dinlenirken, uyurken, evde, ofiste, araç kullanırken, yürürken, toplu taşıma araçlarında, gecenin bir yarısı yatakta…

Hatta tuvalette bile…

 

***

 

İnternet aboneliği satanı, kumar- bahis-casino sitelerine davet edeni, su arıtma cihazı satışı için randevu talep edeni, para piyasalarına yatırımcı daveti yapanı, cinsel ilaç ve aparatlar satanı…

Ve daha birçok bilmem ne ‘Allah’ın belası’ şucu, bucu…

Evinizin, iş yerinizin kapısına bizzat dayanan; siz “hayır, istemiyorum” dedikçe malını anlatmak-satmak için direten, hatta içeri girmek için hamle yapan ‘manyak’ları saymıyorum bile.

Süslü-püslü, oldukça abartılı makyaj ve mini minilerle, dekolte kıyafetlerle kapınızı çalan genç kadınlar…

Saçları, boyacı kartelâsı gibi… Mor, kırmızı, sarı, bembeyaz, apak…

Ya da tipinden ‘uyuz’ olduğunuz ne idüğü belirsiz saçlı, sakallı veya dapdazlak kafalı, kulağı küpeli, dövmeli genç erkekler…

Hepsi özel seçilmiş sanki… Hepsi, marjinalden daha marjinal…

Alayının ‘güven fukarası’ olduğundan ne kendilerinin ne de patronlarının haberi yok, sanırım…

 

***

 

Tamam, ekmek kazanma mücadelelerine sonsuz saygı duyuyorum. Ben de bir emekçiyim sonuçta. Ama kardeşim böyle de olmaz ki, bu yöntemlerle; neredeyse ‘metazori’ yapılmaz ki bu işler.

Alacağım varsa da almam!

Üstelik insanlar af buyurun; ‘geri zekâlı’ değil yani!

Çağımızda kim, neyi, nerede arayacağını ve nereden alacağını biliyor.

Kimsenin tüketiciyi taciz etmesinin bir mantığı yok!

Bu satıcıların kendisi için başarısız olan girişimleri, tüketiciye sadece ‘gıcık’ veriyor, başka bir şey değil.

Üstelik yapılanlar bir kere ‘yasal’ değil!

Hükümet, yıllar önce bu işleri engellemek için ‘yasa’ çıkarıp ‘yasak’lamıştı!

“Yasaklar çiğnenmek içindir” terminolojisini sürekli diri tutarak çiğneyen halkımızın ve o halkımızın girişimcisinin tüm bu yasakları ayaklarının altına aldığını görüyoruz.

Ama yasa çıkaran hükümet, bari ve bir zahmet siz de bir denetleyin yahu…

7 gün 24 saat taciz ediliyoruz resmen!

 

***

 

Şimdi dikkat çekmek (!) için mesaj metinlerinde güya taktik değiştirmişler. Nasıl mı? Onu da anlatayım…

Telefonum gece 02.00 sıralarında birkaç kez arka arkaya mesaj bildirim sesi verdi.

Kan uykumuzdan uyandık…

Bizim hanım, çok doğal olarak ‘şarladı’ hemen: “Kimmiş gecenin bu saatinde sana mesaj yollayan?”

Bende ‘tıs’ yok!

Hem gözlük de yok!

Yakını göremiyorum ki, nereden bileyim? Bir de uykulu gözlerle…

Bölünen uykumuzla zar zor yeniden uyuduk…

Sabah oldu. Yine ‘doğal olarak’ gecenin muhabbetini devam ettiriyor hanım.

 “Gel beraber bakalım telefona, birlikte öğrenelim kim olduğunu” dedim. Kabul etti.

İlkin gözlerime inanamadım, bir daha okudum.

Bir kadından geldiği çok belli olan arka arkaya iki mesaj!

“Uyudun mu?”, “Sensiz olmuyor”

Hoppalaaaa… Ulan bu ne? Kim bu kadın? Gecenin ikisinde niye bana uyuyup uyamadığımı soruyor? Daha önce ‘benli’ miydi de şimdi ‘bensiz’ olmuyormuş?

Kafamda deli sorular…

Üstelik mesaj gönderen numaralar öyle 800’lü pazarlamacı hattı falan da değil, bildiğiniz; senin, benim kullandığım normal telefon hattı!

Hanımla işler iyice sarpa sarmadan, gazeteci refleksiyle hemen cevabı yapıştırıverdim: “Yanlış gönderilmiş mesajdır onlar…”

Nasıl olsa bu meselelerde ‘sicilim’ tertemiz… Rahatım yani…

Ama yok, bizim hanım ikna olmadı! Arkasını arıyor… Hem de ne arama? Sicil micil iş görmüyor!

E yanlış da olsa ben de merak etmiyor değilim.

Uzatmayayım; mesajın arkasından ne çıktı biliyor musunuz?

Bir bahis-kumar-casino sitesi…

Onu da cep telefonumun dolmak üzere olan binlerce ‘engellenmiş’ numaradan oluşan çöplüğüne yolladım hemen.

Ama o gece ‘ilk’ olan bu tür mesajlar, ne yazık ki ‘son’ olmadı!

Uyuyup, uyumadığımı soran, bensiz olmayacağını yazan mesajlara; “Neredesin?”, “Arasana…” gibi tek ya da iki kelimeden oluşan ‘manidar’ mesajlar eklendi.

Ha bu arada bizim hanımın cep telefonu da artık mesaj bombardımanı altında…

 

***

 

Çok uzattım, biliyorum.

Buraya kadar; yazımın başlığıyla yazdıklarım arasında belki bir bağ kuramadınız.

Hemen o bağı kurayım ben:

Kişiye özel olması gereken bilgilerimiz satılıyor kardeşim!

Tedavülde yani…

Borsa gibi yani…

Kapanın elinde kalıyor yani…

Piyasada yani…

Sadece telefon numaralarımız değil, doğrulatamadığım ama adım gibi emin olduğum ve burada yazmaktan imtina ettiğim daha birçok bilgilerimiz sa-tı-lı-yor!

Hem bilgimiz hem onayımız hem hür irademiz dışında…

 

***

 

Şimdilerde bu pazarlamacı, casinocu ve bilmem necilere bizim ‘siyasetçiler’ de katıldı?

Nasıl mı?

Asıl konumuz o…

Anlatayım:

Bana yerel yönetici adaylarından mesajlar geliyor. Hiçbirisiyle kişisel temasım yok. Birebir tanışıklığım yok.

Milli ve dini günlerde gelen siyasetçi mesajlarını pas geçiyorum, yazmıyorum bile…

Yerel seçim öncesindeki şu günlerde, benim yaşadıklarımı eminim sizler de yaşıyorsunuzdur.

Telefonda yine mesaj bildirim sesi!

Bir bakıyorum; falanca partinin büyükşehir belediye başkan adayı bilmem kim…

Bir bakıyorum; ikametgâhımın bağlı olduğu ilçenin falanca partisinin filanca adayı…

Adayı olan bütün siyasi partilerin adayları, mesaj yoluyla cep telefonumda arz-ı endam ediyorlar.

Arz-ı endam etmekle kalmıyor, resmen ‘taciz’ ediyorlar!

Ben de ayırt etmeksizin, hepsini cep telefonumun engelli numaralar çöplüğüne gönderiyorum.

Yeter be kardeşim!

Bari sizler yapmayın…

Tamam; kişisel bilgilerimiz ‘orta malı’ olmuş! Birey olarak çözüm bulamıyoruz, çaresiz durumdayız!

Bari siz yapmayın çok sayın siyasetçiler! Olmuyor…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.