Bayram; sevinç, mutluluk, paylaşmak ve dargınların barışması anlamında klişe bir ifade olarak söylenegelmiştir. Günümüzde ise ortaya çıkan kutuplaşma ile maalesef bayramlar bile ortak payda da buluşmamıza yeterli olmuyor.
Ayasofya’nın açılması sonrasında ortaya çıkan tartışmalara bakılırsa bu kutuplaşmanın sona ermesi de olası gözükmüyor. Diyanet işleri başkanının güya Atatürk’e lanet okuduğunu hem de bunu hutbeden yaptığını söylemek çok zorlama bir açıklamadır. Milletin açılışa göstermiş olduğu teveccühe kılıf uydurarak meseleyi itibarsızlaştırma çabaları siyaseten çok ucuz hareketlerdir. Bu şekilde muhalefetle bu asil milletin gönlüne girmeniz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada mümkün olmayacaktır. Bu çamur siyasetinin miadı dolmuştur bu anlayış gerginlikten başka bir işe yaramayacaktır. Bunun kendileri de farkında fakat kabı içinde ki ne ise, ister istemez dışa da o sızmaktadır. Bunu önlemeleri mümkün değildir.
Bu millet geçmişi çabuk unutur, fakat hor görülen feraseti ile samimiyeti çok güzel anlamaktadır. Çok fazla tepki gösterip, renk vermeden olayları arka planda takip ederek günü geldiğinde benliğini ortaya koyarak eğriyi doğrudan ayırt edecek kapasiteye her zaman sahiptir. Dini değerlerine, geçmişine, ecdadına yapılan hakaretleri sineye çekmiş gibi görünse de söz kendisine geldiğinde gerekli cevabı çok net şekilde ortaya koymuştur ve de koyacaktır.
Son zamanlarda Osmanlı ile Atatürk sürekli karşılaştırılarak mukayese edilmektedir. Bu iyi niyetli bir yarıştırma olmayıp nifak sokarak safları sıklaştırma operasyonudur. Bazı kesimlerin Atatürk’ü insanüstü bir varlık olarak ortaya sürmeleri en başta büyük saygısızlıktır. Bir insan olarak yaptığı hizmetlerin yanında özellikle çevresinin etkisi ile hatalarda yapmıştır. Cumhuriyetin kurucusu olarak, askerlik dehası ile büyük hizmetlerinin yanında yönetimde zaman zaman yanlış kararlar aldığı da olmuştur. Bu da onun bir beşer olarak hata da yapabileceğinin bir göstergesidir. Bütün bunları yok sayarak kutsamakta yanlıştır, bunun yanında hakaret etmekte yine aynı şekilde hatalıdır.
Sonuç olarak; siyaseten en azından taraftarları elde tutmak için bu gerginlikten beslenmek bir strateji olabilir. Fakat etle tırnak olmuş bu millet tavandaki bu gerginliğe çoğu zaman pirim vermemektedir. Bunu yanında herkesin dünya görüşü ve frekansına göre siyasi bir tercihinin de olması normaldir. Bütün bu ayrışmalardan dolayı; “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime” dememek elde değil. Bayram konusunda sözü Alvarlı Efe Hazretlerine bırakarak biz kenara çekilelim,
Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın