(Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı.)
Bilim adamı, benim bilgilerime göre araştırma içerisinde olan, araştırmalarını bilimsel temellere ve kaynaklara dayandıran, bir tek kaynağa bağlı kalmadan, aynı konuda kaynakları çoğaltan, o kaynakların sunmuş olduğu bilgilerin doğruluğunu meslektaşları ile tartışan, neticede kesin kanaati geldikten sonra araştırdığı konuyu bilimsel yayına dönüştüren veya açıklama yapan bir insandır.
Fen bilimlerinde bu tarz açıklamalara deneysel çalışmalar ışık tutarken, sosyal bilimlerde daha çok kaynağa, konuyu dayandırarak hükme varmak gerekiyor.
Bilim adamı bir iddiayı; o iddiayı çürütecek veya geçersiz sayacak bir çok delili sarf-ı nazar ederek, delileri göstermeden açıklamada bulunamaz. Bulunursa bu bilmin ciddiyeti ile bağdaşmaz.
Elbetteki bir bilim adamının hatasıyla bütün bilim adamlarını suçlamak doğru değildir. Bu büyük bir haksızlık olur. Niyetimiz bu değil zaten, bilim adamının nasıl olması gerektiğini kendini bu yola adayanlar çok iyi bilirler.
Ancak asılsız ve mesnetsiz bir takım düşünceler ve mesnetsiz isnatlarla başkasını suçlarsa, töhmet altında bulundurursa, doğru olmadığı ortaya çıkınca da kendi bilim sıfatını ayaklar altına almış olur.
Sosyal medyada şahit olduğum bir konu üzerinde bunu yazmak durumunda kaldım. O da şudur:
İçinde bulunduğumuz asır pozitif asır, ispatiyecilik asrıdır. Bir şeyin nedenini niçinini ortaya koymadan, kabul edilmesi zor olan bir asır.
Bu asırda insanlar her konunun ispat edilmesini istiyorlar. Mesela müslümanlıkla ilgili, imanın şartları ile ilgili, İslam’ın şartları ile ilgili, her konu üzerinde tartışma açılabilen bir asırda yaşıyoruz.
Böyle bir asırda, bu asra bakan Kur’an’ın tefsirleri olan Risale-i Nur külliyatı, iman ve İslamiyet hakkında sorulan sorulara, Kur’andaki ayetlerle, akla ve mantığa uygun bir şekilde cevap vermekte ve ispat etmektedir.
Bu külliyat zamanımızda haşri, yani öldükten sonra dirilmeyi, kaderi, Kur’anın mucize olduğunu, tevhidi bilimsel deliller ile ortaya koymakta ve aklı adeta kabule mecbur etmektedir. (devam edecek)
18.03.2019
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu