(*Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı.)
Bilim adamlığı medyatik olmak mı?
Bir söz vardır ahmakın tarifi odur ki fayda veririm zannıyla zarar verir.
Bugün Bediüzzaman’ın eserlerini okuyup, onunla imanlarını kurtaran ve başkalarının da imanını kurtarmasına vesile olmak için koşturan değil ülkemizde, hatta dünyada ne kadar bilim adamı var bilginiz var mı?
Haberiniz var mı?
Eğer bilime saygınız varsa, o bilim adamlarına saygı göstermeniz gerekir, ama nerede?
Ağzı olan konuşuyor, bilgisi olması önemli değil ki, ağzı olan beyanatta bulunuyor. Ama düşünmüyor ki, bu konuşmalarla gıybetini ettiği kişi hayatta olmadığı için, helallik alamayacak, diğer taraftan iftira atıyorsunuz, eğer bilim adamıysanız iftiranın karşılığı nedir hiç düşündünüz mü?
"Demek akıl, kalb, vicdan, insaniyet, rikkat-i cinsiye (acıma), tabiat, şeriat nazarında gıybet merduddur (reddedilir), matruddur (uzak durulur)." Hutbe-i Şamiye/141
Ne demiş Bediüzzaman Hazretleri:
"İşte mürşidin ruhu ve kalbi bir âyinedir. Cenab-ı Hak'tan gelen feyze ma'kes (ayna) olur, müridine aksedilmesine de vesile olur." Mesnevi-i Nuriye/176
"Bu dinsizleri mağlup etmek için yeni tahsili de yapalım diyenler veya yapanlar, Nur risalelerini devam ve sebatla mütalaa ederek, bu hedeflerine vâsıl olurlar ve çare-i yegâne de budur. Hem böylelikle, mektep malûmatları da maarif-i İlahiyeye inkılab eder. " Sözler/847
Ey bilim adamı, bir meslektaş olarak tavsiyem, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini tanımanız ve yaptıklarınızdan pişmanlık duyarak kamu önünde özür dilemenizdir.
O kendine zülm edenlere bile hakkını helal etmiştir. Belki sizin için bir kurtuluş olabilir.
Aksi taktirde o kadar çok Risale-i Nura gönül verenlerin kalplerini de kırarak, manevi nefrete hedef oluyorsunuz.
Bakalım şu cümleye; insanlık ve özellikle eğitim gören bir gençlik, bizim verdiğimiz eğitimle, böyle bir ders alması mümkün müdür? Elinizi vicdanınıza koyunuz ve sonra cevap veriniz. Bu cümleye benim, sizin, insanlığın ihtiyacı yok mu?
"Çünkü; şuursuz esbab (sebepler), elbette bir gayeyi düşünüp çalışmaz. Halbuki görüyoruz; vücuda gelen her mahluk, bir gaye değil, belki çok gayeleri, çok faideleri, çok hikmetleri takib ederek vücuda geliyor. Demek bir Rabb-ı Hakîm ve Kerîm (hikmet ve ikram sahibi olan Allah), o şeyleri yapıp gönderiyor." Otuzüç Pencere/61
Bunları öğretmekle görevli olan eğitimciler olarak böyle bir sorumluluk taşımadığımıza göre, bunu görev kabul edenlere yardım etmiyorsak da, görevine gölge düşürmeyelim. Gerçi güneş balçıkla sıvanmaz, güneşin yanında mum sönük kalır, ama düşmanlık da bize çok şeyler kaybettirir.
Zararın neresinden dönülürse kardır.
(*Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. Mektubat)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu