KESİN DAVET 59
BU HAYAT BU DÜNYAYA BİLE DAYANAMIYOR
En sert taşlar ve demirler bile dış etkiler, sürtünme ve kimyasal reaksiyonlara dayanamıyor. Bu kadar hücreden meydana gelen ve farklı görevler altında çalışan bu vücut elbette yıpranacak ve yaşlanacaktır. Bunun sonucu da Risale-i Nurda şu şekilde dile getiriliyor:
Ölüm haktır.
Evet, bu hayat ve bu beden şu azîm dünyaya direk olacak kabiliyette değildir.
Zira onlar demir ve taştan değildir.
Ancak et, kan ve kemik gibi mütehalif şeylerden terekküp etmiş, meydana gelmiştir.
Kısa bir zamanda tevafukları, birbirlerine uygunlukları,
İçtimaları, toplanmaları varsa da
İftirakları, ayrılmaları ve dağılmaları her vakit melhuzdur, akla gelebilir. (17/50)
İKİNCİ HAYAT
Bakara sûresinin yirmisekizinci ayetinde ölümden sonra ve haşirden evvel bir hayat tarif edilmekte ve buna ikinci hayat ismi verilmektedir. İşârât-ül İ'caz’da Dördüncü Mesele bu konuyu anlatmaktadır. Bu hayattan sona ahiret hayatının başlayacağı belirtiliyor:
Dördüncü Mesele: ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (Summe ileyhi turceun.)
Sonra sizi (O) diriltecek. (18/28)
“Summe ileyhi turceun” nun beyanının, düğümünün izahıdır.
Evet bu hayat, ikinci hayattır ki ölümden sonra haşirden, evvel vukua gelir.
Buna göre ölümden sonra ve dünyada ölüm ile ayrılanların ahirette Allah CC tarafından diriltilmelerinden önce yaşanacak olan bir hayattır. Zaten ölüm ile hayat son bulmuyor, ruh cesedi terk ediyor ama yaşamaya devam ediyor. Haşirden evvel, öbür dünya yaşantısından evvelki bu dönem, burada ikinci hayat olarak meydana geliyor.
Demek, hayat-ı uhreviye bu ikinci hayatla başlar.
Binaenaleyh bu يُحْي۪يكُمْ (Yuhyiküm; sizi diriltecek) deki hitap, yalnız insanlara ait değildir,
bi'l-cümle kâinata râcidir,
bütünüyle yaratılan bütün varlıklarla alakalıdır.
Çünkü bu hayat-ı uhreviye, bütün kâinatın neticesidir.
Ahirete ait olan bu hayat, bütün yaratılan varlıkların, evrenin gayesidir.
Eğer bu hayat olmasa kâinatta hakikat, gerçek denilen her şey,
zıddına inkılab eder, kökten tersine değişir.
Mesela nimet nıkmet olur, iyilikler şiddetli ceza olur,
akıl bela olur,
şefkat yılan olur. (9/199)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
14.04.2020