KESİN DAVET 60
DÜNYADA ZALİM VE MAZLUM AYRILMIYOR
Bizi yaratan Rabbimiz,
hem insanı sever,
hem kendini insana sevdirir,
hem bâkidir, ebedidir sonsuzdur,
hem bâki âlemleri var,
hem adâletle her işi görür ve hikmetle herşeyi yapıyor.
Ve nev-i insanda vuku bulan, insanlar arasında meydana gelen ve
kâinatın intizamına ve adâlet ve muvazenelerine, dengelerine ve
hüsn-ü cemâline münafi, kusursuz güzelliğine zıt ve muhalif ve çok büyük isyanları ve küfürleri, inkarcılıkları bu dünyada cezasız kalıp;
gaddar, acımasız, zâlim, rahat ile hayatını ve
bîçare mazlum, zavallı zulme uğrayan meşakkatler, sıkıntılar içinde ömürlerini geçirirler.
Ve umum kâinatta eserleri görünen şu adâlet-i mutlakanın mâhiyeti ise;
Kâinata bakılınca görülen sonsuz bir adalet esası ise;
dirilmemek sûretiyle o gaddar, acımasız zâlimlerin ve
me'yus mazlumların, ümitsiz haksızlığa uğrayan kişilerin vefat içindeki müsâvatlarına, eşitliklerine bütün bütün zıttır, kaldırmaz, müsaade etmez!..
KAİNATIN SAHİBİ, MUHAMMED ASV SEÇTİ
Ve madem, nasılki kâinatın, evrenin sahibi,
kâinattan zemini, yeryüzünü ve
zeminden nev-i insanı intihab edip, seçip gayet büyük bir makam, bir ehemmiyet vermiş,...
Ve bu kıymetli, sevimli dostlarından dahi,
onların imamı, önderi ve mefhari,övünç sebebi olan
Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ı intihab ederek, seçerek,
ehemmiyetli Küre-i Arz'ın yarısını ve
ehemmiyetli nev-i insanın beşten birisini
uzun asırlarda O'nun nuruyla tenvir ediyor, aydınlatıyor.
Âdeta bu kâinat O'nun için yaratılmış gibi,
bütün gayeleri O'nun ile ve O'nun dini ile ve
Kur'ân'ı ile tezahür ediyor, ortaya çıkıyor...
Ve o pek çok kıymettar ve
milyonlar sene yaşayacak kadar hadsiz, sayısız hizmetlerinin ücretlerini
hadsiz, sınırsız bir zamanda almaya müstahak, hak etmiş ve lâyık iken,
gayet meşakkatler, zorluklar ve mücahedeler, din uğrunda savaşlar içinde
altmış üç sene gibi kısacık bir ömür verilmiş.
Acaba hiçbir cihetle hiçbir imkânı, hiçbir ihtimali, hiçbir kabiliyeti var mı ki;
o Zât, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm,
bütün emsali, mevkidaşları peygamberler ve dostlarıyla beraber dirilmesin!
Ve şimdi de ruhen diri ve hayy, canlı olmasın?
İdam-ı ebedî ile, dirilmemek üzere ölüm ile mahvolsunlar?
Hâşâ, yüz bin defa hâşâ ve kellâ!
Aslâ, yüzbin defa kesinlikle öyle değil ve olamaz!
Evet, bütün kâinat, yaratılan varlıklar ve hakikat-i âlem, âlemin gerçeği,
dirilmesini dava eder ve
hayatını Sahib-i kâinat'tan, evrenin sahibinden talep ediyor... (19/223)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
16.04.2020