İlahlık iddiasında bulunan, insanlığı sultasına almak isteyen emperyal ve şer güçler "İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez."
Bakara Suresinde Rabbimiz işte bu iktidarlarını zulümlerine ve heveslerine yönelik olarak kullanmak isteyenleri ifşa etmektedir.
Ortak özellikleri bozgunculuk, huzursuzluk, anarşi, terör çıkartmaktır. Bunu ise bariz olan iki hususta gösterirler.
Ekini bozarlar: Bakın günümüze. Toprak bozulmadı mı? Gıda terörünü nasıl görmezden gelebiliriz? Sentetik gübreler, sentetik tohumlar ve sentetik ilaçları neyle açıklayabiliriz?
Bilim adı altında büyük fitneler gerçekleştirilmiyor mu?
İfsad edilmeyen ne kaldı? Çevre imha edilmiyor mu? Her açıdan büyük bir cinnetin kapısına bırakılmadı mı insanlık. İnsanlığın ekserisi bin bir türlü zulüm altında inim inim inlemiyor mu?
Batının iktidarı ele geçirmesinden beri bu böyle değil mi? Merhametten maraz doğar kültürü bunların değil mi?
Dünya hakimiyetleri malum 1789 Fransız ihtilalinden sonra somutlanmaya başlar. Bizim coğrafyamızdaki gerilemeler ise bunu tetikler aslında.
Savaşlar, sömürü ne ararsan var batının günah galerisinde. Karşılığında bütün insanlık, bütün mahlukat tehdit altında.
Yokolan bitkiler, hayvanlar "Ekin'in Bozulmasıyla" gerçekleşmedi mi?
Kutuplara, gökyüzüne kadar uzanan bir bozumdan bahsediyoruz.
Onlar ki iş başına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri, Kurân'ı ve Kur'ân hükümlerini engelleyerek, dünyayı, halkı istedikleri istikamette yönlendirdikleri zaman; yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; ilmî araştırmaları, Kur'ân ve hakikat üzerinde çalışmayı, derinleşmeyi baltalamak; nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozma planları uygulamak; gençleri mahvetmek için çalışırlar, koşuştururlar. Oysa Allah bozgunculuğu sevmez.
Nesli bozarlar: Herşeyin kilitlendiği nokta "Kadın" ın bozulmasıyla başlar. Kadın üzerinden aile, aile üzerinden de toplum, toplum üzerinden de bütün insanlık bozulur.
Aileden maksat yeni neslin ihmali dolayısıyla da geleceğin imhasıdır.
Malzeme edinir moderniteyi beşeriyet. Nedir modernite; eşyanın şekillenmesine bağlı olarak yeni alışkanlıklar oluşturmaktır. Paradigmalar değişir. Yepyeni bir nizama dönüşür hayatın geleneksel akışı. Gelenek köhne bir maziden ibarettir artık.
Dönüşümler ise yeni neslin üzerinden programlanır; gençliğin.
Gençlik nasıl bozulmaya-değişmeye başlar.
İlk yolu ninnilerdir.
Masallar hikayelerle kodlamalar yapılır.
Sonra teknolojiden istifade edilir; günümüzde çizgi filmlerden-internet oyunlarından.
Kültür ve sanat bir maksada uygun çalışmalar ortaya koyar.
Gencin baskın duygularına bilumum tazyikler uygulanır.
Özelllikle üreme duygusu tahriş edilir.
Nesli işgale uğrayan bir topluluğun iflah olması artık mümkün değildir.
Hele ki savaşların cephe genişlettiği yani evlere kadar girdiği bir dönemde kendi evlatların senin öncelikli düşmanın olmuşlardır.
Çaresizce çırpınmaya çalışırsın, durumu düzeltmek adına. Olayları kavrayabilme kabiliyetinde kalmamışsa, bitişi beklemekten başka bir çaren de kalmamıştır.
Ekin bozulursa...Ekin'i aynı zamanda hars-kültür olarakta anla!
Kültürün kalmamışsa başka bedenlerde hayat bulmaya çalışan ruh gibisindir. Başka kültürlerde kimliklenme çalışırsın.
Nesil bozulursa...Yarınlardan bahsetmek mümkün değildir. Cepheyi kaybetmiş, hezimete uğramışsın demektir.
İktidar sahipleri...Hegemonlar! Yani tarım ve gıda, ilaç, enerji, uyuşturucu, silah, teröristleri bütün insanları hedef almışlardır.
Onlara göre yeryüzünün kıt imkanları bu kadar insana yetmez.
Çare lüzumsuzları yani insanlığın atıkları olan sıradanları ortadan yavaş yavaş kaldırmak. Kaldırırken de kazanmak!
Onlarda helal, haram, namus gibi kavramlar yoktur. Onur yoktur, şeref yoktur...
Onlar altının sahipleridirler. Altın sahibinin kural koyduğu dünyanın hakimleridirler.
En azından nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilelim.
Bize efendilik yapmaya çalışanları tanıyalım.
İktidarlarını başlarına çevireceklerimizi...
Bilelim bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu...
Kazandığını zannedipte kaybedenlerden olmayalım.
Asıl kazancın bizi yaradanın rızasını kazanmak olduğunu bilerek!
FEHMİ DEMİRBAĞ