Anasayfa
Yazarlar
Nihat Güç
Yazı Detayı
Bu yazı 276+ kez okundu.
Eğitim Güzel Ahlakla Mümkündür
Her şeyin başı eğitimdir. Bireyi nasıl eğitirseniz, nasıl yetiştirirseniz öyle bir toplum, öyle bir gelecek şekillendirmiş olursunuz. Çünkü birey, içinde yaşadığı toplumun, aldığı eğitimin zorunlu bir sonucudur, olmazsa olmazıdır. Bireyi toplumdan toplumu da bireyden ayrı düşünmek, farklıymış gibi lanse etmek abesle iştigalden öte bir şey değildir.
Toplumu şekillendirmek için bireyi, bireyi yetiştirmek için de toplumu yönlendirmek zorundasınız. Ancak bireyi şekillendirmek, yetiştirmek ve biçimlendirmek doğru ilkeler edinmek olmak zorundasınız. Olması gereken ilkelerle başlamazsanız eğitime, elde ettiğiniz çıktıların hiçbiri istediğiniz gibi olmayacaktır.
Toplum; bireyi yetiştirme felsefesine göre şekillenir. Bireyin düşünsel ve davranışsal olarak şekillenmesi ve istendik davranışlara sahip olması da ancak eğitim ile mümkündür. O halde kişinin zihin yapısına nüfuz edecek, davranışlarına sirayet edecek, hayatına şekil verecek, giyim ve kuşamını düzenleyecek, okumaya sevk edecek, doğruları ve yanlışları önüne koyacak olan eğitim ve öğretimin ana felsefesi yani temel ilkeleri, ana dayanağı önem arz eder. Bir ülkenin gelecekteki toplumsal yapısını şimdiden görmek istiyorsanız, o ülkede yürütülmekte olan eğitimin ve öğretimin ana ilkelerine odaklanmanız yeterlidir. Eğitimin ve öğretimin ana iskeleti dini öngörülere göre mi şekilleniyor yoksa beşeri varlıkların arzu ve isteklerine göre mi dizayn ediliyor?
Allah insana iki göz verdiği gibi iki tane de dünya vermiştir. Başıboş bırakmış, nasıl biliyorsan öyle yap demiş de değildir. Yol ve yordam göstermek, yanlışları ve doğruları tanıtmak üzere bir de peygamber göndermiştir. Bu Peygamber vasıtasıyla hayata iki gözle (dünya ve ahiret) bakmayı istemiştir. Eğer insan sadece bu dünyaya tek gözle bakarsa, iş ve işlemlerini bu minvalde kendisi düzenlemeye kalkışırsa ahirette iki gözü de kör olur. Bu, dinin ileri sürdüğü bir realitesidir. Kabul edersiniz, kabul etmezsiniz bu da sizin bileceğiniz bir iştir. Ahiretin varlığını kabul eden insanlar bu minvalde bir düzenleme yapmak zorundadırlar. Unutmayınız! Türkiye’de yaşayanların yüzde doksan dokuzu İslam dinine inan insanlardan müteşekkildir. O halde Müslüman bir toplumun eğitim ve öğretimini İslam dininin öngörüleriyle şekillenmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ahiretin var olduğuna inanmak; hem dünyayı hem de ahireti dini verilerle tanzim etmekle mümkündür. Bu dünyayı terk ederek ahireti şekillendirmek, ahireti terk ederek bu dünyayı düzene sokmaya çalışmak pek mümkün değildir. O halde dünya ve ahireti göz önünde bulundurarak ilahi kelam ışığında, sünnet çerçevesinde planlar ve projeler geliştirmek ve bunu elimizden geldiği kadar yürütmeye çalışmak Müslüman olmamızın bir gereğidir. Bu planlar ve bu projeler ahirette ela gözlü olmamıza sebebiyet vereceğinden Allah’a, kitaba, peygambere ve ahirete inanan bir insan olarak şüphemiz yoktur.
Bireyi yetiştirme ve toplumu şekillendirme çabası olan eğitim ve öğretimin ana iskeletini dünya ve ahiret mutluluğu üzerinde yürütülmesi gerekir. Çünkü bireyi her türlü rüzgara, saldırıya ve bozulmaya karşı koruyacak, ayakta tutacak olan yegane unsur kitaptır, dindir, imandır. Özellikle ahirette yönelik olması gereken asli inancı kaybeden insanlar (toplumlar) bitmeye, tükenmeye ve yok olmaya mahkumdurlar. Tarih bu örneklerle doludur.
Bireyi şekillendiren, değerli kılan nadide unsur ahlaktır. Toplumun güven vermesi, geleceğe emin adımlarla yürümesi bireylerden sadır olacak olan güzel ahlak ile mümkündür. Güzel ahlakı, dini emirlere uyma derecesi olarak tarif etmek mümkündür. Toplum güzel ahlaktan uzaklaştığı oranında gelenek ve göreneklerine yabancılaşır, en kötüsü de kendisine düşman kesilir. Gerek bireyde gerek toplumda güzel ahlakın diskalifiye edilerek ortadan kaldırılması kolay değildir. Ancak kimi gayr-i ahlaki davranışın güzel birer ahlaki olgu olduğu düşüncesini piyasaya sürmekle mümkündür. Çünkü sahte, pespaye ve sıradan olan bir ahlak anlayışı piyasaya sürülmeden güzel ahlak kendiliğinden ortadan kalkmaz. İkisi bir şahısta aynı anda da bulunmaz.
Bir insanda ya İslam dininin öngördüğü güzel bir ahlaki yaşantı vardır ya da insanların şekillendirdiği, şeytanın alkış çaldığı, sihirbazlar tarafından renk cümbüşüne büründürdüğü, beşeri sistemlerin tuz ve baharatını cebinden karşıladığı bir ahlak anlayışı ve yaşayışı vardır.
Ekleme
Tarihi: 04 Ağustos 2022 - Perşembe
Eğitim Güzel Ahlakla Mümkündür
Her şeyin başı eğitimdir. Bireyi nasıl eğitirseniz, nasıl yetiştirirseniz öyle bir toplum, öyle bir gelecek şekillendirmiş olursunuz. Çünkü birey, içinde yaşadığı toplumun, aldığı eğitimin zorunlu bir sonucudur, olmazsa olmazıdır. Bireyi toplumdan toplumu da bireyden ayrı düşünmek, farklıymış gibi lanse etmek abesle iştigalden öte bir şey değildir.
Toplumu şekillendirmek için bireyi, bireyi yetiştirmek için de toplumu yönlendirmek zorundasınız. Ancak bireyi şekillendirmek, yetiştirmek ve biçimlendirmek doğru ilkeler edinmek olmak zorundasınız. Olması gereken ilkelerle başlamazsanız eğitime, elde ettiğiniz çıktıların hiçbiri istediğiniz gibi olmayacaktır.
Toplum; bireyi yetiştirme felsefesine göre şekillenir. Bireyin düşünsel ve davranışsal olarak şekillenmesi ve istendik davranışlara sahip olması da ancak eğitim ile mümkündür. O halde kişinin zihin yapısına nüfuz edecek, davranışlarına sirayet edecek, hayatına şekil verecek, giyim ve kuşamını düzenleyecek, okumaya sevk edecek, doğruları ve yanlışları önüne koyacak olan eğitim ve öğretimin ana felsefesi yani temel ilkeleri, ana dayanağı önem arz eder. Bir ülkenin gelecekteki toplumsal yapısını şimdiden görmek istiyorsanız, o ülkede yürütülmekte olan eğitimin ve öğretimin ana ilkelerine odaklanmanız yeterlidir. Eğitimin ve öğretimin ana iskeleti dini öngörülere göre mi şekilleniyor yoksa beşeri varlıkların arzu ve isteklerine göre mi dizayn ediliyor?
Allah insana iki göz verdiği gibi iki tane de dünya vermiştir. Başıboş bırakmış, nasıl biliyorsan öyle yap demiş de değildir. Yol ve yordam göstermek, yanlışları ve doğruları tanıtmak üzere bir de peygamber göndermiştir. Bu Peygamber vasıtasıyla hayata iki gözle (dünya ve ahiret) bakmayı istemiştir. Eğer insan sadece bu dünyaya tek gözle bakarsa, iş ve işlemlerini bu minvalde kendisi düzenlemeye kalkışırsa ahirette iki gözü de kör olur. Bu, dinin ileri sürdüğü bir realitesidir. Kabul edersiniz, kabul etmezsiniz bu da sizin bileceğiniz bir iştir. Ahiretin varlığını kabul eden insanlar bu minvalde bir düzenleme yapmak zorundadırlar. Unutmayınız! Türkiye’de yaşayanların yüzde doksan dokuzu İslam dinine inan insanlardan müteşekkildir. O halde Müslüman bir toplumun eğitim ve öğretimini İslam dininin öngörüleriyle şekillenmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ahiretin var olduğuna inanmak; hem dünyayı hem de ahireti dini verilerle tanzim etmekle mümkündür. Bu dünyayı terk ederek ahireti şekillendirmek, ahireti terk ederek bu dünyayı düzene sokmaya çalışmak pek mümkün değildir. O halde dünya ve ahireti göz önünde bulundurarak ilahi kelam ışığında, sünnet çerçevesinde planlar ve projeler geliştirmek ve bunu elimizden geldiği kadar yürütmeye çalışmak Müslüman olmamızın bir gereğidir. Bu planlar ve bu projeler ahirette ela gözlü olmamıza sebebiyet vereceğinden Allah’a, kitaba, peygambere ve ahirete inanan bir insan olarak şüphemiz yoktur.
Bireyi yetiştirme ve toplumu şekillendirme çabası olan eğitim ve öğretimin ana iskeletini dünya ve ahiret mutluluğu üzerinde yürütülmesi gerekir. Çünkü bireyi her türlü rüzgara, saldırıya ve bozulmaya karşı koruyacak, ayakta tutacak olan yegane unsur kitaptır, dindir, imandır. Özellikle ahirette yönelik olması gereken asli inancı kaybeden insanlar (toplumlar) bitmeye, tükenmeye ve yok olmaya mahkumdurlar. Tarih bu örneklerle doludur.
Bireyi şekillendiren, değerli kılan nadide unsur ahlaktır. Toplumun güven vermesi, geleceğe emin adımlarla yürümesi bireylerden sadır olacak olan güzel ahlak ile mümkündür. Güzel ahlakı, dini emirlere uyma derecesi olarak tarif etmek mümkündür. Toplum güzel ahlaktan uzaklaştığı oranında gelenek ve göreneklerine yabancılaşır, en kötüsü de kendisine düşman kesilir. Gerek bireyde gerek toplumda güzel ahlakın diskalifiye edilerek ortadan kaldırılması kolay değildir. Ancak kimi gayr-i ahlaki davranışın güzel birer ahlaki olgu olduğu düşüncesini piyasaya sürmekle mümkündür. Çünkü sahte, pespaye ve sıradan olan bir ahlak anlayışı piyasaya sürülmeden güzel ahlak kendiliğinden ortadan kalkmaz. İkisi bir şahısta aynı anda da bulunmaz.
Bir insanda ya İslam dininin öngördüğü güzel bir ahlaki yaşantı vardır ya da insanların şekillendirdiği, şeytanın alkış çaldığı, sihirbazlar tarafından renk cümbüşüne büründürdüğü, beşeri sistemlerin tuz ve baharatını cebinden karşıladığı bir ahlak anlayışı ve yaşayışı vardır.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.