İsraf, kelime anlamı olarak, “sahip olduğumuz bir şeyi yok etmek, zayi etmek, dine veya dünyaya meşru bir faydası olmayacak şekilde gerektiğinden daha fazla kullanmak ya da harcamak”tır.
İsraf çağımızın en büyük sorunudur! En çok israf ettiklerimizin başında zaman geliyor. Bir insan, ortalama ömrü boyunca 25 yıl uyuyor, bir yıl ev temizliği yapıyor, 2,5 seneneyemek yapıyor ve 7 ay yemek yiyor, yaklaşık 4,5 yıl araç sürüyor, 1,5 yılını banyoda geçiriyor, 6 ayını tuvalette geçiriyor, zamanının % 90 kapalı bir yerde geçiriyor, kadınlar 8 yılını alış verişte geçiriyor, bu araştırmalar böyle devam edip gidiyor… İsraf almış başını bilinmeze doğru bizleri sürüklüyor. Aslında bilinene doğru sürüklüyor, bilinen yaşlılıktır, yıllarımızı, günlerimizi ve dahi saat ve dakikalarımızı bizden alıp yaşlılığa hızla sürüklüyor. İsraf ettiğimiz zaman ile hücre yenilenmesinin zamanı kısaldıkça vücudumuz yaşlanıyor, en belirgin özelliği saçlarda beyazlama, dişlerde dökülme, belde kamburlaşma ve diğer fiziksel yetersizlikler bunun belirtileridir.
Kişisel zamanımızda, kitap okumuyoruz, ibadet etmiyoruz, spor yapmıyoruz ve en önemlisi sevdiklerimize zaman ayırmıyoruz. İnanç sistemimizde yer alan, fakat hayatımıza aksetmeyen “İki günü birbirine eşit olan zarardadır” hadisi şerifini hatırlatmak isterim.
Sevgiyi hunharca hor kullanıyor ve ziyan ediyoruz. İsraf ettiklerimiz içinde zamandan sonra sevgi gelmektedir. Yanlış insanları severek ve onlara gereksiz fazla kıymet vererek sevgimizi israf ediyoruz. Hatta sevmeyi bilmiyoruz, insanları Allah için sevmemiz gerekirken menfaat için seviyoruz.
Emeği israf ediyoruz, beden gücümüzü, fikir gücümüzü, alın terimizi israf ediyoruz. Modern kölelik olan iş gücümüzü düşünmeden israf ediyoruz.
Sağlığımızı israf ediyoruz, tek odaklandığımız nokta para kazanmak olduğu için, para kazanırken sağlığımızı israf ediyoruz. Bu kazandığımız parayla kaybettiğimiz sağlığımızın şifasını bulmak için ilaç arayışı içerisine giriyoruz ve paramızı israf etmiş oluyoruz.
Paramızı israf ediyoruz, lüks düşkünüyüz, giydiğimizi bir daha giymiyoruz. En son çıkan cep telefonunu alabilmek için kredi çekip yıllarca emeğimizi, zamanımız ve kendi öz kişisel vaktimizi israf ediyoruz.
Suyu israf ediyoruz, tarla sularken vahşi sulama tekniği kullanıp suyu israf ediyoruz, tıraş olurken, duş alırken suyu israf ediyoruz. Çamaşır ve bulaşık yıkarken suları bolca israf ediyoruz.
Soframızda ekmeği israf ediyoruz, yemekleri israf ediyoruz. Bir öğün yediğimiz yemekleri ikinci öğün yemeyip çöpe dökerek israf ediyoruz. Bir ekmeğin soframıza gelene kadar ne gibi işlemlerden geçtiğini bilmediğimiz için o ekmeği kolayca israf edebiliyoruz. İsraf birçok açıdan insan hayatını etkileyen sonuçlar oluşturmaktadır. Dinimiz İslamiyet’te zamanı, gıdayı ve herhangi bir şeyi israf etmek haram olarak görülmüştür, haram da günah demektir. Allâhu Teâlâ şöyle buyurdu: “…Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Şüphe yok ki, O (Allah) isrâf edenleri sevmez.” (A’raf sûresi, âyet 31). Dünyada bu kadar aç insan yaşarken tabakta kalan yemeklerin atılması adil bir şey değildir ve çok düşüncesizce bir davranıştır. İsraf etmeden önce bir kez daha düşünün derim. Allah’a emanet olun, hoşça kalın.
Aydın Benli
Siyaset Bilimci Araştırmacı Yazar