Rabbim bize helal dairesinde yaratmış olduğu hayvanatı bile kurban etmek için emrimize verdi. Acaba biz enemizi, egomuzu, benliğimizi onun rızası için kurban edebildik mi?
Bugün toplumun en büyük dertlerinden birisi enaniyettir. Okşarsan lehinde konuşursan, mevhum yeteneklerinin çok üzerine çıkarırsan memnun oluyor, kendine hayali yetenek elbiseleri giydiriyor.
Ancak gerçek yüzünü nazara verdiğiniz taktirde, veya hakkı olmadığı medh-ü senaları yapmadığınız taktirde, ya da hak etmediği makam ve mevkileri elde etmediği takdirde, kim olursa olsun menfaati adına ona düşman kesiliyor.
İşte bugün o gün, bu bayram o bayram, yani benliğimizi ve enemizi kurban etmek, evet Allah’a kurban etmek için bayram bir fırsattır.
Bunu Alem-i İslam’ın iştirak ettiği “Teşrik Tekbirleri” ile başarabiliriz. Yani ona bayram boyunca, her an günde beş vakit namazda, farzlardan sonra, en büyük Allah’tır, “Allahü Ekber” diye onun haddini bildirmenin, bayram en güzel bir vesilesi değil midir?
"Allahü Ekber" "Allahü Ekber" "Allahü Ekber"ler ile nev'-i beşerin beşten birisine, üçyüz milyon (şimdi bir buçuk milyar) insanlara birden "Allahü Ekber" dedirmesi; koca küre-i arz, büyüklüğü nisbetinde o "Allahü Ekber" kelime-i kudsiyesini semavattaki seyyarat arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmibinden (şimdi beş milyondan) ziyade hacıların Arafat'ta ve îd'de (bayramda) beraber birden "Allahü Ekber" demeleri, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın binüçyüz sene evvel âl ve sahabeleriyle söylediği ve emrettiği "Allahü Ekber" kelâmının bir nevi aks-i sadâsı olarak rububiyet-i İlahiyenin "Rabb-ül Ardı ve Rabb-ül Âlemîn" azamet-i ünvanıyla küllî tecellisine karşı geniş ve küllî bir ubudiyetle bir mukabeledir, diye tahayyül ve hiss ve kanaat ettim.”Şualar 237
Ey enaniyet senden soruyorum neyine güveniyorsun? Yani sen cismimdeki 100 trilyon hücreye hakim misin? Hücrelerdeki DNA’lara hakim misin? Sahi sen 80.000 km uzunluğundaki damarlarına günde yedi ton kanı ortalama 300 gram büyüklüğündeki kalp ile devridaim ettirerek pompalamaya hakim misin? Geçici olarak kalp ameliyatında kullanılan yaklaşık 300 kg ağırlığındaki kalp cihazını sürekli taşıyabilsen bile, kalbin görevini 3-5 saat yerine ancak getirebildiğini biliyor muydun? O halde sahi nedir bu kibir? Halen kalbinin her atışı ve çizgisi “Allah” demiyor mu?
Öyle ise "Allahü Ekber” de kurtul!
Ey ego senden soruyorum, acaba 150 gr ağırlığındaki böbreklerin günde filtre ettiği 1500 litre kanı, 100 kg ağırlığındaki bir diyaliz makinesi 3,5 günde temizleye biliyor mu? Peki neyine güveniyorsun da varlığından hak dava ediyorsun? 1,5 milyar Müslüman günde beş vakit farz namazlarında en az 85 defa “Allahü Ekber”, “Allahü Ekber” derken sen neden daha halen inat ediyorsun teslim ol!
Öyle ise “Allah’ı Ekber” de kurtul!
Ey nefis sen biliyorsun ki; insanın karnını doyurabilmesi için ihtiyacı olan yiyecek maddelerinin güneşe, aya hatta kainatın yardımına ihtiyacı oluyor. Buna gücün yetiyor mu? Ya da bir buğdayı sen veya iddia ettiğin sözde senin teknolojin yaratabiliyor mu? O halde neyine güveniyorsun da varlığını ortaya koymak için debelenip duruyorsun teslim ol!
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Bak ey bendeki ben! Aklını başına topla, biliyor musun teknolojinin mevcut imkanları, var olan bilim, bir araya gelse bir damla suyu yapamıyor. İşte o suyun bir damlasının Kainata ihtiyacı var. Yani büyük insan olan kainat, küçük Kainat olan insana eşdeğerdir ve hatta küçük büyükten daha da sanatlıdır, intizamlıdır.
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Hey haddini tanımaya çalışan benlik, acaba kaç dakika havasız yaşayabiliyorsun? Acaba her an ihtiyacın olan bu havayı yaratabilmek için nelere ihtiyaç var hiç düşünüyor musun? O halde senin hayatının devamı için çok lüzumlu olan hava, su, yiyecek senin ihtiyacın anında senin emrine veriliyor. Nasıl bu nimetleri sen halen göremiyorsun? Hayret!
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
İşte kurban bayramı bu manada anlaşılıp kabul edilirse nasıl olurda gereği yerine getirilmez, küskünler barışmaz, büyükler ziyaret edilmez, sila-i rahim yapılmaz, fakir fukara gözetilmez, komşu açken tok yatılır. Bu insanlığa sığar mı?
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Ey nefis görmüyor musun dünyaya gelirken bir parça beyaz beze sarılarak geliyorsun. Sonra bir çok makamlar mevkiler elde ediyorsun. Bir çok yerler, yurtlar ediniyorsun. Bir çok arabalar, yatlar Sahibi oluyordun. Sonra bunların hepsini burada bırakıp bir parça beyaz beze sarılıp gidiyorsun. Bu sana neyi hatırlatıyor. İstersen hayatın mahiyetini anlayıp ona göre hareket et!
Öyleyse “Allahü Ekber” de teslim ol!
“O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?” (Rahman Suresi)
Kurban bayramınız mübarek olsun.
Prof. Dr. Cahit kurbanoğlu
Enemizi Kurban Edebildik mi?
Rabbim bize helal dairesinde yaratmış olduğu hayvanatı bile kurban etmek için emrimize verdi. Acaba biz enemizi, egomuzu, benliğimizi onun rızası için kurban edebildik mi?
Bugün toplumun en büyük dertlerinden birisi enaniyettir. Okşarsan lehinde konuşursan, mevhum yeteneklerinin çok üzerine çıkarırsan memnun oluyor, kendine hayali yetenek elbiseleri giydiriyor.
Ancak gerçek yüzünü nazara verdiğiniz taktirde, veya hakkı olmadığı medh-ü senaları yapmadığınız taktirde, ya da hak etmediği makam ve mevkileri elde etmediği takdirde, kim olursa olsun menfaati adına ona düşman kesiliyor.
İşte bugün o gün, bu bayram o bayram, yani benliğimizi ve enemizi kurban etmek, evet Allah’a kurban etmek için bayram bir fırsattır.
Bunu Alem-i İslam’ın iştirak ettiği “Teşrik Tekbirleri” ile başarabiliriz. Yani ona bayram boyunca, her an günde beş vakit namazda, farzlardan sonra, en büyük Allah’tır, “Allahü Ekber” diye onun haddini bildirmenin, bayram en güzel bir vesilesi değil midir?
"Allahü Ekber" "Allahü Ekber" "Allahü Ekber"ler ile nev'-i beşerin beşten birisine, üçyüz milyon (şimdi bir buçuk milyar) insanlara birden "Allahü Ekber" dedirmesi; koca küre-i arz, büyüklüğü nisbetinde o "Allahü Ekber" kelime-i kudsiyesini semavattaki seyyarat arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmibinden (şimdi beş milyondan) ziyade hacıların Arafat'ta ve îd'de (bayramda) beraber birden "Allahü Ekber" demeleri, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın binüçyüz sene evvel âl ve sahabeleriyle söylediği ve emrettiği "Allahü Ekber" kelâmının bir nevi aks-i sadâsı olarak rububiyet-i İlahiyenin "Rabb-ül Ardı ve Rabb-ül Âlemîn" azamet-i ünvanıyla küllî tecellisine karşı geniş ve küllî bir ubudiyetle bir mukabeledir, diye tahayyül ve hiss ve kanaat ettim.”Şualar 237
Ey enaniyet senden soruyorum neyine güveniyorsun? Yani sen cismimdeki 100 trilyon hücreye hakim misin? Hücrelerdeki DNA’lara hakim misin? Sahi sen 80.000 km uzunluğundaki damarlarına günde yedi ton kanı ortalama 300 gram büyüklüğündeki kalp ile devridaim ettirerek pompalamaya hakim misin? Geçici olarak kalp ameliyatında kullanılan yaklaşık 300 kg ağırlığındaki kalp cihazını sürekli taşıyabilsen bile, kalbin görevini 3-5 saat yerine ancak getirebildiğini biliyor muydun? O halde sahi nedir bu kibir? Halen kalbinin her atışı ve çizgisi “Allah” demiyor mu?
Öyle ise "Allahü Ekber” de kurtul!
Ey ego senden soruyorum, acaba 150 gr ağırlığındaki böbreklerin günde filtre ettiği 1500 litre kanı, 100 kg ağırlığındaki bir diyaliz makinesi 3,5 günde temizleye biliyor mu? Peki neyine güveniyorsun da varlığından hak dava ediyorsun? 1,5 milyar Müslüman günde beş vakit farz namazlarında en az 85 defa “Allahü Ekber”, “Allahü Ekber” derken sen neden daha halen inat ediyorsun teslim ol!
Öyle ise “Allah’ı Ekber” de kurtul!
Ey nefis sen biliyorsun ki; insanın karnını doyurabilmesi için ihtiyacı olan yiyecek maddelerinin güneşe, aya hatta kainatın yardımına ihtiyacı oluyor. Buna gücün yetiyor mu? Ya da bir buğdayı sen veya iddia ettiğin sözde senin teknolojin yaratabiliyor mu? O halde neyine güveniyorsun da varlığını ortaya koymak için debelenip duruyorsun teslim ol!
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Bak ey bendeki ben! Aklını başına topla, biliyor musun teknolojinin mevcut imkanları, var olan bilim, bir araya gelse bir damla suyu yapamıyor. İşte o suyun bir damlasının Kainata ihtiyacı var. Yani büyük insan olan kainat, küçük Kainat olan insana eşdeğerdir ve hatta küçük büyükten daha da sanatlıdır, intizamlıdır.
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Hey haddini tanımaya çalışan benlik, acaba kaç dakika havasız yaşayabiliyorsun? Acaba her an ihtiyacın olan bu havayı yaratabilmek için nelere ihtiyaç var hiç düşünüyor musun? O halde senin hayatının devamı için çok lüzumlu olan hava, su, yiyecek senin ihtiyacın anında senin emrine veriliyor. Nasıl bu nimetleri sen halen göremiyorsun? Hayret!
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
İşte kurban bayramı bu manada anlaşılıp kabul edilirse nasıl olurda gereği yerine getirilmez, küskünler barışmaz, büyükler ziyaret edilmez, sila-i rahim yapılmaz, fakir fukara gözetilmez, komşu açken tok yatılır. Bu insanlığa sığar mı?
Öyleyse “Allahu Ekber” de kurtul!
Ey nefis görmüyor musun dünyaya gelirken bir parça beyaz beze sarılarak geliyorsun. Sonra bir çok makamlar mevkiler elde ediyorsun. Bir çok yerler, yurtlar ediniyorsun. Bir çok arabalar, yatlar Sahibi oluyordun. Sonra bunların hepsini burada bırakıp bir parça beyaz beze sarılıp gidiyorsun. Bu sana neyi hatırlatıyor. İstersen hayatın mahiyetini anlayıp ona göre hareket et!
Öyleyse “Allahü Ekber” de teslim ol!
“O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?” (Rahman Suresi)
Kurban bayramınız mübarek olsun.
Prof. Dr. Cahit kurbanoğlu