Halen devam eden ve binlerce cana mal olan,
Filistin-İsrail arasındaki çatışmalar, tarihsel,siyasi,dini, ve toprak üzerine iddialar gibi bir çok faktöre dayanmaktadır.
Her iki ülkede topraklar üzerinde hak iddia ediyor, buda gerilime yol açıyor.
İslâm,Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinlerin kutsal yerlere olan bağlılığı da çatışmaya ayrı bir boyut kazandırıyor.
Yıllar içinde yapılan bir çok barış görüşmeleri zaman içinde başarısız olmuş, anlaşmazlıklar bu güne kadar süregelmiştir.
Çok yakınımızda olan bu çatışmalar ülkemizin güvenliğini her an tehlikeye sokabilir.
Bunlar neler olabilir?
Bölgesel çatışmalar,genellikle terör örgütlerini etkiler.
Buda güvenliğimiz üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.
Sınır bölgelerinde deki zorluklar
artabilir.
Ülkemizin bölgede ki çeşitli taraflarla ilişkileri göz önüne alındığında,çatışmanın tırmanması ülkemizin dış politikasını zorluyabilir.
İsrail ve Filistin'e olan tutumumuzun, bölgesel ilişkilere olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir.
Çatışmanın yoğunlaşması, mülteci akınını arttırabilir ve bizim bu konuyla başa çıkmamız zorlaşabilir.
Ayrıca bölgedeki insan hakları ihlalleri,kadın ve çocuk ölümleri ülkemizde de duyarlılık yaratabilir.
Biz,tarafsızlığımızı korumak,çatışmanın ülkemize sıçramasını önlemek
zorundayız.
Hem bizim Ülke olarak,hem de uluslararası toplumun çözüm sürecine destek ve katkı sağlaması gerekir.
Çatışma,güçlü olanın,güçsüz üzerinde ki tahakkümü olmaktan çıkarılmalıdır.
Birçok ülke ve uluslararası örgütler,taraflar arasında ki diyaloğu teşvik etmeli ve barışa yönelik çabalar desteklenmelidir.
İnsanlık, çatışmanın yıkıcı etkilerinden kaçınmak ve barışı sağlamak için sürekli çaba harcamalıdır.
Diplomasi,eğitim ve kültürler arası iletişim barışın temel unsurlarıdır.
Filistin -İsrail sorunun çözümü taraflar arasında karşılıklı anlayış,uzlaşma ve adil bir toprak paylaşımı üzerine kurulu olmalıdır.
Serpil GÜLEÇYÜZ.