FRANCHİSİNG, YENİ BAYİLER.
Alçaklığın...
Alçakların...
Dallamaların...
Ne sonu gelecek, ne de soyları bitecek. Gerçi bitmesini de beklemiyoruz. Zira kâinatın kurulduğu günden bu ve bundan
sonraki günlerde de bu ve buna benzer olaylar aynı mihval üzere devam decek.
Alçaklar; alçaklıklarını her zemin ve şartta yapmaya devam edecekler.
Bizim istediğimiz ve olması gereken ise verilecek olan caydırıcı cezalar ve uygulamalar ile en azından bu ve benzeri olayların önüne geçilebilinilmesi.
Yakın bir zamanda; çağdaş, medeni bir meczup kadın(!), iki tane kız evladımız yolda giderken başındaki örtülerine saldırmış, darp etmiş ve örtüyü çıkarmaya çalışmış idi. Kısa bir aramadan sonra saldırgan yakalanmış ve mahkemeye çıkarılmış, mahkum edilmiş lâkin aynı suçu tekrar etmemek kaydı ile serbest bırakılmıştı.
Adalet tecelli etmiş oldu(!)
Öyle mi?
Yemedik...
Bu ve benzeri zihniyet, tıpkı Franchising gibi çalışıyorlar.
Haydiiiii.
Nerden çıktı şimdi bu? diyeceksiniz.
Haklısınız, diyeceğim demesine de, bende haklıyım. Zira bu KOPİLLERİN, ZİRZOPLARIN, DİNAZORLARIN, ŞAPŞİKLERİN bir türlü bitmek bilmeyen bu hayasızca saldırı ve darpların bitmesini istiyor ve bekliyoruz.
İstediğimiz ise sadece biraz SAYGI!!!
Bu kadar.
Nedir bu Franchising?
Franchising: bir markanın imtiyaz sahibi, belli şartlar dahilinde işin yönetim ve yürütülmesine ilişkin destek sağlayarak, belirli bir maddi bedel karşılığında, bağımsız yatırımcılara markasını kullandırabilir. Bu iş ilişkisine “franchising franchise” denir.
Bizim yazımıza, makalemize konu olan Franchising de aranılan vasıfları ise şöyle sıralayabiliriz:
Zihniyet: Lâik
Düşünce: Başını örtmeyecek.
Fiiliyat: Hemen harekete geçecek başındaki eşarbını, tesettürünü alacak ve yere büyük hışımla çarpacak bununla da yetinmeyip her türlü hakareti yapmak.
Yaşadık mı?
Elbette!!!
Yaşıyor muyuz?
Elbette!!
Bundan sonrada yaşarmıyız?
Elbette!!!
Franchising sistemi günümüzde de yeni elemanlar ile çalışıyor.
İstanbul'da geçtiğimiz günlerde meydana gelen başörtülü gencecik iki kızımız yolda kendi hallerinde yürür iken yapılan saldırı olayına bir yenisi daha eklendi. Ataşehir'de, trafik kavgasını bahane eden bir kadın sürücü, tartıştığı başörtülü kadına saldırdı, bununla da yetmedi başörtüsünü alıp yere attı. Üstelik mağdur kadının yanında 3 yaşındaki çocuğu da vardı. Saldırıya uğrayan Mehtap S., hastaneden aldığı darp raporunu gazetecilere göstererek "çocuğunu pedagoga götürdüğünü, saatlerce tedavi gördüğünü" söyledi.
Gelelim olmasını beklediğimiz sonuca.
Bu, sözüm ona kendi hemcinsine dahi başındaki örtüsünden dolayı hazmedemeyen kadına gerekli cezayı keseceksiniz, keseceksiniz ki eli değil zihninden dahi böyle melun hadiseyi aklının ucundan dahi geçirmeye tenezzül etmeyecek.
Herkes dini vicdan kanaat hürriyetine sahip ise bu lafta ve kağıt üzerinde kalmamalı. Her ne şekilde olursa olsun yaptırımları öyle olmalı ki;
Ne yapan..
Ne yapmayı düşünen...
Farklı ideoloji...
Farklı düşünce...
Farklı yaşayışı olanlar dahi aklından geçirmemeli,
geee çiii reee meee meee liii.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN