PEYGAMBERİN DOĞUMUNDAN ÖNCEKİ İŞARETLER
Yemen padişahlarından Tübba’ isminde bir Kıral, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın vasıflarını eski kitaplarda görmüş, îman etmiş. (1/182)
Arab Kavminin meşhur hatibi Kuss İbn-i Sâide, peygamber olmadan evvel şiiri ile Resulullah’ı (ASV) ilân ediyor.
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ecdadından olan Kâ'b İbn-i Lüeyy, peygamberimizi:
"Ansızın, Muhammedü'n-Nebî gelecek”, diye haber veriyor."
Yemen padişahlarından Seyf İbn-i Zîyezen, eski kitaplarda Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın evsafını, özelliklerini görmüş; îman etmiş.
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın dedesi Abdülmuttalib; Yemen'e, Kureyş Kafilesine gittiği zaman, Seyf İbn-i Zîyezen, onları çağırmış.
Onlara:
"Hicazda bir çocuk dünyaya gelir. O'nun iki omuzu arasında hâtem, mühür gibi bir nişan var. İşte o çocuk umum insanlara imam olacak! O çocuğun dedesi de sensin" diye kerametkârâne, peygamberlikten evvel haber vermiş... (1/183)
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a ilk vahiy gelişinde, endişe etmiş.
Hatice-i Kübrâ o hadiseyi, amcasının oğlu meşhur Varaka İbn-i Nevfel'e anlatmış.
Varaka Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı dinledikten sonra demiş ki:
"Telâş etme, o hâlet vahiydir. Sana müjde! İntizar edilen nebî, beklenen paygamber sensin! İsâ, seninle müjde vermiş!"
Gerçek bilgin Askelâni'l-Himyerî, peygamberlik gelmeden önce Kureyş’leri gördüğü vakit:
"İçinizde peygamberlik dâvâ eden var mı? Âlem O'nu bekliyor." demiş.
Hıristiyanların meşhur alimlerinden İbnü'l-Alâ, peygamberlikten önce geleceğini haber vermiş, daha sonra da peygamberimizi (A.S.M) görmüş ve;
“Ben senin sıfatını İncil'de gördüm, îman ettim. Meryem’in oğlu, İncil'de senin geleceğini müjde etmiştir." demiştir.
Habeş Padişahı Necâşî:
"Keşki şu saltanata bedel Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hizmetkârı olsaydım! O hizmetkârlık, saltanatın pek fevkındedir!" demiştir. (1/184)
PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLMEYE YAKIN
Peygamberlikten evvel birçok hadiseler var ki, doğrudan doğruya peygamberimizin (A.S.M) birer mu'cizesidir. Bunların sihhatli olduklarını hadis imamları kabul etmiş. Bunlardan birkaç nümune:
Velâdet-i Nebevî doğum gecesinde; hem annesi, hem annesinin yanında bulunan Osman İbn-i As'ın annesi, hem Abdurrahman İbn-i Avf'ın annesinin gördükleri azîm bir nurdur ki; üçü de demişler:
"Velâdeti ânında biz öyle bir nur gördük ki; o nur, şark ve garbı bize aydınlattırdı."
O gece Kâbe'deki putların, sanemlerin çoğu başı aşağı düşmüş.
Kisrâ'nın meşhur sarayı o gece sallanıp yarılmiş ve ondört şerefesi düşmüştür.
Sava'nın kutsal kabul ettikleri küçük denizi o gecede yere batması ve İstahrâbad'da bin senedir daima yanan ve sönmeyen, Mecûsîlerin ibadet ettikleri ateşin, velâdet gecesinde sönmesidir...
30.11.2019
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu