Günümüzün en kronik ilişki sorunu budur. Anlamak için değil,kendini savunmak için sırasını beklemek. Kişinin tatmin noktası,haklılık ise,o seni duymaz. O,sadece söyleyeceklerine odaklanır. Peki neden böyle? Kadınlar ezilme ve değersizleştirilme kaygısı ile "haklılık" saplantısı yaşıyor. Erkekler; pasif edilecekleri,otoritelerini kaybedecekleri kaygısı ile "haklılık" saplantısı yaşıyor. Hal böyle olunca da patinaj kavgalar bitmiyor. Aslında kavganın hiç bir zaman içeriği önemli olmuyor. Mesela "bardak niye orada diye?" çıkan bir tartışma,o bardağın parasının kimin cebinden çıktığına ya da kimin yıkadığına dayanıyor. Bazıları " şımarık haklılık" yaşarken bazıları da "takıntılı " veya " bağımlı haklılık " yaşıyor. Ufak pürüzler büyük mutlulukları alır götürür. Sen haklısın ben haklıyım yerine BİZ bu sorunu nasıl çözeriz demek gerekir. Bu da mutluluğu getirir. Sen ben çatışmasının yerini biz almalıdır. ‘Yapamamak’ kelimesi güçlü insanları zayıf, görebilen insanları kör, mutlu insanları mutsuz, Cesaretli insanları bir korkağa dönüştürür. Zeki bir insanın parlaklığını çalar, zengin bir insanın yetersiz düşünmesine neden olur ve son olarak, içimizde olan harika insanın yapabileceklerini kısıtlar. Hayatta en güzel şeylerden biri; yeni bir şeyler deneme isteği ile hatalar yapmaktır. Hata yapmak sizin mütevazi kalmanızı sağlar. Mütevazi olan insanlar, kibirli insanlardan çok daha fazla öğrenirler ve iyilerdir. Çünkü Tek temenni ve istekleri yeni bir şeyler ve mantıklı şeyler yapmaktır. Mantık akıl ile uygun olan tüm bileşenler ile ortaya çıkar. Mantıksız yorum ve fikirler sadece ağızdan çıkan kelimelerdir….. Konuşmak için konuşmak, yapmak için yapmaktır..ır. İnsanları kırmamak için susmak sadece kendini değil diğerlerini de kandırmaktır…. Nedeni ne olursa olsun, Haklı olmaya çalışan mutlu olmayı ıskalıyor. Çünkü, haklı çıkma savaşında herşeyi deniyorsun. "mağlup"ettiğinle hiç bir şey olmamış gibi mutlu olmak zor oluyor. Siz yine de "Haklı olmayı değil,MUTLU olmayı seçin".. Ercan ULUPINAR Kişisel Gelişim Uzmanı