Harese nedir bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimeden bahsediyorum. Hani o dilimizden düşürmediğimiz hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri işte buradan türemiştir. Yani “Harese” şudur iki gözüm: Develere çöl gemileri derler bilirsin. Bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan da kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tad devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı harese’dir. Biraz önce söyledim ya; hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Benzer bir olay daha vardır. Onu da anlatayım, istersen:
Eskimolar kutup ayılarını nasıl avlarlar bilir misin? Hani küresel ısınmanın sembolü olan, bir küçük buz parçasının üzeinde çaresizce mahsur kalan fotoğrafının dünyanın vicdanlı insanlarının içini acıttığı, aynı zamanda kolanın reklam yıldızı olan pofuduk kutup ayısından bahsediyorum. Bilemedin değil mi?! Bilmez miyim sen ki gıdalarını oturduğun İngilizce isimli sitenin yabancı menşeli marketinden seçersin! Bilemezsin ekmeğin buzdan nasıl çıkarılacağını!
Bir buz kütlesine, keskin bir buz parçası yerleştirilir özenle! Eskimo avcı, kutup ayısı avcısı parmağını kanatır, ucundan! Sürer akan kanını, keskin nesneye; siz deyin bıçağa! İki kilometre öteden, aç kutup ayısı, alır kan kokusunu! Bir süre sonra aç kutup ayısı, bıçağa sürülmüş avcının kanını, emerde emer... Farkında değildir lakin, dilinin kesilmesinden! Emdiği artık, kendi kanıdır! Açlıktan ne farkındadır, başına geleceklerin ne de baygınlığının! Takatsiz koca cüssesi, bir süre sonra düşer yere, uzanır sereserpe! Birazdan avcı belirir, baygın kutup ayısının başına! Tiz zamanda icabına bakar, kendi kanıyla tuzağa düşmüş ayının... Büyük bir iştahla! Bu küçük hikaye de büyük anlatımlar derdinde... Dilimden döküldü bu satırlar, memleketimin malum haline! Ah! Kendi kanında, baygın düşen Türkiye!
FEHMİ DEMİRBAĞ