Paragöz olarak kabul edilen insanların her şeye maddeci yaklaştıkları doğrudur. Para onlar için her şey, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. Kendi açılarından haklı oldukları da söylenebilir.
Paranın varlığını, gücünü, kapsama alanını ve etkinliğini tartışmak yersizdir. Mübadele ve değişim aracı olarak dün vardı, yarında olacaktır. Fakat her şeyi satın alma gücü tartışmasız doğru değildir. Mesela parayla; sevgiyi, huzuru, mutluluğu ve sıhhati satın alamazsınız. Bunun yanında hayatımızı idame ettirirken de en temel ihtiyaçlar için yine paraya ihtiyaç vardır. Bu durumu bir kısır döngü olarak taraf tutarak mutlak çözmeniz mümkün değildir. Evet, her şey değildir ama gerekli olduğu yerlerde vardır.
İlk çağlarda insanların en temel ihtiyaçları; beslenme, barınma ve güvenlik olduğu için paraya ihtiyaç olması da söz konusu değildi. İhtiyacı olan her şeyi doğadan karşıladığı için kimsenin kazanç elde etme kavramı aklına bile gelmemiştir. Fakat teknolojik gelişmeler, nüfusun hızla artması, kaynakların hızla tükeniyor olması en azından bir zihniyet devrimi oluşturmuştur. Bunun sonucunda da takas ile alışveriş artık ihtiyaçları karşılayamadığı için para kaçınılmaz olmuştur.
Bir insan olarak, parayı amaç olarak değil de araç olarak gördüğümüzde onun esiri olmaktan kurtulmuş olacağımız çok açıktır. O zaman paraya hükmedebilir onu en etkin ve fonksiyonel şekilde kullanmış oluruz. Elimizde ki imkânları, insanların huzur ve mutluluğu için kullandığımızda toplum olarak kendimizi iyi hissedeceğimiz için sorunlar en aza inmiş olacaktır. Her insan kazandığını yiyecek diye bir şey yok dolayısı ile onu paylaştığımızda insan olduğumuz ortaya çıkacaktır. Yoksa bencilliğin çukuruna yuvarlanırız ki buradan çıkmamız olası değildir.
Şu an dünyanın en büyük sorunu adil paylaşımın olmamasıdır. Batılı birçok ülke obezite ile mücadele ederken bunun yanında Afrika kıtasında birçok çocuk yatağa aç olarak girmektedir. Burada bir denge kurmadan ilerleme kaydetmemiz mümkün değildir.
Sonuç olarak; para ile olan sınavımız çok çetin geçmektedir. İnancımızın gereği olarak “yiyip, içip ve israf etmeyeceğiz” bunun yanında elde ettiğimiz zenginliğimizi ihtiyaç sahipleri ile paylaşacağız. Formül çok basit, bunu başardığımız zaman paranın her şey olması veya hiçbir şey olması meselesi o kadar sorun olmayacaktır.
Basit olan bu durumu gerçekleştirmek için de; empati ile benliğimizi gözden geçirip nefis muhasebesi ile zirveye çıkmamız çok daha kolay olacaktır. İşte bu durumda paranın her şey olduğunu kanıtlamış oluruz.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın