İSLAM BİLİM ADAMLARI
Bediüzzaman Said Nursi 8
DÂRÜ’L-HİKMETİ’L-İSLÂMİYE’DE A’ZA VE TELİFE DEVAM
Üstad Said Nursi, Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi üzerine 4 Ağustos 1918 yılında Osmanlı Devleti’nin son döneminde faaliyet gösteren, Bâb-ı Meşîhat-Fetva Dairesine bağlı olarak açılmış, İslami devlet kurumu, dinî teşkilat olan Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye, ("Yüksek İslam Şûrası", dokuz aza ve bir reis olmak üzere on kişiden oluşmakta, 1918-1922 yılları arası) a’za olarak atanmıştır.
İstanbul’da Kasım 1922'ye kadar 4 yıl 4 ay boyunca çalışmış, kendisine hem ilim çevrelerince, hem de saray çevresince büyük ilgi gösterilmiştir. Bab-ı Meşihat tarafından da ilmi rütbesi Mahrec Payesi verilerek onaylanmıştır (Mehmed Vahîdüddin, 25 Ağustos 1918 tarihinde kendisine devrin en yüksek ilmî rütbesi olan “Mahreç” pâyesini
verilmiştir.).
İstanbul’da bulunduğu yıllarda Nokta, Sünuhât, Lemeât, Katre, Habbe, Zerre, Şemme adlı risâlelerini yazmış, yirmi iki eserini matbaada bastırmıştır. Baskısı yapılan bu eserler arasında, daha önce yazdığı mantık ilmine ait Kızıl İcaz ve İşârâtü’l-İ’câz adlı tefsiri de yer almaktadır.
HİLAL-İ AHDAR CEMİYETİNİN (YEŞİLAY) KURUCU ÜYESİ
Bediüzzaman Said Nursî, sigara, alkollü içki ve diğer uyuşturucu gibi alışkanlıklar ile mücadele eden ve bütün zararlı alışkanlıklardan halkın ve bilhassa gençlerin korunması için yaptığı çalışmalarla kamuya hizmet veren Yeşilay’ın, Hilal-i Ahdar Cemiyetinin kurucu üyesidir.
SAİD NURSİ’NİN HAYATI, ESKİ, YENİ, ÜÇÜNCÜ SAİD DÖNEMLERİ
Said Nursi Hazretleri hayatını kendisi safhalara ayırmış ve bu hareketli dönemini “eski Said’den yeni Said’e inkılâp” dönemi olarak nitelendirmiştir. Eski Said dönemi 1878-1918 tarihleri arasında olup, daha çok imanın dışa yansıması ve iman hakikatlerinin anlatımı hizmeti ile kurumlar, davranışlar ve siyasetle ilgilenmiştir.
1923 yılında Van’a hareket ederken İslâm’a hizmet etmeye karar vermiş ve Erek dağında inzivaya çekilmiş, ibadetle meşgul olmuştur. Siyasetin merkezinden kendisine önerilen makamları reddederek bir dağın başına çekilip, siyasetten uzak durup ibadetle meşgul olması Üstad Said Nursî’de yeni bir dönemin işaretlerini vermektedir.
Esaret hayatından itibaren başlayan sorgulama sonucunda, Kur’ân’ı 20. yüzyıl insanının anlayışına uygun bir tarzda açıklayan Risale-i Nur’un yazıldığı ve kendisinin “Yeni Said Dönemi” diye adlandırdığı yeni bir dönemi ortaya çıkmıştır.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
10.12.2022