İSLAM BİLİM ADAMLARI
Bediüzzaman Said Nursi 47
İçtimai toplumu tahlil ederken konu ile ilgili akla gelebilecek her türlü soruları müellif-i muhterem, Asrın İlim Adamı Bediüzzaman Said Nursi hem sormakta ve hem de cevap vermektedir.
Bu bölümde şeytanın hile ve aldatmalarına karşı, biz bilim adamlarına da konularla ilgili çalışmalar yapmak için kapılar açmaktadır.
Toplumumuzun ve insanlığın en tehlikeli hastalıklarından biri enaniyet, benlik ve kıskançlıktır.
Diğer bir hastalık tembellik ve kendi rahatını düşünme (tenperverlik) dir.
Bunlar nedir? Nasıl ortaya çıkarlar? Ne yapılması gerekir, misalleriyle bu risalede dile getirilmektedir.
Yirmi Dokuzuncu Mektup, Yedinci Risale Olan Yedinci Kısım, Üçüncü İşarette sorular ve cevaplarla bizleri aydınlatmaktadır. Mesela burada bir soruyu ve cevabının başlangıcını verdikten sonra okuyanlarımın takdirlerine bırakacağım.
“Ehl-i bid'a (dinin aslında olmadığı halde, sonradan çıkarılan zararlı adetleri dine mal etmeye çalışanlar) diyorlar ki: "Bu taassub-u dinî (dine şiddetle bağlılık, körükörüne bağlılık) bizi geri bıraktı.
Bu asırda yaşamak, taassubu bırakmakla olur.
Avrupa taassubu bıraktıktan sonra
terakki etti (yükseldi)."
Elcevap: Yanlışsınız ve aldanmışsınız! Veya aldatıyorsunuz. Çünkü Avrupa, dinine mutaassıptır (tutucudur, bağnazdır).
Hattâ bir âdi (normal, sıradan) Bulgara veya bir nefer-i İngilize (İngiliz askerine) veya bir serseri Fransıza, "Sarık sar. Sarmazsan hapse atılacaksın" denilse, taassupları muktezasınca (aşırı derecede, körü körüne bağlılıkları gereğince) diyecek:
"Hapse değil, öldürseniz bile dinime ve milliyetime bu hakareti yapmayacağım."
Hem tarih şahittir ki, ehl-i İslâm (İslâma tabi olan, Müslümanlar) ne vakit dinine tam temessük etmişse (sarılmışsa, tutunmuşsa), o zamana nisbeten (kıyasla, oranla) terakki etmiş (ilerlemiş, yükselmiş);
ne vakit salâbeti (dinin emirlerini korumada ve uygulamada ciddiyet ve sağlamlığı) terk etmişse, tedennî etmiş (alçalmış, gerileme).
Hıristiyanlık ise bilâkistir (aksinedir, tersinedir).
Bu da mühim bir fark-ı esasîden (esastaki farktan, temeldeki farklılıktan, ayrılıktan) neş'et etmiş (doğmuş, ortaya çıkmış).”
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
15.09.2023