Rica etsem bu yazımı ilkokul, ortaokul ya da liseye giden bir evladı, kardeşi, kuzeni, yeğeni, torunu, akrabası veya tanıdığı olanlara ulaştırır mısınız? Yaz aylarındayız ve 18 yaş altı milyonlarca gencimiz bir yerlerde, bir şeyler yapıyor. Bizim bildiklerimizin çoğu ya camilerde müftülükler tarafından yürütülen yaz kurslarında ya da Anadolu Gençlik Derneği’nin yaz etkinliklerinde ama konumuz evlatlarımız değil, büyükler.
Şöyle şehrin herhangi bir yerine gitsek ve önümüzden geçenin yakasına yapışıp bu topraklarda yaşayan 6-18 yaş arasındaki genç neslin, ülkemiz, İslâm âlemi ve bütün insanlık için ne anlam ifade ettiğini sorsak ne gibi cevaplar alırız? Muhtemelen onların her şeyimiz olduklarını, geleceğimizin yegâne teminatı olduklarını, vatanımızı onlara emanet edeceğimizi, bizlerin en değerli varlıklarımız olduklarını falan anlatırlar. Elbette en değerli varlıklarımız gençlerimizdir. Bir millet gençliği ile vardır ve gençliği kadardır. Bir milletin en asil ve asıl gücü elbette gençliğidir. Tank, top, F-35, S-400, uranyum, potasyum ve sair ne varsa işin hikâye kısmıdır. Elbette asıl olan gençliğimizdir.
Hâl böyle iken bir şeyi merak ediyorum. Acaba kaçımız okullar kapanmaya yaklaşırken gençlerimizin yaz aylarında neler yapabileceğine dair bir şeyler düşündü? Acaba kaçımız yaz aylarında yapılacak sivil toplum çalışmalarına ben nasıl destek olabilirim diye düşündü? Acaba kaçımız haftalardır devam eden AGD yaz etkinliklerinin, diğer STK’ların ya da camilerin yaptığı yaz kurslarının her hangi birine uğrayıp selam verdi, çay ısmarladı ya da birer dondurma alıp ziyaret etti? Acaba namazlarını beş vakit camilerde kılan mübareklerden hangisi cami imamının omzuna elini koyarak, “Hocam var mı yapabileceğimiz bir şey?” diye sordu. Acaba kaçımız, “Yahu ne olacak bu yeni neslin hali?” demekten başka bir şey yaptı? Acaba kaçımız, “Gençlerde ne ahlâk kaldı ne saygı?” demekten başka bir şey yaptı? Acaba kaçımız milyonlarca gencimizden sadece bir kaçı için bir adım attı, üç kuruş para harcadı ya da bir şey düşündü?
Sorulacak o kadar çok soru var ki. Sizce de bir şeyler yapmak her şeyden şikâyetçi olmaktan daha iyi değil mi? Sizce de elimizden geldiği kadar var olmak sonuna kadar yok olmaktan daha iyi değil mi? Sizce de ulaşabildiğimiz kadar gencimizi kurtarmak olan biteni sadece izlemekten daha iyi değil mi? Sizce de bir liralık dondurma ile bir gencimizin gönlünü almak hesabını bilmediğimiz onca gereksiz harcamadan daha kıymetli değil mi? Sizce de hemen harekete geçmek öylece beklemekten daha iyi değil mi? Şimdi “haydi bismillah” deyip bir şeyler yapabiliriz. Hep birlikte birçok şeyi düzeltebiliriz. Kesin bilgidir, lütfen yayalım!
Milli Gazete