KESİN DAVET 10
HİÇ KAPANMAYAN KAPI
Hayatın akışına bakıldığı zaman istisnasız görülür ki; herkesi bekleyen bir mezaristan var. Buraya yolculukta ne gerekiyor, nasıl merak edilmez ki?
Bir saatlik yolculuk yapsak, yolda ve gittiğimiz yerde ihtiyacımız olan şeyleri yanımıza almayı düşünüyoruz.
O halde mezaristanda bize ne gerekiyor, oraya ait yiyecek, giyecek, aydınlatacak, ısıtacak, yatacak ihtiyaçlarımızı nasıl gidereceğiz?
Orada maddi cesedimiz görev yapmayacağını biliyoruz. Çünkü hemen teaffün etmeye, kokuşmaya başlıyor.
Bu ihtiyaçları maddi olarak yanımıza depolama bir fayda sağlamayacağına göre,
ey insan kabre ne götürmeliyiz?
Bundan daha önemli bir mesele var mı?
Madem ehl-i imanız,
Allah’a inanan ve ibadet edenler,
göz önünde gördüğümüz kabri bir kazanç yerine,
ebedi bir hazineye,
bitmez tükenmez, sonsuz bir mutluluğa kendimiz hakkında bir kapı olduğunu fark etmemiz gerekir.
O kabre girme, Allah’a iman ve ibadet edenler için ezelî mukadderat piyangosundan faydalanmak, devamlı var olmaktır.
Cenab-ı Allah tarafından yeri ve zamanı kader ile tayin edilmiştir.
Milyarlar altın ve elmasları kazandıracak bir bilet dahi iman vesikasıyla, seneti ile insana çıkmış;
her vakit "Gel, biletini al" diye beklemesinden,
derin, esaslı, hakikî lezzet ve
mânevî zevk öyle bir lezzettir ki,
eğer cisimleşse ve o çekirdek bir ağaç olsa,
o adama hususî bir cennet hükmüne geçer.
O halde, böyle zevk ve büyük lezzeti terk edip,
gençlik saikasıyla yâni gençliğin yönlendirmesi ve sürüklemesi ile,
o hadsiz elemlerle âlûde yâni üzüntülerle karışık zehirli bir bala benzeyen sefihâne, eğlencelere düşkünlük ve heveskârâne, nefsin hoşuna giden, muvakkat, geçici bir lezzet-i gayr-ı meşruayı ihtiyar eden yâni lüzumsuz eğlenceli, nefsani ve geçici Allah’ın rızasına uymayan lezzetleri tercih eden hayvandan yüz derece aşağı düşer.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
06.01.2020