MUCİZE HEDEFİNDEKİ TEKNOLOJİNİN DİLİ
MADENLER VE DEMİR MADENİ MUCİZEDİR
Bu yazımda eğer becerebilirsem mesleğime de bakan yönüyle Hazreti Davut Aleyhisselam’ı nazara vermeye çalışacağım.
Çünkü bu konuda Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine baktığımız zaman teknolojinin temelini teşkil eden demirin, bir mucize olduğunu ve Allah tarafından yeraltında depolandığını, bizim dikkatinize sunmaktadır.
O KADAR ÇOK MUCİZE VARKİ, ÇOKLUĞUNDAN GÖREMİYORUZ
Zaten tekrar tekrar nazara vermek istediğimiz gerçek şu; evvela bizim yaratılışımız bir mucize, yani hayatı vermek Allah’a mahsustur ve mucizedir.
Hayatın ihtiyaçlarını devam ettirmek için havaya ihtiyacımız var, biz imal edemiyoruz bir mucize,
suya ihtiyaç var, biz imal edemiyoruz mucize,
yiyeceğe ihtiyaç var, biz icat edemiyoruz mucize,
bunları görmemiz gerekmez mi?
TEKNOLOJİ BİZE NE HATIRLATIYOR
Hayatımızın devam edebilmesi için teknolojiye ihtiyaç var. Teknolojinin altyapısı olan madenler bize mucize olarak verilmemiş mi?
Teknolojinin devridaim yapması için enerjiye ihtiyaç var. Enerjide bize Allah tarafından veriliyor.
Petrolü yaratamıyoruz, elektriği yaratamıyoruz, güneş enerjisini yaratamıyoruz, doğalgazı, yâni Rahmani gazı yaratamıyoruz. Bunlar olmasaydı teknolojinin bir değeri olacak mıydı?
Diyeceksiniz ki siz de döndürüp döndürüp bunları söylüyorsunuz. Ne yapayım bunlar çok önemli şeyler değil mi?
Bir söz vardır; “ et tekrar-ı ahsen velev kane yüz seksen , yâni tekrar güzeldir, yüz seksen defa dahi olsa.” Bunlar önemli şeylerdir. Biz bunları dikkatten kaçırırsak neyi göreceğiz?
DAVUD ALEYHİSSELÂM
Hz. Davut Aleyhisselâm Kudüs’te doğuyor. Hz. Davut Aleyhisselâm sesinin güzelliğiyle biliniyor. Hatta günümüzde bile güzel seslilere ona ithafen “Davudi” sesli deniliyor.
“Ona dedik ki: "Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır. Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır." (11/26)
“Biz, Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyüb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleyman'a da vahyetmiştik. Davûd'a da Zebûr vermiştik.”(12/163)
”Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık.”(5/105)
Davud Aleyhisselam bir günlük vaktini dörde ayırmıştır. İbâdet, tabliğat, adalet ve şahsî işleriyle meşguliyetdir.
Hazreti Davud çok ağlar, çok ibâdet ederdi. Bir gün oruç tutar, öbür gün tutmazdı. Çobanlık ve demircilik mesleğine sahiptir.
Cenab-ı Allah mucize olarak dağları, taşları, kuşları onun emrine vermiştir. Yanık sesiyle Zebur’u okumaya başlayınca, kuşlar havadan ağaçlara iner, hep birlikte, okunan Zebur’u tekrar ederlerdi.
06.06.2020
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu