Güzel Türkçemiz zengin bir dil olarak yaşantımıza renk katmaya devam ediyor. Yeryüzünde diller yaşayan varlıklar oldukları için zaman içerinde zenginleşebilir hatta ölebilirler.
İlişkide bulundukları topluluklarla yapılan alış-veriş, savaş, mübadele, seyahat gibi eylemler sonrasında dilde bundan etkilenir. Dolayısı ile dilimizde; başta Arapça, Farsça, İngilizce, Almanca, Fransızca olmak üzere birçok kelime mevcuttur.
Teknolojik gelişmeler ve küreselleşme sonucunda birçok yabancı kelime hayatımıza girerek bizden olmuşlardır. Dünyada hiçbir dil ari değildir, dili sadeleştireceğim derseniz ortada dil diye bir şey kalmayacaktır. Farklıkları zenginlik olarak görüp yola devam etmekten başka çıkar yol yoktur. Geçmişten günümüze dil konusunda birçok teori ortaya atılmış olsa da hiç biri başarılı olamamıştır. Tabi konuşma dili doğal, yazı dili sunidir bu yüzden hiç kimse yazdığı gibi konuşmadığı için ortaya lehçe ve şiveler çıkmıştır.
Güzel Türkçemize Fransızcadan geçmiş olan naif kelimenin çok ötesine bir yapıya sahiptir. Öylesine büyülü bir kelimedir ki bir kelimeyle birçok şeyi ifade etmeniz mümkündür.
Kelime anlamı; saf, temiz, doğal, tabii, yapmacıksız, açık yürekli, tecrübesiz gibi karşılığı vardır. Mesela birisine “çok naif bir insan” denildiğinde bu karakterle ilgili sonsuz güzel duygu ve düşünce akla gelmektedir.
Listelemek gerekir ise naiflik;
Sakin bir kişilik,
Olgun bir yapı,
Duygulu ve hassas bir ruh,
Soğukkanlı bir karakter,
Saf ve temiz düşünceli bir duruş,
Fazla iyimser bir fıtrat,
Kendi kendini yetiştirmiş bir ekol,
Doğal ve tabii bir duruş,
Kibar bir yaklaşımdır.
Üstelik fonetik olarak da kulağa hoş geliyor, tınısı ve yazılışı bile anlamı kadar güzeldir. Bir benzetme ile pekiştirmek gerekir ise; bu kelimeyi kullanmak, yazmak ve ifade etmenin bende ki duygusu çok başka. Bal karıştırılmış bir bardak ılık sütün duygusunu uyandırıyor bende. Sütü içtiğinizde önce ağzınız ve damağınızda lezzeti iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Ağzınızdaki aroma gırtlak ve boğazınızdan geçerken tüm bedeninize yayılıyor. Yemek borusundan mideye doğru inerken bir tepeden kızakla kaymanın keyfine denk bir duygu yaşıyorsunuz. Süt mideye ulaştığında baraj kapaklarından basınçla akan suyun düzlükte oluşturduğu dinginlik ile ferahlıyorsunuz. Midede uysal bir dinginliğe ulaşan süt bağırsaklara doğru süzülürken görevini yerine getirmiş olmanın verdiği huzurla çorak toprakların suyla buluşmasının mutluluğunu yaşıyor. Daha sonrada toprağa hayat vermenin coşkusu ile gıda oluyor, kuvvet oluyor ve enerji olarak başka bir evreye dönüşerek döngüsünü tamamlıyor.
Sonuç olarak; naif, naifliğini göstererek yoluna devam ediyor. Naif olan, naif kalan ve naifliğe özenen insanlara selam olsun.
Saygılarımla,
Erol Aydın