TRT'nin yerli ve milli çizgi karakterlerine ait tasarımlar ünlü mağazaların raflarında yerlerini alıyor
Bir ay önce “Emperyalizmin gönüllü askerleriyiz” başlığı ile kaleme aldığım Disneyland’ın kültür hegemonyasını konu eden yazımın akabinde önemli bir gelişme yaşandı. Yaşanan gelişme belki küçük ama bence önemli bir adım olarak kabul edilmeli. Çünkü sorunu bilmek, kabullenmek ve isimlendirmek çözümü de kolaylaştırır.
Köylerin yoğun göç sonrası boşalması, şehirlerin aşırı yapılaşması çocukları kentlerin daracık beton sokaklarında, araba yollarında oynamaya mecbur etti. Sokak aralarında yaşanan kazalar, komşu bellediğiniz hasta ruhlu kişilerin tacizleri, insan müsveddelerinin onları kaçırması gibi eylemler aileleri tedirgin edince ebeveynler çocuklarının kolundan tutarak mahalle arlarında belediyelerin yaptırmış olduğu hepsi aynı dizayna sahip küçük parklara veya AVM’lerin Disneyland’ın ucuz bir kopyası olan oyun parklarına yani para makinalarına götürmek durumunda kaldılar (bu arada ilk telaffuz edildiğinde ben de dâhil pek çok kişinin kinaye ile yaklaştığı “millet parkı” ve “millet kıraathanesi” projeleri aslına ve amacına uygun yapılırsa aslında çok önemli bir maksada hizmet edeceğini bu yazı perspektifinden bakınca daha iyi anladım. Lakin onlarda suiistimal edilmezse…). Kent yaşamının koşulları her ebeveyne çocuklarına ayırabilecek vakit ve nakit imkânı tanımadığı için dört duvar arsına mahkûm edilen çocukların mutlu edilebilmesi ancak medya vasıtası ile servis edilen kültür endüstrisinin toplumu tüketime endekslediği lisanslı marka oyuncaklarla mümkün olmaktadır. Hal böyle olunca ebeveynlerde, çocukları doyumsuzluğa sevk edecek saysız oyuncağı almaya, tablet bilgisayarlardan, telefonlardan mobil oyun ve videoları indirmeye ve çeşit çeşit çocuk TV kanallarına abone olmaya razı olmuş durumdalar. Bunların çeşitli zararlarının bilincinde olan ve vicdan azabı içinde kıvranan bir kısım ebeveyn bu duruma dirense de sonunda onlarda pes etmek, kültür emperyalistlerinin hegemonyasına teslim olmak zorundalar vicdanları sızlaya sızlaya… Vaziyet böyle olunca üretim hâkimiyeti Çin’in elinde, lisans hâkimiyeti Disneyland’ın elinde olan oyuncak sektörü büyük bir ekonomik güç olmanın yanında çocuklarımızın manevi açıdan şekillenmesinde de en büyük pay sahibi konumundadır. Evet, çocuklarımızın geleceği kültür endüstrisinin şekillendirdiği tüketim toplumunun eline kalmış durumdadır.
Tüketim çılgınlığımız ile birlikte enformasyon çağının olumsuz etkileri de birleşince iyiden iyiye kültür emperyalistlerinin hegemonyası altından giren aile yapımız belki onarılması güç yaralar almakta, her geçen gün daha fazla dezenformasyona maruz kalmaktadır.
İşte tüm bu gerçekler karşısında çaresizlik içindeyken geçen Cuma günü ajanslara yazının girişinde bahsini ettiğim haber düştü. İzlerken beni bir nebze mutlu eden haberin muhtevası şöyle: “TRT Çocuk Kanalı’nın en sevilen kahramanları oyuncağa, çantaya, kaleme, deftere, oyuncaklara ve daha bir sürü ürüne dönüşerek çocuklarla buluşmaya hazırlanıyor.
TRT, yerli tasarım çizgi kahramanlarını oyuncak ve kırtasiye ürünlerine taşıyacak bu iş birliği için, Anadolu Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Adel Kalemcilikle el sıkıştı.
TRT ve Adel Kalemcilik arasında 3 yıllığına imzalanan lisans anlaşması, TRT Çocuk’un Aslan, Kuzucuk, Hapşuu, Maysa ve Bulut, Kare Takımı, Ege ile Gaga, Rafadan Tayfa, İbi, Doru, Akıllı Tavşan Momo, Elif'in Düşleri adlı çizgi karakterlerini kapsıyor.
2 Kasım’da Feriye Palace’da gerçekleşen imza töreninde Adel Kalemcilik Genel Müdürü Evrim Hizaler, TRT Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Yürekli, TRT Genel Sekreteri Bora Durmuşoğlu, TRT Çocuk Kanal Koordinatörü Bekir Yıldızcı ve lisans anlaşmasına konu olan çizgi karakterlerin tasarımcıları hazır bulundu.”
Yani bir ay önce yazımın sonunda vurguladığım çocuğum sahte kahraman Spider-Man’li çanta ile okula gideceğine gerçek kahraman Fatih’le gitsin arzum gerçeğe dönüşüyor…
Belki Fatih’e irrite olanlar olacak ama mesela dedim…