Eğitim; toplumu değiştiren ve dönüştüren, kalıcı davranış değişikliklerine yol açan bir uygulamadır. Eğitim; bir takım yetenek ve becerilerin kazandırılması olduğu kadar, eğitimle biçimlenen hayatlar vardır.
Toplum bu dönüşümü yaşamaya, eğitimle dönüşmeye mecburdur.
Eğitimin olmadığı bir ortamın seçenekleri arasında iyi şeyler ‘rastgele’ beklenemez.
BÜTÇEDE EĞİTİMİN PAYI
2023 yılında ‘Bütçe’den eğitime ayrılan pay; yüzde 14,6...
Bu toplam eğitim bütçesinin;
Yüzde 66,99'unu MEB…
Yüzde 20,72'sini YÖK ve üniversiteler…
Yüzde 0,23'ünü ÖSYM bütçeleri…
Yüzde 12,06'sını ise KYK ve diğerleri oluşturuyor.
***
Resmi verilere göre; merkezi bütçeden 2023’te eğitime ayrılan paylar bunlar…
Bunun da bir kısmının personele, bir kısmının da yatırımlara gittiğini düşünecek olursak; ayrılan bu kaynaklarla üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında yürütülen eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri beklenen düzeyde olabilir mi?
Öngörülen performans düzeyleri bu kaynaklarla yakalanabilir mi?
Tüm bu ve benzeri soruların yanıtları ne olur, düşünmek lazım…
OECD’NİN EĞİTİM RAPORUNDA TÜRKİYE
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) yayımladığı yeni raporuna göre; Türkiye, ortaöğretim harcamalarında 40 ülke arasında 38'inci sırada.
OECD'nin 38 üye ülkesi arasında geçim sıkıntısını en çok yaşayan ülke; Türkiye…
‘Yüksek Enflasyon Ortamlarında Temel İhtiyaçları Karşılama Endişeleri Raporu’na göre; Türkiye'de ailelerin yüzde 70'inden fazlası, söz konusu ihtiyaçları karşılamakta güçlük çekiyor.
***
Bu verileri şöyle de okuyabiliriz: Bütçe sadece rakamlardan ibaret değildir. Esas olan bütçe rakamlarıyla neyi, ne ölçüde gerçekleştirebildiğimizdir.
Şimdiye kadar görev başına gelen her Milli Eğitim Bakanı’nın bir ‘eğitim vizyonu’ oldu. Her birinin vizyonu bir öncekinden farklıydı... Belki tarz meselesi ama her birinde bir ‘sil baştancılık’ gördük.
Siyasetin ya da üst politika belgelerinin sürdürülebilir bir eğitim politikasını benimsemesi esas değil midir?
Eğitim konusunun, her bakanın kendi meşrebince çabaladığı bir alan olarak görülmesi ne kadar doğrudur?
Eğitim konusu, sadece kamu otoritesinin kendi inisiyatifinde ve katılımcı olmayan kararlarıyla şekillenmemelidir. Paydaşlar ve Meclis’i oluşturan milletvekillerinin de daha aktif katılımı sağlanmalıdır.
PISA SONUÇLARI
Eğitim yaramızla ilgili bir başka çarpıcı veriye daha dikkat çekmek istiyorum; PISA sonuçlarına…
PISA sonuçlarını incelerken, yapılan bir tespitten dolayı az daha küçük dilimi yutuyordum: Rapora göre; çocuklarımız, kendi anadilinde okuduğunu anlamıyor!
Türkiye, kendi dilinde okuduğunu anlamada 65 ülke arasında 42’nci sırada!
Sen kalk çocuğuna 12 yıl eğitim ver; 6 yaşında başladığı bu eğitimden 18’inde mezun olsun ve annesinin kendisine öğrettiği, çarşıda, pazarda, okulda, sokakta, her yerde konuştuğu dili anlamasın!
Düşünebiliyor musunuz, kendi anadilini anlamayan bir nesil…
Okuduğunu anlamayan bir gençlik…
Bu çocuklar, bu gençler normal bir sözel metni anlamıyor ki; Fizik, Matematik, Kimya hatta bir başka bilim dilini nasıl anlasın?
Bu yüzden Matematikte 65 ülke arasında 44’üncü, Fen’de 43’üncü sıradayız...
Okuduğunu anlamayanın ne üretmesini bekliyoruz?
Mevcudu anlamayan kişiden nasıl bir buluş, bir patent ya da teknolojiye bir katkı beklenir?
KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI
Türkiye’de ortalama kitap üretimi, kişi başına 6 kitap…
Ama okumak söz konusu olduğunda 6 kişi bir kitap okumuyor!
Kültürümüzde; çeyiz eşyaları arasında klozet fırçasına kadar vardır ama kütüphane/kitap yoktur.
Okul kütüphaneleri incelendiğinde Güney Kore’de 5 bin ve üzeri kitabı bulunan okul kütüphanesinin oranı yüzde 92, Singapur’da yüzde 77…
Türkiye’de ise sadece ve sadece yüzde 1...
Evlerinde 100’den fazla kitabı olanların oranı yüzde 18.
OECD ortalaması yüzde 38 olarak biliniyor.
Nokta.