Duygular, insanın olaylar karşısındaki tepkilerini gösteren içsel yansımalardır. Başa çıkmada en çok zorlandığımız duygulardan bir tanesi ise öfke duygusudur. Öfke duygusu kontrolden çıktığında aklı örter, iradeyi devre dışı bırakır. Aklı örtülen, iradesi devre dışı bırakılan bir varlık insani özelliklerini kaybeder ve kendisinden korkulan bir varlığa dönüşür. Bu durum kişinin hem kendisine hem de çevresine ciddi zararlar oluşturabilmektedir.
Din öfke duygusunun kontrolden çıkmaması, bireyin kendisine ve çevresine zarar vermemesi için önleyici tedbirler geliştirmiştir. Bu yazımızda Hz. Muhammed (as)'ın öfke konusundaki önleyici tedbirlerine, öfke anlarında öfkeyi kontrol altında tutacak tavsiyelerine değineceğiz. Bunu yaparken konuları düşünsel, duygusal ve davranışsal çerçevede açıklayacağız.
1- Düşünsel Yöntemler
Öfke anlarına bir ön bilinç oluşturmak, önleyici tedbirlerle öfkeyi kontrol altına almak için zihnen bu konuyu içselleştirmek gerekiyor. İçselleştirmek içinde konuyu zihin dünyamızda kalıcı hale getirmeliyiz, bunun yolu da konunun önemini bilmekten ve uygulamaktan geçiyor.
Bir konunun önemini bilmek onun zihinsel açıdan kalıcılığını sağlar. Çünkü, zihin önemli gördüğü şeyleri gündeminde tutar. Öfke kontrolünü sağlayanların, öfke durumlarına karşı öfkesini yutanların Allah katındaki önemini Hz. Muhammed şöyle açıklamaktadır: "Hiçbir kul, Allah katında, O’nun rızasını gözeterek öfkesini yutmasından daha faziletli bir lokma yutmuş değildir."¹ Allah katında değerinin artmasını isteyen bu hadisi dikkate alarak öfkesini kontrol altında tutmasını sağlayacaktır. Allah için susmak ve affetmek kişiyi cennete ulaştıran vesilelerdendir.
Söylenen her sözün ahirette hesabı olur, düşünmeden konuşmaksa bizi istemediğimiz durumlarla karşı karşıya getirebilir. Bundan dolayı Hz. Muhammed (as), konuşurken hayırlı konuşamayanların susmalarının daha hayırlı olduğunu söyleyerek konuşmadan önce düşünmeye işaret etmektedir: "Allah'a ve ahiret gününe inanan, komşusuna eza etmesin. Allah'a ve ahiret gününe inanan, misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun."² Öfkelendiğinde kendini kontrol edemiyorsan, öfke anında sözel veya fiziksel olumsuzlukların oluşmasını istemiyorsan susman konuşmandan hayırlı olmaktadır.
Dünya hayatının geçiciliği ve ölüm tefekkürü öfke kontrolünde faydası olan yöntemlerden bir tanesidir. Dünya hayatının geçici olduğunu, bu kısacık hayatı en güzel ve doğru yaşamanın bilincine ulaşan, bir gün öleceğini ve bu ölümlü dünyada Allah'ın razı olacağı bir hayatı yaşama bilincine ulaşanlar öfke duygularına karşı daha fazla dikkatli davranırlar.
Öfkeyi kontrol etmede en önemli zihinsel yöntemlerden bir tanesi de af bilincine sahip olmaktan geçiyor. Af bilincine sahip olanlar duygularını kontrol etmede daha avantajlı olurlar. İnsanlara merhamet etmek, hatalarını affetmek, öfke kontrolünde faydası olan yöntemlerden birisidir: "Merhametli olanlara, Rahman (olan Allah) merhamet eder. Siz
yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de (Allah ve melekler) size merhamet etsin."³
Allah katında kıymetinin artmasını isteyen inanmış birey öfke kontrolünü sağlamada daha hassas olurlar. Böyle insanlar Allah katındaki değerini artırmak için insanları affederler, onların yanlışlarına güzellikle karşılık verirler: "Allah affeden kulunun şerefini artırır ... "⁴
2- Duygusal Yöntemler
Duygusal yöntemlerin başında sevgi duygusu geliyor. Sevgi insanların birbirlerine olan bağlılığını artırır, yanlışları görmezden gelmeyi sağlar, sevgi duygusu kuvvetli olanların birbirini affetmesi daha kolay olur. Bunun için inanan bireylerin imanları birbirlerini sevmesine bağlı kılınmıştır: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız."⁵
Duygusal yöntemlerden bir diğeri ise empati bilincine sahip olmaktan geçmektedir. Empati, karşı tarafı doğru anlamayı sağlar. Empati yoksunluğu kişinin kendisini ve muhatabı tahrik eder, iletişime zarar verir. Empati bilinci iletişim ve öfke kontrolünde doğru bir tavır almayı kolaylaştırır. Çünkü kendin için istemediğin bir şeyi bir başkasına da yapmamayı öğretir: "Sizden birisi kendisi için sevdiğini
Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (gerçekten) iman etmiş olmaz."⁶
Duygusal yöntemlerden bir tanesi de nezaket duygusudur. Nezaket iletişim esnasında bireylerin birbirine sevgi ve saygı çerçevesinde davranmasını sağlar ve bireylerin öfke duygularını tahrik edecek söylemlerden ve eylemlerden koruyarak bir bilinç oluşturur: "Yumuşaklıktan mahrum olan hayırdan mahrum olur."⁷ " .. Allah her hususta rıfk/yumuşaklık ile muamele etmeyi sever."⁸ Hayırdan mahrum kalmak istemeyen, Allah'ın razı olacağı yapmayı sevenler öfke anlarında daha dikkatli davranırlar.
Bu konuda bir diğer önemli konuda sabır yeteneğidir. Sabır, özellikle olumsuz durumlarda aklın körelmesine karşı bir kalkan oluşturur. Sabır öfkenin tam zıddıdır. Öfke aklı köreltir, sabır aklı geliştirir. Öfke iradeyi devre dışı bırakırken, sabır iradeyi güçlendirir. Bundan dolayı öfke kontrolünü sağlamak isteyenler bu özellikleri mutlaka geliştirmek zorundadırlar: "Hiç kimseye sabırdan daha geniş ve daha hayırlı bir bağışta bulunulmamıştır."⁹
3- Davranışsal Yöntemler
Hz. Peygamber öfke anında iradenin devreye girmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurur: “Güçlü kişi, güreşte gücünü gösteren değil, öfke anında kendine hakim olandır."¹⁰ Öfke duygusunun iradeyi devre dışı bırakmaması için insan kendisine hakim olmalıdır. Bunun yolu da güçlü bir iradeden geçmektedir.
Hz. Peygamber öfkeli anlarda krizlere karşı önleyici tedbir olarak susmayı tavsiye etmiştir. Susmak, oluşabilecek problemleri doğmadan yok etmeyi sağlar. Susmak krizlerin, problemlerin başlamadan bitmesini sağlar. Bundan dolayı susmak tartışmayı başlamadan bitirir: "Biriniz öfkelendiği zaman sussun."¹¹
Öfke kontrolü için önemli konulardan bir tanesi de istiaze kavramıdır. İstiaze, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınılması gerektiğini öğretir: "Hz. Peygamber: "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde ortaya çıkan öfke giderdi. Bu kelime "Euzu billahi mine'ş-şeytani'racim"dir."¹² buyurdu.
Abdest almakta öfke kontrol yöntemlerinden bir tanesidir. Bu konuda Hz. Peygamber (as) şunu tavsiye etmektedir: "Öfke şeytandandır, şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş ise su ile söndürülür. Öyleyse biriniz öfkelenince hemen
kalkıp abdest alsın."¹³ Abdest almak, elini yüzünü yıkamak, banyo yapmak, kısacası suyla temas halinde olmak öfkemizi yatıştıran yöntemlerden bir tanesidir.
Öfke kontrol yöntemlerinden bir diğeri de şekil veya mekan değişikliği yapmaktır. Öfke anında beden veya mekan değişikliği yapmak öfkenin kontrol altında tutulmaysını sağlar: "Biriniz ayakta iken öfkelenirse otursun. Öfkesi geçerse ne ala, öfkesi geçmezse yatsın. "¹⁴ Öfke anında beden değişikliği yapmak bedendeki olumsuz enerjiyi ve zihnin dikkatinin dağılmasını sağlar, mekan değişikliği yapmakta bizi öfkelendiren etkenlerden uzaklaşmamızı sağlar.
Toprağa temas etmekte bu konuda fayda sağlayan etkenlerdendir. Hz. Peygamber'in öfke anında tavsiye ettiği yöntemlerden biri de "...Öfkelenen kimse toprağa yapışsın"¹⁵ ifadesi ile işaret ettiği üzere toprak ile temasa geçmektir. Öfke anında vücutta enerji birikimi olur, bu enerji toprağa temas edince azalır.
İnsanı öfke duygusundan rahatlatan etkenlerden bir diğeri de dua bilinci oluşturmaktır. Dua, kişinin Rabbi ile bağ kurmasıdır. Bu bağ, olumlu/olumsuz bütün durumlarda insana huzur verir, insanın vücudunda biriken olumsuz enerjinin boşalmasını sağlar: "Ey Nebi olan Muhammed'in Rabbi olan Allah'ım! Günahlarımı bağışla ve kalbimin öfkesini gider... "¹⁶
Bütün bu yöntemlerle beraber en önemli konu problemi şahsileştirmeden çözmeye çalışmaktır. Allah Resul'ünün hayatına baktığımızda normal bir insanın kaldıramayacağı, kontrolünü kaybedeceği olaylarda ya sakince tepki vermiştir ya da susarak tepki vermiştir. Kendisiyle ilgili olumsuz durumlarda öfkelenmiyor, kendisine yanlış yapanlara merhametle yaklaşıyor. Kendisine kötülük yapana iyilikle cevap veriyor. Kendisini öldürmeye gelen O'nda diriliyor. Hz. Peygamberin bu tavrı problemleri şahsileştirmediğini gösteriyor. Bu tavır hem kendi psikolojik durumuna iyi geliyor hem muhatabın gönlünü kazanmış oluyor hem de problemi çözüme ulaştırmış oluyor. Hz. Peygamber gibi insan olmak istiyorsak O'nun olaylar karşısındaki davranışlarını hayatımıza yerleştirmeliyiz, O'nun tavsiyelerini içselleştirmeliyiz. Böylece hem iyi bir insan oluruz hem de toplumsal birlikteliğe katkı sunmuş oluruz.
1- Ahmed b. Hanbel, Müsned
2- Buhari, Edeb, 31
3- Ebu Davud, Edeb, 66
4- Müslim, Birr, 69
5- Müslim, İman, 93
6- Buhari, İman, 7
7- Müslim, Birr, 74
8- Buhari, Edeb, 35
9- Buhari, Zekat, 50
10- Müslim, Birr, 107
11- Buhari, el-Edebu'l-Müfred
12- Buhari, Edeb, 44
13- Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXIX, 505
14- Ebu Davud, Edeb, 4
15- Tirmizi, Fiten, 26
16- Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 302
Mücahit Güler